1. Asya Ve Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Bilhassa Şiileştirme ve Selefileştirme üzerinden tırmandırılmak istenen gerginlikler, İslam coğrafyasının kendi gerçekliğini alt üst edecek müdahale ve arayışlar, ümmetin birlik ve beraberliğini tehdit etmektedir. Doğru bilgi ve sahih arayış içinde sürekli kendini yenileme gayretinde olan bir muhteviyat geleceğimizi aydınlatacaktır" dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen "1. Asya ve Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi", Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in okuduğu sonuç bildirgesiyle sona erdi.

Conrad Hotel'de düzenlenen kapanışta metni okuyan Görmez, dünya Müslümanlarının üçte ikisini teşkil eden Asya-Pasifik coğrafyasındaki Müslümanların tarihinin, ilk Müslüman nesillere kadar uzandığını söyledi.

Görmez, farklı coğrafyalarda yaşayan Müslüman topluluklarının bir araya gelmesi için Avrasya İslam Şurası, Afrika Dini Liderler Zirvesi, Dünya İslam Bilginleri Barış, Sağduyu ve İnisiyatif Girişimi, 1. Latin Amerika ve Karayip Adaları Müslüman Dini Liderler Zirvesi gibi uluslararası toplantılar gerçekleştirildiğini kaydetti.

Zirveye gelen misafirler arasında çok sayıda din işleri bakanı olduğunu aktaran Görmez, bütün İslam dünyasınca bilinen İslam bilginlerinin de bu toplantılara iştirak ettiğini anlattı. Görmez, zirveye İslam dünyasının her yerinden temsilcilerin katıldığını hatırlatarak, toplantının söz konusu Asya ve Pasifik ülkeleri Müslümanlarını ilk kez bir araya getirdiğini kaydetti.

- "Yaşananlar, Müslümanları derinden sarsmaktadır"

İslam dini ve İslam dünyasının en zor günleri yaşadığını dile getiren Görmez, "Dahili ve harici pek çok saikle başta Suriye, Irak, Filistin-Gazze, Afganistan ve Myanmar-Arakan olmak üzere dünyanın muhtelif yerlerinde Müslümanların karşı karşıya kaldığı şiddet, savaş, terör, çatışma ve kaos ortamı, Bilad-ı Şam'ın sürekli tahrip edilmesi, katledilen masum canlar, yaşanan mazlumiyet ve mağduriyetler, vicdan sahibi herkesi ve bütün Müslümanları derinden sarsmaktadır. Müslüman dünyanın içinden geçmekte olduğu bu zorlu süreci en az zararla atlatarak yeniden selam, eman ve güven ortamına kavuşturulması, imanları, kalpleri ve gayeleri bir olan Müslümanların, coğrafyaları birbirine ne kadar uzak olursa olsun, dilleri, ırkları, mezhep ve meşrepleri ne kadar farklı olursa olsun çokluk içinde birliği sağlamalarına, İslam’ın insanlığa takdim ettiği ilim, hikmet ve marifet yolunu takip etmelerine, barış, adalet ve merhameti yeniden tesis etmelerine ve kurumsallaştırmalarına bağlıdır" diye konuştu.

- "Mescid-i Aksa'ya yapılanlarda hedef Müslümanlardır"

Görmez, yarım asırı aşan Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa sorununa da değinerek, buralara yönelik saldırıların tehlikeli boyutlara ulaştığını söyledi.

İslam'ın ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya yönelik müdahale ve işgallerin kabul edilemeyeceğine vurgu yapan Görmez, şöyle devam etti:

"Müslümanların bu mabette ibadet etme özgürlüklerinin kısıtlanması, mescidin zamansal ve mekansal taksimi planları, hem temel insan haklarını, din ve vicdan özgürlüğünü hiçe saymak hem de insanlığın ortak kazanımları arasında yer alan mabet masuniyetini açıkça ihlal etmektir. Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırılar, dünyadaki bütün Müslümanlara yöneliktir. Yeryüzünde hiçbir Müslüman, Mescid-i Aksa'ya yönelik tecavüz girişimini asla kabul etmez ve etmeyecektir. Mescid-i Aksa, tıpkı Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi gibi bütün Müslümanların mukaddes ve ortak değeridir. Kudüs, hiçbir şekilde Müslüman varlığından ayrı düşünülemez. Mescid-i Aksa, Müslümanların mabedi olma hüviyetinden, Harem Bölgesi de tarih boyunca var olan dini ve manevi statüsünden çıkarılamaz."

- "İslam düşmanlığı kurumsallaştırılıyor"

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, değişen konjonktürel nedenlerle tüm dünyada İslam'a ve İslam imajına zarar vermeyi kendisine hedef seçen kimi ülke ve çevrelerin hemen her Müslümanı "potansiyel bir terörist" olarak yansıttığını kaydetti.

Bu durumun asla kabul edilemeyeceğini anlatan Görmez, "Geleneksel oryantalist düşüncenin yeni biçimleri arasında yer alan bu tür bakış açılarının, gerçekte İslam düşmanlığı üzerinde çalışılmış mühendisliklerin birer ürünü olduğu izahtan varestedir. Müslümanların hem de genel kamuoyunun algıları manipüle edilmekte, İslam düşmanlığı inceltilmiş yöntem ve tekniklerle adeta kurumsallaştırılmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Görmez, İslam dünyasında mezhep farklılıklarını istismar ederek, cepheleşme oluşturma çabalarının kaygı verici bir duruma geldiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Bilhassa Şiileştirme ve Selefileştirme üzerinden tırmandırılmak istenen gerginlikler, İslam coğrafyasının kendi gerçekliğini alt üst edecek müdahale ve arayışlar, ümmetin birlik ve beraberliğini tehdit etmektedir. Doğru bilgi ve sahih arayış içinde sürekli kendini yenileme gayretinde olan bir muhteviyat geleceğimizi aydınlatacaktır. Bazı mezhepçi ve aşırı-zorlama yorumlara dayalı kimi dini akımların, dünyada İslam'ı tanımayan milyarlarca insan varken Asya-Pasifik coğrafyasındaki adalarda bin bir zorlukla varlıklarını devam ettirmeye çalışan Müslüman azınlıkların doğrudan talep ve ihtiyaçlarını karşılamak yerine, kendi mezhebine, meşrebine, ideolojik düşüncesine, uçlarda yer alan din anlayışına bu adalardaki Müslüman azınlıklardan yeni taraftarlar toplamak amacıyla oralara maddi imkanları seferber etmesi en hafif ifadeyle gayri ahlakiliktir."

- "Din eğitimi ve dini yayınlar alanlarında ortak çalışmalar yapılmalı"

Ortadoğu'da ortaya çıkan ve İslam'ı tekeline alan, kendisi gibi inanmayanları tekfir eden, ahlak ve hukuk tanımayan kirli savaşların varlığını hatırlatan Görmez, bu türden anlayışların Asya-Pasifik ülkelerindeki Müslümanlara sirayet etmemesi gerektiğini söyledi.

Görmez, bu coğrafyalardaki kadim dini, kültürel ve tarihi dokunun korunmasının büyük önem arz ettiğini dile getirerek, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:

"Bu çerçevede bilhassa sahih dini kaynaklar, din eğitimi, din hizmetleri, alim yetiştirme düzeni, eğitim ve medrese sistemi günümüz şartlarında yeniden tahkim edilmelidir. Söz konusu alanlardaki eksikliklerin tamamlanması, ihtiyaç ve taleplerin karşılanması için İslam kültür ve medeniyetinin zengin bilgi mirası, Asya-Pasifik ülkelerinin dini-ilmi sahalardaki birikimi, Türkiye'nin ilahiyat müktesebatı ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tecrübesi dikkate alınarak, din eğitimi ve dini yayınlar alanlarında ortak çalışmalar yapılmalıdır."

- Zirve

Asya ve Pasifik ülkelerinde yaşayan Müslümanları yakından tanımak, İslam dünyasının karşılaştığı sorunlar ve çözüm yolları hususunda fikir alışverişinde bulunmak, bölgede bulunan Müslüman ülke ve topluluklarla tarihi bağları yeniden tesis etmek, dini kurumlar ile aktif bir istişare mekanizması oluşturmak, dini eğitim ve din hizmetleri alanlarında iş birliği imkanlarını değerlendirmek amacıyla düzenlenen zirveye, 37 ülkeden 125 temsilci katıldı.

Zirve, 8 oturum halinde gerçekleştirilirken, "Bölgesel Ölçekte Müslümanlar; Sorunlar, Çözüm Önerileri, İşbirliği İmkanları", "Müslüman Dini Kurumlarda Din Eğitimi Hizmetlerine Yönelik Sorunlar, Çözüm Önerileri, İşbirliği İmkanları", "İslam Dünyasında Yeni Düşünce Formları ve Asya Pasifik Ülkeleri Müslüman Milletlerine Olumsuz Etkileri", "Ortak Sorunlar Temelinde Müslüman Dini Azınlıklar ve İslam Dünyasının Geleceği", "Ülke Temsilcileri Genel Sunumu", "İslam Dünyasında Derinleşen Dini Sorunlar; İslam Karşıtlığı ve Kendini Savunma Stratejileri Karşısında Tutarlı ve Yaşanabilir Bir Medeniyet Tasavvuru" konuları masaya yatırıldı.

Kaynak: AA