``dönerci Cinayetleri`` Tanımlaması İle Irkçılığın Üstü Örtülüyor

Almanya`da 2000-2006 yılları arasında 8 Türk ve 1 Yunanlı esnafın öldürüldüğü seri cinayetlerin ardından aşırı sağcıların çıkması, ülkedeki ırkçılık tartışmalarını alevlendirdi.

Tartışmaların bir boyutunu da cinayetlere verilen isim oluşturuyor. Aşırı sağcıların işlediği kesinleşen cinayetlerin Alman medyasında ‘dönerci cinayetleri` olarak yer bulması, olayı basitleştirdiği, ölenleri kimliksizleştirdiği ve dikkati başka yönlere çevirdiği gerekçesiyle eleştiriliyor.

Öldürülenlerden yalnızca ikisinin dönerci olması dikkat çekerken Avukat Yazar Mehmet Gürkan Daimagüler 1991`den bu yana her yıl bağımsız bir jüri tarafından belirlenen ‘yılın en uygunsuz kelimesi` olarak ‘Dönerci-cinayeti`ni önerdi. Tanımlamanın apaçık bir ‘yabancı düşmanlığı` olduğunu söyleyen Daimagüler, “Aslında bu tartışmalar, 11 Eylül sonrası Müslümanlara yönelik uygulanan politikanın ve radikal yasa dışı sahaların tekrar gözden geçirilmesi ve dengelerin tekrar düzene girmesi için iyi bir vesile. Ancak ne yazık ki ne toplumun ne de hükümetin tutumu adil değil.” şeklinde konuştu.


Hükümetin "İslamcı" olarak nitelendirdiği gruplarla Nazi teröristlerine karşı tutumunun aynı olması gerektiğini söyleyen Daimagüller, “Biz yabancılara düşen hem şahıs hem de dernek ve kurumlar olarak daha çok kamu alanlarında belirgin bir şekilde kendimizi ifade etmemizdir.” dedi.


Nitelendirme ile ilgili en sert eleştiri ise Alman gazeteci Stefan Kuzmany`den geldi. Der Spiegel Yazarı Kuzmany, ‘dönerci cinayetleri` tanımlamasının yaşananları küçümseyen insanlık dışı bir kavram olduğunu söyledi. Kurbanların insan olduklarının göz ardı edildiğini savunan gazeteci, “Ölenler Alman öldürenler Türk olsaydı olayı ‘patates cinayetleri` diye mi anacaktık?” diye sordu. Kuzmany, cinayetleri soruşturmak için oluşturulan özel polis birliğinin isminin Bosporus (Boğaziçi) olmasının da iyi niyetli bir seçim olmadığı görüşünde. Cinayetler ile ucu Türkiye`ye uzanan bir mafya hesaplaşması ya da uyuşturucu ticareti arasında bir bağlantı varmış izlenimi verilmeye çalışıldığını ileri süren Kuzmany, maktullerin suçlu gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade etti.


Tagesspiegel gazetesi yazarı Andrea Dernbach da söz konusu nitelendirme ile cinayetlere "büfe" süsü verilerek görünmez hale, sevimli bir şekle sokmaya çalışıldığını ileri sürdü. Bu olayın bir milat olabileceğini dile getiren Dernbach, “Bundan böyle belki uyum hakkında biraz daha az ve uyumu engelleyen ırkçılık hakkında daha çok konuşuruz.” dedi.


Almanya`da her yıl bağımsız bir jüri tarafından yılın en uygunsuz kelimesi seçiliyor. Toplumu kamuda kullanılan kelimeler hakkında bilinçlendirmeyi amaçlayan kampanya kapsamında insan haklarını zedeleyen, demokrasi prensiplerine aykırı ve dışlamaya yol açan terimler ‘yılın en uygunsuz kelimesi` olarak aday gösteriliyor. Tüm siyasi parti ve kurumlardan bağımsız olan kuruluşun başında jüri olarak dört dil bilimcisi ve bir gazeteci var. Aday kelimelerin arasından oylama tamamen jüri üyeleri tarafından yapılıyor. Bu yılın en uygunsuz kelimesine aday gösterilenler arasında ‘Dönerci-cinayeti‘nin şansının yüksek olduğu belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl seçilen üç ‘uygunsuz kelime` ‘alternatifsiz`, ‘ânın lakırdısı` ve ‘uyumu reddeden` olarak açıklanmıştı. 2011 yılında yeniden yabancılara yönelik bir kelimenin aday gösterilmesi ilgi çekiyor.