Babacan: “Kamu Bankalarının Arzında Acele Etmeyeceğiz”

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu bankalarının halka arzında acele etmeyeceklerini belirterek, “Halkbankası’nın yüzde 51'inin stratejik bir yatırımcıya satışı önümüzdeki birkaç yıl gündemde olmayacak” dedi.

Babacan: “Kamu Bankalarının Arzında Acele Etmeyeceğiz”
Kredi derecelendirme kuruluşlarını eleştiren Babacan, “Biz yürüyeceğiz onlar da arkamızdan gelecek” dedi.

Ali Babacan, Four Seasons Otel'de katıldığı “Financial Times Türkiye Zirvesi”nin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kamu bankalarının halka arzıyla ilgili basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Babacan, bankalarla ilgili özelleştirme stratejilerini daha önce açıkladıklarını belirterek, “Demiştik ki Halkbankası'nın ikincil halka arzı söz konusu olacak. Daha sonra önümüzde iki tane konu var. Bunlardan birincisi Vakıfbank'ın ikincil halka arzı ve Ziraat'in ilk halka arzı. Şu anda iki tane konu var önümüzde. Fakat bunlar için çok acele etmeyeceğiz. En azından birkaç ay beklememiz lazım. Piyasanın Halkbank ile ilgili halka arzı absorbe etmesi lazım. Çünkü biliyorsunuz bizim tarihimizin en büyük halka arzı söz konusu oldu. Halkbankası 2002 yılında ' Artık bu bankadan iş çıkmaz. Ziraat bankasının içine katalım ' denilen bir bankaydı. 2002 yılında göreve başladığımda Halkbankası ile Ziraat Bankası'nın ortak bir yönetim kurulu vardı. IMF'nin de isteğiyle ' Bu bankalar nasıl olsa birleştirilecek ortak bir yönetim kurulu olsun sonra da Halkbankası Ziraat Bankası'nın içine katılıversin ' diye bir yaklaşım söz konusuydu. Biz ilk adıma olarak yönetimleri ayırdık. Her banka için ayrı ayrı yönetim tanımladık ve Halkbankası bugün 10 milyar gibi bir değer haline geldi. Halkbankası'nın ticari odaklı yaklaşımı ve başarılı yönetimi bu değerin oluşumuna katkıda bulundu. Halkbankası'nın yönetimi özelleştirmeyi isteyen bir yönetim oldu. Halkbankası'nın genel müdürü son geceye kadar yurt dışında şehir şehir dolaştı ve güzel bir sonucu elde ettik” diye konuştu.

Yüzde 51'in stratejik bir yatırımcıya satışının ise, önümüzdeki birkaç yıl gündemde olmayacağını dile getiren Babacan, “Zaten dünyada şu anda finans piyasası böylesine büyük bir satın alımı yapacak güçte değil. Olsa olsa bir iki tane banka çıkar ve orada da rekabet oluşmayabilir. Dolayısıyla biz burada sabırlı olacağız ve şu anda yüzde 51'i Hazine'de olan bir banka olarak Halkbankası devam edecek” dedi.

Babacan, diğer bankaların halka arzında ise acele etmeyeceklerini belirterek, şöyle devam etti; “Vakıfbank ile ilgili bir süreç var. Orada hisse yapısının değişmesiyle alakalı bir gündemimiz söz konusu. Onları yavaş yavaş yapacağız. Ziraat ile ilgili yavaş yavaş bir danışman firma tutumu başlayabilir. Acele etmeyeceğiz. Şu anda Halkbankası çok yeni, hisse senedi piyasamızın ve borsamızın bunu absorbe etmesi lazım.” Mevduatın vade yapısının uzatılmasıyla ilgili bir soru üzerine ise Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bu çalışmaları tamamladık. Her şeyiyle hazır. Sadece uygulama aşamasının zamanlamasını bekliyoruz. Finansal istikrar komitemizde bunu çalıştık kararlarını verdik. Her şey belli sadece düğmeye basıp uygulama yapmayı bekliyoruz. Beklediğimiz bir zamanlama var o tarih gelince başlayacağız” dedi.

Babacan, Türkiye'de terörizmin finansmanının engellenmesi yasasının çıkmaması durumunda OECD'nin, Türkiye'nin üyeliğini askıya alması durumunun sorulması üzerine de, “Şu anda bu konu biliyorsunuz Adalet Komisyonumuzun gündeminde. Adalet Alt Komisyonu bu yasayla ilgili çalışmalarını tamamladı. Uluslararası uygulamalara daha yakın hale getirdik bu yasanın içeriğini. Umarım önümüzdeki aylarda bununla ilgili kararımız netleşir. Galiba Şubat ayı ortası gibi bir takvim var. Bu neticede Türkiye'nin tercihi olacak. O tercihimizi nerede kullanacağımızı önümüzdeki birkaç ay içinde belirleriz” şeklinde konuştu.

Kredi derecelendirme kuruluşu Moodys'in not artırımı yapmamasının kendisini hayal kırıklığına uğratıp uğratmadığının sorulması üzerine ise Babacan, “Beklenti bir miktar oluşmuş olabilir ama biz hep şunu söylüyoruz. Yatırımcının gözünde Türkiye zaten yatırım yapılabilir bir ülke konumunda. Zaten yatırımcının gözünde Türkiye çoktan yatırım seviyesini yakalamış durumda. Bu kredi derecelendirme kuruluşlarının önden gitmesi lazım. Yani bir ülkenin nereye doğru gideceğinin önden işaretini vermesi lazım. Fakat bu kriz sonrası arkadan gelen olup biteni anlatmaya çalışan kuruluşlar haline geldiler. Biz yürüyeceğiz onlar da arkamızdan gelecek. Biz doğruları yapmaya devam ettikten herkes her şeyi biliyor. Yatırımcıların kredi derecesine bakarak değil gelip Türkiye'ye yerinden görerek değerlendirme yapma şansları zaten var” diye konuştu.

Ali Babacan, 2013 yılına ait not artırımı beklentileri olup olmadığı sorusu üzerine de, “Kendi işleridir. Kendi kredibiliteleri de söz konusudur burada. Türkiye'yi doğru ölçüp tartmazlarsa doğru kredi derecesi vermezlerse, yatırımcılar gerçeği görüyorlar bir de kredi notlarını görüyorlar. Yavaş yavaş o kredi notlarının anlamı kalmayacaktır " dedi.

Kaynak: İHA