ANALIZ - Filistin Direnisi Ve Körfez-Israil Normallesmesinin Gelecegi

Son dönemde Filistin topraklarina yönelik Israil güçleri tarafindan gerçeklestirilen saldirilar, Körfez ülkelerinin Israil ile normallesme egiliminin gelecegi konusunda soru isaretlerine yol açti Körfez’in Filistin’e yönelik Israil saldirganligi karsisinda bölünmüs bir durumda oldugu biliniyor. Körfez’in bölünmüs dis politika tutumunun yaninda, Israil ile normallesme egilimlerine yönelik tepkilerin de bu bölünmüslügü yansitacagi öngörülebilir Esasinda normallesme egilimini sekteye ugratan en önemli gelisme Israil’in son saldirilari degil, ABD’de yasanan iktidar degisimidir. Biden yönetimindeki ABD’nin, Trump'in aksine, normallesme çabalarini kararli biçimde destekleme egiliminde olmayacagi tahmin edilebilir Normallesme egilimlerinin bölgede farkli ülkeler nezdinde farkli sekilde ilerleyecegi fakat bölgesel ve uluslararasi gelismeler sebebiyle sürecin sekteye ugrayabilecegi de tahmin edilebilir

ISTANBUL -ISMAIL NUMAN TELCI- Körfez ülkeleri son dönemlerde Israil ile normallesme adimlariyla ön plana çiktilar. Öyle ki bu yakinlasma 2020 yilinda Israil ile Birlesik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasinda siyasi bir normallesme süreciyle görünür hale geldi.

Bu durum esasinda aniden gelisen bir süreç degil, son 20 yildir kademeli olarak devam eden bir sürecin parçasi olarak görülebilir. Nitekim 2001 yilinda ABD’ye yönelik 11 Eylül terör saldirilarinin akabinde, Körfez-Israil iliskilerinin özellikle ABD kurumlari nezdinde lobicilik faaliyetleri temasi çerçevesinde gelismeye basladigi görülüyor. Bu anlamda Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi yüksek yogunluklu dis politika izleyen ya da daha pasif dis politika aktörleri olan Umman ve Bahreyn gibi Körfez ülkelerinin normallesmeden önceki dönemlerde de Israil ile istihbari, ticari ve sosyal alanlarda iliskiler içerisinde oldugu biliniyor. Buna ilaveten son dönemde Türkiye ile olan siyasi rekabet ve Ankara’nin bölgedeki nüfuzunun engellenmesi de BAE, Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi ülkelerin Israil ile dogrudan ya da dolayli ittifaklar gelistirmelerinin arkasindaki bir motivasyon olarak degerlendirilebilir.

- Israil saldirilarina verilen farkli tepkiler

Son dönemde Dogu Kudüs’teki Seyh Cerrah mahallesi odakli gelismeler sonucunda Gazze özelinde Filistin topraklarina yönelik Israil güçleri tarafindan gerçeklestirilen saldirilar, ayni zamanda Israil ile normallesme egiliminin gelecegi konusunda da birtakim soru isaretlerinin meydana gelmesine sebep oldu. Körfez ülkeleri söylem düzeyinde Israil’in gerçeklestirdigi saldirilari kinayan, saldirilarin durmasi çagrisinda bulunan ve Filistinlilerin haklarini savunan bir pozisyona girseler de özellikle normallesmenin basini çeken BAE ve Bahreyn gibi ülkelerin siyasi pozisyonlari pragmatik temayüller çerçevesindeki beyanlarin ötesine geçemedi. Ayni sekilde Suudi Arabistan da Israil’in saldirilari durdurmasi konusunda net bir tavir alamazken, bu anlamda Arap kamuoyunun da tepkisini çekti. Öte yandan Katar ve Kuveyt’in ise çok daha net bir tutum içerisinde olduklari görüldü; Doha’da Israil’in saldirilarina tepki olarak protesto gösterileri dahi düzenlendi. Körfez ülkelerinin söz konusu saldirilara yönelik ilk elden yaptiklari açiklamalar ve daha sonraki gelismeler dikkate alindiginda, Körfez’in Filistin’e yönelik Israil saldirganligi karsisinda bölünmüs bir durumda oldugu tespiti yapilabilir. Körfez’in bölünmüs dis politika tutumunun yaninda, saldirilar karsisinda Israil ile normallesme egilimlerine yönelik tepkilerin de bu bölünmüslügü yansitacagi öngörülebilir.

Ilk elde Körfez ülkelerinin Israil ile yakinlasma ve Filistin meselesine Arap kimligi çerçevesinde bir politika üretme konusunda denge kurmak durumunda olduklari görülüyor. Suudi Arabistan’dan Bahreyn’e kadar gerek Körfez içerisinde gerekse Ortadogu bölgesel devletler sisteminde farkli etki kapasitesine sahip Körfez ülkeleri, Filistin meselesine Arap kimliginden söylemsel çerçevede ödün vermeden yaklasiyorlar. Nitekim, Israil ile normallesme adimlarinin temelini atan BAE ve Bahreyn’in normallesme konusundaki gerekçeleri de “Filistin için iyi bir gelecek” ve “Israil’in Filistin topraklarini isgal ve ilhak politikalarini durdurmak” olarak açiklanmisti. Suudi Arabistan ve Katar gibi diger etkili bölge ülkeleri de Israil ile normallesmeyi kosulsuz reddetmemis ve 1967 Arap-Israil Savasi öncesi sinirlari ve konjonktürü dikkate alan bir Filistin devletinin kurulmasini, normallesme sarti olarak degerlendirmislerdi. Suudi Arabistan ve Katar’in da pragmatik anlamda normallesmenin getirdigi siyasi, diplomatik, askeri ve ekonomik faydalardan yararlanmak isteyecegi açik olsa da bu iki ülke özelinde farkli gerekçelerle normallesmenin önünde belirli engellerin bulundugundan bahsedilebilir.

- Suudi Arabistan ve Katar’in tutumu

Suudi Arabistan açisindan degerlendirildiginde, öncelikle Veliaht Prens Muhammed bin Selman üzerinde özellikle ABD’deki Yahudi siyasi çevreler tarafindan normallesme sürecine Suudi Arabistan’in da dahil edilmesi konusunda ciddi bir baski oldugu da görülüyor. Buna karsin Suudi kamuoyunun Israil ile normallesme konusunda tarihsel derinligi de haiz olumsuz bir algiya sahip olmasi, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’in güdümündeki Riyad yönetiminin normallesme konusunda rahat hareket etmesini engelliyor. Dolayisiyla Suudi Arabistan’in normallesme konusunda önündeki en büyük engelin halkin tepkisi olacagi belirtilebilir. Nitekim Suudi Arabistan’in bu hassas dengelerle baglantili olarak Filistin meselesinde dogrudan Israil’i karsisinda almaktan kaçindigi ve sadece söylem düzeyinde sinirli elestirel bir dil benimsedigi görülüyor.

Katar ise özellikle 1990’li yillarin sonundan itibaren Israil ile gelisen ticari iliskilerini bir dönem korumayi basarmis olsa da gerek iç degisiklikler gerekse de bölgesel gelismeler Doha yönetiminin Tel Aviv’le normallesme diyaloglarina girmesini engelledi. Katar, tipki Kuveyt gibi Filistin’e ve Filistinlilere olan destegini söylem çerçevesine hapsetmeyip, bunu özellikle Gazze’ye yönelik gerçeklestirilen milyon dolarlik projelerle pratikte de ortaya koydu. Katar’in Filistin meselesindeki bu tutumu Israil’in Gazze’ye saldirilarinda Katar’a ait bazi noktalari hedef almasiyla da görüldü. Al Jazeera kanalinin Gazze ofisinin bulundugu binanin ve Katar Kizilayi’nin merkezinin bombali saldirilara hedef olmasi, Israil’in Katar’i dolayli olarak cezalandirdigi seklinde yorumlanabilir.

- Normallesme sürecinin akibeti

Körfez ülkelerinde Israil ile normallesme konusunda böylesine ayrisan gündemlerin mevcudiyeti söz konusuyken, merak edilen bir diger husus ise son dönemde Israil’in agresiflesen tutumu ve hedef gözetmeksizin gerçeklestirdigi saldirilarinin normallesme sürecine nasil etki edecegidir. Esasinda normallesme egilimini sekteye ugratan en önemli gelisme Israil’in son saldirilari degil, ABD’de yasanan iktidar degisimidir. Bölgede Sünni monarsiler ile yakin stratejik iliskiler kuran Donald Trump yönetimi, bu ülkelerin dis politika amaçlarini Israil dis politika hedefleri ile es hale getirme yolunda çaba harcamis ve bunda büyük oranda basarili da olmustur. Fakat Joe Biden yönetiminin gerek Sünni monarsiler ile arasina mesafe koymasi ve gerekse ABD’nin dis politikada rotasini Çin’in yükselisinin durdurulmasi, Afganistan’dan çekilme ve Asya-Pasifik’teki güvenlik odakli kurulan platformlarla birlikte Çin’i dengeleme politikalari gibi konulara endekslemesi, Washington’in Israil-Körfez normallesmesi konusunda eski tavrindan uzaklasmasina neden oldu. Bu dönemde Joe Biden yönetiminin özellikle süregelen kriz alanlarinda çözüm arayislarini önceleyeceginin isaretlerini vermesi, Washington’in önümüzdeki süreçte Iran, Yemen, Suriye ve Libya gibi konulari Ortadogu siyasetinin baslica gündemi olarak belirleyebilecegini ortaya koyuyor. Dolayisiyla Biden yönetimindeki ABD’nin, Trump döneminde oldugu gibi yeni ittifaklar yaratma politikalarina odaklanmayacagi ve dolayisiyla Israil ile Körfez ve diger Arap ülkeleri arasindaki normallesme hareketlerini eskisi kadar kararli biçimde destekleme egiliminde olmayacagi tahmin edilebilir.

Biden yönetiminin göreve baslamasinin yaninda, son dönemde gerçeklesen Israil’in saldirilari da normallesme konusunda Körfez ülkelerinin farkli tepkiler vermesine sebep olmustur. Katar Disisleri Bakani Muhammed bin Abdurrahman Al Sani yaptigi açiklamada Israil ile normallesmenin pek olasi olmadigini belirtmis ve Katar’in pragmatik bir tutumdan daha ilkeli bir tutuma dogru yöneldigini göstermistir. Bunun yaninda Kuveyt’te son dönemde Israil ile yakin iliski içerisine girenlere yönelik alinacak cezai önlemler ve yaptirimlar konusundaki tasarilarin ortaya atilmasi da bu ülkenin normallesmeye karsi net bir tutum içerisinde oldugunu ortaya koymakta. Kuveyt’in Israil’in son saldirilarina verdigi tepkiler de bu durumun göstergesi olarak degerlendirilebilir.

Buna karsin, BAE ve Bahreyn gibi ülkelerin dis politika stratejisinde Israil’in son dönemdeki saldirilari ile ciddi bir degisim yasanmadigi da gözlemleniyor. BAE ve Bahreyn’de halkin tepkisi her ne kadar yatismamis olsa da siyasi elitlerin ve bu elitlerin destekledigi kimselerin gerek sosyal gerekse geleneksel medyada Israil’i halen hakli ve mesru bir pozisyona sokma ugrasi içerisine girdikleri görülmüstür.

Bütün bunlardan, normallesme egilimlerinin bölgede farkli ülkeler nezdinde farkli sekilde ilerleyecegi, fakat bölgesel ve uluslararasi gelismeler sebebiyle sürecin sekteye ugrayabilecegi de söylenebilir. Israil’de yeni hükümetin kurulma süreçleri, uzun zamandir görev yapan Basbakan Binyamin Netanyahu’nun Eski Israil Savunma Bakani Naftali Bennett’a görevi birakma ihtimalinin ortaya çikmasi ve Israil’in son saldirilari sirasinda küresel kamuoyundan yükselen tepkinin ciddi boyutlara ulasmasi gibi gelismeler de normallesmenin gelecegini tehlikeye atan, söz konusu belirsizlikleri derinlestirebilecek gelismeler olarak görülebilir.

[Orta Dogu siyaseti, Arap devrimleri, Misir’daki devrim süreci ve Körfez siyaseti konularinda uzman olan Doç. Dr. Ismail Numan Telci Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararasi Iliskiler Bölümü ve Orta Dogu Enstitüsü’nde ögretim üyesi olarak çalismakta ve ayni zamanda ORSAM Baskan Yardimciligi görevini yürütmektedir]??????

Kaynak: AA