Uyku Ve Uyku Bozuklukları
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Klinik Nörofizyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Osman Erdinç, uyku ve uyku bozuklukları hakkında bilgilendirici bir açıklama yaptı.
Prof. Dr. Oğuz Osman Erdinç, Dünya Uyku Derneği’nin bu yılki sloganı ‘Uyku dünyasına katılın, hayatınızı yaşamak için ritimlerinizi koruyun’ şeklinde belirlendiğini belirtti.
Günümüzde 80’i aşkın uyku bozukluğu tanımlandığını anlatan Erdinç, “Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu, Uykusuzluk, Aşırı Uykululuk, Uykuda Hareket Bozuklukları, Parasomniler, Sirkadyan Ritim Bozuklukları yanında pek çok sistemik hastalıklarda da neden veya sonuç olarak uyku bozukluklarına rastlanmıştır. Günümüzün ve ömrümüzün 1/3’ünü geçirdiğimiz uyku sürecinde vücudumuz gerek fiziksel gerekse ruhsal olarak dinlenmekte ve yeni güne dinç ve enerjik olarak başlamamız mümkün olmaktadır. Her yıl kutlanan Dünya Uyku Günü, uyku ve uyku bozuklukları hakkında farkındalığı artırma, uyku tıbbı, eğitim, konunun sosyal yönleri gibi önemli konularda harekete geçme çağrısı niteliğinde olan yıllık bir etkinliktir. Dünya Uyku Günü, Dünya Uyku Günü Komitesi (WASM ve WSF) tarafınca düzenlenir ve uyku bozukluklarının daha iyi önlenmesi ve doğru yönetimi yoluyla uyku problemlerinin toplum üzerindeki yükünü azaltmayı amaçlar” dedi.
“Yaşlı grupta ne kadar uyunursa uyunsun gerçek dinlenme hissi kolay kolay oluşmaz”
Prof. Dr. Oğuz Osman Erdinç, açıklamasını, “Uyku sırasında bilinç değişiklikleri oluşur, vücuttaki kaslar gevşer, çevreyle iletişim azalır veya kaybolur. Uyaranlara verilen yanıt azalır. Hem psikolojik hem de fizyolojik açılardan dinlenme meydana gelir. Uyku ritmi sirkadyan ritimle ayarlanır. Bu ritim özellikle aydınlık ve karanlığa göre oluşturulur. Gözlerin arka hizasında beyin içinde yer alan suprakiazmatik çekirdek retinadan karanlıkta aktive olup pineal bezden melatonin isimli hormonun salınımına neden olur. Melatonin uykunun gelmesine neden olur. Sirkadyan ritim diğer hormonların düzeylerini de ayarlar. Örneğin stres hormonu kortizol kan düzeyi sabaha karşı en yüksek düzeydedir, saatler ilerledikçe düzeyi düşer. Vücut ısısı da bu ritimle ayarlanır. Vücut çekirdek ısısı sabaha karşı en düşük düzeye iner. Uyku ile bağışıklık sistemi ve iştah arasında yakın ilişki vardır. Yetersiz uyku bağışıklık sistemini bozarak enfeksiyonlara zemin hazırlar. Uyku tokluk hormonu olarak bilinen leptin salgılanmasına neden olarak iştahı kapatırken, uykusuzluk açlık hissi veren ghrelin isimli hormonun salgılanmasını artırır. Uykusu kaçan kişinin hemen buzdolabına yönelmesi bu şekilde kolayca açıklanabilir. Yaşla birlikte uykunun şekli değişiklik gösterir. Yaşlandıkça geceleri sık uyku bölünmeleri meydana gelir. Bu nedenle yaşlı grupta ne kadar uyunursa uyunsun gerçek dinlenme hissi kolay kolay oluşmaz. Günün çeşitli zamanlarında görülen uyuklamalar da bu nedenle belirir. Yeterli uyku belleğimizi güçlendirir, fiziksel ve zihinsel olarak enerjik hissettirir, sistemik hastalıklara, yüksek tansiyon, damar tıkanıklığı, şeker hastalığına yakalanma ihtimalini azaltır, obeziteyi engeller” şeklinde sürdürdü.
Kaynak: İHA
Günümüzde 80’i aşkın uyku bozukluğu tanımlandığını anlatan Erdinç, “Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu, Uykusuzluk, Aşırı Uykululuk, Uykuda Hareket Bozuklukları, Parasomniler, Sirkadyan Ritim Bozuklukları yanında pek çok sistemik hastalıklarda da neden veya sonuç olarak uyku bozukluklarına rastlanmıştır. Günümüzün ve ömrümüzün 1/3’ünü geçirdiğimiz uyku sürecinde vücudumuz gerek fiziksel gerekse ruhsal olarak dinlenmekte ve yeni güne dinç ve enerjik olarak başlamamız mümkün olmaktadır. Her yıl kutlanan Dünya Uyku Günü, uyku ve uyku bozuklukları hakkında farkındalığı artırma, uyku tıbbı, eğitim, konunun sosyal yönleri gibi önemli konularda harekete geçme çağrısı niteliğinde olan yıllık bir etkinliktir. Dünya Uyku Günü, Dünya Uyku Günü Komitesi (WASM ve WSF) tarafınca düzenlenir ve uyku bozukluklarının daha iyi önlenmesi ve doğru yönetimi yoluyla uyku problemlerinin toplum üzerindeki yükünü azaltmayı amaçlar” dedi.
“Yaşlı grupta ne kadar uyunursa uyunsun gerçek dinlenme hissi kolay kolay oluşmaz”
Prof. Dr. Oğuz Osman Erdinç, açıklamasını, “Uyku sırasında bilinç değişiklikleri oluşur, vücuttaki kaslar gevşer, çevreyle iletişim azalır veya kaybolur. Uyaranlara verilen yanıt azalır. Hem psikolojik hem de fizyolojik açılardan dinlenme meydana gelir. Uyku ritmi sirkadyan ritimle ayarlanır. Bu ritim özellikle aydınlık ve karanlığa göre oluşturulur. Gözlerin arka hizasında beyin içinde yer alan suprakiazmatik çekirdek retinadan karanlıkta aktive olup pineal bezden melatonin isimli hormonun salınımına neden olur. Melatonin uykunun gelmesine neden olur. Sirkadyan ritim diğer hormonların düzeylerini de ayarlar. Örneğin stres hormonu kortizol kan düzeyi sabaha karşı en yüksek düzeydedir, saatler ilerledikçe düzeyi düşer. Vücut ısısı da bu ritimle ayarlanır. Vücut çekirdek ısısı sabaha karşı en düşük düzeye iner. Uyku ile bağışıklık sistemi ve iştah arasında yakın ilişki vardır. Yetersiz uyku bağışıklık sistemini bozarak enfeksiyonlara zemin hazırlar. Uyku tokluk hormonu olarak bilinen leptin salgılanmasına neden olarak iştahı kapatırken, uykusuzluk açlık hissi veren ghrelin isimli hormonun salgılanmasını artırır. Uykusu kaçan kişinin hemen buzdolabına yönelmesi bu şekilde kolayca açıklanabilir. Yaşla birlikte uykunun şekli değişiklik gösterir. Yaşlandıkça geceleri sık uyku bölünmeleri meydana gelir. Bu nedenle yaşlı grupta ne kadar uyunursa uyunsun gerçek dinlenme hissi kolay kolay oluşmaz. Günün çeşitli zamanlarında görülen uyuklamalar da bu nedenle belirir. Yeterli uyku belleğimizi güçlendirir, fiziksel ve zihinsel olarak enerjik hissettirir, sistemik hastalıklara, yüksek tansiyon, damar tıkanıklığı, şeker hastalığına yakalanma ihtimalini azaltır, obeziteyi engeller” şeklinde sürdürdü.