PISA Eğitim Direktörü Schleicher Açıklaması 'Eğitim Öğretim Kültürü, Sınav Sistemi Değişmeden Değişemez'
PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher, “Sınav sistemi ve eğitim öğretim kültürü bir kavgaya, savaşa girecek olsa sonuçta kazanan sınav sistemi olur. Çünkü öğrencilerin, ailelerin ve öğretmenlerin dikkat ettiği şey bu olacaktır. Eğitim öğretim kültürü sınav sistemi değişmeden değişemez” dedi.
Ankara Eğitim Platformunun ev sahipliğinde yoğun bir katılımla gerçekleşen ‘21’inci Yüzyıl Becerileri ve Tasarım Beceri Atölyeleri’ adlı konferansın sonunda PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher ve Ankara Eğitim Platformu Başkanı Mirkan Aydın, konferansa ve Türkiye’nin PISA sonuçlarına yönelik değerlendirmelerde bulundu. PISA Eğitim Direktörü Schleicher, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un "PISA, bir yarış değil, ülkelerin ödevi" sözlerinin hatırlatılarak Türkiye’nin görevlerinin sorulması üzerine, Türkiye’de dezavantajlı olan kesimin PISA sınavlarında daha başarılı olduğunu belirtti.
Schleicher, “Okul sistemi içerisinde net bir şekilde çok farklı değişkenlikler söz konusu. Bölgeler arasında farklılıklar olduğu gibi sosyal gruplar arasında da farklılıklar olduğu gözleniyor. O yüzden daha eşit bir oyun sahasının yaratılması Türkiye açısından önemli olacak. Yani en iyi eğitim kaynaklarının ya da imkanlarının en zengin gruplara değil de en parlak öğrencilere aktarılması yönünde Türkiye’nin bir sorumluluğu olacaktır diye düşünüyorum. Ama PISA sonuçlarına bakacak olursak Türkiye’deki en büyük ilerlemenin en dezavantajlı gruplarda kaydedildiğini görüyoruz. Bu yüzden Türkiye’nin iyi bir yol izlediğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Sınav sistemi ile eğitim öğretim kültürü bir savaşa girecek olsa kazanan sınav sistemi olur”
Türkiye’de eğitim sisteminin sürekli değiştiğine dair gelen şikayetleri de bildiğini ifade eden Schleicher, dünya genelinde de çok hızlı değişimler yaşandığını söyledi.
21’inci yüzyıla ait bireyler yetiştirmenin Türkiye’de uygulanan 19’uncu yüzyıl geleneği olan sınav sistemini kaldırmakla gerçekleşeceğini söyleyen Schleicher, “Genel olarak ifade etmek gerekirse öğrenme sonuçlarının kalitesiyle ilgili olarak genel bir ilerleme kaydedildiğini söyleyebiliriz. Bazıları eğitim sisteminde sürekli değişiklik olduğundan şikayet ediyor ama dünyanın geneline baktığınızda, dünya okullardan çok daha hızlı bir şekilde değişiyor. Gerçekten okullarda ve müfredatta önemli yenilikler görüyoruz. Bu konudaki en büyük engel sınav sistemi. 21’inci yüzyıla ait öğrencileriniz var. 21’inci yüzyıla ait okullarınız ve öğretmenleriniz var. Ama sınav sistemi 19’uncu yıldan kalma. İkisi birleştiği zaman yeniliğe ve ilerlemeye ket vuran bir sistem oluşuyor. Bunu aslında PISA değerlendirmesinde de görebiliyoruz. Öğrenciye, ‘Bu bilgiyi tekrar et’ dediğimiz zaman veya ‘Tekrarlayarak yeniden üret’ dediğimiz zaman güzel sonuçlar veriyorlar. Ama iş karmaşık bir problemin çözümüne geldiğinde veya yeni bir meseleye geldiğinde zorlanabiliyorlar. 21’inci yüzyılda ihtiyacımız olan bilgi, beceri ve tavırla ilgili önemli bir konu. Mesela sınav sistemi ve eğitim öğretim kültürü bir kavgaya, savaşa girecek olsa sonuçta kazanan sınav sistemi olur. Çünkü öğrencilerin, ailelerin ve öğretmenlerin dikkat ettiği şey bu olacaktır. Eğitim öğretim kültürü sınav sistemi değişmeden değişemez. Hükümetler sınıflarda öğretmenler tarafından uygulanabilecek çok güzel fikirler bulabiliyorlar. Aynı zamanda bu fikirlerin yaygınlaştırılması, paylaşılmasıyla ilgili olarak çok güzel sistemler ortaya koyabiliyorlar. Çok parçalı ve dağınık kalması konusunda problemler olabiliyor. Hükümetlerin yapabileceği şeylerden bir tanesi fikirleri nasıl dağıtabiliyor ya da yaygınlaştırabiliyorsa bu fikirleri toplayarak bir araya getirmeyi de bilmeli” dedi.
“Bugünün dünyasında dil öğrenmek son derece önemli”
Türkiye’de öğrenciler üzerinde yabancı dil öğrenemeyeceklerine ait korkuların olduğunu vurgulayan Schleicher, bu korkuları yenerek yabancı dil öğrenen bireylerin kendilerini ve Türk kültürünü dünyaya daha doğru bir şekilde aktaracağını belirtti.
Schleicher, “Ben kesinlikle ebeveynler için bu konunun uzak bir konu olabileceğini anlayabiliyorum. Çünkü onların günlük yaşamında çok kullandığı ve ihtiyaç duyduğu bir konu olamayabilir. Yeni bir dil öğrenmek, dünyaya yeni bir pencereden bakmak demek. Aynı zamanda kendi kültürünüzü ve kendinizi de daha iyi tanımlayabiliyorsunuz. Bugünün dünyasında dil öğrenmek son derece önemli” diye konuştu.
“21’inci yüzyılda önemli olan çocukların bilgisayarın sahip olmadığı beceri ve bilgilere sahip olması”
Öğretmenlerin sınıf içinde sadece ders veren bireyler olmaktan çıkacağını söyleyen Schleicher, ileriki dönemde öğretmenleri farklı görevlerin beklediğinin de altını çizdi. Schleicher, “Türkiye gerçekten daha önce daha kötü durumda olan okulları iyileştirme açısından iyi bir performans sergiledi. Bu iyileşme skalanın daha düşük kesiminde olan okullarda belirgin olduğu gibi daha yüksek kesimindeki okullar için daha az belirgin durumda. Türkiye, OECD ülkeleri arasında iyileşme sağlayan birkaç ülkeden bir tanesi. Bir de bu işin yatırım tarafı var. Şu anda Türkiye tarafından eğitime yapılan yatırım gerçekten artmış durumda. Çok yüksek olduğunu söyleyemem ama yine de iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. Öğretmen maaşlarında da iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. Bu maaş konusunun yanında öğretmenliğin entelektüel olarak da çekici hale getirilmesi gerekiyor. Bu anlamda yapılması gereken şeyler de var. Uygun çalışma ortamının öğretmenlere oluşturulması ve bu konuda yatırım yapılması çok önemli. Bütüncül bir bakış açısının benimsenmesi gerekiyor. Yarının dünyasında öğretmenler sadece ders veren kişiler olarak kalmayacak; mentor olan, koç olan, yenilik oluşturan kişiler olarak da görülecek. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin hala yapması gereken şeyler olduğunu ve bu anlamdaki iyileşmenin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki öğrencilerin performansıyla ilgili farklılıklar olabiliyor. Sınavlarda öğrenciler PISA değerlendirmesine göre çok başarılı oluyor. Ancak 21’inci yüzyılın becerilerini gerektiren kompleks problemlerinin çözümünde Türk öğrenciler başarısız oluyor. 21’inci yüzyılda başarılı olup, iyi bir performans sergilemelerini istiyorsak, sınav sisteminin öğrencilere ne kadar ket vurduğunu anlayabiliriz. Eğer bir öğrencinin bilgisayar kadar başarılı olmasını istiyorsanız bu yeterli olabilir. Ama yarının dünyasında, 21’inci yüzyılda önemli olan çocukların bilgisayarın sahip olmadığı beceri ve bilgilere sahip olması” ifadelerini kullandı.
“Dünyanın en değerli varlığı insan varlığı”
Ankara Eğitim Platformu Başkanı Mirkan Aydın ise, düzenlenen konferansın sonuçlarından bahsetti. Türkiye’de uzun vadeli bir bakış açısıyla eğitim, nasıl daha verimli hale getirilebilir sorusu üzerinde çalıştıklarını söyleyen Aydın, “Ankara Eğitim Platformu olarak ‘Tasarım Beceri Atölyeleri’ ve ‘21’inci Yüzyıl Becerileri’ üzerine konferans düzenledik. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, ‘Tasarım Beceri Atölyeleri’yle ilgili sunum gerçekleştirdi. OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher de ‘21’inci Yüzyıl Becerileri’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Gündemde son dönemde yer alan PISA sonuçlarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundular. Etkinliğimize bin 300 eğitimci, akademisyen ve bürokrat katıldı.
Bizler platform olarak şunu hedefledik; eğitimin günlük ve acil konularından biraz çıkıp aslında olması gerektiği yere, öğretmen ve öğrenciyi merkeze alan daha uzun vadeli, daha kalıcı işlere konuyu getirmeye çalıştık. Dünyanın en değerli varlığı insan varlığı. Bunlara yapılacak yatırımın da ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ve eğitimine çok büyük katkıları var. Halihazırda Türkiye PISA sınavlarında 3 alanda birden çıkış yakalamış ülkelerden bir tanesi. Ancak hala ortalamaların altında yer alıyoruz. Uzun vadeli bir bakış açısıyla ortalamanın üzerine nasıl çıkabiliriz, nasıl daha verimli hale getirebiliriz bunun üzerine kafa yorduk. Biz bu etkinliğin herhangi bir yerde duyurusunu yapmadan, duyuruların internet sitemizde yayınlanmasının 3’üncü gününde bin 300 öğretmenimiz bu salonun kayıtlarını kapattı. Bu ilgiden çok memnunuz. Öğretmenlerimiz test, sınav, özel ders gibi konulardan ziyade temel ihtiyaçları olan becerileri daha çok önemsiyorlar. Eminim herkes açısından ileriye dönük faydaları olacaktır” açıklamasında bulundu.
Kaynak: İHA
Schleicher, “Okul sistemi içerisinde net bir şekilde çok farklı değişkenlikler söz konusu. Bölgeler arasında farklılıklar olduğu gibi sosyal gruplar arasında da farklılıklar olduğu gözleniyor. O yüzden daha eşit bir oyun sahasının yaratılması Türkiye açısından önemli olacak. Yani en iyi eğitim kaynaklarının ya da imkanlarının en zengin gruplara değil de en parlak öğrencilere aktarılması yönünde Türkiye’nin bir sorumluluğu olacaktır diye düşünüyorum. Ama PISA sonuçlarına bakacak olursak Türkiye’deki en büyük ilerlemenin en dezavantajlı gruplarda kaydedildiğini görüyoruz. Bu yüzden Türkiye’nin iyi bir yol izlediğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Sınav sistemi ile eğitim öğretim kültürü bir savaşa girecek olsa kazanan sınav sistemi olur”
Türkiye’de eğitim sisteminin sürekli değiştiğine dair gelen şikayetleri de bildiğini ifade eden Schleicher, dünya genelinde de çok hızlı değişimler yaşandığını söyledi.
21’inci yüzyıla ait bireyler yetiştirmenin Türkiye’de uygulanan 19’uncu yüzyıl geleneği olan sınav sistemini kaldırmakla gerçekleşeceğini söyleyen Schleicher, “Genel olarak ifade etmek gerekirse öğrenme sonuçlarının kalitesiyle ilgili olarak genel bir ilerleme kaydedildiğini söyleyebiliriz. Bazıları eğitim sisteminde sürekli değişiklik olduğundan şikayet ediyor ama dünyanın geneline baktığınızda, dünya okullardan çok daha hızlı bir şekilde değişiyor. Gerçekten okullarda ve müfredatta önemli yenilikler görüyoruz. Bu konudaki en büyük engel sınav sistemi. 21’inci yüzyıla ait öğrencileriniz var. 21’inci yüzyıla ait okullarınız ve öğretmenleriniz var. Ama sınav sistemi 19’uncu yıldan kalma. İkisi birleştiği zaman yeniliğe ve ilerlemeye ket vuran bir sistem oluşuyor. Bunu aslında PISA değerlendirmesinde de görebiliyoruz. Öğrenciye, ‘Bu bilgiyi tekrar et’ dediğimiz zaman veya ‘Tekrarlayarak yeniden üret’ dediğimiz zaman güzel sonuçlar veriyorlar. Ama iş karmaşık bir problemin çözümüne geldiğinde veya yeni bir meseleye geldiğinde zorlanabiliyorlar. 21’inci yüzyılda ihtiyacımız olan bilgi, beceri ve tavırla ilgili önemli bir konu. Mesela sınav sistemi ve eğitim öğretim kültürü bir kavgaya, savaşa girecek olsa sonuçta kazanan sınav sistemi olur. Çünkü öğrencilerin, ailelerin ve öğretmenlerin dikkat ettiği şey bu olacaktır. Eğitim öğretim kültürü sınav sistemi değişmeden değişemez. Hükümetler sınıflarda öğretmenler tarafından uygulanabilecek çok güzel fikirler bulabiliyorlar. Aynı zamanda bu fikirlerin yaygınlaştırılması, paylaşılmasıyla ilgili olarak çok güzel sistemler ortaya koyabiliyorlar. Çok parçalı ve dağınık kalması konusunda problemler olabiliyor. Hükümetlerin yapabileceği şeylerden bir tanesi fikirleri nasıl dağıtabiliyor ya da yaygınlaştırabiliyorsa bu fikirleri toplayarak bir araya getirmeyi de bilmeli” dedi.
“Bugünün dünyasında dil öğrenmek son derece önemli”
Türkiye’de öğrenciler üzerinde yabancı dil öğrenemeyeceklerine ait korkuların olduğunu vurgulayan Schleicher, bu korkuları yenerek yabancı dil öğrenen bireylerin kendilerini ve Türk kültürünü dünyaya daha doğru bir şekilde aktaracağını belirtti.
Schleicher, “Ben kesinlikle ebeveynler için bu konunun uzak bir konu olabileceğini anlayabiliyorum. Çünkü onların günlük yaşamında çok kullandığı ve ihtiyaç duyduğu bir konu olamayabilir. Yeni bir dil öğrenmek, dünyaya yeni bir pencereden bakmak demek. Aynı zamanda kendi kültürünüzü ve kendinizi de daha iyi tanımlayabiliyorsunuz. Bugünün dünyasında dil öğrenmek son derece önemli” diye konuştu.
“21’inci yüzyılda önemli olan çocukların bilgisayarın sahip olmadığı beceri ve bilgilere sahip olması”
Öğretmenlerin sınıf içinde sadece ders veren bireyler olmaktan çıkacağını söyleyen Schleicher, ileriki dönemde öğretmenleri farklı görevlerin beklediğinin de altını çizdi. Schleicher, “Türkiye gerçekten daha önce daha kötü durumda olan okulları iyileştirme açısından iyi bir performans sergiledi. Bu iyileşme skalanın daha düşük kesiminde olan okullarda belirgin olduğu gibi daha yüksek kesimindeki okullar için daha az belirgin durumda. Türkiye, OECD ülkeleri arasında iyileşme sağlayan birkaç ülkeden bir tanesi. Bir de bu işin yatırım tarafı var. Şu anda Türkiye tarafından eğitime yapılan yatırım gerçekten artmış durumda. Çok yüksek olduğunu söyleyemem ama yine de iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. Öğretmen maaşlarında da iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. Bu maaş konusunun yanında öğretmenliğin entelektüel olarak da çekici hale getirilmesi gerekiyor. Bu anlamda yapılması gereken şeyler de var. Uygun çalışma ortamının öğretmenlere oluşturulması ve bu konuda yatırım yapılması çok önemli. Bütüncül bir bakış açısının benimsenmesi gerekiyor. Yarının dünyasında öğretmenler sadece ders veren kişiler olarak kalmayacak; mentor olan, koç olan, yenilik oluşturan kişiler olarak da görülecek. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin hala yapması gereken şeyler olduğunu ve bu anlamdaki iyileşmenin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki öğrencilerin performansıyla ilgili farklılıklar olabiliyor. Sınavlarda öğrenciler PISA değerlendirmesine göre çok başarılı oluyor. Ancak 21’inci yüzyılın becerilerini gerektiren kompleks problemlerinin çözümünde Türk öğrenciler başarısız oluyor. 21’inci yüzyılda başarılı olup, iyi bir performans sergilemelerini istiyorsak, sınav sisteminin öğrencilere ne kadar ket vurduğunu anlayabiliriz. Eğer bir öğrencinin bilgisayar kadar başarılı olmasını istiyorsanız bu yeterli olabilir. Ama yarının dünyasında, 21’inci yüzyılda önemli olan çocukların bilgisayarın sahip olmadığı beceri ve bilgilere sahip olması” ifadelerini kullandı.
“Dünyanın en değerli varlığı insan varlığı”
Ankara Eğitim Platformu Başkanı Mirkan Aydın ise, düzenlenen konferansın sonuçlarından bahsetti. Türkiye’de uzun vadeli bir bakış açısıyla eğitim, nasıl daha verimli hale getirilebilir sorusu üzerinde çalıştıklarını söyleyen Aydın, “Ankara Eğitim Platformu olarak ‘Tasarım Beceri Atölyeleri’ ve ‘21’inci Yüzyıl Becerileri’ üzerine konferans düzenledik. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, ‘Tasarım Beceri Atölyeleri’yle ilgili sunum gerçekleştirdi. OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher de ‘21’inci Yüzyıl Becerileri’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Gündemde son dönemde yer alan PISA sonuçlarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundular. Etkinliğimize bin 300 eğitimci, akademisyen ve bürokrat katıldı.
Bizler platform olarak şunu hedefledik; eğitimin günlük ve acil konularından biraz çıkıp aslında olması gerektiği yere, öğretmen ve öğrenciyi merkeze alan daha uzun vadeli, daha kalıcı işlere konuyu getirmeye çalıştık. Dünyanın en değerli varlığı insan varlığı. Bunlara yapılacak yatırımın da ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ve eğitimine çok büyük katkıları var. Halihazırda Türkiye PISA sınavlarında 3 alanda birden çıkış yakalamış ülkelerden bir tanesi. Ancak hala ortalamaların altında yer alıyoruz. Uzun vadeli bir bakış açısıyla ortalamanın üzerine nasıl çıkabiliriz, nasıl daha verimli hale getirebiliriz bunun üzerine kafa yorduk. Biz bu etkinliğin herhangi bir yerde duyurusunu yapmadan, duyuruların internet sitemizde yayınlanmasının 3’üncü gününde bin 300 öğretmenimiz bu salonun kayıtlarını kapattı. Bu ilgiden çok memnunuz. Öğretmenlerimiz test, sınav, özel ders gibi konulardan ziyade temel ihtiyaçları olan becerileri daha çok önemsiyorlar. Eminim herkes açısından ileriye dönük faydaları olacaktır” açıklamasında bulundu.