Canlı Hayvan Ve Et İthalatı

Adana Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Baş, et fiyatlarının hızla yükselmesinin ardından gündeme getirilen et ithalatı kararının, soruna çözüm getirmekten öte sıkıntıların katlanarak büyümesine yol açacağını söyledi

Adana Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Şaban Baş, et fiyatlarının hızla yükselmesinin ardından gündeme getirilen et ithalatı kararının, soruna çözüm getirmekten öte sıkıntıların katlanarak büyümesine yol açacağını söyledi.
Şaban Baş, yaptığı açıklamada, vatandaşa ucuz et yedirmeyi hedefleyen canlı hayvan ve et ithalatı kararının, sadece büyük üreticileri değil, geçimlerini bu şekilde sağlayan binlerce küçük işletme ve aileyi de derinden sarsacağını ve sektörde derin yaralar açacağını savundu. Baş, "Geçici olarak yaşandığına inanılan et fiyatlarındaki artışa çözüm olarak düşünülen böylesine kapsamlı bir ithalat kavramı, Türk hayvancılık sektörünün tamamen yok olmasına neden olabilecek ve ülkemizin dışa bağımlı olduğu
sektörlere bir yenisinin daha eklenmesini sağlamaktan öte bir işe yaramayacaktır" dedi.
Et fiyatlarının spekülatif olmadığını, Türkiye'de geride bıraktığımız son yıllarda ağırlıklı olarak yapılan koyun ihracatına bağlı olarak hayvan sayısının düştüğünü kaydeden Baş, "Şu anda üreticiden kilosu 15-16 TL'ye alınan et market reyonlarında 40-50 TL'ye satılıyor. Bu fark besicinin cebine girmiyor. Arada spekülatörler kazanıyor. Piyasada satılan etin fiyatı, kesinlikle besicinin elinden çıkan fiyat değildir" diye konuştu.
Son yıllarda tarım sektöründe önemli sıkıntılar yaşandığını, bu kesimin toparlanabilmesine yönelik kararlar beklenirken, hayvancılık sektörüne de yeni bir darbe vurulmak istendiğini kaydeden Baş, "2003-2009 yılları arasında enflasyon yüzde 61, yem fiyatları ise yüzde 67 artarken, et fiyatlarındaki artış ise ancak yüzde 24'lerde kalmış ve üreticiler büyük sıkıntılar yaşamıştı. Ancak girdilerdeki büyük artışa karşın etin neden ucuzladığı kimsenin aklına bile gelmemişti. Şimdi ise et ithalini gündeme
getirmek isteyenler buna gerekçe olarak Türkiye'de dünyanın en pahalı etinin satıldığını gerekçe göstermek istemektedirler. Oysa ülkemiz, başta benzin olmak üzere tarım ve hayvancılığın önemli girdilerinde de dünya şampiyonudur. Et fiyatları açısından ABD, Avustralya ve Avrupa ülkelerini örnek gösterenlerin bu ülkelerdeki yem ve diğer girdi fiyatlarını incelemelerinde de yarar görüyoruz. Sektörde ihtiyaç duyulan tüm girdiler pahalı iken, etin fiyatının düşmesini beklemek sağduyulu bir yaklaşım değildir. Et
ithalatının başlamasıyla birlikte geçimlerini bu şekilde sağlayan tüm besici ve üreticilerin de sonu hazırlanmış olmaktadır. Böylelikle de Türkiye tümüyle ithal ete muhtaç olduğu bir sürece sürüklenmiş olacaktır. Hayvancılık sektörünün desteklenerek binbir güçlük altındaki besicilerin kalkındırılması gerektiği bir dönemde böylesine acımasız kararların yürürlüğü konulmasını son derece üzüntüyle karşılıyoruz. Destekleme önlemlerinin yanı sıra, sektördeki KDV'nin yüzde 8'den 1'e düşürülmesi ile hem et
fiyatlarının düşürülerek vatandaşın beklentilerine cevap verilebilmesi hem de besicilerin desteklenmesi mümkün iken, dışa bağımlılığın yolunu açan bu kararı hayvancılığa indirilen bir darbe olarak değerlendiriyoruz. Hükümet bu kararı derhal durdurmalı ve ithalat yasağı devam etmelidir'' dedi.
Sektörde hayvanların bir bölümünün eti, bir bölümünün ise sütü için beslendiğini, son yıllarda yem fiyatlarının hızla yükselmesinin yanında, süt fiyatlarının da düşmesinin, sütü için beslenen hayvanların kesime gönderilmesine yol açtığını ifade eden Baş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Süt hayvanının beslenmesinde sütün fiyatı kadar, yem fiyatları da belirleyici olmaktadır. Bu nedenle hayvanı beslemenin, önemli bir maliyeti vardır. O maliyeti belirleyen temel faktör ise yem fiyatlarıdır. Yem fiyatlarının, et fiyatlarına oranla sürekli yükseldiği bir ortamda, üretici gelirini belli bir düzeyde tutabilmek için elindeki hayvanlarını kesmek zorundadır. Bu şartlar altında belirli bir süre sonra stokların tükenmesi nedeniyle et fiyatlarının artması kaçınılmazdır. Nitekim 2007 ve 2008
yıllarında kesilen hayvan sayısının toplam hayvan sayısına oranı yüzde 40 artmıştır. Sorunun nedeni TÜİK rakamlarıyla da somutlaşmaktadır. Buna göre; 2008 yılında kırmızı et üretimi, bir önceki yıla göre toplamda yüzde 16,18 oranında azalarak 482.458 ton olmuştur. Sığır etinde yüzde 14,20, koyun etinde yüzde 17,69, keçi etinde ise yüzde 43,02 azalış olmuştur. Ticaret Borsalarımızın kayıtlarına göre ise kırmızı et üretimi yılda 1 milyon 200 bin ton olarak gerçekleşmektedir. Bu rakamları 2009 yılı ile
kıyasladığımızda ise azalmanın devam ettiğini ve et üretiminde yüzde 21 oranında düşüş olduğunu görüyoruz. Besicilik, Türkiye'de 17 milyon insanın geçimini sağladığı tarım sektörüyle birlikte büyüyen son derece önemli bir sektördür. Devletten yeterli destek alamayan milyonlarca insan et, süt üreterek, az kazançla kimseye yük olmadan hayatını sürdürebilme çabasındadır. O nedenle üreticinin süt ve yem fiyatları karşısında aciz bir duruma düşürülerek beslediği hayvanını kesmek gibi bir anternatife
yönlendirilmesinde hiçbir yarar bulunmaktadır. Bu nedenle gereken destek ve önlemler alındıktan sonra, gebe hayvan, süt kuzusu ve düve kesim yasağının denetlenmesine yönelik çalışmalar artırılmalı, özellikle canlı hayvan sayısının kayıt altına alınarak reel hayvan nüfusu belirlenmeli ve Türkiye'nin, damızlık düve veya altı aylık erkek dana açığı çözümlenmelidir. Yem sıkıntısının aşılabilmesine dönük olarak, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunda bulunan tarım arazilerinin cüzi fiyatla
besicilik yapan vatandaşlarımıza kiralanmasının da bu alanda önemli bir rahatlama yaratacağına inanıyoruz".