Şimdi de 'Fırınbank'
Uğur Dündar, Şanlıurfa'da yaşanan dolandırıcılık olayını köşesinde yazdı.
Çiftlikbank,Tankerbank derken dolandırıcılık olaylarına bir yenisi daha eklendi.
Şanlıurfa'da yaşanan olayda bir fırıncı tüm mahalleyi dolandırırken, mağdurlardan birisi Gazeteci Uğur Dündar'a mektup gönderdi.
Dündar, trajikomik olayın mağdurundan gelen mektubu köşesinde paylaştı.
İşte o yazı;
Şimdi anlatacağım dolandırıcılık türüne benzer bir olay ise bugüne kadar ne duyuldu, ne de görüldü!
Efendim, Aziz Nesin öykülerini aratmayan olayımız Şanlıurfa'nın bir ilçesinde geçiyor…
Daha önce “Çiftlikbank”a para kaptıranları okudukça kıs kıs gülen ve içlerinden “Oh olsun, yalana kanmasalardı” diyen ilçenin uyanık (!) sakinleri, fırın işletmeciliğinin yanı sıra çok karlı un ticareti yaptığını söyleyen bir dostları tarafından kar payı vaadiyle dolandırılmışlar!..
Fırıncı, kendilerini çok uyanık zanneden ve “Çiftlikbank”ı hatırlatan kurbanlarına “Benim işim garanti. Çünkü paranızın karşılığında size güvence olarak evimin ve işyerimin tapusunu vereceğim” demiş. Tapuları görenler de “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” diyerek, elde avuçta ne varsa teslim etmişler. Hatta aralarında evini satıp, ayda 8-10 bin lira kazanmak umuduyla parasını dolandırıcıya verenler bile olmuş!
Bana yazan ve sattığı evden gelen 300 bin lirayı fırıncıya takdim edip, karşılığında tapuyu cebine indiren yurttaşımız “Adam 20 yıllık komşumdu. Ekmeğimizi de ondan alıyorduk. 300 bin lira için kaçabileceğine hiç ihtimal vermedim. Kaçsa bile nasılsa tapu bende, satar paraya çeviririm diye düşündüm” diyor.
Aralık ayının 10'unu da kar payı dağıtım günü olarak belirliyor.
O gün gelip çattığında dükkanını kapalı görünce, şüphelenip evine gidiyor. Ama o da ne? Evde kapı duvar! Biraz araştırınca anlıyor ki fırıncı, kendisi gibi aralarında öz akrabalarının da bulunduğu 100'den fazla kişiye aynı tapuları hisselere bölüp dağıtmış, paraları bir güzel topladıktan sonra da ortalıktan kaybolmuş!..
Mağdur yurttaş “Uğur Bey, ne olur bize kızmayın! İnanın ben de Çiftlikbank'a para kaptıranlara çok kızardım. Saflıklarına doymasınlar derdim. Ama ne yazık ki şimdi kendim, kızdığım insanların durumuna düştüm. Maalesef ben de dolandırıldım. Sizden ricam bunları yazın ki, başkaları benzer oyunlara gelmesinler. Biz yandık, bari onlar yanmasınlar” diyor!..
Bu olayda en üzüldüğüm taraf da dolandırılanlar arasında kanser hastası çocuğunun tedavisi için fırıncıdan para almayı umut edenlerin olması!
Şimdi çaresiz duruma düşmüşler…
“Çiftlikbank”, “Tankerbank”, şimdi de “Fırınbank”!..
Bakalım yolda daha hangi “Bank”lar var?
Banka sözcüğü şimdiye kadar hiç böylesine ucuzlamamıştı!..
Şanlıurfa'da yaşanan olayda bir fırıncı tüm mahalleyi dolandırırken, mağdurlardan birisi Gazeteci Uğur Dündar'a mektup gönderdi.
Dündar, trajikomik olayın mağdurundan gelen mektubu köşesinde paylaştı.
İşte o yazı;
Şimdi anlatacağım dolandırıcılık türüne benzer bir olay ise bugüne kadar ne duyuldu, ne de görüldü!
Efendim, Aziz Nesin öykülerini aratmayan olayımız Şanlıurfa'nın bir ilçesinde geçiyor…
Daha önce “Çiftlikbank”a para kaptıranları okudukça kıs kıs gülen ve içlerinden “Oh olsun, yalana kanmasalardı” diyen ilçenin uyanık (!) sakinleri, fırın işletmeciliğinin yanı sıra çok karlı un ticareti yaptığını söyleyen bir dostları tarafından kar payı vaadiyle dolandırılmışlar!..
Fırıncı, kendilerini çok uyanık zanneden ve “Çiftlikbank”ı hatırlatan kurbanlarına “Benim işim garanti. Çünkü paranızın karşılığında size güvence olarak evimin ve işyerimin tapusunu vereceğim” demiş. Tapuları görenler de “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” diyerek, elde avuçta ne varsa teslim etmişler. Hatta aralarında evini satıp, ayda 8-10 bin lira kazanmak umuduyla parasını dolandırıcıya verenler bile olmuş!
Bana yazan ve sattığı evden gelen 300 bin lirayı fırıncıya takdim edip, karşılığında tapuyu cebine indiren yurttaşımız “Adam 20 yıllık komşumdu. Ekmeğimizi de ondan alıyorduk. 300 bin lira için kaçabileceğine hiç ihtimal vermedim. Kaçsa bile nasılsa tapu bende, satar paraya çeviririm diye düşündüm” diyor.
Aralık ayının 10'unu da kar payı dağıtım günü olarak belirliyor.
O gün gelip çattığında dükkanını kapalı görünce, şüphelenip evine gidiyor. Ama o da ne? Evde kapı duvar! Biraz araştırınca anlıyor ki fırıncı, kendisi gibi aralarında öz akrabalarının da bulunduğu 100'den fazla kişiye aynı tapuları hisselere bölüp dağıtmış, paraları bir güzel topladıktan sonra da ortalıktan kaybolmuş!..
Mağdur yurttaş “Uğur Bey, ne olur bize kızmayın! İnanın ben de Çiftlikbank'a para kaptıranlara çok kızardım. Saflıklarına doymasınlar derdim. Ama ne yazık ki şimdi kendim, kızdığım insanların durumuna düştüm. Maalesef ben de dolandırıldım. Sizden ricam bunları yazın ki, başkaları benzer oyunlara gelmesinler. Biz yandık, bari onlar yanmasınlar” diyor!..
Bu olayda en üzüldüğüm taraf da dolandırılanlar arasında kanser hastası çocuğunun tedavisi için fırıncıdan para almayı umut edenlerin olması!
Şimdi çaresiz duruma düşmüşler…
“Çiftlikbank”, “Tankerbank”, şimdi de “Fırınbank”!..
Bakalım yolda daha hangi “Bank”lar var?
Banka sözcüğü şimdiye kadar hiç böylesine ucuzlamamıştı!..