'mehmet Akif Ersoy Ahlak ve Karakterin Zirvesiydi'

Yazar Vehbi Vakkasoğlu, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’u, “Ahlak ve karakterin zirvesi” olarak tanımladı.

'mehmet Akif Ersoy Ahlak ve Karakterin Zirvesiydi'

Mehmet Akif Ersoy’u anmak ve anlamak amacıyla Tuzla Kaymakamlığı, Tuzla Belediyesi ve Tuzla İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile düzenlenen etkinlikler kapsamında Tuzla’da bir konferans veren Yazar Vehbi Vakkasoğlu, Milli Şairin hayatından kesitler aktardı.

Tuzla İdris Güllüce Kültür Merkezi konferans salonunda konuşan Vakkasoğlu, “Mehmet Akif’i anmaya değil, anlamaya ve kendimize örnek almaya ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. Yazar Vehbi Vakkasoğlu, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’u, “Ahlak ve karakterin zirvesi” olarak tanımladığı konferansında şunları aktardı:
"Ben şairimize Akif veya Akif Bey diyemiyorum. Akif Dede demeyi tercih ediyorum. O, bizim dedemizdir. Akif Dede, anılmaya ihtiyacı olan bir insan değildir. Ahlak ve karakter bakımından zirvede yaşamış örnek bir insan olarak yaşadı ve gitti. Öbür tarafta mükafatını elbette görüyordur. Ancak bizim O’nu anlamaya ve kendimize örnek almaya ihtiyacımız var. Gençlere sesleniyorum: Akif Dedeyi örnek alsanız, dedelerinizi üçleseniz yolunuz aydınlık olacaktır."
"Emin olun aradığınız tüm güzellikleri Akif Dede’nin gönlünde bulacaksınız. O’nun ruhunu sıksanız, bugün çok ihtiyacımız olan doğruluk ve dürüstlük damlar. Bir daha sıksanız, ikinci bir damla haline getirseniz dostluk damlar. Akif Dede dedemiz olsun, örneğimiz olsun, gönüllerimiz dostluk duygusuyla tanış olsun. Doğruluk ve dürüstlükle, sadakatle tanış olsun."
"Akif Dede’nin çocukluğunu biliyor musunuz? Hareketli, ele avuca sığmaz, şimdiki tabirle düz duvara tırmanır denen ruh yapısı var ya, Akif Dede öyle idi. Onun için eğitimcilerimize anne-babalara konuşuyor olsaydım sıkı sıkı tembih ederdim. Hemen hiperaktif damgasını vurup da çocuklarımızı doktora götürüp enerjilerini heyecanlarını bitirmeyelim. Bu enerji yönlendirilirse lider insanlar çıkar. Ama şimdi hemen hiperaktif diye çocuklarımıza damga vuruluyor, doktor aranıyor. Yanlış yapılıyor. Akif Dede’ye hiperaktif damgası vursalardı, yazık olurdu. Bir Akif Dede’yi kaybederdik. Ama Akif Dede ilkokuldan gelince hemen çantasını savuruyordu bir köşeye, bahçedeki 10 metrelik ağacın tepesine çıkıveriyordu. Şaşırıyorlardı, ne zaman oraya çıktı bu çocuk diye. Bütün aile aşağıda, “Aman!” diyorlardı, “Daldan tut, yavaş yavaş in.” Akif Dede gülüyordu onlara. Ayağını toprağa bastığı zaman herkes derin bir nefes alıyordu."