HAÇLI SEFERİ VE KILIÇDAROĞLU

Latif Şimşek

Latif Şimşek

Silah kimin elindeyse kuralı o koyardı.

Sonra, “altın/para” kimdeyse onun dediği oldu.

Ve sonunda, silahı olan altını ele geçirdi ve elinde silah cebinde altın/para olan, kuralları daha kesin ve acımasız belirlemeye başladı.
Parası ve silahı olanlar son 150 yılda birbirlerine dokunmamak adına örgütlendiler. Madem, silah ve paranın gücünü paylaşıyorlardı, neden birbirleriyle savaşacaklardı ki?
Elinde silah cebinde para olmayan, gariban insanların, uzak ülkelerin tepesine karabasan gibi çökecekler, petrol, altın, gümüş, doğalgaz… Ne varsa, gasp edip, aralarında pay edeceklerdi.

Direnenleri öldürecekler, direnmeyenleri köleleştirecekler, babalarını, dedelerini öldürdükleri tüyü bitmemiş yetimleri dönüştüreceklerdi. Dünyadaki her şey ve herkes onlara hizmet etmek için vardı.

Acımasızlıklarına, vampirliklerine, soykırımlarına, kısaca günahlarına dini bir kılıf giydirecekler, Kutsal Kitap'ın emirlerine uydukları yalanına kendilerini de inandıracaklardı. “illimunati”, “Neocon”, “Evangelizm”, “Evangelist Siyonizm” gibi gizli ya da açık yapılanmalarla, dünyanın üzerine leş akbabaları gibi çörekleneceklerdi. Ve yaptılar da…

Baba Bush gibi, Evangelist Kilise'nin acımasız bir gladyatörü olan, Oğul George Bush, Başkanlığının son aylarında, Mahmut Abbas'la yaptığı görüşmede aynen şu ifadeleri kullanmıştı: “Tanrı bana, ‘George, Afganistan'a git ve teröristlerle savaş' dedi, gittim ve yaptım. Ardından, ‘George, ‘Irak'a git ve zorbalığı bitir' dedi, gittim, zorbalığı bitirdim. Tanrı, ‘Filistinlilere bir devlet, İsrail'e güvenlik, Orta Doğu'ya barış getir' dedi. Benim ahlaki ve dini bir misyonum var. Bu nedenle size bir Filistin Devleti vereceğim. Tanrı'dan görev aldım.”
Aynı Bush, yani evlat olan Bush, Irak'ı işgal ederken de, “Bu bir Haçlı Savaşı'dır ve zaman alacaktır.

Amerikalılar sabırlı olmalıdır” demişti. Bush'un 2001 yılında ilan ettiği Haçlı Savaşı sürüyor. Ama, amaçları Bush'un dediği gibi, “Ortadoğu'ya barış getirmek” değil, aksine “Armagedon” ile Orta Doğu'ya cehennemi yaşatmak. Evangelistler, Hazreti İsa'nın, bu kıyamet savaşıyla geleceğine ve savaşı kazanıp, Yahudi ve Müslümanların tamamını öldürüp, dünyada bin yıl yeni düzen üzerine hükmedeceğine inanıyorlar.

Biz, Müslümanlar olarak, kendi dinimizi, inancımızı, haçlıların baskısıyla dönüştürmeye, “ılımlı İslam” adı altında onlara benzemeye çalışırken, onlar (Evangelist Hristiyanlar), kendi inançlarının en katı, akıl dışı ütopyasını gerçekleştirmek için bizim coğrafyamızı kan gölüne çevirmeye hazırlanıyor. Müslümanları, “Radikal”, “Terörist” ilan eden Haçlı Dünyası, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de ve tüm İslam ülkelerinde, milyonlarca Müslümanı katlederek, insanlık tarihinin en radikal “dini terörist” lerine dönüşüyorlar. El Kaide, DAEŞ gibi, haçlı imalatı terör örgütleri, asla Müslümanları temsil etmezler. Bu eli kanlı örgütler de tıpkı, Haçlı dünyası gibi hep Müslümanları öldürmedi mi? Şimdi… Önümüzdeki 25-30 yıllık dönem, Müslümanlar için ayakta kalma, ya da yok olma dönemidir. Haçlı dünyası, İslam Alemini yok ederken, Şii-Sünni-Arap-Türk-Farsi” ayrımı yapmayacaktır.

15 Temmuz işgal girişimi başarılı olsaydı, bir Ak Partili kadar, bir CHP'li de tehdit altında kalacaktı. Evangelist Haçlı Ordusu, Şii-Sünni-Alevi-Süryani-Vahhabi ayrımı yapmadan tüm Müslümanları aynı fırına koyacak ve kavruluncaya kadar odun atmaktan vazgeçmeyecekti. İşte bu yüzden, sadece Türkiye olarak değil, tüm İslam Dünyası'nın birlik olmaktan ve hazırlanan bu oyunlara, aklı selim ile direnmekten başka çaresi yok. Protestan Kilise'yi ardına almış, Evangelist Haçlı Ordusu'nun ayak sesleri 2001'den beri duyuluyor.

Gelmeyeceklerini sanmak saflık olur. Bugün Suriye, Yarın İran, öbür gün belki Türkiye. Uzak değil…

Gittikçe yaklaşan bu Haçlı Ordusu ile işbirliğine hazır iki oluşum var: FETÖ ve PKK.

Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu sürece, FETÖ'nün de PKK'nın da bu topraklarda hükümran olması mümkün değil.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İstanbul'a “Adalet yürüyüşü” yaptığını zannederken, Türkiye'ye yürümeye başlayan Haçlı Ordusu'nun ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil. Siyasal mücadeleyi bırakıp, iktidar yolunu, psikolojik savaşla başlayacak bir iç çatışmanın açacağını düşünüyor olabilir.

Ancak bu çatışmanın sonu CHP'ye iktidar getirmez. İslam Dünyası'nın lokomotifi olan Türkiye'nin, Haçlı Ordusu ile mücadelesini zafiyete uğratır. Hepsi bu…

Kılıçdaroğlu, İstanbul için Ankara'dan ilk adımını attığından bu yana, FETÖ, PKK ve Evangelistlerin bu yürüyüşü nasıl ve nerede provoke edeceklerine ilişkin tedirginliğim hiç bitmedi. Yürüyüş devam ettikçe gördüm ki, bu millet bu yürüyüş üzerinden provoke olmamaya kararlı. Bu kararlılık içimi ferahlattı diyebilirim. Yine de, CHP'nin İstanbul mitingi kazasız-belasız tamamlanmadan hiçbir şeyden emin olamayız.

Son olarak, Kılıçdaroğlu, birkaç şeyi açıklamak zorunda.

Birincisi, Ankara'da hazırladığı ilk afişte, resmin geri planındaki askerlerin hangi amaçla o afişe konulduğunu izah etmeli. Bunun bir darbe çağrısı olmadığına benim vicdanımı inandırmalı. İkincisi, yürüyüş sırasında katıldığı ilk programda (Habertürk'te) giyindiği “haki” ceketin bir tesadüf olup olmadığını açıklamalı. (Fethullah Gülen de 15 Temmuz öncesi ilk kez haki renkli bir cübbe giymiş ve adeta darbe girişimini haber vermişti).

Üçüncüsü İstanbul'da yapacağı konuşmada, FETÖ ve PKK terörü ile mücadelede nasıl bir yol ve yöntem izlenmesi gerektiğine ilişkin, kendisinin ve partisinin görüşlerini açıklamalı. Ki, özellikle Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ile mücadele etmek gibi bir derdi olup olmadığını bilelim.