Kardelen Elif‘in Şehit Eşine Yazdığı Şiir Duygulu Anlar Yaşattı
İstanbul Halkalı‘da askeri servis aracına yapılan hain saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Bölük‘ün adı, İzmir‘in Tire ilçesinde bir ilköğretim okuluna verildi. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül‘ün de katıldığı açılışta, Kardelen bursuyla öğretmen olan Elif İmenç Bölük‘ün şehit eşine yazdığı şiir duygu dolu anlar yaşattı.
Halkalı‘daki saldırıda 6 kişiyle birlikte şehit düşen 28 yaşındaki Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Bölük‘ün adı, memleketi Tire‘de ilköğretim okulunda ölümsüzleşti. TOKİ Şehit Mehmet Çağlar Bölük İlköğretim Okulu‘nun resmi açılışına, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Sırrı Aydoğan, Milli Eğitim Müdürü Ragıp Üye, şehidin Kardelen bursuyla öğretmen olan eşi Elif İmenç Bölük, ailesi, öğrenciler, askeri ve sivil erkan ve çok sayıda vatandaş
katıldı. Protokolde Bakan Gönül‘ün yanında oturan ve taziyesini kabul eden Elif İmenç Bölük, konuşmasında okuduğu şiiriyle duygu dolu anlar yaşattı. Şiiri okurken Bölük‘ün de zaman zaman gözleri doldu.
Törende konuşan Bakan Gönül ise, "Bu mücadele, üç beş başıbozuğun, maceracının hareketi olarak da görülebilir fakat Türk askerinin dünyada kendisine karşı yürütülen mücadelede karşılaştığı problemleri çözmek için en büyük fedakarlıkları göstermesi olarak da ifade edilebilir" dedi.
Bugünü anlamak için dünü anlamanın gerekli olduğunu belirten Gönül, resmi görevle gittiği Güney Afrika‘daki bir anısını anlattı. Gönül, "Ümit Burnu, Avrupalıların Asya‘ya ulaşmak için gemiyle geçmek zorunda olduğu zor bir deniz. Buraya bir levhaya asmışlar. Diyor ki, ‘Kudretli Türk imparatorluğu, ticaret yollarını kapadığı için buradan geçilmek zorundadır.‘ Osmanlı‘yı kastediyor. Bir cihan devletinin varisleriyiz. Bugün Türkiye, dünyanın 16‘ıncı ekonomisi, Avrupa‘nın 6‘ncı ekonomisi. Topraklarımızdaki en
az tabi kaynaklara rağmen, yok ettikleri zannettikleri cihan devletinden bir cumhuriyet çıktı. Büyük bir ekonomi, büyük bir devlet kuruldu. Bunun bedelinin ödenmesi gerekiyordu. İşte şehitlerimiz, bunun bedeli olarak ortaya çıktı. Yalnız Mehmet Çağlar‘ı değil, korgeneral seviyesinde de şehitler verdik. Hulusi, İsmail Paşa ve daha nice şehitler. Biliyorum ki, şahadet herkese nasip olmuyor. Adeta seçilmişler bu rütbeye ulaşabiliyor. Herkes ister ama pek azına nasip olur. Şehit annesi, eşi olmakta bu tip
seçilmişliğin bir parçasıdır. Elif hanımı dinledik. Ne kadar metin, bu mücadelenin unsuru olmayı kabul ettiğini görüyoruz. Bunun için bu millet büyük. Bu milletin karşısında olanlar, onu rahat bırakmamanın her çaresine başvuruyorlar. Bu millet büyük olmaya devam edecektir. Bu okulların sayesinde büyük olacaktır" diye konuştu.
Konuşmaların ardından ilçede okul yaptıran hayırseverlere plaket verildi. Daha sonra şehidin eşi öğretmen Elif İmenç Bölük, annesi Kezban, babası Salih Bölük, Bakan Gönül ve protokoldekiler, hep birlikte okulun kurdelesini kesti. Bölük ailesi ve protokol, okuldaki sınıfları gezdikten sonra öğrencilere hediye dağıttı. Bu sırada anne Kezban Bölük, okulun girişinde asılı olan oğlunun fotoğrafını eliyle severek gözyaşlarına boğuldu.
Tire‘de görevli olduğu 4 Eylül İlköğretim Okulu‘ndan şehit eşinin adının verildiği okula atanan Elif İmenç Bölük, anlamlı şiirini dün gece yazdığını, duygu yoğunluğu yaşadığını belirterek, herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındı. Bölük‘ün dün gece yazdığını belirttiği şiiri şöyle:
"Bir zamanlar mutluluğun öbür adıydı Çağlar
El ele gezmek, göz göze bakmaktı
Bizim şarkımızı dinlemekti, yıldızların ötesinde
Soğuk bir kış sabahı düşe kalka sıcak ekmek almaktı
Ve gözlerindi mutluluk, hüzünlüydü hep
Bir ekim sabahı anne olarak uyanmaktı
Mayın kokan topraklarda her defasında ölüme yolladığım
Silah sesleriyle ürperdiğim ve dönüşünü bir bayram sevinciyle karşılamamdı mutluluk...
Çamur içinde dönerdin görevden, içime çektiğim dağ kokusuydu mutluluk
Ve şimdi* Yıldızlar ülkesine yolladım mutluluğumu
Bir eylül sancısı saplandı yüreğime şimdi mutluluk ne acaba?
Anne, baba, çocuk mu?
Elif mi, Eylül mü, Çağlar mı?
Yoksa babasını hiç tanımayan kızının ‘Baba diye al bayrağa sarılması mı‘
Mutluluk ne?
Sanırım artık cevabını biliyorum
Mutluluğun rengi kanımdaki renk
Çünkü o renk nice aşkların alev kırmızısı
Al bayrağımın yıldızı
Sevdiğimin gözleri
Şimdi bir bayrak verdiniz bana, içinde aşk olan, içinde acı, gözyaşı olan, içinde umut olan, içinde yetim çocuklar olan, içinde Çağlar‘a akan bahar olan ve içinde uyumadan önceki tek dileği ‘Şahadet‘ olan
Söyleyin şimdi bana hangi bayrak taşır bu kadar yükü, hangi yürek taşır bu kadar kavramı, niteliği ve söyleyin, yüzeysel mutluluklarınızdan arınarak mutluluk bu değil mi?
İnsanlar ölümden korkar, unutulmaktan korkar
Söyleyin hangi yağmur yeter, bir şehidin adını silmeye, hangi kırılası eller akıtır bu kanı
Şimdi bu yürek, bu keskin bıçak, bir baba, bir kahraman, bir şanlı asker, bir şehit korkar mı ölmekten?
Bu gidiş değil, bu ölüm değil. Budur mutluluk ve sen sevdiğim, şehidim rahat uyu adın göklerde cismin bayrakta
Bir Çağlar değil bin elnız Mehmet Çağlar‘ı deÇağlar, bir Mehmet değil bin Mehmet gider bu yola
Bir Kezban ağlamaz Mehmet‘ine, bir anne sulamaz
Her sabah mezarlık çiçeklerini
Gurur duy, yüce anne, yüce baba
Bir Kardelen vardı bir zaman karda açardı, artık
Kardelen bir şehitlik çiçeği oldu, bayrakta can bulan
Rahat uyu şehidim sen bir bayraksın, bilgi ışığında ve altında binlerce Elif bekçi
Kanı bayrağa borç
Ruhun şad olsun"
Kaynak: İHA
katıldı. Protokolde Bakan Gönül‘ün yanında oturan ve taziyesini kabul eden Elif İmenç Bölük, konuşmasında okuduğu şiiriyle duygu dolu anlar yaşattı. Şiiri okurken Bölük‘ün de zaman zaman gözleri doldu.
Törende konuşan Bakan Gönül ise, "Bu mücadele, üç beş başıbozuğun, maceracının hareketi olarak da görülebilir fakat Türk askerinin dünyada kendisine karşı yürütülen mücadelede karşılaştığı problemleri çözmek için en büyük fedakarlıkları göstermesi olarak da ifade edilebilir" dedi.
Bugünü anlamak için dünü anlamanın gerekli olduğunu belirten Gönül, resmi görevle gittiği Güney Afrika‘daki bir anısını anlattı. Gönül, "Ümit Burnu, Avrupalıların Asya‘ya ulaşmak için gemiyle geçmek zorunda olduğu zor bir deniz. Buraya bir levhaya asmışlar. Diyor ki, ‘Kudretli Türk imparatorluğu, ticaret yollarını kapadığı için buradan geçilmek zorundadır.‘ Osmanlı‘yı kastediyor. Bir cihan devletinin varisleriyiz. Bugün Türkiye, dünyanın 16‘ıncı ekonomisi, Avrupa‘nın 6‘ncı ekonomisi. Topraklarımızdaki en
az tabi kaynaklara rağmen, yok ettikleri zannettikleri cihan devletinden bir cumhuriyet çıktı. Büyük bir ekonomi, büyük bir devlet kuruldu. Bunun bedelinin ödenmesi gerekiyordu. İşte şehitlerimiz, bunun bedeli olarak ortaya çıktı. Yalnız Mehmet Çağlar‘ı değil, korgeneral seviyesinde de şehitler verdik. Hulusi, İsmail Paşa ve daha nice şehitler. Biliyorum ki, şahadet herkese nasip olmuyor. Adeta seçilmişler bu rütbeye ulaşabiliyor. Herkes ister ama pek azına nasip olur. Şehit annesi, eşi olmakta bu tip
seçilmişliğin bir parçasıdır. Elif hanımı dinledik. Ne kadar metin, bu mücadelenin unsuru olmayı kabul ettiğini görüyoruz. Bunun için bu millet büyük. Bu milletin karşısında olanlar, onu rahat bırakmamanın her çaresine başvuruyorlar. Bu millet büyük olmaya devam edecektir. Bu okulların sayesinde büyük olacaktır" diye konuştu.
Konuşmaların ardından ilçede okul yaptıran hayırseverlere plaket verildi. Daha sonra şehidin eşi öğretmen Elif İmenç Bölük, annesi Kezban, babası Salih Bölük, Bakan Gönül ve protokoldekiler, hep birlikte okulun kurdelesini kesti. Bölük ailesi ve protokol, okuldaki sınıfları gezdikten sonra öğrencilere hediye dağıttı. Bu sırada anne Kezban Bölük, okulun girişinde asılı olan oğlunun fotoğrafını eliyle severek gözyaşlarına boğuldu.
Tire‘de görevli olduğu 4 Eylül İlköğretim Okulu‘ndan şehit eşinin adının verildiği okula atanan Elif İmenç Bölük, anlamlı şiirini dün gece yazdığını, duygu yoğunluğu yaşadığını belirterek, herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındı. Bölük‘ün dün gece yazdığını belirttiği şiiri şöyle:
"Bir zamanlar mutluluğun öbür adıydı Çağlar
El ele gezmek, göz göze bakmaktı
Bizim şarkımızı dinlemekti, yıldızların ötesinde
Soğuk bir kış sabahı düşe kalka sıcak ekmek almaktı
Ve gözlerindi mutluluk, hüzünlüydü hep
Bir ekim sabahı anne olarak uyanmaktı
Mayın kokan topraklarda her defasında ölüme yolladığım
Silah sesleriyle ürperdiğim ve dönüşünü bir bayram sevinciyle karşılamamdı mutluluk...
Çamur içinde dönerdin görevden, içime çektiğim dağ kokusuydu mutluluk
Ve şimdi* Yıldızlar ülkesine yolladım mutluluğumu
Bir eylül sancısı saplandı yüreğime şimdi mutluluk ne acaba?
Anne, baba, çocuk mu?
Elif mi, Eylül mü, Çağlar mı?
Yoksa babasını hiç tanımayan kızının ‘Baba diye al bayrağa sarılması mı‘
Mutluluk ne?
Sanırım artık cevabını biliyorum
Mutluluğun rengi kanımdaki renk
Çünkü o renk nice aşkların alev kırmızısı
Al bayrağımın yıldızı
Sevdiğimin gözleri
Şimdi bir bayrak verdiniz bana, içinde aşk olan, içinde acı, gözyaşı olan, içinde umut olan, içinde yetim çocuklar olan, içinde Çağlar‘a akan bahar olan ve içinde uyumadan önceki tek dileği ‘Şahadet‘ olan
Söyleyin şimdi bana hangi bayrak taşır bu kadar yükü, hangi yürek taşır bu kadar kavramı, niteliği ve söyleyin, yüzeysel mutluluklarınızdan arınarak mutluluk bu değil mi?
İnsanlar ölümden korkar, unutulmaktan korkar
Söyleyin hangi yağmur yeter, bir şehidin adını silmeye, hangi kırılası eller akıtır bu kanı
Şimdi bu yürek, bu keskin bıçak, bir baba, bir kahraman, bir şanlı asker, bir şehit korkar mı ölmekten?
Bu gidiş değil, bu ölüm değil. Budur mutluluk ve sen sevdiğim, şehidim rahat uyu adın göklerde cismin bayrakta
Bir Çağlar değil bin elnız Mehmet Çağlar‘ı deÇağlar, bir Mehmet değil bin Mehmet gider bu yola
Bir Kezban ağlamaz Mehmet‘ine, bir anne sulamaz
Her sabah mezarlık çiçeklerini
Gurur duy, yüce anne, yüce baba
Bir Kardelen vardı bir zaman karda açardı, artık
Kardelen bir şehitlik çiçeği oldu, bayrakta can bulan
Rahat uyu şehidim sen bir bayraksın, bilgi ışığında ve altında binlerce Elif bekçi
Kanı bayrağa borç
Ruhun şad olsun"