Kurumlar, Kurallar Ve Yeni Medya Düzeni Çalıştayı
RTÜK Başkanı Yerlikaya: 'Medya bir silah değildir, silah olarak kullanmamak lazım çünkü medya kamu adına görev yapan bir kurumdur' 'Dizi, film ve eğlence programlarında evlilik öncesi ilişkiler, sanki normal ilişkilermiş gibi vurgulanmakta. Bu, ailenin temelden çürümesini devam ettirmektedir'
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı İlhan Yerlikaya, medyanın bir silah olmadığını belirterek 'Silah olarak kullanmamak lazım çünkü medya kamu adına görev yapan bir kurumdur' dedi.
Yerlikaya, Anadolu Yayıncılar Derneğince Ankara Ticaret Odasında düzenlenen 'Kurumlar, Kurallar ve Yeni Medya Düzeni Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, yerel basının, Türkiye'de çoğulculuğu sağladığını ifade ederek, demokratik ülkelerde çoğulculuğun önemine dikkat çekti.
Türkiye'de radyo, televizyon ve yazılı basın bağlamında özellikle son 15 yıl içerisinde çoğulculuğun sağlandığını dile getiren Yerlikaya, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Tabii ki çoğulcu medya iyidir ama çoğaldıkça da rekabet şartları artıyor. Bu sefer reyting ve tiraj kaygıları başlıyor. Reyting ve tiraj kaygıları başlayınca da yavaş yavaş bozulma başlıyor çünkü yarışa girince insan kontrolden çıkıyor. Reytinglerde buna 'kirli reyting' diyorum. Televizyonlarımız da istemeyerek yarış etabına girdikleri için bazı olumsuz içerikler, kirli reytingler oluşuyor. Bu reytingler içerisinde kimi zaman müstehcen kimi zaman şiddet içeren kimi zaman da isteyerek veya istemeyerek teröre destek verecek mahiyette yayınlar maalesef oluyor.'
'Kirli reyting'in, yayıncılar açısından parayı ve kazancı kirletmek anlamı taşıdığını vurgulayan Yerlikaya, 'Kirli reyting yapan bir programa eğer reklam veriyorsanız, siz paranızı da kirletiyorsunuz' ifadesini kullandı.
- 'Medya silah değildir'
Yerlikaya, yerel yayıcıların çok zor şartlarda ve sınırlı imkanlarda çalıştığına dikkati çekerek reklam gelirleri bakımından da bazı sorunlar yaşandığını kaydetti.
Seçim dönemlerinde müeyyide uygulama yetkisinin Yüksek Seçim Kurulunda (YSK) olduğunu anımsatan Yerlikaya, 'Bu önceki TRT dönemlerinde partiler eşit yer alsınlar diye konulmuş bir yasaydı. Bu yasaya göre de yürütülüyor. Dolayısıyla medya hızla gelişen bir sektör. Şu anda çoğulculuk sağlandı, özel televizyonlar var. Bu yasanın da elbette değiştirilmesi lazım. RTÜK'ün katkısı yok mu diyorlar? Çorbada tuzumuz da var. Doğru. Raporlar bizden gidiyor. Kanunda da öyle. Raporları RTÜK uzmanları hazırlar ama sonuç ne olursa olsun YSK'dan çıkıyor karar' şeklinde konuştu.
Yerlikaya, kısa süre önce korsan yayın yapan 110 televizyon kanalını kapattıklarını da bildirdi.
Medyanın önemine değinen Yerlikaya, 'Medya bir silah değildir, silah olarak kullanmamak lazım çünkü medya kamu adına görev yapan bir kurumdur' diye konuştu.
Ailenin toplumun en önemli temel taşlarından biri olduğuna işaret eden Yerlikaya, şunları kaydetti:
'Modernizmin yıkıcı etkisiyle aile tüm dünyada da biraz tehdit altında. Televizyonlarda yapılan yayınlarla bu daha da ivme kazandı. Televizyonlarımızın, gazetelerimizin veya radyolarımızın bu konuda daha hassas olması lazım. Aile ve bireyler bu tür yayınlardan olumsuz etkilenmektedir. Dizi, film ve eğlence programlarında evlilik öncesi ilişkiler sanki normal ilişkilermiş gibi vurgulanmakta. Bu çok yanlıştır. Bu ailenin temelden çürümesini devam ettirmektedir. Evlilik sonrası nikahsız ve birlikte yaşamayla ilgili birçok dizi ve programlar var. Şatolarda, deniz kenarlarında, yalılarda yaşayan aileleri görünce sanki hayat bundan ibaret gibi bir algı oluşturuluyor çünkü iletişim çok yaygın bir araçtır, toplumun her kesimine ulaşıyor. Bu bakımdan böyle olumsuz bir etkisi var. RTÜK olarak bu konularda gereğini yapmaya çalışıyoruz.'
Kaynak: AA
Yerlikaya, Anadolu Yayıncılar Derneğince Ankara Ticaret Odasında düzenlenen 'Kurumlar, Kurallar ve Yeni Medya Düzeni Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, yerel basının, Türkiye'de çoğulculuğu sağladığını ifade ederek, demokratik ülkelerde çoğulculuğun önemine dikkat çekti.
Türkiye'de radyo, televizyon ve yazılı basın bağlamında özellikle son 15 yıl içerisinde çoğulculuğun sağlandığını dile getiren Yerlikaya, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Tabii ki çoğulcu medya iyidir ama çoğaldıkça da rekabet şartları artıyor. Bu sefer reyting ve tiraj kaygıları başlıyor. Reyting ve tiraj kaygıları başlayınca da yavaş yavaş bozulma başlıyor çünkü yarışa girince insan kontrolden çıkıyor. Reytinglerde buna 'kirli reyting' diyorum. Televizyonlarımız da istemeyerek yarış etabına girdikleri için bazı olumsuz içerikler, kirli reytingler oluşuyor. Bu reytingler içerisinde kimi zaman müstehcen kimi zaman şiddet içeren kimi zaman da isteyerek veya istemeyerek teröre destek verecek mahiyette yayınlar maalesef oluyor.'
'Kirli reyting'in, yayıncılar açısından parayı ve kazancı kirletmek anlamı taşıdığını vurgulayan Yerlikaya, 'Kirli reyting yapan bir programa eğer reklam veriyorsanız, siz paranızı da kirletiyorsunuz' ifadesini kullandı.
- 'Medya silah değildir'
Yerlikaya, yerel yayıcıların çok zor şartlarda ve sınırlı imkanlarda çalıştığına dikkati çekerek reklam gelirleri bakımından da bazı sorunlar yaşandığını kaydetti.
Seçim dönemlerinde müeyyide uygulama yetkisinin Yüksek Seçim Kurulunda (YSK) olduğunu anımsatan Yerlikaya, 'Bu önceki TRT dönemlerinde partiler eşit yer alsınlar diye konulmuş bir yasaydı. Bu yasaya göre de yürütülüyor. Dolayısıyla medya hızla gelişen bir sektör. Şu anda çoğulculuk sağlandı, özel televizyonlar var. Bu yasanın da elbette değiştirilmesi lazım. RTÜK'ün katkısı yok mu diyorlar? Çorbada tuzumuz da var. Doğru. Raporlar bizden gidiyor. Kanunda da öyle. Raporları RTÜK uzmanları hazırlar ama sonuç ne olursa olsun YSK'dan çıkıyor karar' şeklinde konuştu.
Yerlikaya, kısa süre önce korsan yayın yapan 110 televizyon kanalını kapattıklarını da bildirdi.
Medyanın önemine değinen Yerlikaya, 'Medya bir silah değildir, silah olarak kullanmamak lazım çünkü medya kamu adına görev yapan bir kurumdur' diye konuştu.
Ailenin toplumun en önemli temel taşlarından biri olduğuna işaret eden Yerlikaya, şunları kaydetti:
'Modernizmin yıkıcı etkisiyle aile tüm dünyada da biraz tehdit altında. Televizyonlarda yapılan yayınlarla bu daha da ivme kazandı. Televizyonlarımızın, gazetelerimizin veya radyolarımızın bu konuda daha hassas olması lazım. Aile ve bireyler bu tür yayınlardan olumsuz etkilenmektedir. Dizi, film ve eğlence programlarında evlilik öncesi ilişkiler sanki normal ilişkilermiş gibi vurgulanmakta. Bu çok yanlıştır. Bu ailenin temelden çürümesini devam ettirmektedir. Evlilik sonrası nikahsız ve birlikte yaşamayla ilgili birçok dizi ve programlar var. Şatolarda, deniz kenarlarında, yalılarda yaşayan aileleri görünce sanki hayat bundan ibaret gibi bir algı oluşturuluyor çünkü iletişim çok yaygın bir araçtır, toplumun her kesimine ulaşıyor. Bu bakımdan böyle olumsuz bir etkisi var. RTÜK olarak bu konularda gereğini yapmaya çalışıyoruz.'