Ak Parti'de Mehmet Akif Ersoy'u Anma Etkinliği (1)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'u anma töreninde yaptığı konuşmada, "Biz bugün Filistin diye, Gazze diye, Kudüs diye sesimizi yükseltiyorsak, Akif'e kulak verdiğimiz için, onun cesaretini miras devraldığımız için sesimizi yükseltiyoruz" dedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'u anma töreninde yaptığı konuşmada, "Biz bugün Filistin diye, Gazze diye, Kudüs diye sesimizi yükseltiyorsak, Akif'e kulak verdiğimiz için, onun cesaretini miras devraldığımız için sesimizi yükseltiyoruz" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından düzenlenen "Vefatının 74. Yılında Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı"na katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, sözlerine, "Asım'ın nesli olan siz değerli kardeşlerimi en kalbi duygularla selamlıyor, Mehmet Akif'i hürmetle, minnetle, rahmetle anıyorum" diyerek başladı. Mehmet Akif gibi büyük bir mütefekkiri vefatının 74. sene-i devriyesinde yad ettikleri için gençleri yürekten tebrik ettiğini belirten Erdoğan, "Merhum
Mehmet Akif Ersoy'u ben de sizler gibi minnetle, hürmetle yad ediyor, mekanı cennet olsun diyor, millet olarak kendisine bir kez daha şükranlarımızı sunuyorum. Ne mutlu bizlere sizlere ki, ne mutlu sizlere ki Mehmet Akif gibi pak bir ruhu, temiz bir vicdanı yad etmek için, onun yüksek ideallerini, davasını, aşkını, heyecanını paylaşmak için bugün buradasınız" dedi.

"ASIM, BUGÜN SİZLERSİNİZ"
Mehmet Akif'i hakkıyla anmanın, ona minnet borcunu ödemeyi gerektirdiğini vurgulayan Erdoğan, "Mehmet Akif'e minnet borcunu ödemek ise onu okuyarak, anlayarak, hissederek ancak ödeyebiliriz. Onu hakkıyla anmak ve layık olmak Akif'i düşünceleriyle, dünya görüşü ile, güç karşısındaki asil duruşuyla tanımlamayı gerekir. Çanakkale şehitlerimizin ruhu da bizi millet kılan, büyük saldırılar karşısında ayakta tutan, mana da Akif'in Safahat'indedir. Akif'in destanındadır. Onun idealindeki genç Asım'dır. Asım,
adaleti, hakkaniyeti, vicdanı, merhameti; kesinlikle bu özelikleri temsil eder. O hayali bir kimlik, yaşanmamış bir roman ya da film kahramanı değildir. Keza Asım ve Asım'ın temsil ettiği değerler sistemi hiçbir zaman tarihte kalmış, efsaneleşmiş, mitolojik bir kavram da değildir. Asım dün, yani düveli muazzamanın topuyla, tankıyla üzerimize geldiği dün Mehmet Akif'ti; bugün ise sizlersiniz. Asım bugün lisede sınıfındadır, üniversite amfisindedir, kütüphanededir, fabrikada işçi, mühendis olarak, hastanede
doktor, hemşire olarak alın teri dökmektedir. Asım askerde Mehmetçiktir. Memleketin en ücra köşelerinde öğretmendir Asım. Asım, gücün, zulmün, zorbalığın karşısında asla boyun eğmeyendir. O, hakikati eğip bükmeyendir. O, şartlar ne olursa olsun hakkı tutup kaldırandır."
Mehmet Akif Ersoy'un sadece parçalanan Osmanlı için, kendi milleti için değil bütün mazlumlar, mağdurlar için gözyaşı döktüğünü anlatan Erdoğan, hepsinin sızısını yüreğinde hissettiğini söyledi. Mehmet Akif'in bu toprakların adeta vicdanı olduğunu, işgale karşı çıktığı kadar yolsuzluğu karşı durduğunu da belirten Erdoğan, "Kahramanlığı övdüğü kadar, geri kalmışlığı yermiştir. Bilimi yücelttiği kadar, hikmeti de yüceltmiş, insan merkezli bir medeniyeti övmüştür. Akif, Çanakkale dediği kadar İstanbul da,
Ankara da, İzmir de; Kurtuluş Savaşı dediği kadar Filistin demiştir, Medine demiştir, Kahire demiş, Pakistan'ı, Bangladeş'i, Kosova'yı, Arnavutluk'u, Makedonya ve Bosna'yı dilinden düşürmemiştir" diye konuştu.

"İSTİKLAL MARŞI, MİLLETİN SERENCAMIDIR"
Başbakan Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un kalemiyle yazmaktan ziyade kalbiyle yazan bir şair olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Akif sadece İstiklal Marşımızın şairi, sadece milli şairimiz değildir. Mehmet Akif, sadece Çanakkale'nin de şairi değildir. Akif, bir şair olmanın çok ötesinde bir münevver, bir mütefekkir, bir gönül insanıdır. Her an dudaklarımızdan dökülen İstiklal Marşı esasen bir milletin serencamı, bir ülkenin topyekun felsefesidir. Akif'in tüm şiirleri ve fikirleri bizi biz eden, bize ışık tutan, bizim yolumuzu aydınlatan birer meşaledir. Öyle derdi merhum Mahir İz Hocam; 'Safahat'ı yastık altı kitabı olarak
kullanın' derdi. Yani Safahat'ı yastığınızın altına koyacaksınız ve gece onu okuyarak uyuyacaksınız. Ama heyhat onunla büyümek, onunla yürümek, bambaşka bir heyecan, bambaşka bir aşk. Eğer biz bugün Pakistan diyorsak, Bangladeş, Somali, Haiti, Şili diyorsak, Mehmet Akif'ten aldığımız ilhamla diyoruz. Biz eğer bugün Kabil, Bağdat, Beyrut diyorsak, Akif'ten aldığımız ruhla diyoruz. Biz ülkemizde de, bölgemizde de kardeşlik diyorsak, dayanışma, paylaşmak diyorsak, Akif'le gönlümüzü zenginleştirdiğimiz için
diyoruz. Biz bugün Filistin diye, Gazze diye, Kudüs diye sesimizi yükseltiyorsak, Akif'e kulak verdiğimiz için, onun cesaretini miras devraldığımız için sesimizi yükseltiyoruz."
Başbakan Erdoğan, konuşmasında Mehmet Akif'in Asım'ı tarif ettiği şu şiiri de okudu:
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım
Boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam
Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim
Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu
İrticaın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?"
(MÜG-CC-Y)