Hava Kuvvetleri 'Mahrem İmamları' Davasında 8 Tahliye Kararı
FETÖ'nün Hava Kuvvet Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına ilişkin 76 'mahrem imam' ile 81 askeri personelin yargılandığı davada 8 sanığın tahliyesi kararlaştırıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davada 8 sanığın tahliyesine karar verildi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.
Sanık Mustafa Aykut Akyol, önceki savunmalarını tekrar ettiğini, FETÖ yapılanmasında görev aldığını ancak karar alma pozisyonunda olmadığını iddia etti.
Kod adının “Mehmet” olduğunu bildiren Akyol, FETÖ hiyerarşisinde kendisine “öğretmen” görevi verildiğini, mahkeme süreçlerinde sorulan sorulara ilişkin bilgileri saklamak gibi bir niyetinin olmadığını beyan ederek beraatini talep etti.
Sanık Osman Hançer, özel bir kolejde görev yaptığını, ByLock’u “haberleşme” programı diyerek indirdiğini, bu yapının mesajlaşması için kullanmadığını ileri sürdü.
Yurt dışında görev yaparken "tavsiye" üzerine programı telefonuna yüklediğini, daha sonra Türkiye’ye döndüğünde ise telefonun güncelleme yaptığını ancak Türkiye’de kimseyle mesajlaşmadığını belirten Hançer, "Devletle alakalı mesajlaşmalarda bulunmadım. Bu yapıyı da FETÖ diye bilmezdik." ifadelerini kullandı.
Heyetin, sanık Hançer’e hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasının bulunduğunu hatırlatması üzerine Hançer, suçlamaları kabul etmediğini, ByLock’u kullandığı tarihin 2014 yılı olduğunu, yurt dışındayken yabancı arkadaşlarıyla mesajlaştığını, programı 2015’te sildiğini söyledi.
Sanık Mehmet Kucur, aleyhine terör örgütü yöneticiliği suçlamasının hatırlatılması üzerine, önceki savunmalarını tekrar ettiğini söyleyerek isnat edilen tüm suçlamaları reddetti.
Etkin pişmanlıktan "suçsuz" olduğunu öne sürerek faydalanmak istemeyen ve Maliye Bakanlığında çalışırken ihraç edildiğini bildiren Kucur, kendisi aleyhine hiçbir tanığın bulunmadığını belirterek, "Ben kimi yönetmişim anlayamıyorum." ifadesini kullandı.
Darbenin başarılı olması halinde kendisinin bu yapı tarafından tutuklanacağını ileri süren Kucur, "Terör örgütünü kuran Gülen, ABD himayesindedir. Ancak biz tutukluyuz.” dedi.
Kendisinin hiçbir subayın imamı olmadığını savunan Kucur, şunları kaydetti:
"Ankara’da bazı zamanlarda durur, sürekli görev seyahatlerine çıkardık. Biz görevdeyken bu yapıyı sürekli eleştirirdik. Ancak biz ihraç olduk. FETÖ yöneticisi falan değilim. 15 Temmuz başarılı olsaydı ilk önce tutuklanacak bürokratlardan olurdum. Yöneticiler ‘Çatı davasında’ yargılanıyor. Sürekli göreve giderdik. Bu süreçte kimi yönetmişiz, anlamıyorum. Hiç yüz yüze gelmediğim kişilerle de telefon görüşmem olmuştur. Vergi müfettişiydim. Sizin kadar olmasa da bize de enformasyon niteliğinde ceza hukukunu öğrettiler. Şu ana dek, ‘Mehmet Kucur, şu subayın imamıdır’ diyen de çıkmadı. Hiçbir zaman ezoterik düşünceler içerisinde olmadım. Babasız büyüdüm, şimdi de kızım babasız büyüyor. Tahliyemi talep ediyorum."
Sanık Alper Küççük, önceki savunmalarını tekrar ettiğini, iddialara ilişkin suç unsuru bulunmadığını, FETÖ’nün sohbetlerine katılmadığını, ByLock listesinde isminin geçmediğini, 20 aydır tutuklu olduğunu söyleyerek, tahliyesini talep etti.
Sanık Emre Kutlu, kendisinin FETÖ’yle iltisakının olmadığını, Kağıthane’de liseyi bitirdiğini ve üniversiteye hazırlanırken bu yapının kurumlarına gitmediğini belirterek, suçlamaları reddetti.
İzmir’de görev yaptığını, 15 Temmuz sürecinde izinli olduğunu, Bank Asya’da hesabı bulunmadığını belirten Kutlu’ya, mahkeme sürecinde 30 Kasım 2016’da çıkartılan yakalama kararı olduğu hatırlatıldı ve neden teslim olmadığı soruldu.
Kutlu, çocuğunun ağır rahatsızlık geçirdiğini, eşiyle beraber babasının evinde kaldığını, tedavi süreciyle hastanelere gidip geldiğini belirterek, "Yakalama kararını sonradan öğrendim. Polisler babamın evinden bir eczaneye giderken teslim aldılar." dedi.
Milli Savunma Bakanlığı avukatı Zafer Çoktan’ın, Hava Kuvvetlerinde FETÖ yapılanmasından herhangi bir şekilde haberinin olup olmadığını sorması üzerine Kutlu, şunları aktardı:
"Yapılanmadan haberim olmadı. İstanbul’da oturan 4 arkadaş olarak Çiğli’ye tayin edilmiştik. Bir araç tutar beraber gidip gelirdik. Kim hangi gruptanmış bilmeyiz. Uçuş sürelerimiz ve eğitimlerimiz çok yoğun olurdu. Kim kimi tutar, takip eder bilmeyiz. Zaten eğitimlerde ‘kayırma’ gibi birşey olmaz. Hava Kuvvetlerinde önemli olan başarıdır. En son Bandırma 6. Üs Komutanlığında görev yapıyordum. 24 Haziran 2016’da darbeden çok önce izne ayrılmıştım. 15 Temmuz’da izinliydim ve Ümraniye’deydim. Bu girişimde devletin zaafa uğratılmak istendiği bellidir. Biz vatanını seven pilotlardanız. Suçsuz olduğumuz ispatlanıp göreve dönmemiz gerekir. Eğer ki darbeye iştirak etsem ya görevde olurdum ya da izinden dönmüş olurdum."
Mahkeme Başkanı Sabahattin Sarıdoğan’ın, Kutlu’ya "etkin pişmanlıktan" faydalanmak isteyip istemediğini sorması üzerine Kutlu, suçsuz olduğunu beyan ederek teklifi reddetti.
Tanık M.Y, duruşmada başvurulan ifadesinde FETÖ’den darbeden önceki süreçte de haberdar olduklarını, bilgi vermek için müracaat ettiklerinde savcının "Kod adını bilmiyorsanız alamayız." diye cevap verdiğini ileri sürdü.
Tanık M.Y. kendisinin evlendikten sonra eşi H.Y.’nin talepleri doğrultusunda FETÖ yapılanmasından ayrıldığını belirterek, "Bu yapıyı tanıyoruz. Ne biliyorsak anlatmak istiyoruz. Ancak bizi görevden aldılar. Sonuna dek bu yapıyla savaşacağız çünkü eğer ki bunların kriptoları bir girişim daha yaparlarsa bu iş bizim üzerimize kalacak." diye konuştu.
Konya’dan SEGBİS’le beyanına başvurulan Albay M. K, ifadesinde FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek üzere Hava Kuvvetlerinden başladığını ve burayı esas aldığını belirtti.
Darbecilerin "mandacı algıyı" kanıksadıklarının bilindiğini söyleyen tanık M. K, "Görüyoruz ki FETÖ’nün bir kısmı temizlenmiş olsa da halen birçoğu kripto olarak görevdelerdir." ifadesini kulandı.
Duruşmada dinlenen tanık H.B.D, kendisinin HTS kaydı bulunduğu ve 675 kez görüştüğü sanık Erkan Pınar’ı tanıdığını, Pınar’ın Ankara’daki bir FETÖ evine misafir getirdiğini, bu evde FETÖ’ye ait kitaplar okunduğunu söyledi.
FETÖ yapılanmasınca kendisine görev verildiğini ancak bu görevleri ilk önce kabul etmediğini belirten D, "Din ile o seviyede bağım yoktu, kabul edemedim." dedi.
O dönemde özel bir kolejde öğretmenlik yaptığını dile getiren D, şunları söyledi:
"Babam tüccardı. Ankara’ya onun yanına gelirdim. O sırada Çorum’da bir kolejde öğretmenlik yapardım. Ankara’da Batıkent’te bir ev vardı. Erkan Pınar’la orada görüşürdük. Kendisi misafirler getirirdi. Bana da görevler verilmişti. Görevleri yapamayacağımı söyledim ama kabul etmediler. ‘Çay da mı demleyemezsin, yemek de mi yapamazsın, misafir de mi karşılayamazsın’ diyerek sonunda görev verdiler. Ben de kabul ettim.”
Sanıklardan Mehmet Gezer, o süreçte pilot üsteğmen olarak görev yaptığını, FETÖ’yle bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek, iddiaları reddetti.
Darbeye karşı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı koruyan uçuşlar yaptığını ileri süren Gezer, uzun tutukluluk süresini beyan ederek mahkeme heyetinden tahliyesini talep etti.
Duruşmada ara karar verilmeden önce bazı sanıklar dilekçelerini iletirken, tutuksuz yargılanmayı, duruşmalardan vareste tutulmayı ve adli kontrolle serbest bırakılmayı, iddiaların incelenmesi için bilirkişi tayin edilmesini talep etti.
Duruşmada bulunan sanıklardan Arap Oğuz, Mehmet Tanrıkut, İsmail Şahbaz, Mehmet Gezer, Ahmet Erdoğan, Gökhan Batçık, Olcay Maleker, Mehmet Ali Gözügök, Mehmet Koç, Serhat İnal, Erdoğan Kutluay, Uğur Erdoğan, İlhami Kaya, Alper Küççük, Yunus Şahin, Fethi Gençkaya, Veysel Yıldız, Üzeyir Eker, Seydi Battal Bertlek, Murat Öner, Denizhan Özcan, Mehmet Fatih Ballı, Enes Akdağ, Ramazan Alkan, İsmail Boztaş, Temur Koçyiğit, Ahmet Erol, Ferdi Özdemir, Muammer Yücel, Cemil Cintosun, Ali Emre Köle, Taha Ertuğrul Kantar, Kenan Gürbüz, Fahri Kamil Albayrak, Mahmut Türkmen, Ertuğrul Akkaya, Serkan Gülşen, Erkan Kaya, Mustafa Kılıç, Abdurrahman Yıldırım, Ali Kemal Bayram, Ahmet İnce, Muharrem Baysal heyete taleplerini iletti.
Sanıklar Mehmet Taşlıtepe, Burak Engin Çağlar, Yusuf Hayri Yıldızhan, Kemal Yıldız, Bekir Kişi, Abdülkerim San, Hüseyin Ülker, Satuk Enes Bilici de SEGBİS aracılığıyla taleplerini iletti.
Dinlenen tanık ve sanık beyanlarına ilişkin iddia makamının görüşünün sorulmasının ardından ara kararı açıklayan Başkan Sarıdoğan, sanıklardan Ahmet Erdoğan, Abdurrahman Yıldırım, Cemil Cintosun, Mehmet Gezer, Yusuf Payalan, Gökhan Batçık, Uğur Erdoğan, Temur Koçyiğit’i adli kontrol şartıyla serbest bıraktı.
Duruşma 14 Mayıs’a ertelendi.
Kaynak: AA
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmaya sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.
Sanık Mustafa Aykut Akyol, önceki savunmalarını tekrar ettiğini, FETÖ yapılanmasında görev aldığını ancak karar alma pozisyonunda olmadığını iddia etti.
Kod adının “Mehmet” olduğunu bildiren Akyol, FETÖ hiyerarşisinde kendisine “öğretmen” görevi verildiğini, mahkeme süreçlerinde sorulan sorulara ilişkin bilgileri saklamak gibi bir niyetinin olmadığını beyan ederek beraatini talep etti.
Sanık Osman Hançer, özel bir kolejde görev yaptığını, ByLock’u “haberleşme” programı diyerek indirdiğini, bu yapının mesajlaşması için kullanmadığını ileri sürdü.
Yurt dışında görev yaparken "tavsiye" üzerine programı telefonuna yüklediğini, daha sonra Türkiye’ye döndüğünde ise telefonun güncelleme yaptığını ancak Türkiye’de kimseyle mesajlaşmadığını belirten Hançer, "Devletle alakalı mesajlaşmalarda bulunmadım. Bu yapıyı da FETÖ diye bilmezdik." ifadelerini kullandı.
Heyetin, sanık Hançer’e hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasının bulunduğunu hatırlatması üzerine Hançer, suçlamaları kabul etmediğini, ByLock’u kullandığı tarihin 2014 yılı olduğunu, yurt dışındayken yabancı arkadaşlarıyla mesajlaştığını, programı 2015’te sildiğini söyledi.
Sanık Mehmet Kucur, aleyhine terör örgütü yöneticiliği suçlamasının hatırlatılması üzerine, önceki savunmalarını tekrar ettiğini söyleyerek isnat edilen tüm suçlamaları reddetti.
Etkin pişmanlıktan "suçsuz" olduğunu öne sürerek faydalanmak istemeyen ve Maliye Bakanlığında çalışırken ihraç edildiğini bildiren Kucur, kendisi aleyhine hiçbir tanığın bulunmadığını belirterek, "Ben kimi yönetmişim anlayamıyorum." ifadesini kullandı.
Darbenin başarılı olması halinde kendisinin bu yapı tarafından tutuklanacağını ileri süren Kucur, "Terör örgütünü kuran Gülen, ABD himayesindedir. Ancak biz tutukluyuz.” dedi.
Kendisinin hiçbir subayın imamı olmadığını savunan Kucur, şunları kaydetti:
"Ankara’da bazı zamanlarda durur, sürekli görev seyahatlerine çıkardık. Biz görevdeyken bu yapıyı sürekli eleştirirdik. Ancak biz ihraç olduk. FETÖ yöneticisi falan değilim. 15 Temmuz başarılı olsaydı ilk önce tutuklanacak bürokratlardan olurdum. Yöneticiler ‘Çatı davasında’ yargılanıyor. Sürekli göreve giderdik. Bu süreçte kimi yönetmişiz, anlamıyorum. Hiç yüz yüze gelmediğim kişilerle de telefon görüşmem olmuştur. Vergi müfettişiydim. Sizin kadar olmasa da bize de enformasyon niteliğinde ceza hukukunu öğrettiler. Şu ana dek, ‘Mehmet Kucur, şu subayın imamıdır’ diyen de çıkmadı. Hiçbir zaman ezoterik düşünceler içerisinde olmadım. Babasız büyüdüm, şimdi de kızım babasız büyüyor. Tahliyemi talep ediyorum."
Sanık Alper Küççük, önceki savunmalarını tekrar ettiğini, iddialara ilişkin suç unsuru bulunmadığını, FETÖ’nün sohbetlerine katılmadığını, ByLock listesinde isminin geçmediğini, 20 aydır tutuklu olduğunu söyleyerek, tahliyesini talep etti.
Sanık Emre Kutlu, kendisinin FETÖ’yle iltisakının olmadığını, Kağıthane’de liseyi bitirdiğini ve üniversiteye hazırlanırken bu yapının kurumlarına gitmediğini belirterek, suçlamaları reddetti.
İzmir’de görev yaptığını, 15 Temmuz sürecinde izinli olduğunu, Bank Asya’da hesabı bulunmadığını belirten Kutlu’ya, mahkeme sürecinde 30 Kasım 2016’da çıkartılan yakalama kararı olduğu hatırlatıldı ve neden teslim olmadığı soruldu.
Kutlu, çocuğunun ağır rahatsızlık geçirdiğini, eşiyle beraber babasının evinde kaldığını, tedavi süreciyle hastanelere gidip geldiğini belirterek, "Yakalama kararını sonradan öğrendim. Polisler babamın evinden bir eczaneye giderken teslim aldılar." dedi.
Milli Savunma Bakanlığı avukatı Zafer Çoktan’ın, Hava Kuvvetlerinde FETÖ yapılanmasından herhangi bir şekilde haberinin olup olmadığını sorması üzerine Kutlu, şunları aktardı:
"Yapılanmadan haberim olmadı. İstanbul’da oturan 4 arkadaş olarak Çiğli’ye tayin edilmiştik. Bir araç tutar beraber gidip gelirdik. Kim hangi gruptanmış bilmeyiz. Uçuş sürelerimiz ve eğitimlerimiz çok yoğun olurdu. Kim kimi tutar, takip eder bilmeyiz. Zaten eğitimlerde ‘kayırma’ gibi birşey olmaz. Hava Kuvvetlerinde önemli olan başarıdır. En son Bandırma 6. Üs Komutanlığında görev yapıyordum. 24 Haziran 2016’da darbeden çok önce izne ayrılmıştım. 15 Temmuz’da izinliydim ve Ümraniye’deydim. Bu girişimde devletin zaafa uğratılmak istendiği bellidir. Biz vatanını seven pilotlardanız. Suçsuz olduğumuz ispatlanıp göreve dönmemiz gerekir. Eğer ki darbeye iştirak etsem ya görevde olurdum ya da izinden dönmüş olurdum."
Mahkeme Başkanı Sabahattin Sarıdoğan’ın, Kutlu’ya "etkin pişmanlıktan" faydalanmak isteyip istemediğini sorması üzerine Kutlu, suçsuz olduğunu beyan ederek teklifi reddetti.
Tanık M.Y, duruşmada başvurulan ifadesinde FETÖ’den darbeden önceki süreçte de haberdar olduklarını, bilgi vermek için müracaat ettiklerinde savcının "Kod adını bilmiyorsanız alamayız." diye cevap verdiğini ileri sürdü.
Tanık M.Y. kendisinin evlendikten sonra eşi H.Y.’nin talepleri doğrultusunda FETÖ yapılanmasından ayrıldığını belirterek, "Bu yapıyı tanıyoruz. Ne biliyorsak anlatmak istiyoruz. Ancak bizi görevden aldılar. Sonuna dek bu yapıyla savaşacağız çünkü eğer ki bunların kriptoları bir girişim daha yaparlarsa bu iş bizim üzerimize kalacak." diye konuştu.
Konya’dan SEGBİS’le beyanına başvurulan Albay M. K, ifadesinde FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek üzere Hava Kuvvetlerinden başladığını ve burayı esas aldığını belirtti.
Darbecilerin "mandacı algıyı" kanıksadıklarının bilindiğini söyleyen tanık M. K, "Görüyoruz ki FETÖ’nün bir kısmı temizlenmiş olsa da halen birçoğu kripto olarak görevdelerdir." ifadesini kulandı.
Duruşmada dinlenen tanık H.B.D, kendisinin HTS kaydı bulunduğu ve 675 kez görüştüğü sanık Erkan Pınar’ı tanıdığını, Pınar’ın Ankara’daki bir FETÖ evine misafir getirdiğini, bu evde FETÖ’ye ait kitaplar okunduğunu söyledi.
FETÖ yapılanmasınca kendisine görev verildiğini ancak bu görevleri ilk önce kabul etmediğini belirten D, "Din ile o seviyede bağım yoktu, kabul edemedim." dedi.
O dönemde özel bir kolejde öğretmenlik yaptığını dile getiren D, şunları söyledi:
"Babam tüccardı. Ankara’ya onun yanına gelirdim. O sırada Çorum’da bir kolejde öğretmenlik yapardım. Ankara’da Batıkent’te bir ev vardı. Erkan Pınar’la orada görüşürdük. Kendisi misafirler getirirdi. Bana da görevler verilmişti. Görevleri yapamayacağımı söyledim ama kabul etmediler. ‘Çay da mı demleyemezsin, yemek de mi yapamazsın, misafir de mi karşılayamazsın’ diyerek sonunda görev verdiler. Ben de kabul ettim.”
Sanıklardan Mehmet Gezer, o süreçte pilot üsteğmen olarak görev yaptığını, FETÖ’yle bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek, iddiaları reddetti.
Darbeye karşı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı koruyan uçuşlar yaptığını ileri süren Gezer, uzun tutukluluk süresini beyan ederek mahkeme heyetinden tahliyesini talep etti.
Duruşmada ara karar verilmeden önce bazı sanıklar dilekçelerini iletirken, tutuksuz yargılanmayı, duruşmalardan vareste tutulmayı ve adli kontrolle serbest bırakılmayı, iddiaların incelenmesi için bilirkişi tayin edilmesini talep etti.
Duruşmada bulunan sanıklardan Arap Oğuz, Mehmet Tanrıkut, İsmail Şahbaz, Mehmet Gezer, Ahmet Erdoğan, Gökhan Batçık, Olcay Maleker, Mehmet Ali Gözügök, Mehmet Koç, Serhat İnal, Erdoğan Kutluay, Uğur Erdoğan, İlhami Kaya, Alper Küççük, Yunus Şahin, Fethi Gençkaya, Veysel Yıldız, Üzeyir Eker, Seydi Battal Bertlek, Murat Öner, Denizhan Özcan, Mehmet Fatih Ballı, Enes Akdağ, Ramazan Alkan, İsmail Boztaş, Temur Koçyiğit, Ahmet Erol, Ferdi Özdemir, Muammer Yücel, Cemil Cintosun, Ali Emre Köle, Taha Ertuğrul Kantar, Kenan Gürbüz, Fahri Kamil Albayrak, Mahmut Türkmen, Ertuğrul Akkaya, Serkan Gülşen, Erkan Kaya, Mustafa Kılıç, Abdurrahman Yıldırım, Ali Kemal Bayram, Ahmet İnce, Muharrem Baysal heyete taleplerini iletti.
Sanıklar Mehmet Taşlıtepe, Burak Engin Çağlar, Yusuf Hayri Yıldızhan, Kemal Yıldız, Bekir Kişi, Abdülkerim San, Hüseyin Ülker, Satuk Enes Bilici de SEGBİS aracılığıyla taleplerini iletti.
Dinlenen tanık ve sanık beyanlarına ilişkin iddia makamının görüşünün sorulmasının ardından ara kararı açıklayan Başkan Sarıdoğan, sanıklardan Ahmet Erdoğan, Abdurrahman Yıldırım, Cemil Cintosun, Mehmet Gezer, Yusuf Payalan, Gökhan Batçık, Uğur Erdoğan, Temur Koçyiğit’i adli kontrol şartıyla serbest bıraktı.
Duruşma 14 Mayıs’a ertelendi.