Çekiç Darbeleriyle İşlenen Sanat
Malatya Bakırcılar Çarşısı’nda 53 yıldır kalaycılık yapan Süleyman Nakışçı, çekiç darbeleriyle bakıra farklı şekiller işliyor.
Bir zamanlar ara sokaklarda seyyar olarak da icra edilen kalaycılık mesleği, gelişen teknoloji ile birlikte mutfaklarda bakırdan yapılan malzemelerin yerini çelik, alüminyum ve teflon malzemelerin alması ile yavaş yavaş yok oluyor. Şu anda bakırdan yapılan malzemeleri hediyelik eşya satan yerler, lüks oteller ve yöresel ev yemekleri yapan restoranlar ve sayıları her gün azalmakta olan vatandaşlar kullanıyor. Kalaycılar, öncelikle tavlama işlemini bakır malzemesine uyguluyor. Daha sonra tavlanan materyaller tuz ruhu ile sıvanarak, kalaylanacak olan kısımlar ince kumlarla siliniyor. Sonra yanan ocak yardımıyla kalaylanacak kabın içine nişadır koyuluyor ve içerisine konan kalay eritilerek pamuk yardımı ile kalaylanıyor.
Malatya Bakırcılar Çarşısı’nda 50 yılı aşkındır kalaycılık yapan 68 yaşındaki Süleyman Nakışçı, kalayladığı bakıra dövme yaparak daha sağlam ve estetik olmasını sağlıyor. Dövme aşamasının son aşama olduğunu söyleyen Nakışçı, kalaylanan kapkacağa çekiç darbeleriyle şekiller verdiğini söyledi.
“USTALARIN SANATINDAN ÇIRAKLARA GEÇEN GÜZEL BİR İŞTİR”
Mesleğin ustadan çırağa geçen güzel bir iş olduğunu belirten Nakışçı, “1965 yılından beri bu işi yapıyorum. Çıraklıktan tutun gençlik ve yaşlılık yılına kadar bakır üzerinde her şeyi yapıyorum. Yapmadığım bir şey yok. Büyük kazanlar olsun, bakır üzerindeki süslemeler olsun her şeyi yapıyorum. Yaptığımız süslemelerin adı bakır çekiçlemedir. O bakırı çekiçlediğin zaman hem düzeliyor, hem sertleşiyor hem de güzel kalay tutuyor. Böyle süslemeyi yapan arkadaşlarımız az sayıda diyebiliriz. Zaten bu işi yapan da en genci 50 yaşında. Bu ustaların sanatından çıraklara geçen güzel bir iştir. Bu kolay bir sanat da değildir. Hemen öğreneyim, hemen bitsin işi değildir. Bakırcılık biraz zor bir meslektir. Bizim yaptığımız ham bakır, yani düz bakırı döveriz, ona göre de tava yaparız, tas yaparız, kazan yaparız, leğen yaparız, kepçe yaparız. Yani bakır üzerine ne isterseniz onu yapabiliriz. Bizim yapmadığımız hiçbir şey yoktur. Biz onu kendi ustalığımıza göre onu çekiçliyoruz, topluyoruz, onu açıyoruz onu görmeniz lazım ki nasıl yaptığımızı anlatma ile olmaz” dedi.
“BAKIR EN SAĞLIKLI ŞEYDİR”
Nakışçı, bakırın oldukça faydalı olduğunu da belirterek şunları söyledi:
“Bakır ısıyı hep dağıtır, bakırın altında bir mum yaksan komple dağıtır. Yapacağınız yemeği komple pişirir ama krom öyle değildir, alüminyum öyle değildir. Krom ateş verilen yeri tek pişirir. Tabii ki de bunu dedelerimiz, atalarımız kullanmıştır. Demek ki sağlıklı ki bunu kullanmışlardır. Bunu bilen adamlar zaten yaptırıyor, her sene o bakır kabını getirip kalaylatıyorlar. Bakır en sağlıklı şeydir. Bu mesleği ömrümüz yettiğince yapacağız, bırakalım gidelim diye bir şey yok. Biz bu işi artık para kazanma amacıyla olmasa dahi mesleğimizi devam ettireceğiz. Ne zamana kadar giderse, ömrümüz yetişene kadar yapacağız.”
“BAKIRCILAR ÇARŞISI’NDA EN GENCİ 50 YAŞINDA”
Meslekte çırak kavramı olmadığını da belirten Nakışçı, “Bu iş el becerisi olan bir iş. El becerisi olan bir insan yapabilir. Çıraklıktan başlar ve ustalara kadar gider ama el işi olmayan insan bu işi zor yapar. Şu anda hiçbir çırağımız yok. Dediğim gibi şu anda Bakırcılar Çarşısı’nda en genci 50 yaşında. Bizde çırak kavramı yok şu anda, hem çırak hem ustayız. Bizim zamanımızda bir dükkanda en az iki çırak bulunuyordu” diye konuştu.
(Mehmet Türel - Bahadır Aytekin/İHA)
Kaynak: İHA
Malatya Bakırcılar Çarşısı’nda 50 yılı aşkındır kalaycılık yapan 68 yaşındaki Süleyman Nakışçı, kalayladığı bakıra dövme yaparak daha sağlam ve estetik olmasını sağlıyor. Dövme aşamasının son aşama olduğunu söyleyen Nakışçı, kalaylanan kapkacağa çekiç darbeleriyle şekiller verdiğini söyledi.
“USTALARIN SANATINDAN ÇIRAKLARA GEÇEN GÜZEL BİR İŞTİR”
Mesleğin ustadan çırağa geçen güzel bir iş olduğunu belirten Nakışçı, “1965 yılından beri bu işi yapıyorum. Çıraklıktan tutun gençlik ve yaşlılık yılına kadar bakır üzerinde her şeyi yapıyorum. Yapmadığım bir şey yok. Büyük kazanlar olsun, bakır üzerindeki süslemeler olsun her şeyi yapıyorum. Yaptığımız süslemelerin adı bakır çekiçlemedir. O bakırı çekiçlediğin zaman hem düzeliyor, hem sertleşiyor hem de güzel kalay tutuyor. Böyle süslemeyi yapan arkadaşlarımız az sayıda diyebiliriz. Zaten bu işi yapan da en genci 50 yaşında. Bu ustaların sanatından çıraklara geçen güzel bir iştir. Bu kolay bir sanat da değildir. Hemen öğreneyim, hemen bitsin işi değildir. Bakırcılık biraz zor bir meslektir. Bizim yaptığımız ham bakır, yani düz bakırı döveriz, ona göre de tava yaparız, tas yaparız, kazan yaparız, leğen yaparız, kepçe yaparız. Yani bakır üzerine ne isterseniz onu yapabiliriz. Bizim yapmadığımız hiçbir şey yoktur. Biz onu kendi ustalığımıza göre onu çekiçliyoruz, topluyoruz, onu açıyoruz onu görmeniz lazım ki nasıl yaptığımızı anlatma ile olmaz” dedi.
“BAKIR EN SAĞLIKLI ŞEYDİR”
Nakışçı, bakırın oldukça faydalı olduğunu da belirterek şunları söyledi:
“Bakır ısıyı hep dağıtır, bakırın altında bir mum yaksan komple dağıtır. Yapacağınız yemeği komple pişirir ama krom öyle değildir, alüminyum öyle değildir. Krom ateş verilen yeri tek pişirir. Tabii ki de bunu dedelerimiz, atalarımız kullanmıştır. Demek ki sağlıklı ki bunu kullanmışlardır. Bunu bilen adamlar zaten yaptırıyor, her sene o bakır kabını getirip kalaylatıyorlar. Bakır en sağlıklı şeydir. Bu mesleği ömrümüz yettiğince yapacağız, bırakalım gidelim diye bir şey yok. Biz bu işi artık para kazanma amacıyla olmasa dahi mesleğimizi devam ettireceğiz. Ne zamana kadar giderse, ömrümüz yetişene kadar yapacağız.”
“BAKIRCILAR ÇARŞISI’NDA EN GENCİ 50 YAŞINDA”
Meslekte çırak kavramı olmadığını da belirten Nakışçı, “Bu iş el becerisi olan bir iş. El becerisi olan bir insan yapabilir. Çıraklıktan başlar ve ustalara kadar gider ama el işi olmayan insan bu işi zor yapar. Şu anda hiçbir çırağımız yok. Dediğim gibi şu anda Bakırcılar Çarşısı’nda en genci 50 yaşında. Bizde çırak kavramı yok şu anda, hem çırak hem ustayız. Bizim zamanımızda bir dükkanda en az iki çırak bulunuyordu” diye konuştu.
(Mehmet Türel - Bahadır Aytekin/İHA)