Ceyhan'da Tarım Çalıştayı
Ceyhan Girişimci İşadamları Derneği (CEYGİD) tarafından öğretmenevinde üç programdan oluşacak Tarım Çalıştayı'nın ilki gerçekleşti.
Çalıştayda konuşan Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Yemler ve Hayvan Besleme Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Görgülü, Türkiye'nin tarıma dayalı bir toplum olduğunu ancak şehirleşmenin hızla büyümesinden dolayı ve köylerde yaşayan genç nüfusun azalmasından hayvancılık ve tarımsal faaliyetin çok etkilendiğini kaydetti.
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında kırsal alanda yaşayan nüfus yüzde 60 olduğunu belirten Görgülü, "Buna bağlı olarak da Gayri Safi Milli Hasıladaki (GMSH) pay da yüzde 50'nin üzerindeydi. Şimdi ise bu pay yüzde 10'nun altına düştü. Bunda en büyük faktör ise kırsal alandaki nüfusun yüzde 35 azalması oldu. Bundan dolayı tarım alanında toplumsal bir dönüşüm yaşandı. Bu faktörlerde dolayı bitkisel tarımda ve hayvancılıkta yaklaşık 20 yıl önce çok sıkıntılar yaşandı. Eskiden doğrudan gelir desteği araziye veriliyordu. Yani üretici işlese de işlemese de destek alıyordu. Ama Son zamanlarda karar veren merciler üretime destek vermeye başladı.
Bu doğrudan destek de, kapalı bahçelerin tesis edilmesi bitkisel tarım ve hayvansal üretimde büyük yatırımlar oluşmasına sebep oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede tarımsal alanda büyük yapısal değişikliğin yaşandığını anlatan Görgülü, şöyle devam etti: "Tarımda şuan girdilerin maliyetlerinde ziyade, en büyük sorun işletme boyutlarımızda. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığı zaman, çiftlik başına arazimiz çok düşük. Büyükbaş hayvancılık üretimi yapan işletmelerdeki hayvan sayısı yüzde 80 düşük düzeydeydi. Ancak yapılan teşvikler ve kırsal bölgelerdeki nüfusun azalması yatırımcıyı zorunlu olarak endüstriyel tarıma sevk etti. Şimdilerde ise artık süt sığırcılığından bahsederken, 100 ve 150 başlardan bahsediyoruz. Besi sığırcılığından bahsederken de bin ve bin 500'lerden bahsediyoruz. Adana'da şuna 7 bin başlı bir besi işletmesi kuruldu. Bu işletme Türkiye'nin ilk üç işletmesinde biri durumuna geldi."
"ÜLKENİN YÜZDE 20'Sİ MERA AMA FAYDALANAN YOK"
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Rüştü Hatipoğlu ise kaba yem üretimi hakkında bilgi verdi. Gelişmiş ülkelere bakıldığında hayvancılık sektöründe yem olarak saman tüketilmediğinin görüleceğine dikkat çeken Hatipoğlu, Türkiye'de ise hayvancılık yapanların yüzde 41'inin samanı yem olarak tükettiklerini vurguladı. Samanın besin değerinin çok düşük olduğunu belirten Hatıpoğlu, "İrlanda'da küçük ve büyükbaş hayvancılık sektöründe tamamen mera ve çayırdan yararlanılıyor. Bugün dünyada mera ve çayırdan daha ucuz bir yem yok. Bundan dolayı hayvan yemi olarak mera ve çayırdan İngiltere yüzde 83, İrlanda yüzde 97, Türkiye ise maalesef yüzde 17 yararlanıyor. Halbuki ülkenin yüzde 20'si mera ve çayırdan oluşuyor. Ama bu alanda yatırım yok." diye konuştu.
Üretim maliyetinin azaltmak için hayvanın yem ihtiyacının ottan karşılanması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Rüştü Hatipoğlu, şunları söyledi: "Hayvanın doğal yaşamını sürdürmesi için yemin büyük bir kısmını ot ve kaba yemden karşılamamız lazım. Ot dediğimizde aklımıza saman geliyor. Ülkemizde küçük ve büyükbaş olmak üzere toplam 40 ile 45 milyon hayvan mevcut. Bunların yıllık kaba yem ihtiyacını düşündüğümüzde; 50 milyon ton yem ihtiyacı oluyor. Bu sadece yaşama payı ihtiyacı içindir. Halihazırda Türkiye'deki üretim payına baktığımızda maalesef bunu karşılayacak durumda değiliz. Bu durumda hayvanlardan daha fazla et ve süt alma durumumuz yok. Dolayısıyla öncelikle bu kaba yem üretimini hem ekonomik açıdan artırmamız gerekiyor. Kaba yem ihtiyacını karşılayacak en önemli faktör mera ve çayırların artırılmasıdır."
Ceyhan Girişimci İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yener Ural da ilçenin her ne kadar enerji şehri olarak anılıyor olsa da öncelikle tarım şehri olduğunu belirterek, çalıştayı bundan dolayı düzenlediklerini söyledi.
Çalıştaya, Ceyhan Kaymakamı Gürbüz Karakuş, Belde Belediye Başkanları, İlçe Tarım Müdürü Amir Sarı, Ziraat Odası Başkanı Yavuz Tezcan ve çok sayıda çiftçi ve hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren yatırımcı katıldı .
Kaynak: İHA
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında kırsal alanda yaşayan nüfus yüzde 60 olduğunu belirten Görgülü, "Buna bağlı olarak da Gayri Safi Milli Hasıladaki (GMSH) pay da yüzde 50'nin üzerindeydi. Şimdi ise bu pay yüzde 10'nun altına düştü. Bunda en büyük faktör ise kırsal alandaki nüfusun yüzde 35 azalması oldu. Bundan dolayı tarım alanında toplumsal bir dönüşüm yaşandı. Bu faktörlerde dolayı bitkisel tarımda ve hayvancılıkta yaklaşık 20 yıl önce çok sıkıntılar yaşandı. Eskiden doğrudan gelir desteği araziye veriliyordu. Yani üretici işlese de işlemese de destek alıyordu. Ama Son zamanlarda karar veren merciler üretime destek vermeye başladı.
Bu doğrudan destek de, kapalı bahçelerin tesis edilmesi bitkisel tarım ve hayvansal üretimde büyük yatırımlar oluşmasına sebep oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede tarımsal alanda büyük yapısal değişikliğin yaşandığını anlatan Görgülü, şöyle devam etti: "Tarımda şuan girdilerin maliyetlerinde ziyade, en büyük sorun işletme boyutlarımızda. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığı zaman, çiftlik başına arazimiz çok düşük. Büyükbaş hayvancılık üretimi yapan işletmelerdeki hayvan sayısı yüzde 80 düşük düzeydeydi. Ancak yapılan teşvikler ve kırsal bölgelerdeki nüfusun azalması yatırımcıyı zorunlu olarak endüstriyel tarıma sevk etti. Şimdilerde ise artık süt sığırcılığından bahsederken, 100 ve 150 başlardan bahsediyoruz. Besi sığırcılığından bahsederken de bin ve bin 500'lerden bahsediyoruz. Adana'da şuna 7 bin başlı bir besi işletmesi kuruldu. Bu işletme Türkiye'nin ilk üç işletmesinde biri durumuna geldi."
"ÜLKENİN YÜZDE 20'Sİ MERA AMA FAYDALANAN YOK"
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Rüştü Hatipoğlu ise kaba yem üretimi hakkında bilgi verdi. Gelişmiş ülkelere bakıldığında hayvancılık sektöründe yem olarak saman tüketilmediğinin görüleceğine dikkat çeken Hatipoğlu, Türkiye'de ise hayvancılık yapanların yüzde 41'inin samanı yem olarak tükettiklerini vurguladı. Samanın besin değerinin çok düşük olduğunu belirten Hatıpoğlu, "İrlanda'da küçük ve büyükbaş hayvancılık sektöründe tamamen mera ve çayırdan yararlanılıyor. Bugün dünyada mera ve çayırdan daha ucuz bir yem yok. Bundan dolayı hayvan yemi olarak mera ve çayırdan İngiltere yüzde 83, İrlanda yüzde 97, Türkiye ise maalesef yüzde 17 yararlanıyor. Halbuki ülkenin yüzde 20'si mera ve çayırdan oluşuyor. Ama bu alanda yatırım yok." diye konuştu.
Üretim maliyetinin azaltmak için hayvanın yem ihtiyacının ottan karşılanması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Rüştü Hatipoğlu, şunları söyledi: "Hayvanın doğal yaşamını sürdürmesi için yemin büyük bir kısmını ot ve kaba yemden karşılamamız lazım. Ot dediğimizde aklımıza saman geliyor. Ülkemizde küçük ve büyükbaş olmak üzere toplam 40 ile 45 milyon hayvan mevcut. Bunların yıllık kaba yem ihtiyacını düşündüğümüzde; 50 milyon ton yem ihtiyacı oluyor. Bu sadece yaşama payı ihtiyacı içindir. Halihazırda Türkiye'deki üretim payına baktığımızda maalesef bunu karşılayacak durumda değiliz. Bu durumda hayvanlardan daha fazla et ve süt alma durumumuz yok. Dolayısıyla öncelikle bu kaba yem üretimini hem ekonomik açıdan artırmamız gerekiyor. Kaba yem ihtiyacını karşılayacak en önemli faktör mera ve çayırların artırılmasıdır."
Ceyhan Girişimci İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yener Ural da ilçenin her ne kadar enerji şehri olarak anılıyor olsa da öncelikle tarım şehri olduğunu belirterek, çalıştayı bundan dolayı düzenlediklerini söyledi.
Çalıştaya, Ceyhan Kaymakamı Gürbüz Karakuş, Belde Belediye Başkanları, İlçe Tarım Müdürü Amir Sarı, Ziraat Odası Başkanı Yavuz Tezcan ve çok sayıda çiftçi ve hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren yatırımcı katıldı .