Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Konuştu Açıklaması (1)

'(Libya'ya asker gönderilmesi) Biz davet edildiğimiz yere gideriz ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz' '(Libya ile mutabakat) Amacımız Akdeniz'de kimsenin hakkını, hukukunu gasbetmek değil, tam tersine hakkımızın gasbedilmesine engel olmaktır' 'Güvenlik ve askeri iş birliği muhtırasına dayalı olarak inşallah Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini Meclisimize sunacağız' '(İdlib) Rejimin saldırıları ve tacizleri, özellikle bölgede kalıcı bir ateşkesi mümkün kılmıyor. Bu saldırılardan kaçan 100 bine yakın kişi sınırımıza doğru harekete geçti' 'Barış Pınarı Harekatı ile Rasulayn ve Telabyad arasındaki hattı da güvenli hale getirdik. Böylece Suriye içinde terörden arındırdığımız toplam alanı 8 bin 200 kilometrekareye çıkardık'

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya'ya asker gönderilmesi konusuna ilişkin, "Biz davet edildiğimiz yere gideriz ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.

Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz etti.

Türkiye'nin içinde ve dışında önemli gelişmeler yaşandığı bir dönemden geçildiğini belirten Erdoğan, "Suriye'de sınırlarımız boyunca kurulan terör koridoru tuzağını hamdolsun bozduk. Son olarak Barış Pınarı Harekatı ile Rasulayn ve Telabyad arasındaki hattı da güvenli hale getirdik. Böylece Suriye içinde terörden arındırdığımız toplam alanı 8 bin 200 kilometrekareye çıkardık." diye konuştu.

Bu süreçte bölgede müzakere yürüttükleri ülkelerin kendilerine verdikleri sözler olduğunu anımsatan Erdoğan, "Terör örgütünün tüm sınır hattı boyunca 30-32 kilometre derinliğin dışına çıkartılması taahhütlerinin yerine getirilmediğini görüyoruz. Aynı şekilde 30 kilometrelik hattın dışından da zaman zaman bölgemize yönelik tacizler sürüyor. Bölücü terör örgütü sivilleri hedef alan kanlı eylemleriyle bölgeye barış ve istikrarın gelmesini engelliyor. Türkiye olarak bölgede inşa etmeyi planladığımız yerleşim alanlarına başlayabilmemiz için öncelikle güvenliği ve huzuru sağlamamız gerekiyor. Bu doğrultuda gereken her adımı atmakta kararlıyız." ifadelerini kullandı.

- "Avrupa ülkelerinin de elini taşın altına koyması gerekiyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib tarafındaki durumun çok daha endişe verici olduğuna dikkati çekerek, "Rejimin saldırıları ve tacizleri özellikle bölgede kalıcı bir ateşkesi mümkün kılmıyor. Bu saldırılardan kaçan 100 bine yakın kişi sınırımıza doğru harekete geçti. Biz Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya, yeni bir sığınmacı dalgasına tahammülümüzün olmadığını açıkça söyledik. 'Şayet Türkiye'nin İdlib'deki çabalarına gereken destek verilmezse ortaya çıkacak sonuçların bedelini herkes ödeyecektir' dedik. 4 milyona yakın insanın yaşadığı İdlib'de sükunetin sağlanması için Avrupa ülkelerinin de elini taşın altına koyması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Bir başka önemli faaliyet alanlarının Kıbrıs açıklarındaki petrol ve doğal gaz arama konusu olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halen 2 sismik araştırma ve 2 sondaj gemisi ile bölgede faaliyet gösteriyoruz. Ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumak için gereken her şeyi yapmakta kararlıyız. Biliyorsunuz Türkiye'nin Kıbrıs'taki petrol ve doğalgaz arama çalışmaları başladığında Cumhuriyet Halk Partisi buna da karşı çıktı. CHP'li bir milletvekili bununla ilgili Meclis'e bir soru önergesi verip 'Bir kova bile petrol çıkmadı' diyerek adeta kin kustu. Halbuki bu tür çalışmaların sabırla yürütülmesi gerekiyor, bunlar bilmezler ki bu tür aramalarda 1, 2, 3, 4, 5 sondajla petrol çıkar mı, çıkmaz mı? Önce bunları bir öğrenin, bir sorun, soruşturun, bu işler nasıl oluyor, acaba bunların zaman zaman hiç çıkmadığı da oluyor mu, olmuyor mu, bunları bir soruşturun. Bak Karadeniz'de geldiler Exxon orada sondaj çalışmaları yaptı, 200 milyon dolar harcadılar ve oradan petrol çıkaramadılar, dönüp gittiler. Bunlar bütün bunlardan bi haber, yeter ki lekeleyelim. Ne yaparsanız yapın biz esbaba tevessül ediyoruz, netice de Allah'tan diyoruz, yola devam ediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ana muhalefetin bu tavrı Yunan medyasına bolca malzeme verdi. Türkiye'de hemen her şeyin yerlisini ve millisini yaptık, sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık. İnşallah milletimizle birlikte onu da başaracağız." dedi.

- "Libya'daki her gelişme bizi yakından ilgilendiriyor"

Türkiye'nin tabi bir medeniyet ve tarih havzası bulunduğunu, bu havzanın oldukça geniş olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Akdeniz ve Kuzey Afrika bu havzanın en önemli parçalarından biridir. Bu bakımdan Libya'daki her gelişme bizi yakından ilgilendiriyor. Libya bize hem Osmanlı'nın hem de Osmanlı subayı olarak burada önemli hizmetler ifa eden Gazi Mustafa Kemal'in yadigarıdır. Hani sen Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu partiydin, bir de şöyle olumlu bir açıklamanız olsun... Yok, o inat var ya değişmez. Gazi Mustafa Kemal 1911 yılında Trablus-Bingazi ve Derne'de Libyalı kardeşlerimizi işgalci güçlere karşı teşkilatlandırmış ve onlarla birlikte savaşmıştır. Hatta Derne'deki çatışmalarda gözünden yaralanmış ve bunun izini ömür boyu şanla taşımıştır. Haberin var mı Bay Kemal?"

Kuzey Afrika'nın tamamı gibi Libya'da da, Türkiye ile yakın bağları olan milyonlarca kardeşlerinin bulunduğunun altını çizen Erdoğan, "Yönetimler arasındaki ilişkiler ne olursa olsun halklarımız birbirlerine daima muhabbet beslemiştir. Şu andaki Cumhurbaşkanı bile yine akrabalarının burada olduğu bir Cumhurbaşkanı. Dün onları anlattı, tarihçesini anlattı, yani 'Şu anda dedemden torunlar hala İstanbul'da yaşıyorlar' dedi. Aradaki bağların nedenli sıkı olduğu ortada." diye konuştu.

Libya halkının bir süredir yaşadığı sıkıntıları yakından takip ettiklerini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ülkenin meşru hükümetine karşı darbeci bir general tarafından başlatılan saldırılara en başından beri karşı çıktık. Çeşitli Avrupa ve Arap ülkeleri tarafından desteklenen darbeci generale karşı mücadele yürüten Trablus yönetimine her türlü desteği verdik, veriyoruz ve vereceğiz. Üstelik Libya bizim ülkelerimizin deniz yetki alanlarının çakışması sebebiyle denizden de komşumuzdur. Dolayısıyla Libya ile çok yönlü ilişkilere sahibiz. Bundan yaklaşık 10 yıl önce başlattığımız, 2012'de ilk adımlarını attığımız çalışmaları nihayet 27 Kasım'da imzaladığımız bir mutabakatla neticelendirdik. Yani merhum Kaddafi'nin döneminde, başbakanlığımda da bu adımları atmıştık, ömrü vefa etmedi ve bu işi neticelendiremedik, bu işin mazisi oralara kadar dayanıyor ve çok daha kararlı, çok daha içi dolu bir anlaşmayı imzalamak üzereydik.

Şimdi ise meydanı boş buldular, görüyorsunuz esip savuruyorlar. Ne yaparsanız yapın, biz imzaları attık, bu işi bitirdik ve şimdi daha da içini inşallah dolduruyoruz ama şu anda da soruyorlar, dün de sordular 'asker gönderecek misiniz?'. Zaten burada da bizim siyasi partilerimizin içerisinde bunu söyleyenler yok mu? Var, biz de ne diyoruz 'Biz davet edildiğimiz yere gideriz' ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda da böyle bir davet olduğuna göre icabet ederiz."

- "Attığımız adım uluslararası hukuka tamamen uygundur"

"Çünkü kardeşlik bağlarımız bizim çok farklı." ifadesini kullanan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hem deniz yetki alanlarının sınırlandırılması hem de güvenlik ve askeri iş birliği mutabakatı ile Libyalı kardeşlerimize verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Türkiye ve Libya tarafında tüm onay süreçleri tamamlanan bu mutabakat, resmen yürürlüğe girmiştir. Türkiye'nin ve Libya'nın birbirlerini gören deniz kıyıları temel alınarak hazırlanan deniz yetki alanları ile ilgili haritamızı Birleşmiş Milletler nezdinde de kayda geçirdik.

Bizim bu anlaşma ile amacımız, Akdeniz'de kimsenin hakkını, hukukunu gasbetmek değil, tam tersine hakkımızın gasbedilmesine engel olmaktır. Çünkü biz bu adımı atmamış olsaydık, Akdeniz'de Türkiye'yi kendi kara sahillerine hapsedecek bir oyun tezgahlanıyordu. Bizi adeta denize olta atamaz hale getirecek bu oyunlara elbette seyirci kalamazdık. Üstelik attığımız adım uluslararası hukuka ve dünyanın diğer yerlerindeki benzer tasarruflara tamamen uygundur. Güvenlik ve askeri iş birliği muhtırasına dayalı olarak inşallah Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini Meclisimize sunacağız. Meclisimizin de onaylamasıyla Libya'daki meşru yönetime çok daha etkin bir şekilde destek verme imkanına kavuşacağız. Darbeci generale savaş uçağından tanka ve paralı askere kadar her türlü desteği sağlayanlar ülkemizin bu adımına karşı çıkıyor."

(Sürecek)

Kaynak: AA