Cumhurbaşkanı Gül İle Bir Araya Gelen Öğrenciler Eylemlere Tepki Gösterdi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 'Çankaya Sofrası' etkinliği kapsamında bir araya gelen Ankara'daki üniversitelerin konsey başkanları, bir süredir devam eden eylemlere tepki gösterdi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 'Çankaya Sofrası' etkinliği kapsamında bir araya gelen Ankara'daki üniversitelerin konsey başkanları, bir süredir devam eden eylemlere tepki gösterdi. Ne polisin ne de öğrencilerin gösterdiği şiddeti tasvip ettiklerini dile getiren konsey başkanları 'provokasyonlara gelmeyeceğiz' mesajı verdi.
Cumhurbaşkanı Gül ile yaklaşık 1.5 saat görüşen öğrenciler, çıkışta görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Gül'ün kendilerine karşı çok ilgili davrandığını ve sorunlarını dinleyerek notlar aldığını ifade eden öğrenciler, dışarıda devam eden protestoyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Alper Yasin Altınel, Cumhurbaşkanı Gül'e bütün sorunlarını rahatlıkla sunabilme imkanı bulduklarını belirterek, "Öğrenci olayları hakkında genel kanı provokasyona öğrencilerin kurban gittiği yönündeydi. Bu yüzden biz de öğrenciler olarak belirttik ki, kendi şahsım adına da biz provokasyona gelmeyiz. Türk gençliği de, Türk öğrencisi de provokasyona gelmeyecektir. Üstümüzde oynanan oyunların da farkındayız. Türk öğrencisini bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Öğrenciye karşı herhangi bir şiddet kesinlikle meşrulaştırılamaz. Sonuçta biz burada öğrenci temsilcileri olarak geldik. Onlara kalkan el, onlara sıkılan sular bize sıkılmıştır" dedi.
"KAOS ORTAMINA ÇEKİLMEK İSTEMİYORUZ"
Ufuk Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Tugay Süphan Yolaçan ise, görüşmede siyasi konuların değil gençliğin sorunlarının konuşulduğunu belirterek, son günlerde yapılan eylemlerin öğrencileri bölmeye yönelik olduğunu, bunun karşısında duracakları mesajını verdiklerini söyledi.
Hacettepe Üniversitesi Konsey Başkanı Burak Bahadır da, Cumhurbaşkanı Gül ile yaptıkları görüşme sonrası problemlerin çözüm bulacağı konusunda inançlı olduğunu bildirdi. Eylemler konusunda öğrenci konseyleri olarak bu zamana kadar gereken açıklamaların yapıldığını işaret eden Bahadır, "Kavga ve kaos ortamına hiçbir zaman çekilmek istemiyoruz" ifadesini kullandı.
"OLAYLARIN MENŞEİ ODTÜ DEĞİL"
ODTÜ adına Çankaya Sofrası'na katılan Konsey Başkanı Ahmet Kerem Güler ise, basında okullarıyla ilgili çıkan haberlere tepki gösterdi. Konsey başkanları olarak seçilmiş kişiler olduklarını ve bütün öğrencileri temsil ettiklerini savunan Güler, "Biz buraya belli bir azınlığın veya seçkinciler grubunun temsilcileri olarak gelmedik. Meşru seçimlerle geldik. Atanmış kişiler değiliz" diye konuştu.
ODTÜ'de yapılan eylemlere de dikkat çeken Güler şunları kaydetti:
"Türkiye'de ODTÜ her şeyin öncüsü olduğu gibi öğrencilerin hak ve özgürlüklerinin aranması konusunda da öncülüğünü yapacaktır. Ancak olaylar ODTÜ'de çıktı diye bunun menşei ve merkezini ODTÜ olarak görmemek lazım. Öğrencilerin bazı sıkıntıları var. Bunları arkadaşlarımız farklı yollarla talep ediyorlar. Ancak bu taleplerin yerine getirilmesinin tek yolu öğrenci konseyleridir. Biz öğrenci ve polis tarafından yapılan şiddete karşıyız. Özellikle dünkü olayda bütün arkadaşlarımız polisin farklı müdahalesi
ile karşılaşmıştır. Arkadaşlarımız bazı problemler yaşıyor. Harçlarla, ulaşımla, yurtlarla ilgili problemler. Ama bu problemlerle eylem yapan 300-500 öğrenci değil bu problemlerle binlerce öğrenci muhatap olmakta. Öğrenci sorunlarını ön planda tutarak bazı marjinal grupların provokasyonu üniversitelerde hadiseler çıkarılmaya çalışıldığı hepimizin malumudur."
Güler, ayrıca üniversitelerde kıyafet özgürlüğü konusunda da tüm konsey başkanlarının aynı görüşe sahip olduğunu ifade ederek, özellikle türban konusunda Ankara'da bazı üniversitelerde halen sorunlar yaşandığını, öğrencilerin okuma hakkının elinden alındığını savundu.
HABERAL'IN ÖĞRENCİSİ ÖZGÜRLÜK İSTEDİ
Ergenekon davasının sanığı olarak yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın üniversitesinden öğrenci temsilcisi de Çankaya Sofrası'na davet edildi. Öğrenci Konseyi Başkanı Teoman Başal, Haberal'ın durumundan duydukları üzüntüyü de Cumhurbaşkanı Gül'e ilettiklerini belirterek, "Bu konunun masumiyet karinesine uygun olmadığını, Ergenekon sanığı olarak değil de profesör ve cerrah olarak anılmasını istediğimizi bildirdik. Bu durumdan üzüntü duyduğumuzu
bildirmek istedik" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül ile yaklaşık 1.5 saat görüşen öğrenciler, çıkışta görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Gül'ün kendilerine karşı çok ilgili davrandığını ve sorunlarını dinleyerek notlar aldığını ifade eden öğrenciler, dışarıda devam eden protestoyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Alper Yasin Altınel, Cumhurbaşkanı Gül'e bütün sorunlarını rahatlıkla sunabilme imkanı bulduklarını belirterek, "Öğrenci olayları hakkında genel kanı provokasyona öğrencilerin kurban gittiği yönündeydi. Bu yüzden biz de öğrenciler olarak belirttik ki, kendi şahsım adına da biz provokasyona gelmeyiz. Türk gençliği de, Türk öğrencisi de provokasyona gelmeyecektir. Üstümüzde oynanan oyunların da farkındayız. Türk öğrencisini bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Öğrenciye karşı herhangi bir şiddet kesinlikle meşrulaştırılamaz. Sonuçta biz burada öğrenci temsilcileri olarak geldik. Onlara kalkan el, onlara sıkılan sular bize sıkılmıştır" dedi.
"KAOS ORTAMINA ÇEKİLMEK İSTEMİYORUZ"
Ufuk Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Tugay Süphan Yolaçan ise, görüşmede siyasi konuların değil gençliğin sorunlarının konuşulduğunu belirterek, son günlerde yapılan eylemlerin öğrencileri bölmeye yönelik olduğunu, bunun karşısında duracakları mesajını verdiklerini söyledi.
Hacettepe Üniversitesi Konsey Başkanı Burak Bahadır da, Cumhurbaşkanı Gül ile yaptıkları görüşme sonrası problemlerin çözüm bulacağı konusunda inançlı olduğunu bildirdi. Eylemler konusunda öğrenci konseyleri olarak bu zamana kadar gereken açıklamaların yapıldığını işaret eden Bahadır, "Kavga ve kaos ortamına hiçbir zaman çekilmek istemiyoruz" ifadesini kullandı.
"OLAYLARIN MENŞEİ ODTÜ DEĞİL"
ODTÜ adına Çankaya Sofrası'na katılan Konsey Başkanı Ahmet Kerem Güler ise, basında okullarıyla ilgili çıkan haberlere tepki gösterdi. Konsey başkanları olarak seçilmiş kişiler olduklarını ve bütün öğrencileri temsil ettiklerini savunan Güler, "Biz buraya belli bir azınlığın veya seçkinciler grubunun temsilcileri olarak gelmedik. Meşru seçimlerle geldik. Atanmış kişiler değiliz" diye konuştu.
ODTÜ'de yapılan eylemlere de dikkat çeken Güler şunları kaydetti:
"Türkiye'de ODTÜ her şeyin öncüsü olduğu gibi öğrencilerin hak ve özgürlüklerinin aranması konusunda da öncülüğünü yapacaktır. Ancak olaylar ODTÜ'de çıktı diye bunun menşei ve merkezini ODTÜ olarak görmemek lazım. Öğrencilerin bazı sıkıntıları var. Bunları arkadaşlarımız farklı yollarla talep ediyorlar. Ancak bu taleplerin yerine getirilmesinin tek yolu öğrenci konseyleridir. Biz öğrenci ve polis tarafından yapılan şiddete karşıyız. Özellikle dünkü olayda bütün arkadaşlarımız polisin farklı müdahalesi
ile karşılaşmıştır. Arkadaşlarımız bazı problemler yaşıyor. Harçlarla, ulaşımla, yurtlarla ilgili problemler. Ama bu problemlerle eylem yapan 300-500 öğrenci değil bu problemlerle binlerce öğrenci muhatap olmakta. Öğrenci sorunlarını ön planda tutarak bazı marjinal grupların provokasyonu üniversitelerde hadiseler çıkarılmaya çalışıldığı hepimizin malumudur."
Güler, ayrıca üniversitelerde kıyafet özgürlüğü konusunda da tüm konsey başkanlarının aynı görüşe sahip olduğunu ifade ederek, özellikle türban konusunda Ankara'da bazı üniversitelerde halen sorunlar yaşandığını, öğrencilerin okuma hakkının elinden alındığını savundu.
HABERAL'IN ÖĞRENCİSİ ÖZGÜRLÜK İSTEDİ
Ergenekon davasının sanığı olarak yaklaşık 2 yıldır tutuklu bulunan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın üniversitesinden öğrenci temsilcisi de Çankaya Sofrası'na davet edildi. Öğrenci Konseyi Başkanı Teoman Başal, Haberal'ın durumundan duydukları üzüntüyü de Cumhurbaşkanı Gül'e ilettiklerini belirterek, "Bu konunun masumiyet karinesine uygun olmadığını, Ergenekon sanığı olarak değil de profesör ve cerrah olarak anılmasını istediğimizi bildirdik. Bu durumdan üzüntü duyduğumuzu
bildirmek istedik" dedi.