Dünya basınından özetler 12 Nisan 2010

Rusya'da düşen Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczysnki'nin de içinde yaşamını yitirdiği uçak dünya basınında oldukça geniş yer buldu.

Dünya basınından özetler 12 Nisan 2010
Haftaya başlarken, Rusya'da uçak kazasında ölen Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczysnki ve beraberindeki 95 kişi için bir haftalık yas ilan edilmesi ve bu kazaya ilişkin değerlendirmeler İngiltere gazetelerinde geniş yer tutuyor.
Independent gazetesi kazanın ardında pilotaj hatası ve "VIP – çok önemli kişi sendromu"nun olabileceğini öne çıkarıyor.
Habere göre kazaya Cumhurbaşkanı Kaczysnki’nin Smolensk'teki Katin katliamının 70. yıldönümü için anma törenlerine yetişebilme endişesi neden olmuş olabilir.
Uçuş güvenliği uzmanı Viktor Timoşkin, "Hava trafik kontrol dairesi, pilottan uçağı Moskova ya da Minsk'e yönlendirmesini istedi. Pilotun bu bilgiyi Cumhurbaşkanı'na ilettiğine ve kesinlikle Smolensk'e inmesi yolunda bir yanıt aldığına eminim" diye konuştu. Kaczynski'nin bulunduğu uçak, Rusya'nın Belarus sınırına yakın Smolensk kentindeki havaalanı yakınında düşmüştü.
Katyn'in laneti
Guardian'ın "Katyn'in laneti" başlığını taşıyan başyazısında ise, yaşanan trajedinin büyük siyasi sonuçları olacağına dikkat çekiliyor.
"Uçağın düştüğü yerin sembolik anlamı kaçınılmaz. 1940 sonbaharında Katin ormanlarında Stalin'in gizli polisi 20 binden fazla Polonyalıyı katletti. Gorbaçov'un yirmi yıl önceki itirafına, Vladimir Putin'in anma törenlerine katılacak ilk Rus lider olmasına rağmen, çoğu Rus vatandaşı, bunun Polonya'nın ürünü bir entrika olduğu görüşünde. Ancak bazen semboller, bir şeyin anlaşılmasına engel olabilir.
"Lech Kaczysnki, hem ülke içinde hem de dışında kutuplaşmalara neden olan bir figürdü. Polonya'nın Avrupa Birliği'ne katılmasından bir yıl sonra cumhurbaşkanı oldu ama George Bush'un Amerika'sıyla ilişkide olması tercih etti. Ülkesini Rusya'ya karşı daha güvenli kılacağını savunarak Washington'un füze savunma sisteminin bazı bölümlerini Polonya'ya yerleştirmesi için lobi yaptı.
"Gürcistan ve Ukrayna'nın Nato'ya üyelik girişimlerini teşvik etti. Ancak son on yılın milliyetçi ışığı donuklaşmış görünüyor. Merkez sağ görüşteki başbakan Donald Tusk, Rusya ile ilişkileri inşa etmek için yoğun çaba sarfetti, sonucunda Katin anma törenine kendisi ve Putin'in katılmasında bir güçlük yaşanmadı. Ama cumhurbaşkanından ayrı seyahat etmesinin bir sebebi de buydu.
"Bu trajedinin Polonya'da ciddi siyasi sonuçları olacaktır. Ama Putin ve Tusk, kazaya ilişkin soruşturmanın şeffaflığını garanti altına almalılar. Polonya - Rusya ilişkilerinde ihtiyaç duyulan son şey, Katin hayaletinin yeniden hortlamasıdır."
İngiltere'de seçim hazırlıkları
İngiltere'de iktidardaki İşçi Partisi, 6 Mayıs'taki genel seçimler için kampanya sürecinde ikinci haftaya girilirken bugün parti programını ilan etmeye hazırlanıyor.
Başbakan Gordon Brown, İşçi Partisi'nin dördüncü bir dönem daha görevde kalması halinde "ekonomiyi yeniden inşa etme, toplumsal yenilenme ve siyasete olan güveni sağlamlaştırma" vaadinde bulunuyor.
Independent gazetesi, Brown'un programında Tony Blair görevdeyken karşı çıktığı hastane politikasının kilit önem taşıyacağını belirtiyor. İşçi Partisi, ekonomik kriz nedeniyle büyük kamu harcamaları yapılacağı yolunda taahhüt altına girmeyecek olsa da, Başbakanın, kamu hizmetlerinde kaliteyi mükemmelleştirme ihtiyacına vurgu yapacağı belirtiliyor.
Ana muhalefetteki Muhafazakar Parti'nin lideri David Cameron, İşçi Partisi'nin hiç bir yeni fikri olmadığını savunurken Liberal Demokratların lideri Nick Clegg, partiyi daha adil bir İngiltere inşa etme konusunda güvenilmez olarak nitelemişti.
Bu arada Times gazetesi İşçi Partisi'nin göçmen işçileri İngilizce konuşma koşulu getirme önerisini öne çıkarıyor. Parti programına göre kamu sektöründe çalışan herkesin İngilizce konuşuyor olması beklenecek.
Batı Şeria'da özel izin belgesi
Guardian gazetesi, İsrailli insan hakları savunucularının, orduya Filistinlileri ya da yabancıları, casus ya dışarıdan sızan kimse olarak damgalama yetkisi verecek yeni talimatları engellemeye çalıştıklarını aktarıyor. İnsan hakları gruplarının aktardığına göre, yeni talimat gereği Batı Şeria'da yaşayan Filistinliler ya da yabancılar, İsrail'in hazırladığı özel izin kağıdı bulunmadığı takdirde, 72 saat içerisinde sınır dışı edilme ya da yedi yıla kadar hapis cezasına çarptırılma riskiyle karşı karşıya kalacak. Ancak İsrail'in geçerli izin ya da vizeyle neyi kastettiği net değil.
Batı Şeria'daki Filistinli nüfusun kayıtları 2000 yılından bu yana fiilen İsrail'in kontrolünde. İsrail, 2007'de tek seferlik hak tanınması dışında, yabancı ülke vatandaşlarının ziyaret izinlerini yenilemeyi ya da işgal altındaki topraklarda kalıcı oturma izni başvurularını dondurmuş durumda. Bunun sonucu olarak, Batı Şeria'daki çoğu Filistinli, resmi bir statüleri bulunmadan yaşıyor ve yeni talimat bu kişileri korunmasız kılıyor.
İsrail ordusu ise talimatların amacını, "bölgede yasadışı kalanların ihraç edilmesi" olarak açıklıyor.
Yunanistan'a yardım mekanizması
Financial Times gazetesi, Euro bölgesi ülkelerinin dün Yunanistan'a 30 milyar Euro’luk yardım mekanizması oluşturma kararına manşetten yer veriyor.
Euro bölgesine üye ülkeler, Yunanistan'a yüzde 5 faizle 30 milyar euro tutarındaki kredinin önünü açtı. Dün telekonferansla varılan anlaşmaya göre, Uluslararası Para Fonu IMF'nin 15 milyar euroya kadar ek katkı yapabileceği konuşuluyor. Lüksemburg Başbakanı Jean Claude Juncker ise "Bu anlaşma, piyasaların beklediği şekilde Yunanistan'ın nasıl kurtarılacağına açıklık getiriyor." dedi.
Amnesty'den İngiltere'ye çağrı
Independent gazetesi, Uluslararası Af Örgütü'nün (Amnesty International) İngiltere'ye ilişkin raporuna geniş yer ayırıyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda, İngiltere'nin terör zanlılarını insan hakları sicili şüpheli bulunan ülkelere gönderme yolundaki diplomatik anlaşmalara itimat etme politikasının, işkenceyi ve hukuka aykırı gözaltı vakalarını önlemekte yeterli olmadığı ifade edildi.
Örgüt, İngiltere hükümetinin işkence yapılmayacağına dair "hiç bir değeri bulunmayan" anlaşmalara dayanarak yabancı ülke vatandaşlarını sınır dışı etme uygulamasına son vermesini istedi. Örgüt, İngiltere'nin yaptığı anlaşmalara rağmen, 2007 yılında sınır dışı edilen iki Cezayir vatandaşının, ülkelerine döndüklerinde kötü muameleye uğradıklarını savundu.
Papa'ya 'insanlığa karşı suç davası' açılır mı?
Guardian gazetesinin haberine göre İngiltere'nin önde gele ateist yazarlarından Richard Dawkins ve gazeteci Christopher Hitchens, Papa 16'ıncı Benediktus'un Eylül ayında İngiltere ziyareti sırasında tutuklanması olasılığını soruşturuyor.
İkili, Papa'nın Katolik kilisesi papazlarının çocuklara yönelik taciz vakalarını örtbas ettiği gerekçesiyle, insanlığa karşı suç işlemekten sorgulanması gerektiğini savunuyor. Papa'nın 1985'te Kardinalken yazdığı bir mektup ortaya çıkmıştı.
Papa olmadan önceki adıyla Kardinal Joseph Ratzinger, 1985 yılında yazmış olduğu mektupta 'Amerikalı pedofil bir papazın görevden alınmasına Kilise'nin, evrensel anlamda hayrı adına' karşı çıkıyordu.
Vatikan, Papa'nın devlet lideri olması sebebiyle dokunulmazlığı bulunduğunu savundu. Avukatlar ise Vatikan'ın Birleşmiş Milletler'e tam üye olmamasından hareketle İngiltere topraklarına ayak bastığında tutuklanabileceğine inanıyor.