Çiğli eski Ülkü Ocakları Başkanı Başda: Bebeğimi 4 yıl sonra gösterenlere inat 'evet' diyeceğim (Özel)

İzmir Çiğli eski Ülkü Ocakları başkanı ve Türkeş döneminde MHP merkez Yürütme Kurulu üyeliği yapan Ferit Başda (52), referandumun Türkiye ve Türk halk

İzmir Çiğli eski Ülkü Ocakları başkanı ve Türkeş döneminde MHP merkez Yürütme Kurulu üyeliği yapan Ferit Başda (52), referandumun Türkiye ve Türk halkı için yeniden doğan bir güneş alacağını söyledi. 12 Eylül 1980 darbesinde genç yaşta cezaevinde yatan, askerlik sonrası ailesini görmesine izin verilmeyerek tekrar cezaevine götürüldüğü için yeni doğan çocuğunu ancak 4 yaşında görebilen Başda, ''Türkiye'ye o karanlık dönemleri yaşatan Gladyodan kurtarmak ve oğlumu bana 4 yıl sonra gösteren o zihniyeti karanlığa boğmak için 'evet' mührünü basacağım." dedi. Başda, darbe sonrası çalıştığı fabrikadan attırmak için baskı yapan jandarmaya işadamı Halis Toprak'ın karşı çıkarak kendisini sahip çıktığını vurguladı.

"SUÇSUZ YERE CEZAEVİNE ATIP OĞLUMUN YÜZÜNÜ 4 YIL SONRA GÖSTERDİLER"

Henüz 17 yaşında iken İzmir Çiğli Ülkü Ocağı Başkanlığı, rahmetli Alparslan Türkeş döneminde MHP Merkez Yürütme Kurulu üyeliği de yapan Ferit Başda (52), halen davası uğruna aktif bir şekilde çalışıyor.

Çevresi tarafından oldukça sevilen ve camiasında sözü dinlenilen birisi olan Başda, darbeden öncesi ve sonrası cezaevinde yatmış, işkenceler görmüş. Darbe yıllarında Cumhuriyet gazetesini yırttığı gerekçesiyle cezaevine gönderilen Başda, cezasını tamamladıktan sonra vatani görevini yapmak üzere askere gitmiş. Ancak Başda'nın bu süreçte yaşadıkları aklında hiç çıkmamış. Askerlik görevin tamamlayan Başda, ailesine kavuşmayı beklerken, bu kez darbe yıllarından işlediği uydurma bir suç'un cezasıyla karşı karşıya kalmış. Evine gidip hiç görmediği oğlu Murat'ı kucağına alma hayaliyle tezkeresini alan Başda'nın bu hayali yarım kalmış ve yeniden cezaevine gönderilmiş. Hiç yok yere 1 yıl daha cezaevinde yatan ve daha sonra suçsuz olduğu anlaşılan Başda, oğlu Murat'ı ilk defa ancak 4 yaşında iken görebilmiş.

Gençliğinin hapishanelerde geçtiğini ve bir insanın için her şeyden daha önemli olan çocuğunu doğduktan ancak 4 sene sonra görebildiğini kaydeden Başda, bu durumun hala aklında çıkmadığını söyledi.

Gladyonun ABD ayağının özellikle İsmet İnönü döneminden sonra ordudan yargıya Türkiye'deki her kuruma sızarak önemli noktalara kendi adamını yerleştirdiğini kaydeden Başda, Türkiye'de yaşanan birçok karanlık olayın arkasında bu karanlık güçlerin olduğunu ve bu güçlerden ve onların adına çalışanlardan mutlaka bunun hesabının sorulması gerektiğini vurguladı. Başda, bunun tek yolunun da referandumda 'evet' demek olduğunu dikkat çekti.

Birçok arkadaşının davası uğruna canını verdiğini, birçoğunun işkenceler çektiğini, sakat kaldığını hatırlatan Başda, bu arkadaşlarının hatırına tüm dava arkadaşlarının, tüm ülkücülerin referandumda 'evet' demelerini istedi.

MHP'nin referandumda almış olduğu 'hayır' kararını da eleştiren Başda, ''MHP aslını inkâr ediyor. Bu bir siyasi karar değil. Bu ülkenin tüm vatandaşları için olumlu maddeler içen bir paket. Bu nedenle ülkücü kardeşlerim sandığa gidip (evet) desinler.'' diye konuştu.

''Solcu arkadaşlarımız da bizim kardeşimizdir. Emperyalizmle mücadele için onların da 'evet' demesi gerekir.'' diyen Başda, ''Solcu kardeşlerimizde mili iradeye teslim olarak, emperyalizmle mücadele yolunda tüm insanlarımızla beraber referandumda (evet) demeliler.'' ifadelerini kullandı.

"HALİS TOPRAK'A BASKI YAPARAK BENİ İŞTEN ATTIRMAK İSTEDİLER"

Cezaevinden çıktıktan sonra bile polis ve asker tarafından psikolojik baskı gördüklerini ifade eden Başda, "İş için başvuru yaptığımız her yere arkamızdan polis ya da asker gelerek iş sahiplerinden bizleri işe almamaları konusunda baskılar uyguladılar. Bu durum hem sağcı hem de solcular için de geçerliydi. İşadamı Halis Toprak'ın seramik fabrikasında işe girmiştim. Bir gün güvenlik güçleri gelip Halis Toprak'a 'Bu adamı işten çıkaracaksın' deyip baskı yaptılar. Ancak, Toprak bu baskılara başkaldırdı ve beni işten atmadı. Güvenlik güçlerine 'Kardeşim benim işçiye ihtiyacım var. Benim buradaki cihazlarımı kullanacak yetişmiş insana ihtiyacım var. Ben bu adamı çıkaramam. Onu işten çıkarıp seni mi alayım. Gelin o zaman güvenlik güçleri olarak sizler çalıştırın burayı' diyerek karşılık verdi. Böylelikle benim işten çıkarılmasına karşı çıktı ve beni işten attıramadılar. Toprak'ın bu duruşu beni çok sevindirmişti. Bizim ekmek yememizi sağladı. Darbecilere boğun eğmedi." açıklamasında bulundu.