Erdoğan: Yeni Belgeleri Kamuoyuyla Paylaşacağım Tbmm
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugüne kadar Dersim ile ilgili bazı belgeleri kamuoyuyla paylaştığını anımsatarak, ``Yarın, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı`nda bazı yeni belgeleri de kamuoyuyla paylaşacağım`` dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye`yi yakından ilgilendiren bir başka gelişmenin de Almanya`da yaşandığına dikkati çekti. Erdoğan, 2000 yılından bu yana Almanya`da başta Türkler olmak üzere yabancılara yönelik saldırıların aydınlığa kavuşmaya başladığını belirterek şu ana kadar 8 Türk ve bir Yunanlının aşırı sağcılar tarafından katledildiğinin ortaya çıktığını hatırlattı
``Ancak meselenin sadece bir ırkçı saldırı olmadığı, derin bir yapılanmanın izlerini taşıdığı da Alman ve Türk basınında geniş biçimde yer aldı`` diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ``Açıkçası daha önce dile getirdiğim Alman vakıflarının faaliyetleri başta olmak üzere Almanya`da Türkiye, Türkler ve genel olarak yabancılar aleyhine çeşitli tertiplerin düzenlendiğini biliyoruz. Bunu son ziyaretimde Sayın Şansölye`ye de açıkladım. Sadece Alman vakıfları değil Alman kredi kuruluşlarının da değişik yollarla bu tür adımların içerisinde olduğunu hatırlattım. `Bu konuda farklı bilgilere, belgelere ulaşmak istiyorsanız lütfen bu vakıflarınızı ve bu kredi kuruluşlarınızı yakından takip ediniz. Acaba bu kredi kuruluşlarınız kimlere kredi veriyor ve krediler acaba yerli yerinde kullanılıyor mu?` Bunun yeterli olmadığını, `aşırı sağcılar yaptı` deyip meselenin geçiştirilecek kadar sığ olmadığını da hatırlattık
Almanya`nın, Türkiye`nin derin yapılarla nasıl mücadele ettiğini kendisine örnek almasını tavsiye ediyorum.`` -``Elif ve mertek arasındaki farkı da inşallah görürler``- CHP`nin hem Osmanlı tarihiyle hem de kişisel tarihiyle olan çatışmasını ibretle izlediklerini belirten Erdoğan, ``Bunlar Sultan Abdülmecid ile Halife Abdülmecid`in aynı kişiler olmadığını bugün anladılar. Zamanla elif ve mertek arasındaki farkı da inşallah görürler`` dedi
``Nadan ile sohbet zordur bilene çünkü Nadan, ne gelirse söyler diline`` ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu: ``Bunların da eline bir iki belge tutuşturuyorlar, aslını astarını öğrenmeden, önünü ardını araştırmadan çıkıp Meclis kürsüsünde söylüyorlar. Genel Başkanları da biliyorsunuz aynı şekilde tezgaha getirilmişti. Bitlis`te de ifade ettim. CHP bu toprakların tarihiyle de kendi kendi tarihiyle de yüzleşmelidir. CHP, başta Dersim olmak üzere bu toprakların insanlarına, inançlarına, değerlerine yönelik baskıyla artık yüzleşmeli. Kendisini ve tarihini açık yüreklilikle sorgulamalıdır
Tuncelilisin işte bunu söyle, neden kaçınıyorsun? Aşiretini, mensup inanç sistemini söyle, niye kaçınıyorsun? Bunu da ifade etmek durumundayım. Hemen bunu `ayrımcılık` olarak ifade etti. Sevsinler senin gibi birleştiriciyi. Hepsi ortada. Şimdi ne diyor? `Dersim konusunda Başbakan özür dilesin` diyor. Dersim konusunda özür dileyecek birisi varsan sensin. Çünkü şu anda başında bulunduğun partinin ödettiği faturadır, Dersim faturası.`` -``Vicdani ret gündemimizde asla olmamıştır`` Vicdanı ret konusunun Hükümetin gündeminde olmadığını belirten Erdoğan, ``Askerlik bu milletin, bu topraklar için en kutsal vazifelerden biri olarak kabul edilmiştir. Biz askerimize `Mehmetçik` derken bunun bir anlamı var; bu ``Küçük Muhammed`` anlamındadır. Biz askerliği Peygamber Ocağı olarak görmüşüz. Tabii bir çok spekülasyonlara neden olmuş şeyler olmuştur, olabilir. Ama biz, bu millet, bunu böyle biliriz. Görmeyenler yok mu? Var. Ama bu milletin kahir ekseriyeti bunu böyle bilir. Askerlik hizmetinin ciddiyetinin zedelenmesine de istismara da asla müsaade etmedik, asla müsaade etmeyiz.`` -Suriye`de Türk hacılarına saldırı- Başbakan Erdoğan, geçen hafta Suriye`de bazı kendini bilmezlerin Türkiye`ninkiler de dahil olmak üzere, bazı ülkelerin diplomatik temsilciliklerine saldırıda bulunduklarını söyledi
Önceki grup toplantısında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad`dan, sorumluları derhal yakalamasını ve yargıya teslim etmesini istediğini, saldırıları kınadıklarını bir nota ile Esad`a ilettiğini kaydeden Erdoğan, grup toplantısında, saldırılar ile ilgili olarak, ``Yabancı ülke vatandaşlarını ve diplomatlarını korumak, her ülkenin onurudur, namusudur. Bunlar üzerinden mesaj vermeye çalışmak ise acziyettir. Telafisi zor olan bir şuursuzluktur`` dediğini anımsattı
Erdoğan, Suriye yönetiminin bu tepkiye ve hatırlatmaya rağmen gerekeni yapmak yerine, topraklarından transit geçen hem de Mekke-i Mükerreme`den gelen hacılara yapılan saldırıya dahi mani olmadığını ve olamadığını ifade ederek, şunları kaydetti: ``Hac kafilesini taşıyan otobüsler silahlı saldırıya uğramış, bazı hacılarımız yaralanmış, bazıları da rehin tutulmuştur. Buradan Beşar Esad`a bir kez hatırlatmakta fayda görüyorum: Yabancı ülke vatandaşlarını, ülkesindeki misafirleri hele hele hac yolculuğuna çıkmış ve sadece transit geçen yolcuları korumak da bir ülkenin onuru ve namusudur. Beşar Esad çıkıyor, `ölene kadar savaşırım` diyor. Allah aşkına sen kiminle savaşıyorsun? Kendi halkına karşı ölene kadar savaşmak, kahramanlık değil, korkaklıktır. Kendi halkına karşı ölene kadar savaşan birini görmek istiyorsan, Nazi Almanya`sına bak, Hitler`e bak, Mussolini`ye bak, Romanya`nın Çavuşesku`suna bak. Eğer bunlardan ders almıyorsan, kendi halkına silah doğrultan ve daha 32 gün önce hiçbirimizin arzu etmediği şekilde, aynen senin kullandığın ifadeleri kullanan ve öldürülen Libya`nın liderine bak. Beşar Esad, eğer topraklarına yönelik bir müdahale karşısında, ölene kadar savaşmaktan bahsediyorsan, kusura bakmasın ama insana sorarlar; İsrail`in işgal ettiği Golan Tepeleri için neden ölene kadar savaşmadın? Kahramanlığını neden orada göstermedin, neden gösteremiyorsun? Bakın buradan altını çizerek bir kez ifade ediyorum: Bizim hiç bir ülkenin topraklarında gözümüz yok, hiç bir ülkenin içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok ama bir halka zulmedilirken, özellikle de akrabamız, kardeşimiz bir halka zulmedilirken, 910 kilometre sınırı olan Suriye`yi görmezden gelmeye, sırtımızı dönmeye de asla ve asla niyetimiz yok. Uluslararası hukukun çizdiği çerçeve içerisinde kardeşliğe, kardeşlik hukukunun sınırları çerçevesinde kardeş Suriye halkıyla dayanışmamızı devam ettireceğiz.``
Kaynak: AA
``Ancak meselenin sadece bir ırkçı saldırı olmadığı, derin bir yapılanmanın izlerini taşıdığı da Alman ve Türk basınında geniş biçimde yer aldı`` diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ``Açıkçası daha önce dile getirdiğim Alman vakıflarının faaliyetleri başta olmak üzere Almanya`da Türkiye, Türkler ve genel olarak yabancılar aleyhine çeşitli tertiplerin düzenlendiğini biliyoruz. Bunu son ziyaretimde Sayın Şansölye`ye de açıkladım. Sadece Alman vakıfları değil Alman kredi kuruluşlarının da değişik yollarla bu tür adımların içerisinde olduğunu hatırlattım. `Bu konuda farklı bilgilere, belgelere ulaşmak istiyorsanız lütfen bu vakıflarınızı ve bu kredi kuruluşlarınızı yakından takip ediniz. Acaba bu kredi kuruluşlarınız kimlere kredi veriyor ve krediler acaba yerli yerinde kullanılıyor mu?` Bunun yeterli olmadığını, `aşırı sağcılar yaptı` deyip meselenin geçiştirilecek kadar sığ olmadığını da hatırlattık
Almanya`nın, Türkiye`nin derin yapılarla nasıl mücadele ettiğini kendisine örnek almasını tavsiye ediyorum.`` -``Elif ve mertek arasındaki farkı da inşallah görürler``- CHP`nin hem Osmanlı tarihiyle hem de kişisel tarihiyle olan çatışmasını ibretle izlediklerini belirten Erdoğan, ``Bunlar Sultan Abdülmecid ile Halife Abdülmecid`in aynı kişiler olmadığını bugün anladılar. Zamanla elif ve mertek arasındaki farkı da inşallah görürler`` dedi
``Nadan ile sohbet zordur bilene çünkü Nadan, ne gelirse söyler diline`` ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu: ``Bunların da eline bir iki belge tutuşturuyorlar, aslını astarını öğrenmeden, önünü ardını araştırmadan çıkıp Meclis kürsüsünde söylüyorlar. Genel Başkanları da biliyorsunuz aynı şekilde tezgaha getirilmişti. Bitlis`te de ifade ettim. CHP bu toprakların tarihiyle de kendi kendi tarihiyle de yüzleşmelidir. CHP, başta Dersim olmak üzere bu toprakların insanlarına, inançlarına, değerlerine yönelik baskıyla artık yüzleşmeli. Kendisini ve tarihini açık yüreklilikle sorgulamalıdır
Tuncelilisin işte bunu söyle, neden kaçınıyorsun? Aşiretini, mensup inanç sistemini söyle, niye kaçınıyorsun? Bunu da ifade etmek durumundayım. Hemen bunu `ayrımcılık` olarak ifade etti. Sevsinler senin gibi birleştiriciyi. Hepsi ortada. Şimdi ne diyor? `Dersim konusunda Başbakan özür dilesin` diyor. Dersim konusunda özür dileyecek birisi varsan sensin. Çünkü şu anda başında bulunduğun partinin ödettiği faturadır, Dersim faturası.`` -``Vicdani ret gündemimizde asla olmamıştır`` Vicdanı ret konusunun Hükümetin gündeminde olmadığını belirten Erdoğan, ``Askerlik bu milletin, bu topraklar için en kutsal vazifelerden biri olarak kabul edilmiştir. Biz askerimize `Mehmetçik` derken bunun bir anlamı var; bu ``Küçük Muhammed`` anlamındadır. Biz askerliği Peygamber Ocağı olarak görmüşüz. Tabii bir çok spekülasyonlara neden olmuş şeyler olmuştur, olabilir. Ama biz, bu millet, bunu böyle biliriz. Görmeyenler yok mu? Var. Ama bu milletin kahir ekseriyeti bunu böyle bilir. Askerlik hizmetinin ciddiyetinin zedelenmesine de istismara da asla müsaade etmedik, asla müsaade etmeyiz.`` -Suriye`de Türk hacılarına saldırı- Başbakan Erdoğan, geçen hafta Suriye`de bazı kendini bilmezlerin Türkiye`ninkiler de dahil olmak üzere, bazı ülkelerin diplomatik temsilciliklerine saldırıda bulunduklarını söyledi
Önceki grup toplantısında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad`dan, sorumluları derhal yakalamasını ve yargıya teslim etmesini istediğini, saldırıları kınadıklarını bir nota ile Esad`a ilettiğini kaydeden Erdoğan, grup toplantısında, saldırılar ile ilgili olarak, ``Yabancı ülke vatandaşlarını ve diplomatlarını korumak, her ülkenin onurudur, namusudur. Bunlar üzerinden mesaj vermeye çalışmak ise acziyettir. Telafisi zor olan bir şuursuzluktur`` dediğini anımsattı
Erdoğan, Suriye yönetiminin bu tepkiye ve hatırlatmaya rağmen gerekeni yapmak yerine, topraklarından transit geçen hem de Mekke-i Mükerreme`den gelen hacılara yapılan saldırıya dahi mani olmadığını ve olamadığını ifade ederek, şunları kaydetti: ``Hac kafilesini taşıyan otobüsler silahlı saldırıya uğramış, bazı hacılarımız yaralanmış, bazıları da rehin tutulmuştur. Buradan Beşar Esad`a bir kez hatırlatmakta fayda görüyorum: Yabancı ülke vatandaşlarını, ülkesindeki misafirleri hele hele hac yolculuğuna çıkmış ve sadece transit geçen yolcuları korumak da bir ülkenin onuru ve namusudur. Beşar Esad çıkıyor, `ölene kadar savaşırım` diyor. Allah aşkına sen kiminle savaşıyorsun? Kendi halkına karşı ölene kadar savaşmak, kahramanlık değil, korkaklıktır. Kendi halkına karşı ölene kadar savaşan birini görmek istiyorsan, Nazi Almanya`sına bak, Hitler`e bak, Mussolini`ye bak, Romanya`nın Çavuşesku`suna bak. Eğer bunlardan ders almıyorsan, kendi halkına silah doğrultan ve daha 32 gün önce hiçbirimizin arzu etmediği şekilde, aynen senin kullandığın ifadeleri kullanan ve öldürülen Libya`nın liderine bak. Beşar Esad, eğer topraklarına yönelik bir müdahale karşısında, ölene kadar savaşmaktan bahsediyorsan, kusura bakmasın ama insana sorarlar; İsrail`in işgal ettiği Golan Tepeleri için neden ölene kadar savaşmadın? Kahramanlığını neden orada göstermedin, neden gösteremiyorsun? Bakın buradan altını çizerek bir kez ifade ediyorum: Bizim hiç bir ülkenin topraklarında gözümüz yok, hiç bir ülkenin içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok ama bir halka zulmedilirken, özellikle de akrabamız, kardeşimiz bir halka zulmedilirken, 910 kilometre sınırı olan Suriye`yi görmezden gelmeye, sırtımızı dönmeye de asla ve asla niyetimiz yok. Uluslararası hukukun çizdiği çerçeve içerisinde kardeşliğe, kardeşlik hukukunun sınırları çerçevesinde kardeş Suriye halkıyla dayanışmamızı devam ettireceğiz.``