Bayburt Üniversitesinde "Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy Ve İstiklal Marşı" Paneli

İstiklal Marşı’nın Kabulünün 90. Yılı etkinlikleri çerçevesinde Bayburt Üniversitesi’nde “Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı” konulu panel düzenlendi. Bayburt Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çok Amaçlı Salonda halka açık olarak gerçekleştirilen panelin yöneticiliğini Yrd. Doç. Dr. Fatih Yalçın yaptı.

Panelde Yrd. Doç. Dr. Fatih Yalçın “Mehmet Akif’in Şiir Estetiği ve İstiklal Marşı”, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şentürk “Bir Mümin Olarak Mehmet Akif ve Kur’an Çalışmaları”, Arş. Gör. Nur Hümeyra Özdemir “Mehmet Akif Ersoy’un Hayatı” ve Okutman Yasin Taşkesenlioğlu da “Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Dönemi İçerisinde Mehmet Akif” konulu sunum yaptı.

Arş. Gör. Nur Hümeyra Özdemir Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerinde hak, adalet ve merhamet gibi konulara sıkça vurgu yaptığına değindi. Safahat‘ın ‘hayattan safhalar’ anlamına geldiğini, Mehmet Akif’in hayatıyla hiçbir şekilde uyuşmayan ‘sefahat’ ile karıştırılmaması gerektiğini belirten Özdemir, Mehmet Akif’in alçakgönüllü olduğunu, gösterişi ve lüks yaşamı sevmediğini söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Fatih Yalçın, Mehmet Akif Ersoy‘un mütevazı bir şair olduğunu, hayatının hiçbir döneminde büyük iddiaların adamı olmadığını, en büyük iddiasının İstiklal‘in Hakk’a tapan bu milletin hakkı olduğunu söylemesi olduğunu ve bu iddianın meşruiyet kaynağının da Yüce Yaratıcı olduğunu vurguladı. Mehmet Akif Ersoy’un kendini ve kalemini milletinin emrine verdiğini, insani hasletleriyle de ‘kamil bir insan’ olarak ismini tarihe yazdırdığını vurgulayan Yalçın, Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı hakkında, “İstiklal Marşını yazdıran o günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir facialar karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde kurtuluş dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz, onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir, milletin malıdır ve benim millete karşı en kıymetli hediyemdir.” dediğini aktardı.

“Bir Mümin Olarak Mehmet Akif ve Kur’an Çalışmaları” konulu sunum gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şentürk ise Mehmet Akif’in muhafazakâr bir yapıya sahip olduğunu, tüm yaşamı ve eserlerinin temelini de bu muhafazakâr yapıyla şekillendiğini belirtti. “Mehmet Akif Ersoy iman, şairi, Kur’ân şairi, vatan şairidir. O, bir Kur’ân sevdalısıdır, hayatının hiçbir safhasında Kur’ân çizgisinden ayrılmamıştır.” diyen Şentürk, Kur’ân-ı Kerim’in, Mehmet Akif’in hem başucu kitabı, hem ahlâkı olduğunu anlattı.

Panelde son sözü ise Okutman Yasin Taşkesenlioğlu aldı. Taşkesenlioğlu, Mehmet Akif’in hayat görüşünü “İslamcı” olarak nitelemenin mümkün olduğunu, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde iktidarda olan İttihat ve Terakki yönetiminin ise daha milliyetçi hatta Turancı bir dünya görüşüne sahip olduğunu ve Mehmet Akif’in iktidarı eleştiren dergilerinin bu sebepten baskılara maruz kaldığını vurguladı. Damat Ferit’in Milli Mücadele’ye katılanlar hakkında çıkartmak istediği “vatan haini” fetvasına karşı çıkan ve bundan dolayı Meşahat Dairesindeki görevinden istifa eden Mehmet Akif’in, çıkardığı dergilerle de Milli Mücadele’ye destek olduğunu vurgulayan Taşkesenlioğlu konuşmasını Mehmet Akif’in “Milletler topla, tüfekle, zırhlıyla, ordularla, tayyarelerle yıkılmaz. Milletler ancak; aralarındaki bağlar çözülerek, herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatine, kendi menfaatini temin derdine düştüğü zaman yıkılır.” sözleriyle bitirdi.

Kaynak: İHA