Tarihi Belgelerin Işığında Ermeni Sorunu Konferansı

Erzurum Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkilerini Araştırma Merkezi Müdürü Doç

Erzurum Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkilerini Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu Narman Meslek Yüksek Okulunda "Tarihi belgelerin ışığında Ermeni sorunu" konulu bir konferans verdi.
Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürlüğü ile Narman Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğünün işbirliği ile Narman Meslek Yüksekokulu Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa İlçe Kaymakamı Alper Tanrısever, Yüksek Okul Müdürü Doç. Dr. Metin Turan, Belediye Başkanı Ahmet Yücel İşleyen, diğer daire amirleri, ilçede bulunan okul müdürleri ve öğretmenleri, köy muhtarları öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından sinevizyon eşliğinde Müslüman Türk halkına yönelik soykırım belgesel ile anlatıldı.
Belgeselde Ermenilerin yaptığı insanlık dışı katliam, kadınların, çocukların ve yaşlıların nasıl katlettikleri izleyenlerin kanlarını dondurdu.
Sinevizyon gösterisinin ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni İlişkilerini Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "Tarihi belgelerin ışığında Ermeni sorunu" adlı konferans verdi.
Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu "Ermeni meselesi", sadece Türk Dünyasının bir sorunu değil, Ortadoğu'da, Kafkasya'da çıkar ve emelleri olan emperyalist devletlerin hepsini birden ilgilendiren milletlerarası bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi bir gerçektir ki, Ermeni meselesi hiçbir zaman sadece, Ermenilerin hareketi olarak gündeme gelmemiştir. Bugüne kadar Rusya'nın, İngiltere'nin, Fransa'nın, Almanya'nın, Yunanistan'ın desteklemediği hiçbir Ermeni hareketi olmamıştır" dedi.
Kürkçüoğlu, "Emperyalist devletler Ermenilerle izdivaç yaparak, onları Kafkasya'da kendi siyasi ve iktisadi çıkarları doğrultusunda kullanmışlardır. Sözde Ermeni Soykırım yasasını kabul eden ülkelerin, 21. yüzyılda da taşeron güç olan Ermenileri kullanmaya devam edecekleri görülmektedir. Ermeni meselesi günlük politikalarla geçiştirilemez. Uzun vadeli, milli hedefleri belirlenen ve Türkiye'nin milli çıkarları noktasında bir siyaset takip etmek gerekmektedir. Ruslar'ın ünlü tarihçilerinden Kavkaz adlı eserin yazarı V.L.Veliçko, tarihi Ermeni siyasetini, "Ermeniler tarih boyunca devamlı surette efendilerini değiştirmişlerdir. Roma, Bizans, İran, Rus, İngiliz, Fransız, Alman, Türk... Tarih sahnesinde yeni yeni efendi çıktığında, Ermeniler eski efendilerini sistemli olarak satmışlardır" diyerek Ermenilerin tarihi, siyasi ve milli bir şahsiyetten mahrum bir millet oldukları ifade etmektedir. Ermeni Taşnak, Hınçak, Ramgavar Terör Örgütleri için Fransız tarihçisi Jean Laurent'in daha 19120 yılında söylediği şu cümleler gerçekten çok anlamlıdır. Ermeni çeteleri, kendilerine bol para veren ve servet sağlayan devletin hizmetine girerlerdi. Bu devlet, onların istedikleri gibi soygun yapmaları ve katliam girişimlerine izin verdiği sürece sadakatlerine güvenebilirdi."
ERMENİ MESELESİ ERMENİLERDEN DOĞMAMIŞTIR
"Türkiye'deki Ermeni Meselesi, Ermenilerden doğmamıştır. Zira Ruslar Ermenilere el atıncaya kadar, Türkiye'de hiçbir Ermeni hareketi olmamıştır. Rusların eseri olan Balkan hareketine kadar Ermeniler kendi aralarında mezhep mücadelesi yapıyorlardı. Hatta kendi aralarındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için Türklerden yardım dahi görüyorlardı. Rus mezalimine karşı Ermenilerin tek sığınağıdır. 19. ve 20. Yüzyıllarda Ermeni Terör Örgütleri olan Taşnak, Hınçak ve Ramgavar Bitlis, Diyarbakır, Malatya, Zeytun, Urfa, Harput, Sivas, Antep, Maraş, Muş vilayetlerinde isyanlar tertip edilmiştir. 21 Temmuz 1905'de Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid'e Yıldız Camii önünde, Ermeni teröristler tarafından bir suikast düzenlendi. Bu suikastte II. Abdulhamid'in kurtulmasına rağmen 20 askerimiz şehit oldu. 1915-1919 yılları arasında I. Dünya savaşı içinde Rus Ordusu ile ittifak yapan Taşnak, Hınçak ve Ramgavar Ermeni Çeteleri Doğıu Anadolu Bölgesinde; Alaca'Da, Cinis'de, Ilıca'da, Erzurum Merkezde; Yanıkdere'de, Karskapı'da, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında, Erzurum; Yeşilyayla'da Hasankale'de, Tımar'da, Horasan'da, Kars-Subatan'da, Van-Zeve'de, Ağrı'da, Bitlis'de, Iğdır-Oba ve Hakmehmet'te, Nahcivan'da, Zengezur'da ve Azerbaycan'da tam bir Türk Soykırımı gerçekleştirmişler ve bir milyon Türk'ü katletmişlerdir. Savaşla hiç ilgileri olmayan, masum bir milyon Türk, Ermeni Çeteleri tarafından sadece Türk ve Müslüman oldukları için, katledilmişlerdir."
Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü; "Doğu Anadolu Bölgesi'nde Taşnak ve Hınçak Çetelerinin katlettiği bir Müslüman-Türk'e ait 185 toplu mezar ve Türk katliamı ile ilgili Osmanlı, Başbakanlık ve Askeri Tarih Arşivlerinde binlerce belge mevcuttur. Arşivlerimiz açık olup, yerli ve yabancı ilim adamlarının bilgisine ve istifadesine sunulmuştur. Hayatlarında bir kere dahi arşiv görmemiş, belge tanımamış, tarih ve kültürümüzle yakın-uzak ilişkisi olmamış, Batılı ülke parlamenterlerini, tarihimiz hakkında hüküm yürütmesi yorum yapması, yasa kabul etmesi ileme ve akla sığacak bir davranış değildir. Doğu Anadolu Bölgesi'nde katliamlara "Türk Soykırımı"nın yaşandığı gerçeğini anlatamadığımız için, hayali Ermeni senaryoları dünya kamuoyunda gerçekmiş gibi kabul edilmeye başlandı ve Türk Milleti olarak hak etmediğimiz saldırılarla muhatap olmak zorunda kaldık. 25 Eylül 1919 tarihinde Erzurum'a Amerika Birleşik Devletleri'nden General Harbord başkanlığında bir inceleme heyeti gelmiştir. Bu ABD'li heyet, Yanıkdare'de Karskapısı'nda, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında, Türk insanına yönelik katliama tanık olduklarında, "Hz. İsa'nın kulları nasıl böyle bir katliam yapabildiler" hükmüne varmışlardı. General Harbord, Erzurum ve çevresinde gördüğü vahşet karşısında dehşete düşmüş ve o kadar üzülmüştür ki, Erivan'da Taşnak katillerinin ellerini sıkmama cesaretini gösterebilmiştir."
PARLEMENTOLARINDA SOYKIRIM YALANINI KABUL EDEN ÜLKELERİN KENDİ VATANDAŞLARI BİLE ASIL SOYKIRIMI ERMENİLERİN YAPTIĞINI SÖYLÜYORLAR
Doç. Dr. Kürçüoğlu, "Amerikalı General Harbord'un, Erzurum içindeki incelemeleri sırasında, bizzat kendisi Türk tarafına şöyle bir soru yöneltmiştir: "Daha önceden Erzurum'da Ermeni çoğunluğu var mı idi?" Bu soru üzerinde Erzurum Belediye Başkanı Zakir (Gürbüz) Bey, Amerikalı Generali pencere önüne çağırarak Gez ve Kavak Mezarlıklarını gösterip, "Bunlar hep Türk mezarlarıdır. Şehrin öteki yerlerinde de bunların on katı Türk mezarlığı daha vardır. Şimdi iyi bakın, çevresi duvarlarla çevrili küçük bir mezarlık var. O da Ermenilerin mezarlığıdır. Şimdi Ermeniler mi? Türkler mi çok anladınız mı? Ermeniler ölülerini yemediler ya! Erzurum'un ölüsü de Türk, dirisi de Türk!" diyerek tarihi cevap vermiştir. Gerçekten de Erzurum bin yıldan beri, toprağının altı ile üstü ile Türk vatanıdır. İlelebed de Türk Vatanı olarak kalacaktır. Hiçbir tarihi temeli olmayan, 24 Nisan 1915 Sözde Ermeni soykırımı, gerçek dışı ve hayal mahsulü iddialardır. Ermeni propagandası ile "Soykırım" iddiasını tarihi bir zemine dayandırmak mümkün değildir. Osmanlı Hükümeti'nin 27 Mayıs 1915 tarihli çıkardığı kanun, bir soykırım kanunu değil, "Tehcir" kanunudur. Tehcir kanunu, tüm Anadolu'da yaşayan Ermenilere uygulanmamıştır.. 27 Mayıs 19115 tarihli bu kanun, Müslüman Türk ahaliye yönelik katliam yapan Taşnak, Hınçak ve Ramgavar Ermeni Çetelerin kapsamakta idi. I. Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesinde Ruslarla savaşmak zorunda kalan Türk Ordusu, cephe gerisinde de, Ermeni çeteleri ile savaşmak zorunda kalmıştır. Osmanlı hükümeti cephe gerisini Emniyet altına almak, savunmasız, savaşla hiç ilgileri olmayan Müslüman Türk ahaliyi koruyabilmenin tek çözümünü, Ermeni Taşnak ve Hınçak çetelerini, o dönemde Osmanlı sınırları içinde bulunan Suriye'ye toplu olarak göç ettirmekle bulmuştur. Osmanlı Devletinin bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik, iç ve dış tehdidi ortadan kaldırmak için başvurduğu haklılığı tartışılmaz ve üstelik o günün koşulları içinde uygar olarak nitelenebilecek bu uygulama, ne yazık ki 86 yıldan beri "Soykırım" olarak takdim edilmektedir. 1915 yılında uygulanan bu yer değiştirme kararında göçe tabi tutulan Taşnak, Hınçak çetelerinin van ve mallarını teminat altına alacak tedbirlerde esirgenmemiştir. Ayrıca yolculuk esnasında Ermenilerin her hangi bir saldırıya uğramalarının engellemek amacıyla, çeşitli güvenlik tedbirleri de alınmıştır. Tarihte başta Talat Paşa olmak üzere, hiçbir Osmanlı Devlet Adamının kendi eliyle imzaladığı ve Ermenilere yönelik soykırımı emreden belge ve bilgi yok"
ÇOK ESKİ TARİHLERE GİTMEYEDE GEREK YOK ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLARI BİLMEK İÇİN
Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, "1973-1995 yılları arasında Ermeni Terör Örgütleri olan; ASALA ve Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları tarafından, 21 yabancı ülkede Türk Diplomatlarına yönelik 199 eylem yapılmıştır. Bu eylemlerde, çoğu diplomat 41 şehit 161 yaralı verdik. Eylemlerin yapıldığı ülkelere göre Fransa, 54 eylem ile birinci sırada yer almaktadır. Maalesef Türk diplomatları görev yaptıkları ülkelerde, ASALA Terör Örgütü'ne karşı gerekli şekilde korunmamışlardır. Oysa şehit edilen diplomatlarımız bu devletlerin koruması ve güvencesi altında olmaları gerekirken, maalesef ASALA katilleri bu ülkelerde ya yakalanmamış yada yakalanan teröristler gerekli cezalara çarptırılmadıklarını söyledi. Hatta 20 yy sonlarında 1992 den günümüze kadar kardeş ülke Azerbaycan Türklerinin yaşadığı Hocalı, Kelbecer ve karabağda yaptıkları katliamları unutmadık hemde 20 yy dünyasının gözleri önünyapılan bir katliam ama tüm dünya bu katliamları görmezden gelip bir yalan üzerine parlamentoların da kararlar alıyorlar" dedi.
Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu konferansın son bölümünde ise şunları söyledi; "Bu sorunların temelinde bizim kendimizi anlatamamamız dan kaynaklanmaktadır Ermeniler 24 Nisan tarihinde yabancı ülkelerde kapı kapı gezerek sözde soykırım gününü insanlara anlatarak tüm dünyayı kandırıyorlar oysa biz kendi haklı olduğumuz davayı anlatmıyoruz gerekirse bizde kapı kapı gezip haklı olduğumuz bu davayı belgeleriyle hamde yabancıların kendi arşivlerindeki belgelerle anlatıp soykırım meselesinin bir yalan olduğunu anlatmalıyız bu iş eğitimle ve bu gençlerle olacak inşallah."
Konferansın ardından Narman Meslek yüksek okulu müdürlüğünce hazırlanan Plaket Kaymakam Alper Tanrısever tarafından Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu'na takdim edildi.