Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakcı Açıklaması 'Türkiye-AB İlişkilerinde Yeni Sayfa Açma Fırsatımız Var'
'2020'de TürkiyeAB ilişkilerinde yeni bir sayfa açma fırsatımız var. Biz samimiyetle bunu istiyoruz. Umarız AB tarafı da özellikle 2019'un ikinci yarısından itibaren ilişkilerde neden olduğu sıkışmayı, soğukluğu ortadan kaldırır' 'Türkiye tam üyelikte kararlı. Türkiye, reform sürecinde kararlı. Umarız 2020'den itibaren reform sürecimiz yeniden canlanır ve AB üyelik sürecinde ilerleriz' 'Türkiye gerçekten Avrupa ve ötesinde güçlü bir aktör olmak istiyorsa AB üyeliği bizim için kaçınılmaz bir nokta. Tabii bunun gereklerini de yapmamız lazım'
Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, Türkiye'nin AB üyeliği ve reform sürecinde kararlı olduğunu belirterek, "2020'de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açma fırsatımız var. Biz samimiyetle bunu istiyoruz. Umarız AB tarafı da özellikle 2019'un ikinci yarısından itibaren ilişkilerde neden olduğu sıkışmayı, soğukluğu ortadan kaldırır." dedi.
Kaymakcı, 2019'da Türkiye-AB ilişkileri ve 2019-2024 dönemi için Türkiye'nin AB yönetiminden beklentileri konusunda medya kuruluşlarının temsilcilerine değerlendirmelerde bulundu.
Geçen yıl AB içinde en önemli konulardan birinin İngiltere'nin AB üyeliğinden ayrılma süreci olan Brexit'in oluşturduğunu belirten Kaymakcı, Brexit'in nasıl gerçekleşeceğinin Türkiye açısından önem taşıdığını söyledi.
Kaymakcı, "Birleşik Krallık AB'den ayrıldıktan sonra Gümrük Birliğinin altında bir ilişki kurarsa o zaman bizim Birleşik Krallık ile yeni bir ticari ilişki modeli belirlememiz gerekecek. Aksi takdirde birçok üründe, özellikle otomotiv ve tekstilde bazı sıkıntılarla karşılaşabiliriz." diye konuştu.
Bakan Yardımcısı, Türkiye'nin AB'ye ortaklık ilişkisiyle bağlı olduğunu, Birleşik Krallık'ta yaşayan Türk vatandaşlarının bundan kaynaklanan haklarında Brexit nedeniyle yıpranma olacağını ve bu konuda Türk ve İngiliz yetkililer arasında müzakerelerin sürdüğünü aktardı.
Avrupa'da aşırı sağ ve popülist politikalarda artış, özellikle ABD'de Trump yönetiminin politikalarıyla transatlantik ilişkilerde gevşeme gibi durumların da AB tarafında sıkıntılar oluşturduğunu belirten Kaymakcı, üye sayısının 28'e ulaşmasıyla AB içindeki fikir ayrılıklarının da daha net görüldüğünü söyledi.
Kaymakcı, 2019'da yeni Avrupa Parlamentosunun oluştuğunu hatırlatarak, parlamentonun Türkiye ile ilişkilerinde yeni isimlerin görevlere başladığını, yeni Türkiye raportörü ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Başkanı gibi kişileri Türk tarafının şu anda olumlu değerlendirdiğini belirtti.
Yeni Avrupa Komisyonununda aralık başında göreve başladığını anımsatan Kaymakcı, komisyonun yeni başkanı Ursula von der Leyen'in Türkiye'yi ve Türkiye'nin NATO güvenliğine katkısını bildiğini, jeostratejik bir AB'den bahsettiğini ifade etti.
Kaymakcı, "Eğer AB gerçekten jeostratejik ve küresel bir aktör olmak istiyorsa bizim Türkiye olarak böyle bir AB içinde önemimizin ve yerimizin güçlü olduğunu düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
- "Yeni sayfa açma fırsatımız var"
Yeni Avrupa Komisyonunun göreve başlamasıyla üst düzey telefon görüşmeleri ve ziyaretler yapıldığını hatırlatan Kaymakcı, üst düzey diyaloğun azaldığı ortamda ilerleme kaydetmenin mümkün olmadığına işaret etti. Kaymakcı, şunları söyledi:
"2020'de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açma fırsatımız var. Biz samimiyetle bunu istiyoruz. Umarız AB tarafı da özellikle 2019'un ikinci yarısından itibaren ilişkilerde neden olduğu sıkışmayı, soğukluğu ortadan kaldırır."
Kıbrıs etrafındaki sondaj çalışmaları, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı ve son olarak Libya ile imzalanan deniz yetki sınırlandırması mutabakatından sonra AB'nin sözde dayanışma adı altında Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan'ın yanında durduğunu hatırlatan Kaymakcı, AB'nin üst düzey diyaloğu askıya aldığını, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL ilan edilmesiyle 2014-2020 dönemini kapsayan 4,4 milyar avro taahhüt edilen katılım öncesi mali yardım (IPA) fonlarında 1,2 milyar avro kesintiye gittiğini ve belli bir soğukluk oluştuğunu kaydetti.
Kaymakcı, "Bu kararların ne Kıbrıs adası etrafındaki sondaj çalışmalarına ilişkin sorunu çözdüğünü görüyoruz, ne Kıbrıs sorununun çözüm sürecine katkıda bulunduğunu görüyoruz, ne de Türkiye-AB ilişkilerine bir yararı var. Dolayısıyla biz bu çıkmaz noktadan bir an önce geri dönülmesini arzu ediyoruz." dedi.
- Türkiye'nin yaptıkları
Türkiye'nin 2019'da yaptıklarını anlatan Kaymakcı, 9 Mayıs Avrupa Gününde, Reform Eylem Grubu toplantısını yaptıklarını, yargı reformu stratejisi konusunda çalıştıklarını, vize serbestisi sürecinin hızlandırılması konusunda tutum belirlediklerini aktardı.
Kaymakcı, ilk yargı reformu paketinin TBMM'de kabul edildiğini, vize serbestisi diyaloğuyla ilgili 6 çalışma grubunun çalışmalara devam ettiğini, insan hakları eylem planının güncellenmesi konusunda çalışmaların son aşamaya geldiğini, bu konuda bundan sonraki istişarelerin Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu ile yapılacağını dile getirdi.
Türkiye-AB ilişkilerinde göç konusunda iş birliğinin sürmesinden yana olduklarını vurgulayan Kaymakcı, şunları aktardı:
"Biz göç konusunda Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptık. AB'nin de özellikle Türkiye'ye fon akışını hızlandırması ve bize değil, Suriyelilere sağlanan mali yardımlarını artırması önemli. Göç krizi devam ettiği sürece bu iş birliğinin devam etmesi gerekiyor. AB'nin söz verdiği gönüllü insani kabul programını başlatması lazım çünkü Türkiye şu anda 3,7 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor."
Vize serbestisi diyaloğunda 72 kriterden 66'sının yerine getirildiğini hatırlatan Kaymakcı, Europol ile operasyonel işbirliği anlaşmasının da fiilen anlaşmaya hazır hale geldiğini, aslında bu kriterin de yerine getirildiğini söyledi.
Kaymakcı, "Bizim amacımız 6 kriteri mümkün olursa hepsini bir paket olarak geçirmek." diye konuştu.
Türkiye'nin terörle mücadele konusunda AB'den esneklik beklediğini, adli iş birliği konusunda niyet olması halinde sonuç alınabileceğini kaydeden Kaymakcı, "Önümüzdeki aylarda bu konularda gelişme görmek istiyoruz." ifadesini kullandı.
Kaymakcı, Haziran 2016'dan bu yana katılım müzakerelerinde ilerleme olmadığını anımsatarak, siyasi engellerin kaldırılmasını istedi. Türkiye'nin ve AB'nin Gümrük Birliğinin güncellenmesini istediğini vurgulayan Kaymakcı, "Ancak Gümrük Birliği güncellemesi de 2016 sonundan bu yana siyasi engellemeyle karşı karşıya. Burada da ümit ediyoruz 2020 içinde bir açılım görürüz." dedi.
- "Türkiye üyelikte kararlı"
Kaymakcı, terörle mücadele konusunda da gerçek bir müttefiklik ve dayanışma beklediklerini, AB'nin durdurduğu üst düzey görüşmelerin devam etmesini istediklerini belirtti. Kaymakcı, şunları ifade etti:
"Bütün bunlara rağmen Türkiye tam üyelikte kararlı. Türkiye, reform sürecinde kararlı. Umarız 2020'den itibaren reform sürecimiz yeniden canlanır ve AB üyelik sürecinde ilerleriz. Türkiye'nin AB'ye üye olmama lüksü yok. Avrupa kıtasında olup Avrupa ile aynı tarihi, geleceği, kültürü, ekonomiyi, ticareti ve siyasi yapıyı paylaşıp Avrupa'nın karar alma mekanizması haline dönüşmüş AB'ye üye olmama lüksümüz yok. Aksi halde Türkiye'nin çıkarlarını korumakta zorlanırız. Bizim için bu önemli bir süreç. Türkiye gerçekten Avrupa ve ötesinde güçlü bir aktör olmak istiyorsa AB üyeliği bizim için kaçınılmaz bir nokta. Tabii bunun gereklerini de yapmamız lazım. Reform sürecini hızlandırmamız, canlandırmamız lazım. Bu reformlar bizi üyeliğe götürmeden önce Türkiye'nin yararına olan reformlar ve geçmişte olduğu gibi bunları canlandırmayı önümüzdeki aylarda ve özellikle yeni AB yönetiminin sergileyeceği yaklaşım çerçevesinde ilerletme arzusundayız."
Kaynak: AA
Kaymakcı, 2019'da Türkiye-AB ilişkileri ve 2019-2024 dönemi için Türkiye'nin AB yönetiminden beklentileri konusunda medya kuruluşlarının temsilcilerine değerlendirmelerde bulundu.
Geçen yıl AB içinde en önemli konulardan birinin İngiltere'nin AB üyeliğinden ayrılma süreci olan Brexit'in oluşturduğunu belirten Kaymakcı, Brexit'in nasıl gerçekleşeceğinin Türkiye açısından önem taşıdığını söyledi.
Kaymakcı, "Birleşik Krallık AB'den ayrıldıktan sonra Gümrük Birliğinin altında bir ilişki kurarsa o zaman bizim Birleşik Krallık ile yeni bir ticari ilişki modeli belirlememiz gerekecek. Aksi takdirde birçok üründe, özellikle otomotiv ve tekstilde bazı sıkıntılarla karşılaşabiliriz." diye konuştu.
Bakan Yardımcısı, Türkiye'nin AB'ye ortaklık ilişkisiyle bağlı olduğunu, Birleşik Krallık'ta yaşayan Türk vatandaşlarının bundan kaynaklanan haklarında Brexit nedeniyle yıpranma olacağını ve bu konuda Türk ve İngiliz yetkililer arasında müzakerelerin sürdüğünü aktardı.
Avrupa'da aşırı sağ ve popülist politikalarda artış, özellikle ABD'de Trump yönetiminin politikalarıyla transatlantik ilişkilerde gevşeme gibi durumların da AB tarafında sıkıntılar oluşturduğunu belirten Kaymakcı, üye sayısının 28'e ulaşmasıyla AB içindeki fikir ayrılıklarının da daha net görüldüğünü söyledi.
Kaymakcı, 2019'da yeni Avrupa Parlamentosunun oluştuğunu hatırlatarak, parlamentonun Türkiye ile ilişkilerinde yeni isimlerin görevlere başladığını, yeni Türkiye raportörü ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Başkanı gibi kişileri Türk tarafının şu anda olumlu değerlendirdiğini belirtti.
Yeni Avrupa Komisyonununda aralık başında göreve başladığını anımsatan Kaymakcı, komisyonun yeni başkanı Ursula von der Leyen'in Türkiye'yi ve Türkiye'nin NATO güvenliğine katkısını bildiğini, jeostratejik bir AB'den bahsettiğini ifade etti.
Kaymakcı, "Eğer AB gerçekten jeostratejik ve küresel bir aktör olmak istiyorsa bizim Türkiye olarak böyle bir AB içinde önemimizin ve yerimizin güçlü olduğunu düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
- "Yeni sayfa açma fırsatımız var"
Yeni Avrupa Komisyonunun göreve başlamasıyla üst düzey telefon görüşmeleri ve ziyaretler yapıldığını hatırlatan Kaymakcı, üst düzey diyaloğun azaldığı ortamda ilerleme kaydetmenin mümkün olmadığına işaret etti. Kaymakcı, şunları söyledi:
"2020'de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açma fırsatımız var. Biz samimiyetle bunu istiyoruz. Umarız AB tarafı da özellikle 2019'un ikinci yarısından itibaren ilişkilerde neden olduğu sıkışmayı, soğukluğu ortadan kaldırır."
Kıbrıs etrafındaki sondaj çalışmaları, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı ve son olarak Libya ile imzalanan deniz yetki sınırlandırması mutabakatından sonra AB'nin sözde dayanışma adı altında Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan'ın yanında durduğunu hatırlatan Kaymakcı, AB'nin üst düzey diyaloğu askıya aldığını, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL ilan edilmesiyle 2014-2020 dönemini kapsayan 4,4 milyar avro taahhüt edilen katılım öncesi mali yardım (IPA) fonlarında 1,2 milyar avro kesintiye gittiğini ve belli bir soğukluk oluştuğunu kaydetti.
Kaymakcı, "Bu kararların ne Kıbrıs adası etrafındaki sondaj çalışmalarına ilişkin sorunu çözdüğünü görüyoruz, ne Kıbrıs sorununun çözüm sürecine katkıda bulunduğunu görüyoruz, ne de Türkiye-AB ilişkilerine bir yararı var. Dolayısıyla biz bu çıkmaz noktadan bir an önce geri dönülmesini arzu ediyoruz." dedi.
- Türkiye'nin yaptıkları
Türkiye'nin 2019'da yaptıklarını anlatan Kaymakcı, 9 Mayıs Avrupa Gününde, Reform Eylem Grubu toplantısını yaptıklarını, yargı reformu stratejisi konusunda çalıştıklarını, vize serbestisi sürecinin hızlandırılması konusunda tutum belirlediklerini aktardı.
Kaymakcı, ilk yargı reformu paketinin TBMM'de kabul edildiğini, vize serbestisi diyaloğuyla ilgili 6 çalışma grubunun çalışmalara devam ettiğini, insan hakları eylem planının güncellenmesi konusunda çalışmaların son aşamaya geldiğini, bu konuda bundan sonraki istişarelerin Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu ile yapılacağını dile getirdi.
Türkiye-AB ilişkilerinde göç konusunda iş birliğinin sürmesinden yana olduklarını vurgulayan Kaymakcı, şunları aktardı:
"Biz göç konusunda Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptık. AB'nin de özellikle Türkiye'ye fon akışını hızlandırması ve bize değil, Suriyelilere sağlanan mali yardımlarını artırması önemli. Göç krizi devam ettiği sürece bu iş birliğinin devam etmesi gerekiyor. AB'nin söz verdiği gönüllü insani kabul programını başlatması lazım çünkü Türkiye şu anda 3,7 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor."
Vize serbestisi diyaloğunda 72 kriterden 66'sının yerine getirildiğini hatırlatan Kaymakcı, Europol ile operasyonel işbirliği anlaşmasının da fiilen anlaşmaya hazır hale geldiğini, aslında bu kriterin de yerine getirildiğini söyledi.
Kaymakcı, "Bizim amacımız 6 kriteri mümkün olursa hepsini bir paket olarak geçirmek." diye konuştu.
Türkiye'nin terörle mücadele konusunda AB'den esneklik beklediğini, adli iş birliği konusunda niyet olması halinde sonuç alınabileceğini kaydeden Kaymakcı, "Önümüzdeki aylarda bu konularda gelişme görmek istiyoruz." ifadesini kullandı.
Kaymakcı, Haziran 2016'dan bu yana katılım müzakerelerinde ilerleme olmadığını anımsatarak, siyasi engellerin kaldırılmasını istedi. Türkiye'nin ve AB'nin Gümrük Birliğinin güncellenmesini istediğini vurgulayan Kaymakcı, "Ancak Gümrük Birliği güncellemesi de 2016 sonundan bu yana siyasi engellemeyle karşı karşıya. Burada da ümit ediyoruz 2020 içinde bir açılım görürüz." dedi.
- "Türkiye üyelikte kararlı"
Kaymakcı, terörle mücadele konusunda da gerçek bir müttefiklik ve dayanışma beklediklerini, AB'nin durdurduğu üst düzey görüşmelerin devam etmesini istediklerini belirtti. Kaymakcı, şunları ifade etti:
"Bütün bunlara rağmen Türkiye tam üyelikte kararlı. Türkiye, reform sürecinde kararlı. Umarız 2020'den itibaren reform sürecimiz yeniden canlanır ve AB üyelik sürecinde ilerleriz. Türkiye'nin AB'ye üye olmama lüksü yok. Avrupa kıtasında olup Avrupa ile aynı tarihi, geleceği, kültürü, ekonomiyi, ticareti ve siyasi yapıyı paylaşıp Avrupa'nın karar alma mekanizması haline dönüşmüş AB'ye üye olmama lüksümüz yok. Aksi halde Türkiye'nin çıkarlarını korumakta zorlanırız. Bizim için bu önemli bir süreç. Türkiye gerçekten Avrupa ve ötesinde güçlü bir aktör olmak istiyorsa AB üyeliği bizim için kaçınılmaz bir nokta. Tabii bunun gereklerini de yapmamız lazım. Reform sürecini hızlandırmamız, canlandırmamız lazım. Bu reformlar bizi üyeliğe götürmeden önce Türkiye'nin yararına olan reformlar ve geçmişte olduğu gibi bunları canlandırmayı önümüzdeki aylarda ve özellikle yeni AB yönetiminin sergileyeceği yaklaşım çerçevesinde ilerletme arzusundayız."