Yeni Zelanda'da Terörizm Ve Siddete Varan Asiricilikla Mücadele Toplantisi Sona Erdi
Yeni Zelanda Toplum ve Gönüllü Sektör Bakani Priyanca Radhakrishnan: 'Yasananlari unutmayalim, herkesin güvende olacagi ve kendini bir parçasi olarak görecegi bir toplumu insa edebilmek yolunda hep beraber adim atalim' Yeni Zelanda Islam Kadin Konseyi Baskani Anjum Rahman: 'Christchurch saldirisinin ardindan sosyal medyada Yeni Zelanda'daki camilere yönelik saldiri tehdidinde bulunan kullanicilara rastlanmistir'.
Yeni Zelanda'da 15 Mart 2019'da camilere yönelik terör saldirisinin yasandigi Christchurch kentinde dün baslayan "Terörizm ve Siddete Varan Asiricilikla Mücadele" konulu toplantinin kapanis oturumu yapildi.
Toplantida konusan Yeni Zelanda Toplum ve Gönüllü Sektör Bakani Priyanca Radhakrishnan, Christchurch'deki terör saldirisinin Yeni Zelanda'daki dini topluluklar arasinda ayrilik yaratmayi amaçladigini belirtti.
Saldirinin kurbani olan Müslümanlari saygiyla andigini dile getiren Radhakrishnan, "Yasananlari unutmayalim, herkesin güvende olacagi ve kendini bir parçasi olarak görecegi bir toplumu insa edebilmek yolunda hep beraber adim atalim. Bu hedefe ulasabilmek için birbirimizi anlayan ve birbirimize saygi duyan bir toplum olmamiz gerekiyor." diye konustu.
Yeni Zelanda'nin toplumsal uyumun en iyi yasandigi ülkelerden biri oldugunu vurgulayan Radhakrishnan, "Christchurch terör saldirilarinin ardindan bunun örnegini çok iyi gördük. Geçen yil da Kovid-19 tedbirlerine ragmen 5 milyon vatandasin yaptigi destek yürüyüsünde bu örnek dayanisma sergilendi." dedi.
- "Bizi birlestiren seyler, ayiran seylerden fazla"
Bakan Radhakrishnan, Yeni Zelanda'da asirilik ve her türlü ayrimcilikla mücadele etmek üzere temmuz basinda kabinede Etnik Topluluklar Bakanligi kurulacagini duyurdu ve "Yeni bakanlik, ülkedeki topluluklarin sesini daha fazla duyurmak ve taleplerini daha iyi karsilamak için çalisacak." ifadesini kullandi.
Yeni Zelanda'nin farkli etnik ve dini topluluklariyla sosyal uyum ülkesi olmasi gerektiginin altini çizen Radhakrishnan, "Bizi birlestiren seyler, ayiran seylerden fazla." diye konustu.
- Internet ve sosyal medyanin asiriliga etkisi tartisildi
Toplantinin konusmacilardan Yeni Zelanda Islam Kadin Konseyi Baskani Anjum Rahman, internet ve sosyal medyanin terör propagandasi üzerindeki etkisine dair sunum yapti.
Rahman, Christchurch saldirisi sirasinda terörist Brenton Tarrant'in saldiri anini canli yayinlamasi ile terör örgütü DEAS'in infazlarini video kaydina almasi arasinda baglanti oldugunu vurgulayarak, Tarrant ve DEAS'in, interneti propaganda amaci olarak kullandigini söyledi.
Sosyal medya üzerinden kullanicilara çok sayida ölüm tehdidinde bulunuldugunu belirten Rahman, "Sosyal medyada son yillarda insanlari kimligi üzerinden hedef alan paylasimlar artis gösteriyor. Christchurch saldirisinin ardindan sosyal medyada Yeni Zelanda'daki camilere yönelik saldiri tehdidinde bulunan kullanicilara rastlandi." dedi.
Rahman, Yeni Zelanda'da bu tür terör saldirilarinin yeniden yasanmamasi için yeni bir toplum sözlesmesi yapilmasi gerektigini vurgulayarak, "Etnik azinliklara yönelik daha anlayisli, daha adil ve ayrimciligi reddeden bir toplum yaratmak için hep birlikte ugrasmaliyiz." diye konustu.
- Yahudi cemaati sözcüsü, Hamas'i terör örgütü olarak niteledi
Bu arada toplantida Yeni Zelanda Yahudi Cemaati Sözcüsü Juliet Moses'in Hamas'i terör örgütü olarak nitelendirmesi katilimci Müslümanlar tarafindan tepkiyle karsilandi.
Müslüman katilimcilarin büyük bölümünü bu açiklama üzerine toplantiyi terk ederken, 2019'da saldiriya ugrayan Al Nur Camisi'nin imami Cemal Fouda, Moses'in degerlendirmelerini "irkçilik" olarak tanimladi ve "Christchurch Müslümanlarindan kimse toplantida konusturulmadi." dedi.
Dün baslayan Terörizm ve Siddete Varan Asiricilikla Mücadele toplantisinda, Christchurch'deki terör saldirilarinin dünya genelinde asirilik ve terörün artisina olasi etkileri masaya yatirilmisti.
Yeni Zelanda Basbakani Jacinda Ardern'in çevrimiçi katildigi toplantida, 2019'da saldiriya ugrayan Al Nur Camisi'nin imami Fouda ve ülkedeki Müslüman toplulugundan çok sayida temsilci katilmisti.
Kaynak: AA
Toplantida konusan Yeni Zelanda Toplum ve Gönüllü Sektör Bakani Priyanca Radhakrishnan, Christchurch'deki terör saldirisinin Yeni Zelanda'daki dini topluluklar arasinda ayrilik yaratmayi amaçladigini belirtti.
Saldirinin kurbani olan Müslümanlari saygiyla andigini dile getiren Radhakrishnan, "Yasananlari unutmayalim, herkesin güvende olacagi ve kendini bir parçasi olarak görecegi bir toplumu insa edebilmek yolunda hep beraber adim atalim. Bu hedefe ulasabilmek için birbirimizi anlayan ve birbirimize saygi duyan bir toplum olmamiz gerekiyor." diye konustu.
Yeni Zelanda'nin toplumsal uyumun en iyi yasandigi ülkelerden biri oldugunu vurgulayan Radhakrishnan, "Christchurch terör saldirilarinin ardindan bunun örnegini çok iyi gördük. Geçen yil da Kovid-19 tedbirlerine ragmen 5 milyon vatandasin yaptigi destek yürüyüsünde bu örnek dayanisma sergilendi." dedi.
- "Bizi birlestiren seyler, ayiran seylerden fazla"
Bakan Radhakrishnan, Yeni Zelanda'da asirilik ve her türlü ayrimcilikla mücadele etmek üzere temmuz basinda kabinede Etnik Topluluklar Bakanligi kurulacagini duyurdu ve "Yeni bakanlik, ülkedeki topluluklarin sesini daha fazla duyurmak ve taleplerini daha iyi karsilamak için çalisacak." ifadesini kullandi.
Yeni Zelanda'nin farkli etnik ve dini topluluklariyla sosyal uyum ülkesi olmasi gerektiginin altini çizen Radhakrishnan, "Bizi birlestiren seyler, ayiran seylerden fazla." diye konustu.
- Internet ve sosyal medyanin asiriliga etkisi tartisildi
Toplantinin konusmacilardan Yeni Zelanda Islam Kadin Konseyi Baskani Anjum Rahman, internet ve sosyal medyanin terör propagandasi üzerindeki etkisine dair sunum yapti.
Rahman, Christchurch saldirisi sirasinda terörist Brenton Tarrant'in saldiri anini canli yayinlamasi ile terör örgütü DEAS'in infazlarini video kaydina almasi arasinda baglanti oldugunu vurgulayarak, Tarrant ve DEAS'in, interneti propaganda amaci olarak kullandigini söyledi.
Sosyal medya üzerinden kullanicilara çok sayida ölüm tehdidinde bulunuldugunu belirten Rahman, "Sosyal medyada son yillarda insanlari kimligi üzerinden hedef alan paylasimlar artis gösteriyor. Christchurch saldirisinin ardindan sosyal medyada Yeni Zelanda'daki camilere yönelik saldiri tehdidinde bulunan kullanicilara rastlandi." dedi.
Rahman, Yeni Zelanda'da bu tür terör saldirilarinin yeniden yasanmamasi için yeni bir toplum sözlesmesi yapilmasi gerektigini vurgulayarak, "Etnik azinliklara yönelik daha anlayisli, daha adil ve ayrimciligi reddeden bir toplum yaratmak için hep birlikte ugrasmaliyiz." diye konustu.
- Yahudi cemaati sözcüsü, Hamas'i terör örgütü olarak niteledi
Bu arada toplantida Yeni Zelanda Yahudi Cemaati Sözcüsü Juliet Moses'in Hamas'i terör örgütü olarak nitelendirmesi katilimci Müslümanlar tarafindan tepkiyle karsilandi.
Müslüman katilimcilarin büyük bölümünü bu açiklama üzerine toplantiyi terk ederken, 2019'da saldiriya ugrayan Al Nur Camisi'nin imami Cemal Fouda, Moses'in degerlendirmelerini "irkçilik" olarak tanimladi ve "Christchurch Müslümanlarindan kimse toplantida konusturulmadi." dedi.
Dün baslayan Terörizm ve Siddete Varan Asiricilikla Mücadele toplantisinda, Christchurch'deki terör saldirilarinin dünya genelinde asirilik ve terörün artisina olasi etkileri masaya yatirilmisti.
Yeni Zelanda Basbakani Jacinda Ardern'in çevrimiçi katildigi toplantida, 2019'da saldiriya ugrayan Al Nur Camisi'nin imami Fouda ve ülkedeki Müslüman toplulugundan çok sayida temsilci katilmisti.