Suriyeli Çocuklar İçin 'Umut Projesi'

Doç. Dr. Vatanartıran: 'Amacımız Suriyeli mülteci çocukların Türkçe, yönetim becerileri ve kodlama yeteneklerini geliştirirken çaresizlik hislerini azaltmak ve umutlarını artırmaktı' Prof. Dr. Şirin: 'Her iki çocuktan bir tanesi kendini öldürmek isteyecek boyutta depresyondaydı. Yüzde 45'i post dramatik stres risördü. Normalde Şanlıurfalı bir çocuğu sokaktan alıp ölçtüğümüzde yüzde 3'ü4'ü geçmez. Vietnam'dan dönen Amerikan askerlerinin seviyesinden bile daha yüksek'

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile New York Üniversitesi'nin (NYU) ortaklığında yürütülen Türkiye'deki Suriyeli sığınmacı çocukların eğitiminde bilgisayar oyunlarından yararlanılmasını öngören 'Umut Projesi' sonuçları açıklandı.

Bahçeşehir Üniversitesi Güney Kampüsünde düzenlenen basın toplantısında projeye ilişkin bilgileri paylaşan Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Sinem Vatanartıran, amaçlarının Suriyeli mülteci çocukların Türkçe, yönetim becerileri ve kodlama yeteneklerini geliştirirken çaresizlik hislerini azaltmak ve umutlarını artırmak olduğunu söyledi.

Vatanartıran, Türkiye'deki en büyük mülteci yerleşkesine ev sahipliği yapan Urfa’da bir pilot çalışma grubu kurduklarını belirterek, çalışmaya 9-14 yaş aralığında 147 Suriyeli mülteci çocuğun katıldığını bildirdi.

- 'Beş oyunun kombinasyonundan oluşan özel bir müfredat'

Uygulama grubundaki çocukların dört hafta boyunca günde iki saatlik oturumlar halinde toplamda 40 saatlik özel bir programa katıldığını dile getiren Vatanartıran, 'Umut Projesi kapsamında mülteci çocukların mental sağlığını ve umutlarını ölçmek için Minecraft oyununun yanı sıra, oyun tabanlı programlama yönergelerinin yer aldığı Code.org, Alien Game adındaki bir yönetim becerisi geliştirme oyunu ile NYU ve CUNY araştırmacıları tarafından geliştirilen ve Türkçeyi öğreten Cerego da dahil olmak üzere beş oyunun kombinasyonundan oluşan özel bir müfredat programı uygulandı.' ifadelerini kullandı.

Suriyeli çocukların 'kayıp nesil' olmasını istemediklerini belirten Vatanartıran, şunları kaydetti:

'Çünkü kayıp nesil oldukları zaman neler olabileceğinin acı örneklerini İngiltere, Türkiye, Fransa, Belçika'daki terör olaylarında yaşadık. Bu çocuklara umut verecek, içlerindeki olumlu duyguları pekiştirip geliştirecek ortamlar yaratılmadıkça, kendilerini bu toplumun bir parçası hissedebilecekleri ortamlar oluşturulmadıkça maalesef çok daha farklı yapılar tarafından caydırılabilecekler. İleride maalesef tehlikeli olarak nitelenebilecek kişiler haline dönüşebilirler. Bunların kayıp nesil olmamaları gerekiyor. Bizler eğitimci olarak umutla bakmak istiyoruz. Bu yüzden projemizin ismini 'Umut Projesi' olarak koyduk. Kendimiz de bu çocuklarla birlikte geleceğe umutla bakmak istiyoruz.'

- Her iki çocuktan bir tanesi depresyondaydı'

New York University Öğretim Üyesi ve Umut Projesi’nin araştırmacılarından Prof. Dr. Selçuk Şirin ise Suriyeli sığınmacı çocukların önemli kısmının depresyon riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

'Her iki çocuktan bir tanesi kendini öldürmek isteyecek boyutta depresyondaydı. Yüzde 45'i post dramatik stres risördü. Normalde Şanlıurfalı bir çocuğu sokaktan alıp ölçtüğümüzde yüzde 3'ü-4'ü geçmez. Vietnam'dan dönen Amerikan askerlerinin seviyesinden bile daha yüksek. Suriye'deki kilometre başına en fazla ölümün olduğu bir savaş yaşanıyor. Bu çocuklar ciddi bir insan kaybı ve şiddet sarmalının olduğu yerden geliyor. Eğitim yok, travma var. Biz bu iki alaşımla aynı anda nasıl müdahalede bulunabiliriz diye yola çıktık.'

- '200 kelime daha fazla Türkçe öğrendiler'

Çalışmayı 9-14 yaş grubunda gerçekleştirdiklerini aktaran Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bu yaş grubu çok özeldir. Bu grup ne Suriye'de ne de Türkiye'de eğitim almamış gruptur. Hiçbir şekilde okula gitmeyenlerden bahsediyoruz. Bu yaştan biraz daha küçük olanların Türkiye'de okula gitme olasılığı çok yüksek. Savaşın 6 yıldır sürdüğünü düşünürsek bugün 13 yaşında olan çocuk Suriye'de hiç okula gitmedi. Suriye'deki okullaşma ve okuma-yazma oranı savaştan önce oldukça yüksekti. Katılımcıların yüzde 60'ı kızlardan, yüzde 40'ı ise erkeklerden oluşuyor. 147 kişiyi deney ve kontrol grubu olarak rastgele ikiye böldük. Kontrol grubunda olanlara hiçbir şey yapmadık. Araştırma sonunda deney grubunda olanlar 200 kelime daha fazla Türkçe öğrendiler.'

Şirin, proje öncesi yapılan testlerde umutsuz, hayata karşı negatif olan çocukların proje bitiminde ise hayata umutla baktıklarını kaydetti.
Kaynak: AA