Hikmet Bila: Diplomatik terbiye dersi

Vatan gazetesi yazarlarından Hikmet Bila Türkiye'ye gelen Almanya Başbakanı Angela Merkel'in görüşme talebini reddeden Baykal ve Bahçeli'nin bu tutumunu kaleme aldı.

Hikmet Bila: Diplomatik terbiye dersi
Diplomatik terbiye dersi
Almanya Başbakanı Merkel’in ziyaretiyle ilgili söylenecek fazla bir şey yok. Yıllardır, “vermeden alma” nın formülünü bulan bu “Batılı dostlar” ın ziyaretleri heyecan vermiyor artık. Bu ülkede “almadan verenler” oldukça, istedikleri gibi gelip, eğlenip, dalgalarını geçip gidiyorlar.

Ziyaretin farklı bir tarafını vurgulamak istiyorum. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Merkel’in bir resepsiyonda “ayaküstü 5 dakika” görüşme talebini reddettiler.

Çok iyi yaptılar.

Tamam anladık, Türkiye’deki ana muhalefet partisi CHP’yi ve ondan sonra gelen en büyük parti MHP’yi yok sayma anlayışı uzun zamandır sürüyor. İçerde de sürüyor, dışarda da sürüyor. Ama diplomatik terbiye diye de bir şey var kardeşim. Türkiye’nin ana muhaelefet liderine, “ayaküstü 5 dakika” görüşme önermek ya da “resepsiyona arka kapıdan girerek görüşme” talebinde bulunmak, herhalde diplomasi tarihine geçecek bir rezalettir.

Neyse ki, Baykal ve Bahçeli, bu maskaralığa geçit vermemişler. İyi etmişler.



DP’de ikinci aşama başlarken


2007 seçimlerinden önce nereden ve kim tarafından sokulduğu belli olmayan çomakla son anda devre dışı kalan Demokrat Parti (DP), merkez sağdaki boşluğu doldurmak üzere çıktığı yolda yeni bir aşamaya gelmiş görünüyor. Geçtiğimiz pazar günü DP’nin İstanbul’da düzenlediği “Büyük Türkiye Buluşması”, aynı kökten geldiği, aynı kaynaktan beslendiği halde yıllarca ayrı kalan iki kanadın, (DYP ve ANAP) artık kaynaşmaya başladığını gösteriyordu.

Kaynaşma, elbette tabanda kaynaşmaydı.

Çatıdaki kaynaşma, deneyimli politikacı Hüsamettin Cindoruk’un maharetiyle ve onun liderliğinde zaten aylar önce sağlanmıştı.

Ama kaynaşmaya başlayan tabanın beklentisi artık partinin atağa kalkması... DP’lilerin beklentileri de umutları da yüksek. 12 Eylül’den sonra bile sıfırdan başlayıp iktidar partisi yaratan bir “ekol”den gelen Cindoruk ve ekibine güvenleri de yüksek. Bu ekol, başkalarına kaptırdığı oyları geri almada bir hayli deneyimli...



Sigara cezasının geldiği nokta


Casablanca filmini bilmeyen var mı? 1942’de yapılan ve tüm zamanların en iyi aşk filmleri arasında yer alan bu filmi unutulmaz kılan o kadar çok şey var ki...

Üç dalda Oscar ödülü alması mı dersiniz? Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’ı efsane haline getiren oyunculuk başarısı mı dersiniz? Aşkın, özverinin, ilkeli olmanın o gün bugündür dillere destan olan öyküsü mü dersiniz?

Ya da yine o gün bugündür unutulmayan “Bir daha çal Sam” sözünü mü?

İşte o filmi geçenlerde yayınlayan Gold Max kanalına bizim RTÜK 50 bin lira ceza kesmiş. Gerekçe, başrol oyuncusu Bogart’ın sigara içtiği görüntülerin mozaiklenmemiş olması...

İşte, Türkiye’de sigara yasağının geldiği nokta ne yazık ki burası... Bir sinema klasiğine, bir büyük sanat eserine, Türkiye RTÜK’ü oy çokluğu ile sansür uygulayabiliyor. Üstelik geçmişe dönük olarak...

Bir başka demokraside böyle bir uygulama var mıdır, bilmiyorum. Bir ülkedeki bir kurulun, yapımcısı, yayıncısı belli, uluslararası niletikteki bir sanat eserine böyle bir müdahalede bulunmaya hukuksal ve sanatsal olarak hakkı var mıdır, onu da bilmiyorum.

Bilenler vardır herhalde.