Hasankeyf`i Yaşatma Girişimi: "sit Alanlarının Geleceği Tehlikede"
"Hasankeyf`i Yaşatma Girişimi" 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun "sit"ten kaynaklı dokunulmazlıklarını kaldırdığını ifade ederek yeni uygulamaya tepki gösterdi.
Hasankeyf`i Yaşatma Girişimi`nden yapılan yazılı açıklamada, 648 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu`nun 47, 51, 55, 61 inci maddesindeki değişiklikle bazı kararların merkezi olarak oluşturulan ve büyük çoğunluğu merkezi idarenin bürokratlarından oluşan `Koruma Yüksek Kurulu` tarafından görüşülmesi, karara bağlanmasının önü açılmasının kaygı verici olduğu vurgulandı. Bu değişiklikle başta birinci derece sit alanı olan Ilısu Barajı tehdidi altındakiHasankeyf olmak üzere birçok kültürel miras ve doğal sit alanının "sit"ten kaynaklı dokunmazlıklarının kaldırılarak sular altında bırakılmasının önünün açıldığı belirtilen açıklamada, "Yapılan yeni düzenleme ile kültürel miras ve doğal sit alanları ile ilgili alınacak kararların yeniden koruma bölge kurulu tarafından görüşülemeyecek, kültür varlıklarımız ve sit alanlarımız üzerinde koruma bölge kurulu kontrolünü kaldıracak, koruma bölge kurullarını fiiliyatta devre dışı bırakacaktır" denildi
Bundan böyle kurulların alacağı kararlara yapılacak itirazların Bakanlıkça değerlendirilmesi ve "gerekli görüldüğü takdirde" Koruma Yüksek Kurulu gündemine alınacağına ilişkin düzenlemenin, itiraz haklarının kısıtlanmasının yanı sıra, itiraz konusu ve itirazcılara bağlı olarak ayrımcılık yapılmasının önünü açacak bir düzenleme niteliğine sahip olduğu dile getirilen açıklamada, "Yapılan düzenlemede komisyonlarda farklı meslek alanlarından uzmanların yer almasına ilişkin düzenleme yapılırken, planlamameslek alanı tümüyle dışlanmıştır" görüşlerine yer verildi. 648 sayılı KHK`nin 52.nci maddesi ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu`na iki geçici madde eklenmesine karar verilirken, Geçici Madde 10 ile Türkiye genelinde var olan tüm koruma bölge kurullarının üyelerinin görevlerine son verildiği ve koruma bölge kurullarının Bakanlık kontrolünde yeniden biçimlendirilmesinin önü açıldığı ileri sürülen açıklamada, "17 Ağustos 2011 tarihinde Resmi Gazete`de yayımlanan 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Baraj tehditleri altındaki baştaHasankeyf, Munzur vadisi, Loç vadisi ve fırtına deresi olmak üzere birçok sit alanın geleceğini de tehlikeye sokmuştur. Çağdaş ülkelerde doğa ve tarihi sit alanlarının korunmasını yönelik radikal önlemler alınırken ülkemizde son yapılan yasal değişikliklerle talan-tahribatın önünü açmıştır" İfadeleri kullanıldı.
Kaynak: İHA
Bundan böyle kurulların alacağı kararlara yapılacak itirazların Bakanlıkça değerlendirilmesi ve "gerekli görüldüğü takdirde" Koruma Yüksek Kurulu gündemine alınacağına ilişkin düzenlemenin, itiraz haklarının kısıtlanmasının yanı sıra, itiraz konusu ve itirazcılara bağlı olarak ayrımcılık yapılmasının önünü açacak bir düzenleme niteliğine sahip olduğu dile getirilen açıklamada, "Yapılan düzenlemede komisyonlarda farklı meslek alanlarından uzmanların yer almasına ilişkin düzenleme yapılırken, planlamameslek alanı tümüyle dışlanmıştır" görüşlerine yer verildi. 648 sayılı KHK`nin 52.nci maddesi ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu`na iki geçici madde eklenmesine karar verilirken, Geçici Madde 10 ile Türkiye genelinde var olan tüm koruma bölge kurullarının üyelerinin görevlerine son verildiği ve koruma bölge kurullarının Bakanlık kontrolünde yeniden biçimlendirilmesinin önü açıldığı ileri sürülen açıklamada, "17 Ağustos 2011 tarihinde Resmi Gazete`de yayımlanan 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Baraj tehditleri altındaki baştaHasankeyf, Munzur vadisi, Loç vadisi ve fırtına deresi olmak üzere birçok sit alanın geleceğini de tehlikeye sokmuştur. Çağdaş ülkelerde doğa ve tarihi sit alanlarının korunmasını yönelik radikal önlemler alınırken ülkemizde son yapılan yasal değişikliklerle talan-tahribatın önünü açmıştır" İfadeleri kullanıldı.