Türklerin Yaptığı Çivisiz Tekne, Almanların Truva Belgeselinde Kullanılacak
Alman belgeselci Roland May ve ekibi, Truva Savaşı efsanesinde Yunanlı askerlerin Truva şehrini düşürmek amacıyla içine saklandığı at heykelinin aslında bir tekne olduğu teorisinden hareketle bir belgesel çekecek. May, söz konusu teknenin birebir örneğinin 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği tarafından yapıldığını öğrenince soluğu İzmir Urla’da aldı. O dönemin koşulları dikkate alınarak yapılan ve tek bir çivi dahi kullanılmayan tekne, Roland May ve ekibinin çekeceği belgeselde kullanılacak.
İzmir’de faaliyet gösteren 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği, deneysel arkeoloji projelerini başarıyla gerçekleştiriyor. Bu kapsamda, antik dönemlerde kullanılan tekneler, dernek tarafından İzmir Urla’da o dönemin koşullarına ve elde edilen bilgilere göre birebir yapılıyor. Dernek tarafından çivi kullanılmadan yapılan at başlı Fenike teknesi, Alman belgeselci Roland May ve ekibinin de dikkatini çekti. Truva Savaşı efsanesinde Yunanlı askerlerin içine saklandığı at heykelinin aslında bir tekne olduğu teorisi üzerine bir belgesel hazırlığına girişen ekip, çeşitli araştırmalar sonucunda söz konusu tekneyi birebir uygulayan 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneğine ulaştı. Ekip adına İzmir Urla’ya gelen Roland May, tekneyi yakından inceledi ve belgeselde kullanmak istediklerini belirtti.
"Bu teknede bir çivi dahi yok”
Derneğin kurucu üyelerinden Sidar Duman, “Truva Savaşı M.Ö. 1200 yılında oldu ve bu topraklara gelen Yunanlı askerler çekilirken tahta bir at heykeli bıraktı. Truvalılar bu tahta atı gece şehrin içine aldı. Atın içinden çıkan askerler kapıyı açıp Truva şehrinin düşürdü. İşte Roland Bey tam da bu sebeple burada. Çünkü onun ve ekibinin teorisine göre böyle bir at söz konusu değil. Onlara göre Yunanlıların bıraktığı hediye, bir tekne. Küreğiyle, oturağıyla, kafasındaki at figürüyle şu anda üzerinde bulunduğumuz tekneyle birebir olan bir tekne. Yaptığımız teknenin aynısının Truvalılara hediye edildiğini düşünüyorlar. Bunun için de çeşitli argümanları var. Roland Bey, söz konusu teknenin günümüzde yapılmış halini araştırmış. Hiçbir şekilde çivi kullanılmadan, o dönemki yöntemlerle yaptığımız tekneyi görmek için buraya geldi ve çekimlerinde bu tekneyi kullanmak istiyor. Bu durumun, ülkemizin tanıtımı için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Uluslararası bir belgeselde teknemizin kullanılacak olması bizim için gurur kaynağı olacaktır. Bu teknenin özelliği, hiçbir şekilde çivi kullanılmaması. Bu teknede bir çivi dahi yok” dedi.
"Dünyada başka örneği olduğunu düşünmüyorum”
Roland May ise "Ben belgeselciyim. Fransız ve İtalyan arkeologlardan, derneğin deneysel arkeoloji projelerini duyduk ve özellikle çivisiz tekneyi görmek için Almanya’dan buraya geldim. Truva Savaşı’ndan sonra hediye olarak bırakılan atın esasında bir tekne olduğuna dair bir belgesel çekmek istiyoruz. Yunanlılar, tek başına Truvalıları yenemediğinin ortaya çıkmasından sonra arkalarında hediye olarak Hippo adı verilen tekneleri bırakarak içlerine de askerlerini saklamışlar. Askerlerin üzerine ise tanrı heykelleri koymuşlar. Bunları gören Truvalılar o heykelleri elleyememiş. Truvalılar, tekneleri kendi şehirlerine götürdükten sonra Yunanlı askerler gece teknelerin içinden çıkıyor ve şehir düşüyor. Biz belgeselimizi çekerken olayın bu şekilde olduğunu ispatlayacağız gibi görünüyor. Tekneyi görünce bunun mümkün olabileceğini düşünüyorum. Hayalim, belgeselin yönetmeni olarak tekneyi çekimlerde kullanmak. Mümkünse ekibimle üzerinde yelken yapmak istiyorum. Böyle bir tekne ile denizlerde dolaşmak huzurlu olur. Burası çok ilgimi çekti. Böyle bir uygulamanın dünyada başka örneği olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.
Kaynak: İHA
"Bu teknede bir çivi dahi yok”
Derneğin kurucu üyelerinden Sidar Duman, “Truva Savaşı M.Ö. 1200 yılında oldu ve bu topraklara gelen Yunanlı askerler çekilirken tahta bir at heykeli bıraktı. Truvalılar bu tahta atı gece şehrin içine aldı. Atın içinden çıkan askerler kapıyı açıp Truva şehrinin düşürdü. İşte Roland Bey tam da bu sebeple burada. Çünkü onun ve ekibinin teorisine göre böyle bir at söz konusu değil. Onlara göre Yunanlıların bıraktığı hediye, bir tekne. Küreğiyle, oturağıyla, kafasındaki at figürüyle şu anda üzerinde bulunduğumuz tekneyle birebir olan bir tekne. Yaptığımız teknenin aynısının Truvalılara hediye edildiğini düşünüyorlar. Bunun için de çeşitli argümanları var. Roland Bey, söz konusu teknenin günümüzde yapılmış halini araştırmış. Hiçbir şekilde çivi kullanılmadan, o dönemki yöntemlerle yaptığımız tekneyi görmek için buraya geldi ve çekimlerinde bu tekneyi kullanmak istiyor. Bu durumun, ülkemizin tanıtımı için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Uluslararası bir belgeselde teknemizin kullanılacak olması bizim için gurur kaynağı olacaktır. Bu teknenin özelliği, hiçbir şekilde çivi kullanılmaması. Bu teknede bir çivi dahi yok” dedi.
"Dünyada başka örneği olduğunu düşünmüyorum”
Roland May ise "Ben belgeselciyim. Fransız ve İtalyan arkeologlardan, derneğin deneysel arkeoloji projelerini duyduk ve özellikle çivisiz tekneyi görmek için Almanya’dan buraya geldim. Truva Savaşı’ndan sonra hediye olarak bırakılan atın esasında bir tekne olduğuna dair bir belgesel çekmek istiyoruz. Yunanlılar, tek başına Truvalıları yenemediğinin ortaya çıkmasından sonra arkalarında hediye olarak Hippo adı verilen tekneleri bırakarak içlerine de askerlerini saklamışlar. Askerlerin üzerine ise tanrı heykelleri koymuşlar. Bunları gören Truvalılar o heykelleri elleyememiş. Truvalılar, tekneleri kendi şehirlerine götürdükten sonra Yunanlı askerler gece teknelerin içinden çıkıyor ve şehir düşüyor. Biz belgeselimizi çekerken olayın bu şekilde olduğunu ispatlayacağız gibi görünüyor. Tekneyi görünce bunun mümkün olabileceğini düşünüyorum. Hayalim, belgeselin yönetmeni olarak tekneyi çekimlerde kullanmak. Mümkünse ekibimle üzerinde yelken yapmak istiyorum. Böyle bir tekne ile denizlerde dolaşmak huzurlu olur. Burası çok ilgimi çekti. Böyle bir uygulamanın dünyada başka örneği olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.