'Kaynağı Bizde, Ürünü Avrupa'dan Temin Ediyoruz'

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, arı sütü, propolis ve polen gibi ürünlerin öneminin yeterince bilinmediğini belirterek, "Bunların bir kısmını Avrupa'dan temin ediyoruz oysa arı sütünü üreten arının cinsi bizde, aynı şekilde propolis taşıyan ırk da bizim" dedi.

Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de üretilen yıllık 94 bin ton balın 3 ila 5 bin tonunun ihraç edildiğini söyledi.

Anadolu'da bal kültürünün Hititlere kadar dayandığına dikkati çeken Yılmaz, şöyle konuştu:
"İhraç edilen 3 ila 5 bin tonundan geriye kalanını iç piyasada tüketiyoruz. Bu, şu anlama geliyor, Türkiye, Avrupa'dan daha fazla bal tüketiyor. Avrupa'da kişi başına tüketim ortalama 850-900 gramken, Türkiye'de bin 200 gram dolaylarında. Bundan 9 bin yıl önce Konya Çatalhöyük'te arıcılıkla ilgili duvar resimlerine rastlanıyor. Dolayısıyla geçmişten gelen bal alışkanlığımız var. Her gün bir kaşık bal yenildiğinde koruyuculuğu çok yüksek. Arı sütü, propolis, polen gibi ürünlerin önemi yeterince bilinmiyor. Bunların bir kısmını Avrupa'dan temin ediyoruz oysa arı sütünü üreten arının cinsi bizde, aynı şekilde propolis taşıyan ırk da bizim. Bunları ürün olarak görmedik.
Akademisyenlerimiz, yeni yeni bu konuya sahip çıkıyor. Sağlık Bakanlığında da Alternatif Tıp Dairesi Başkanlığı kuruldu, dolayısıyla artık bu işin de önü açıldı. Arı ürünleri şifadır, sağlıktır."
Sahte bal sorununun ülkenin kanayan yarası olduğunu savunan Yılmaz, mevzuatın yeniden düzenlenmesi gerektiğini anlattı.
"Almanya'da sahte ürün satan teşhir edildiğinde devlet, buna ceza veriyor ve ülke sınırları dahilinde 5 yıl ticaretten men ediyor" diyen Yılmaz, "Bizde ise 11 bin lira ceza yazılıyor. Bir liralık glikozu 15-20 liraya 'bal' diye satıyorken, bu ceza ne kadar caydırıcı olabilir ki? Türkiye'de genetiği değiştirilmiş organizmalı mısır glikozlarının bal ya da başka ürün adı altında satılmasına devletimizin karşı olması lazım" ifadesini kullandı
- Glikoz kotasının düşürülmesi önerisi
Yılmaz, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi glikoz için kota uygulanması gerektiği görüşünü dile getirdi.
Avrupa'da glikoz kotasının, ülkedeki şeker üretiminin yüzde 2'si kadar olduğunu, Türkiye'de ise yüzde 10'a vardığını belirten Yılmaz, Bakanlar Kuruluna da kotayı yüzde 5'e kadar arttırma yetkisi verildiğini vurguladı.
Yılmaz, düzenlemelerle ilgili eksiklik, yanlış yönlendirme bulunduğunu öne sürerek, "Mevzuattaki düzenlemeyle bu işi yapanlar tam anlamıyla bertaraf edilmeli. Balı alan insan şifa arıyor, fayda istiyor. Bununla ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ihbarda bulunuyoruz ancak denetim veya yaptırım gücümüz yok" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA