'Kadınlar Mutsuz Çünkü Rolleri Dışında Çok Fazla İş Yüküne Muhatap'
Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Vedat Bilgiç, ''Kadınlar yorgun çünkü evin ve çocukların tüm işleri üzerlerindeyken, erkeğin üstlenmesi gereken rollerin bir kısmı da onların üstüne kalmış durumda.Kadınlar sosyal hayatta tutunabilmek, varlığını hissettirebilmek için kendi doğalarından vazgeçiyorlar.'' dedi.
Uluslararası Af Örgütü’nün yaptığı bir araştırmaya göre dünya kadınlarının yüzde 20'si fiziki veya cinsel saldırıya maruz kalıyor. Söz konusu araştırmayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Vedat Bilgiç, Türkiye’de de kadınların şiddete, baskıya, uygunsuz yaşam şartlarına maruz bırakıldığını kaydetti.
Kadınların çoğunun ruh ve beden sağlığı açısından gereğinden fazla yorgun ve mutsuz olduğunu aktaran Bilgiç, “ Kadınlar yorgun ve mutsuz çünkü kendi rollerinin dışında çok fazla iş yükü ile muhataplar." diye konuştu.
Kadınların özgürleşmesinin 'erkekleşme' şeklinde algılandığını aktaran Bilgiç, "Feminizm de tam anlamıyla erkekleşme demektir zaten." ifadesini kullandı. Bilgiç, sosyal hayattaki yaşam tarzlarıyla, evdeki yaşam tarzı beklentilerinin çarpıştığını, bu durumun erkekler kadar kadınlarda da etkili olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:"Kadınların, sosyal hayatta erkekleşmesi kolaya kaçmak aslında. Kadın, modern hayat sayesinde çalışma hayatına adım atmıştır deniliyor ancak Anadolu’da yıllardır kadınlar tarlalarda, köylerde erkekler kadar çalışıyordu ve sosyal hayatın içindeydi. Hızlı şehirleşmenin ilk mahsulüdür evde oturmak. Bu doğru değil elbette, kadın üretmeli, çalışmalı, potansiyelini açığa çıkarmalı ve sosyal hayattaki yerini almalıdır. Ama kadın olarak. Erkek vasıflarını yüklerseniz zulme dönüşür. Gelenek ve modernitenin olumlu yönlerinden faydalanarak kadına bakışımızı yenilemeliyiz. Seminerler, sempozyumlar yapmalıyız. "
Kadınların çoğunun ruh ve beden sağlığı açısından gereğinden fazla yorgun ve mutsuz olduğunu aktaran Bilgiç, “ Kadınlar yorgun ve mutsuz çünkü kendi rollerinin dışında çok fazla iş yükü ile muhataplar." diye konuştu.
Kadınların özgürleşmesinin 'erkekleşme' şeklinde algılandığını aktaran Bilgiç, "Feminizm de tam anlamıyla erkekleşme demektir zaten." ifadesini kullandı. Bilgiç, sosyal hayattaki yaşam tarzlarıyla, evdeki yaşam tarzı beklentilerinin çarpıştığını, bu durumun erkekler kadar kadınlarda da etkili olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:"Kadınların, sosyal hayatta erkekleşmesi kolaya kaçmak aslında. Kadın, modern hayat sayesinde çalışma hayatına adım atmıştır deniliyor ancak Anadolu’da yıllardır kadınlar tarlalarda, köylerde erkekler kadar çalışıyordu ve sosyal hayatın içindeydi. Hızlı şehirleşmenin ilk mahsulüdür evde oturmak. Bu doğru değil elbette, kadın üretmeli, çalışmalı, potansiyelini açığa çıkarmalı ve sosyal hayattaki yerini almalıdır. Ama kadın olarak. Erkek vasıflarını yüklerseniz zulme dönüşür. Gelenek ve modernitenin olumlu yönlerinden faydalanarak kadına bakışımızı yenilemeliyiz. Seminerler, sempozyumlar yapmalıyız. "