Uzmanindan 'Eko-Kaygi Panik Ataklara Neden Olabilir' Uyarisi

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Psikiyatri Uzmani Prof. Dr. Okan Taycan: 'Ekokaygi, evimiz olan gezegenimizin insan eliyle yok edilme tehdidi karsinda gösterdigimiz dogal bir tepkidir” 'Ekokayginin asiri olmasi bazi insanlarda çevreyle ilgili haberler ve dünyanin gidisati hakkinda asiri üzülme, huzursuzluk, bazi durumlarda panik nöbetlere varan kaygi ataklari, öfke nöbetleri hatta saldirganlik tepkilerine, bir kisim insanlarda ise tam tersine ekolojik meselelerden kaçinma, çaresizlik, umutsuzluk ve hatta uç durumlarda inkar etmeye kadar varabilen tepkilere yol açabilir'

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Psikiyatri Uzmani Prof. Dr. Okan Taycan, "Eko-kaygi dünyamiz için bir seyler yapmamiz gerektiginin sinyalidir, çogu durumda tibben müdahale edilerek düzeltilecek bir sapma ya da bozukluk degildir. Burada çözüm bireysel reçetelerden ziyade toplumsal tavir almada saklidir." ifadelerini kullandi.

Yeditepe Üniversitesi'nden yapilan açiklamada, eko-kaygiya iliskin görüslerine yer verilen Taycan, eko-kayginin dünyanin insan eliyle yok edilme tehdidi karsisinda gösterilen dogal bir tepki oldugunu belirtti.

Her iliskinin bir karsilikliliga dayanmasina ragmen insanlarin çevresiyle kurdugu iliskinin tek tarafli oldugunu ifade eden Taycan, "Dünyayi, kaynaklarimizi ne kadar tüketsek de bitmeyecegine, çevremizi ne kadar kirletsek de doganin kendini yenileyecegine inandik. Yani ne yaparsak yapalim, gezegenimizin bir sekilde bunu halledecegini ve bize bir karsilik vermeyecegini zannettik. Ama gerçekler katidir ve eninde sonunda insanin sorumsuzca dogayi tahrip etmesiyle iklim degisikligi denen çevresel felaket kapimizi çaldi ve tüm gerçekligi ile yüzümüze çarpilmis oldu. Kimileri içinde bulundugumuz bu süreci ‘küresel yok olus’ olarak adlandirmaktadirlar ki eger gidisati degistirmeyi basaramazsak varacagimiz noktanin orasi olacagi açik. Eko-kaygi dünyamiz için bir seyler yapmamiz gerektiginin sinyalidir, çogu durumda tibben müdahale edilerek düzeltilecek bir sapma ya da bozukluk degildir. Burada çözüm bireysel reçetelerden ziyade toplumsal tavir almada saklidir." degerlendirmesinde bulundu.

- "Çiftçiler arasinda intihar oranlari artti"

Prof. Dr. Okan Taycan, doganin, sel felaketlerinden orman yanginlarina, hava kirliligi nedeniyle olusan kardiyovasküler hastaliklardan, salginlara kadar pek çok sekilde tepki vererek, saglik ve yasamlari tehdit ettigini belirtti.

Sosyal yapi ve fiziksel sagligi tahrip eden iklim degisikliginin ruh sagligi üzerinde de bazi etkilerinin kaçinilmaz oldugunu ifade eden Taycan, sunlari kaydetti:

"Iklim degisikligi, dogrudan müsebbibi oldugu çevresel felaketlerden sonra travma sonrasi stres bozuklugu, depresyon, çesitli anksiyete bozukluklari gibi akut dönem etkilerinin yaninda, uzun dönemde stres birikimiyle çaresizlik ve kaybolmusluk hislerine, saldirganlik, intihar oranlarinin yükselmesine, ümitsizlik gibi belirtilerin ortaya çikmasina neden olmaktadir. Dünyanin pek çok yerinde kuraklik nedeniyle yeterince ürün alamayan ve ekonomik zorluklar yasayan çiftçiler arasinda intihar oranlari artmaktadir. Örnegin Hindistan’da son 30 yilda 60 bin çiftçinin kuraklik nedeniyle intihar ettigi bildirilmistir."

Taycan, kuraklik, deniz seviyesinin yükselmesi ve asiri sicaklar gibi nedenlerle insanlarin yasadigi yerleri terk etmek zorunda kaldigini animsatti.

Zorunlu göçün basli basina bir travma olmakla birlikte insanin dogup büyüdügü ve derin baglarla bagli oldugu mekani terk etmesinin, kesif bir kaybolmusluk duygusuna, amaç ve anlamin kaybolmasina yol açtigini vurgulayan Taycan, "Tüm bunlarin yaninda kirlenen hava, su ve tükenen kaynaklarimiz fiziksel olarak da hastalanmamiza; uyku sorunlari, unutkanlik, bagisiklik sisteminin baskilanmasi, yeme aliskanligimizin degismesi ve mide-barsak sorunlarinin artmasina neden olmaktadir." ifadelerini kullandi.

- Eko-kaygi ne zaman patolojik olur?

Taycan, "eko" kelimesinin Yunanca "ev" anlamina geldigini, dolayisiyla eko-kayginin insanlarin evi olan gezegenin yine kendi eliyle yok edilme tehdidi karsinda gösterdigi dogal bir tepki oldugunu belirtti.

Özü itibariyla kayginin, yasami devam ettirebilmeyi, olasi tehditler karsisinda tedbir almayi ve harekete geçmeyi sagladigini vurgulayan Taycan, bu çerçevede bir miktar eko-kayginin çok da geç kalmadan gezegeni kurtarabilmek için gerekli ve de saglikli oldugunun altini çizdi.

Prof. Dr. Taycan, sunlari kaydetti:

"Ancak ne zaman ki çevre ile ilgili kaygimiz beklenenden daha siddetli olur veya gereginden daha uzun sürüp islevselligimizi ve kisiler arasi iletisimimizi bozacak sekilde kontrol disina çikarsa, o zaman patolojik bir eko-kaygidan ya da eko-kaygi ile iliskili bir bozukluktan bahsedebiliriz. Eko-kayginin asiri olmasi bazi insanlarda çevreyle ilgili haberler ve dünyanin gidisati hakkinda asiri üzülme, huzursuzluk, bazi durumlarda panik nöbetlere varan kaygi ataklari, öfke nöbetleri hatta saldirganlik tepkilerine, bir kisim insanlarda ise tam tersine ekolojik meselelerden kaçinma, çaresizlik, umutsuzluk ve hatta uç durumlarda inkar etmeye kadar varabilen tepkilere yol açabilir. Burada basta eko-kaygi olmak üzere iklim degisikliginin ruhsal etkilerinin tibbilestirilmemesinin de özellikle vurgulanmasi gerekir. Tüm bunlari yaparken insan merkezciligin tuzagina düsmememiz gerektigini de özellikle eklemek isterim. Sadece ama sadece bir parçasi oldugumuz ve birlikte yasadigimiz tüm canli-cansiz varliklari kusatan bir kavrayis olmaksizin çözümün mümkün olmadigini bilmeliyiz. Dünyamiz hasta iken biz saglikli olamayiz."
Kaynak: AA