ESİAD Başkanı Şükürer: Hep direksiyonda kalan asker ve bürokrasi, demokrasi istemedi

Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer, Türkiye'de bürokratik ve askeri vesayetin hep direksiyonda kalarak de

Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer, Türkiye'de bürokratik ve askeri vesayetin hep direksiyonda kalarak demokrasi istemediğini söyledi. Laik kesimin demokratik değişimlere tepkisinin travmatik olduğunu belirten Şükürer, bu kitlenin en büyük kusurunun, demokrasi için bedel ödememesi olduğunu vurguladı.

CHP'nin "Kral çıplak" diyerek kendisini yeniden tanımlaması gerektiğini kaydeden ESİAD Başkanı Şükürer, Yeni Asır Gazetesi'nde yayımlanan röportajında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için, "Toplumun vidalarını gevşeten deli yürek bir başbakanımız var." ifadelerini kullandı. "Umarım laik kesim de kendi cesur, yürekli liderini bulur." diyen Şükürer, Başbakan Erdoğan'ın Pandora'nın kutusunu açan cesur lider olduğunu ifade etti.

Sıtkı Şükürer, Türkiye Cumhuriyeti'nin İttihat ve Terakki Fırkası ile başlayan 100 yıllık bir ideolojisi bulunduğunu, bu yapının kendisine göre bir devlet planladığını söyledi: "28 etnik grup vardı. Model olarak devletten hareketle millet oluşturuldu. Daha sonra yoğun bir şekilde Türklük kavramı bu insanların üzerlerine oturtuldu. Ulus devlet anlayışı içinde Müslüman kimlikler sınırlı yaşanmaya başladı. Farklı etnik gruplar, Türklük çatısı altında birleştirilmeye çalışıldı. Bu proje tam olarak başarıya ulaşamadı. Önce Güneydoğu'da aksama oldu. Orada yaşayanlar dışarıdan gelmemişti, bu yüzden eğik başlı değillerdi ve bugüne kadar da etnik kimliklerini korumayı başardılar."

ESİAD Başkanı Şükürer, Türkiye Cumhuriyeti'nin dini ve etnik kimlikleri bastırarak yeni bir Türk kimliği oluşturmak istediğini, gelinen noktada bunun Kürt kimlikli yurttaşlardan kabul görmediğinin anlaşıldığını söyledi. Muhafazakârların ve Kürtlerin bugün evrensel demokrasiye, laik kitleye göre daha yakın bir görüntü verdiğini ifade eden Şükürer, "AK Parti'nin iktidara gelmesiyle laik kesimde tedirginlik oluştu. Etnik ve dini kimlikleri nispeten daha az örselenen Kürtler ile muhafazakâr kesimler, laiklere göre evrensel demokrasi ilkelerine daha yakın durdu. Liberal ekonomi, Avrupa Birliği projesi, insan hakları ve askeri vesayetin kaldırılmasına daha sıcak baktılar. Zira demokrasi, öncelikli olarak hazmedilmiş kimlikleri gerektirir. Cumhuriyet değerleriyle ve temel alt kimliklere mesafeli yetiştirilen insanlar, bu boşluğu Atatürk'le doldurma arayışına girdi. Atatürk'e, bir devlet kurucusunun ötesinde kutsallık yüklediler." dedi.

Sıtkı Şürüker, cumhuriyetin yaşaması için toplumsal uzlaşmanın çok önemli olduğunu vurguladı: "Uzlaşı, tarafları gerektirir. Laik kesim, dağınık olduğu ve uzlaşı masasında taraf olarak kendisini hissettirmediği için muhafazakârlar ve Kürtlerin yolu engelsiz görünüyor. Laiklere göre çok öndeler. Türkiye'de evrensel demokrasi hayata geçemeyecekse örgütlenemeyen, kendini tarif edemeyen ve özgüvensiz laik kitle yüzünden olacaktır. Bu haliyle laik kitle. denge fonksiyonu icra edemez."