Anayasa Mahkemesi'nin hukukla sınavı

Başlığı yadırgayanlar çıkabilir. Öyle ya, Anayasa Mahkemesi gibi yüce mahkemenin 'hukukla' sınavı mı olur? Olmaması gerekir ama olur. Normal şartlarda Anayasa Mahkemes...




Başlığı yadırgayanlar çıkabilir. Öyle ya, Anayasa Mahkemesi gibi yüce mahkemenin 'hukukla' sınavı mı olur? Olmaması gerekir ama olur. Normal şartlarda Anayasa Mahkemesi'ne hukuku hatırlatmak garip ama söz konusu mahkemenin sicili de ortada.

Arkasında 367 gibi ucube bir karar var. Bugüne kadar 367'nin izahı hâlâ yapılamadı. Yapılamaz da. Gerekçe havada kaldı. 'Siyasi, ideolojik bir karar olarak' tarihin arşivine kaydedildi.
Üniversitelerde başörtüsü yasağına son veren anayasa değişikliğine ilişkin kararı da pek farklı değil. 10. ve 42. madde 411 gibi kolay ulaşılmayacak rekor oyla Meclis'ten geçti. Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini sadece usul açısından denetlemesi gerekirken '367 hukukçularının içtihatları' doğrultusunda yetkisini aşarak düzenlemeyi iptal etti.
Oysa, 148. maddede sayılan şekil şartları çok açık, tek tek sıralanmış. Anayasa, adını taşıdığı mahkemeye şekil dışında denetleme yetkisi vermiyor. Gelin görün ki Anayasa Mahkemesi, her iki kararda da 'Hukuka uysa da uymasa da ben yaptım oldu' mantığıyla hareket etti. Bunu ne hukuk ne de kamu vicdanı kabullendi.
Anayasa Mahkemesi'nin önünde yeni bir dosya var. Parlamento'da engelleme girişimleri sonuçsuz kalan CHP milletvekilleri, köklü reformlar içeren anayasa değişikliğinin iptali için mahkemeye başvurdu. İlk incelemenin dün yapılması bekleniyordu. Başkan Haşim Kılıç, takvimi açıklamıştı.
Ancak gündemin yoğunluğu nedeniyle inceleme tamamlanamadı ve önümüzdeki haftaya kaldı, dosya 8 Haziran'da ele alınacak. Mahkemenin hukukla sınavı daha 'ilk inceleme' aşamasında başlıyor.
Anayasa paketi Meclis'ten 'referandumlu' geçti. YSK, 12 Eylül'e gün verdi, takvimi işletmeye başladı. Yasama süreci henüz tamamlanmadı. Anayasa değişikliğinin iptali için referandumdan önce mahkemeye başvurulabilir mi? Henüz değişiklik gerçekleşmemiş, yürürlük söz konusu değil.
Mahkeme başvuruyu kabul eder, 'görüşme' yönünde karar verirse yeni bir tartışmanın kapılarını açmış olacak. Bu mantıkla anayasa değişiklikleri Meclis aşamasında da, komisyonda müzakere edilirken veya ikinci tura geçerken de Anayasa Mahkemesi'ne taşınabilir.
Paket, Anayasa Mahkemesi'nin yapısında esaslı değişiklik öngörüyor. Şayet paket mahkemenin görüşeceği noktaya geldiyse buna eski üyeler değil, yeni oluşacak mahkemenin bakması gerekmez mi?
Burada en büyük sorumluluk Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın... Mahkeme eğer 367 gibi, 10. ve 42. maddelerin iptali gibi çok konuşulacak karara imza atarsa meşruiyeti tartışmalı hale gelir.
Onun için Anayasa Mahkemesi, büyük ve tarihî sınavla karşı karşıya... Ya 367 gibi ucube karara imza atacak ya da hukukun dediğini yapacak. Yeni bir 367'yi ne Türkiye ne de Anayasa Mahkemesi kaldırabilir. Mahkeme üyeleri umarım bunun farkındadır.
Meclis, 12 Eylül Anayasası'nı değiştirmek için irade ortaya koymuş. Milli irade, yüksek yargıda yapısal değişiklik öngörmüş. 367'ye ulaşılamadığı için son söz millete bırakılmış. Nihai kararı, kurucu irade olan milletin kendisi verecek.
'Evet'in de 'hayır'ın da garantisi yok. Yargı her kararını 'Türk milleti adına' verdiğini söylemiyor mu? CHP milletvekilleri paketi milletten kaçırmak isterken siyaseten yanlış yaptı. Referandumu engellemeye çalışmak yerine halkoylamasının önünü açmak için çaba harcamaları gerekirdi.
Bu noktadan sonra hukuken de siyaseten de en doğru olan, nihai kararı halka bırakmak. Halk ne diyorsa o...


Zaman