Bülent Arınç: "Ateşe Her Gün Benzin Dökerek Sonuç Alamazsınız"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Diyarbakır‘da 13 askerin şehit edilmesinden doyduğu üzüntüyü dile getirerek, "Bizim terörle mücadelemiz azim ve kararlılıkla devam edecektir" dedi. Arınç, saldırıya ilişkin tepkisini, "Ateşe her gün benzin dökerek sonuç alamazsınız" sözleriyle dile getirdi.

Nijerya‘daki temaslarını tamamlayarak yurda dönen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Atatürk Havalimanı‘nda düzenlediği basın toplantısında sıcak gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Arınç, "Burada Nijerya‘da yaptığımız temaslarla ilgili açıklamaya yapacaktım ama dün Türkiye‘den aldığımız haber bizi fevkalade üzdü, kalbimizi kanattı. Dün ülkemizde yaşanan terör saldırısı ve orada vefat eden 13 kahraman askerimizin şahadetleri dolayısıyla üzüntülerimi ifade ediyorum. Allah‘tan rahmet diliyorum.

Bu bütün Türk milletini fevkalade üzmüştür. Şehitlerimize Allah‘tan rahmet diliyorum, onlar en güzel mertebeye eriştiler. Anne babalarına, yakınlarına Allah‘tan sabır diliyorum, bütün milletimizin başı sağ olsun" dedi.

Terörle mücadelenin geçmişten bu yana devam ettiğine dikkat çeken Arınç, "Bu mücadele bütün azim ve kararlılıkla devam edecek ve Türkiye‘de terör bitinceye kadar bu mücadelemiz kesintisiz olarak sürecektir. Şüphesiz olayın failleri mutlaka bulunacak ve cezalandırılacaktır. Şehitlerin kanı hiçbir olmadığı gibi bugün de yerde kalmayacaktır. Güvenlik güçlerimize de başarılar diliyorum. Şüphesiz bölgede bütün alanlarda sıkı güvenlik tedbirleri alarak bundan böyle bir olayın yaşanmaması için gerekli

önlemlerin alınacağına da inanıyorum" diye konuştu.

Bülent Arınç, eylemi yapanların PKK terör örgütü militanları olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

"Geçmişten bu yana bu terör örgütünün askerimizin, polisimizin canına kastettiğini hepimiz biliyoruz. Burada Diyarbakır Silvan kırsalında bunu yapanlar neyse, Hakkari‘de sokağa günlük kıyafetleriyle çıkan uzman çavuşları sabahın erken saatlerinde şehit edenler de onlardır. Bir imamı sabah namazından sonda evine giderken öldürenler kimse, çocuklarımızın yurtlarına molotof kokteyli atarak yakmaya teşebbüs edenler de aynı örgütün aynı düşüncenin mensubudurlar."

Son yaşanan gelişmeleri iyi değerlendirmek gerektiğine işaret eden Arınç, "Biz özgürlükleri genişleten, demokratikleşmeye daha çok katkı sağlayan bir iktidar olduk. Bugüne kadar insanların özellikle ifade ve anlatım özgürlüğü üzerinde olduğundan fazla durduk. Çünkü ifade özgürlüğü bütün özgürlüklerin bileşkesidir. Ancak ifade özgürlüğü evrensel kurallar içerisinde de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin kararları içerisinde de üç şekilde kısıtlanmıştır. Bunlardan bir tanesi terör ve şiddeti kesinlikle

kullanmaması, ona yol açmaması, onu bir vasıta olarak eline almamasıdır. İkincisi suçun işlenmesini tahrik etmemelidir. Üçüncüsü de kişilerin özel hayatlarına kişilik haklarına hiçbir zaman saldırı mahiyetinde olmamalıdır. Maalesef bu özgürlük alanlarından istifade ederek bu örgüt yanlısı insanların Türkiye‘de tamamen örgüt lehine propaganda yaptığı, onların eylemlerine lojistik destek sağladığı görülmektedir. Hatta bunlardan bazıları kimlikleri ve kişilikleri Türkiye halkınca da malumdur. Bunlar ‘terörist

ve şehit ayrımı yapılamamalı, bizim kahraman bildiklerimize siz terörist diyebilirsiniz ama onlar kahramandırlar‘ şeklinde bir meydan okumanın içine gidebilmektedirler. Hatta teröristler için Fatiha okumayan ve onlardan şehit ismiyle bahsetmeyen bir diyanet işleri başkanımıza ağır hakaretler yapılmaktadır" açıklamasında bulundu.

Bülent Arınç, cumhuriyet savcılarını göreve çağırarak, "Maalesef bazı toplantılarında gösterilerinde dağ kıyafetleriyle örgüt mensubundan ayırt edilemeyecek biçimde ellerindeki yapma bayraklarıyla, sözcükleriyle propagandalarını koyulaştırmış bulunmaktadırlar. Ve yine maalesef bunların büyük bir kısmı hiçbir resmi hüviyet taşımamakla birlikte adlarına kongre, konferans veya başka bir isim takarak anayasamızı ihlal eden kanunları çiğneyen bir tavır içerisinde de olabilmektedirler. Örgüt ve örgüt

yandaşlarını cesaretlendiren, güçlendiren bu ve benzeri eylemleri yapanlar ister siyasetçi olsun isterse bu örgüte herhangi bir şekilde destek sağlamayı görev edinen kişiler olsun, hepsinin suç işlediklerini bilmeleri lazım. Dolayısıyla Cumhuriyet savcılarını buradan göreve davet ediyorum. İfade özgürlüğünü yerin altına gömen, üzerlerinde tepinen, bu özgürlüğü istismar ederek kendi meşru niyetlerini gerçekleştirmeye çalışanlara karşı yaptıkları eylemlerin suç teşkil edip etmediğini yargı mutlaka

incelemeli ve araştırmalıdır. Türkiye sahipsiz değildir, Türkiye bir hukuk devletidir, hukuk devleti olmanın gereği de hukuka yasalara karşı eylemleri işleyenlerin cezalarını bulmasıdır. Sadece yarım ağızla ‘biz de üzüldük‘ sözlerinin kamu oyunu tatmin etmediğini hepimiz bilmeliyiz. Bir taraftan da bu insanlarla iç içe görüntüler vermenin Türkiye‘ye nelere mal olduğunu hepimiz maalesef acıyla görüyoruz" şekline konuştu.

Bir soru üzerine, DTK‘nın demokratik özerklik ilanını da değerlendiren Arınç, "Demokratik özerklikle ilgili kararlarını açıkça belirtenlerle ilgili sözlerimi söylüyorum. Bu tür oluşumlarla ne söylerseniz söyleyin hiçbir yere varamayacaktır. Ancak bu söyledikleriniz bir hukuk devletinde gereğinin yapılacağı konulardır" diye konuştu. Bülent Arınç, söz konusu açıklamayı yapan Aysel Tuğluk‘a işaret ederek, "O ismini söylediğiniz kişi, ben ismini telaffuz etmek istemiyorum ama şunu bilsin. Türkiye demokratik

bir ülkedir, Türkiye‘de yerel yönetimler güçlendirilmiştir. Son seçim başarılı bir seçim oldu. Türkiye‘nin oylarının neredeyse yüzde 90‘dan fazlası mecliste temsil ediliyor. Bu temsilin içerisinde BDP‘li olup ta bağımsız olarak adaylığını koyarak seçilen 30‘dan fazla milletvekili var. Bunlar güçlü bir temsille Türkiye‘nin sorunlarını parlamentoda konuşabilir, ve kendi tekliflerini elbette ortaya koyabilirler. Bütün bunları görmezden gelerek, sanki temsilde bir sıkıntı varmış gibi bu tür oluşumlarla

Türkiye‘de ateşin üzerine sık sık beniİkincisi suçun işlenmesini tahrik etmemelidir. Üçünczin dökmeye çalışmanın Türkiye faydası olmadığını düşünüyorum. Yasa ve hukuk ne der ona yargı bakacaktır. Ama ben siyaseten söylüyorum ki bu yaptıkları Türkiye‘nin sorunlarını çözecek şeyler değil, onu daha kronik hale getirecek hatta ateşin üzerine her gün benzin dökerek huzuru kaçıracak eylemlerdir. Bunları yapmasınlar, vazgeçsinler. Türkiye bir hukuk devleti olmanın parlamenter demokrasi olmanın özelliklerini

taşıyor. Madem ki parlamentoya girenler var, o kürsü ve yasama faaliyetlerine katılmak elbette çok daha önemlidir" açıklamasında bulundu.

Arınç, sözlerini şöyle tamamladı:

"Buradan bir çağrı yapıyorum, hala ant içmeyerek parlamentoyu protesto etme gösterilerinde bulunan 30‘dan fazla bağımsız milletvekili arkadaşımıza, milletvekili oldukları ben de milletvekili olduğum için bunu söylüyorum. En azından 13 tane askerimizin şehit edilmesinin ne anlama geldiğini düşünsünler. Olayları büyüterek hatta bu protesto eylemlerini güçlendirmek amacıyla belki milletvekillerinin parlamentoya girip yemin etmelerini engelleme amacını da için de taşıyan bu eyleme karşı bütün milletvekilleri

en kısa zamanda parlamentoya dönmeli ve ‘Biz Türkiye‘nin bütünlüğünden yanayız, bütün sorunlar demokrasi içinde çözülecek, demokrasinin kalbi de parlamentodur, biz buradayız‘ demeleri lazım. Bunu derlerse artık bu arkadaşlarımızın teröre karşı tavırlarını da parlamentoya olan saygılarını da görme imkanımız olabilir."

Kaynak: İHA