Binlerce Çiftçi Başkent'te Bir Araya Geldi

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü kapsamında Türkiye’nin 81 ilinden gelen binlerce çiftçi Ankara Anadolu Meydanı’nda buluştu. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Fındık fiyatlarını düşürmek isteyen çıkar grupları, sizinle dün de büyük mücadeleler verdik, bundan sonra da mücadele vermeye devam edeceğiz. Ziraat Odalarımıza zarar vermeye çalıştığınızı biliyoruz. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Bu davadan vazgeçen namerttir. Hodri meydan" dedi.

Binlerce Çiftçi Başkent'te Bir Araya Geldi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) tarafından geniş bir kampanya ile duyurulan, bütün çiftçi ve halkın daveti olduğu Çiftçiler Günü için düzenlenen etkinliğe, Türkiye’nin her noktasından çok sayıda çiftçi Başkent’e akın etti. Anadolu Meydanı’nda çiftçilerle bir araya gelen TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın açılış konuşmasını yaptığı dev etkinlikte ünlü şarkıcı Mustafa Ceceli ve Sevcan Orhan da konser verdi. Gün boyu süren ve şenlik havasında geçen programda bir yandan çiftçilerin sorunları dile getirilirken, diğer yandan Ankara’da havanın güzel olması nedeniyle de vatandaş coşkuyla eğlendi.

Konuşmasında çiftçilerin sorunlarını masaya yatıran Genel Başkan Bayraktar, ülkenin dört bir yanından gelerek meydanı dolduran çiftçileri selamlayarak, aynı zamanda Anneler Günü olmasından dolayı başta tarımın esas kahramanları olan annelerin ve diğer tüm annelerin Anneler Günü’nü kutladı. Dün Muğla-Antalya kara yolunda midibüsün uçuruma yuvarlanması sonucu meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyen Başkan Bayraktar, Soma’daki katliamın da üçüncü yıldönümü olması sebebiyle kazada hayatını kaybedenlere de rahmet dileyerek, böyle kazaların bir daha yaşanmaması gerektiğini dile getirdi.

Tarımın modası geçmeyen tek sektör olduğunu vurgulayan Bayraktar, otomobil, buzdolabı, çamaşır makinesi olmadan yaşanılabileceğini, ancak gıda olmadan, ekmek, et olmadan yaşanmayacağının altını çizerek, "Bunları bulamayan insanlar, çocuklar ölüyor. Bu düzen değişmeli, dünyada gıdanın adil dağılımı sağlanmalı, yeterli üretim miktarlarına ulaşılmalı, aç insan kalmamalıdır. Açlıktan çocuklar ölmemelidir. Dünyada açlığı bitirmek zorundayız. Bir kesim aşırı tüketirken, bir ekmek bile bulamayan yüz milyonlarca insanın olması kabul edilemez. Sürdürülebilir bir tarımla, önümüzdeki 30-40 yılda, üretimin en az yüzde 60 oranında artması bir mecburiyettir. Hal böyleyken dünyada inanılmaz bir israf da yaşanıyor. Üretilen gıdanın üçte biri tüketilemeden israf ediliyor. İsraf edilen gıda dünyadaki açlığı yok etmeye yeter de artar bile" şeklinde konuştu.



"Tarım sektörü, 17-18 milyar dolarlık ihracat yapmaktadır"

Bereketli topraklar üzerinde yaşadığımızı ifade eden Başkan Bayrakar, müthiş bir tarımsal potansiyelimiz olduğunu, Avrupa Kıtası’nın tamamından daha fazla bitki çeşidinin bu topraklarda bulunduğunu ve her türlü meyveyi, sebzeyi, tarımsal ürünü üretilebildiğini söyledi.

Tek amacın üretmek olduğuna dikkat çeken Bayraktar, "Amacımız üretmek ve ürettiğimizi de değerinde satabilmektir. Bu çiftçinin üretmekten başka düşüncesi yok. Çiftçimiz, her türlü zorluğa, tabii afetlere, yüksek girdi fiyatlarına rağmen üretiyor. Üretimden vazgeçmiyor. Tarım, hala bu ülkenin milli gelirinin yüzde 7’sini sağlıyor. İstihdamın 5’te 1’ini karşılıyor. Ulaştırmadan, gıdaya, tekstilden, finansa, turizme kadar çok sayıda sektöre ham madde sağlıyor, kaynak aktarıyor. Tarım sektörümüz, 17-18 milyar dolarlık ihracat yapmaktadır. Ülkemiz yıllardır dış ticarette açık verirken, 5-6 milyar dolar dış ticaret fazlasıyla tarım ekonomimize büyük katkı sağlıyor. Buna rağmen, çiftçimiz bunun nimetlerinden yeterince faydalanamıyor. Kırsalda gelir, ülke ortalamasının üçte birinde kalıyor. Gecesini gündüzüne katarak çalışan çiftçiye bu reva mı? Hangi şartlarda üretim yaptığımız ortada. Bütün bunlara rağmen, halkımızın sabah, öğle, akşam yediklerinde herhangi bir şeyi eksik bıraktık mı? Çok şükür herkes bizim ürettiklerimizi yiyor. Bizim üretmekle ilgili bir sorunumuz yok, yapısal sorunlarımız çözülürse, yeterli destek verilirse kıta boyutundaki ülkelerle yarışırız. Üretim çeşitliliğinde ülkemizin rakipleri, Çin, Hindistan, Amerika. 50 ürünün üretiminde ilk 10’dayız. Hiçbir şeyi eksik bırakmadığımız için mi, bu ülkede çiftçimizin kıymeti bilinmiyor. Kıymetimiz sofralarda bir şey eksik olunca mı anlaşılacak? Bölgemizdeki ülkelerin başına gelen felaketler bizim insanımızın başına gelse, bizi kabul edecek başka bir ülke, bizim gidecek başka bir vatanımız yok. Bu bakımdan şehit kanlarıyla sulanmış olan bu topraklar ve bu topraklarda üretim yaparak ülke nüfusunu, bu ülkeye sığınanları doyuran çiftçilerimizin kıymetini bilmeliyiz" diye konuştu.



"Sanayici el üstünde tutulurken, Türk çiftçisi, neden üvey evlat muamelesi görüyor?"

Sanayicilerin korunaklı fabrikalarda ve kapalı alanlarda üretim yaptıklarını dile getiren Bayraktar, çiftçinin çok zor şartlar altında üretim yaptığının altını çizerek, "Sanayici üretiyor da biz de üretmiyor muyuz? Biz reel sektörün temeliyiz. Bunu bu ülkede hala bilmeyen, idrak edemeyenler var. Biz çiftçiler doğal afetlerle mücadele ediyoruz. Bazen sel, bazen kuraklık, bazen don, bazen hortum tarım alanlarımıza, hayvancılık tesislerimize, ürünlerimize büyük zararlar veriyor. Sanayici gibi planlı üretim de yapamıyoruz. Domatesten elmaya, biberden patatese birçok ürün zaman zaman elimizde kalıyor. Sanayici bizim gibi, aracılarla da uğraşmıyor, kendi bayilerine, kendi mallarını sattırıyor. Bizde aracılar bizden daha fazla para kazanıyor, benim 1 liraya sattığımı tüketici 5-6 liraya satın alıyor. İşte bu ay açıkladık, tarladan markete Nisan ayının fiyat farkı şampiyonu kuru soğandı. Üreticiden markete ürünün, kuru soğanda 7 kattan elmanın 5 kattan, kuru kayısı, lahana, patlıcan ve maydanozun 4 kattan fazlasına satıldığını gördük. Biz üretiriz, dünyayla yarışırız, yeter ki önümüzdeki engeller kalksın. Yeter ki emeğimizin karşılığını alalım. Yeter ki bizim 1 liraya ürettiğimizi, tüketicimiz 5-6 liraya satın almasın. Sadece üretmiyor, istihdama da büyük katkı yapıyoruz. Yaz aylarında 6 milyona yakın kişiyle sanayiden daha fazla istihdam sağlıyoruz. İşsizliği de düşürüyoruz. En son açıklanan rakamlara göre, işsizliği yüzde 15’lerden, yüzde 13’e çektik. Bu ülkede montaj üretim de yapmıyoruz. Sanayi ihracat için ithalat yapıyor, dış ticaret açığı da işin cabası, oysa biz tarım ve gıdada net ihracatçıyız. Bu ülkede sanayici el üstünde tutulurken, bu şartlarda üretim yapan, istihdam sağlayan, ihracat yapılmasına neden olan Türk çiftçisi, neden üvey evlat muamelesi görüyor? Buradan sanayicilere de sesleniyorum, ithal ham maddeye ihtiyaç duymadan üretim ve ihracat yapmak istiyorsanız tarımı ve çiftçimizi destekleyin. Net ihracatçı olmak istiyorsanız, gelin stratejik bir sektör olan tarıma daha fazla yatırım yapın. Ürünlerimize katma değer katın, hem çiftçimiz hem siz hem de ülkemiz kazansın. Artık belli oldu ki dünyada savaşlar, gıda ve sudan çıkacak. Bunu gören gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ülkelerin topraklarına göz dikti. Toprak satın alıp, kiralayıp bu savaştan galip çıkmanın hesabını yapıyorlar, kendi arazilerine de gözü gibi bakıyorlar. Bu gerçeği görelim, çiftçimize, tarım sektörüne değer verelim, tarım sektörünü şaha kaldıralım" ifadelerini kullandı.

Üreticilerin sorunları

Toprakların en önemli ürününün buğday ve arpa olduğunu belirten Bayraktar, buğday ve arpa milyonlarca çiftçinin geçim kaynağı olduğunu söyleyerek, "Kaliteli buğday üreteceğiz. Hedefimiz kaliteli buğday üretmek ve üretimi 30 milyon tona çıkarmaktır. Artık buğday ithal etmek istemiyoruz. Bunun için kaliteli ve sertifikalı tohuma ucuz fiyattan ulaşmalı, ucuz gübre ve ucuz mazot kullanmalıyız. Ürün fiyatları da alın terinin karşılığını alacak düzeyde olmalıdır. Bunun için de üreticimiz tüccarın insafına bırakılmamalı, TMO hasat zamanı, fiyatlar üreticiyi memnun etmeyecek şekilde görünüyorsa hızla bir şekilde üreticiyi tatmin edecek bir fiyattan piyasa girmeli, ödemelerini peşin yapmalı ve alanı tüccara bırakmamalıdır. Biz üreticimizin üretme hevesini kırmazsak üreticimiz tarlasında kalacak ve ülkemizin ihtiyacı olan hububat üretimini karşılayacaktır. Buğday ve arpa hasatları önümüzdeki günlerde başlayacak. Üreticimiz arpa ve buğday fiyatlarının alın terini karşılayacak şekilde gerçek maliyetleri dikkate alarak açıklanmasını istiyor. Hazine de TMO’nun finansman ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamalı, ofisin elini güçlendirmelidir. Üreticimiz, desteklenirse, ithal ucuz ürüne karşı korunursa, ürünü de para ederse üretiyor. Mısırda üretim, son 10 yılda yüzde 70 arttı. Yine de ülke ihtiyacının tamamını karşılayamıyoruz. Buna rağmen prim desteği yarı yarıya düşürüldü. Çeltik, üretimi en zahmetli ürünlerimizin başında geliyor. Üretimimiz sürekli artıyor. Daha da artırırız. Ülke ihtiyacımızı karşılarız. Yeter ki üreticimiz ucuz ithal ürüne karşı korunsun. Ürününü nereye, kaça satacağını bilsin. Her şeyi üretiyoruz ama yağlı tohumlarda önemli üretim açığımız var. Yağlı tohumların ithalatı için her yıl 3,5 milyar dolar ödüyoruz. Baklagillerde dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinden biriydik. Ne oldu da ithalatçı olduk. Yanlış giden neydi? Geçmişte devletin alımları durdurması, desteği kesmesi. Baklagillerde daha çok destek, TMO’dan alım garantisi istiyoruz. Patates ve kuru soğanda da üreticimizin sorunu üretim planlaması, pazarlama sorunu çiftçimizin en büyük sorunu değil mi, bundan en fazla canı yanan patates, soğan üreticisi değil mi? Her yıl sorun yaşayan patates ve kuru soğan üreticilerimizin sıkıntıları ortada. Artık patates ve kuru soğanda planlı üretime geçilmeli. Şeker pancarında ise en önemli sorunlarımızdan biri kotalardır. Ülkemiz açısından stratejik bir ürün olan şeker pancarında üretiminin sürdürülmesi çiftçilerimiz için çok önemlidir. Şeker pancarı üreticimiz, pancar şekeri kotasının artırılmasını istemektedir. 2015 yılında şeker pancarı fiyatına yapılan yüzde 20’lik zammın ardından 2016 yılında fiyatın aynı kalması üreticimizi mağdur etmiştir. Bu yıl alım fiyatları bu durum göz önünde bulundurularak açıklanmalıdır. Şeker pancarında kotanın artırılması, tatmin edici bir fiyat açıklanmasını istiyoruz. Türk fındığı, İtalyan fındığı olmasın. Fındık üç beş kişinin insafına bırakılmasın, devletimiz fındığa sahip çıksın. Fındık fiyatlarını düşürmek isteyen çıkar grupları, ’Ziraat Odaları olmasa fındığı savunan hiç kimse kalmaz, fiyatlarla istediğimiz gibi oynar daha fazla paralar kazanırız’ diyorlar, başınıza Ziraat Odaları kadar taş düşsün. Sizinle dün de büyük mücadeleler verdik, bundan sonra da mücadele vermeye devam edeceğiz. Ziraat Odalarımıza zarar vermeye çalıştığınızı biliyoruz. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Bu davadan vazgeçen namerttir. Hodri meydan" dedi.



"TARSİM’de kapsamı genişletilmeli, primi düşürülmelidir"

Mazot desteğinin en kısa sürede yapılmasını isteyen Bayraktar, gübre ve yemde KDV indiriminden faydalanamadıklarının altını çizerek KDV indiriminin doğrudan çiftçiye verilmesini talep etti. Üretim planlamasındaki sorunlara da değinen Bayraktar planlama olmayınca ürünün para etmediğini ve pek çok ürünün yok pahasına satıldığını, ürünlerin bahçede, tarlada kaldığını, yeterli ve istikrarlı gelir elde etmek için üretim planlaması yapılması gerektiğini söyledi.

"Tarım Kanununda yazıldığı gibi milli gelirin yüzde 1’i tarıma destek olarak verilmelidir" diyen Bayraktar, bunun verilemeyecek bir rakam olmadığını, çiftçinin bunun karşılığını misliyle ödeyebileceğinin altını çizdi. Tarımsal üretimin sürdürülmesi için TARSİM’in yetmediğini ve en son talepler üzerine buğdayda kuraklık, meyve ağaçlarında da sigorta kapsamına alındığını açıklayan Bayraktar, yapılması gerekenin TARSİM’de kapsamı genişletmek ve primi düşürmek olduğunu aktardı. Sigorta kapsamına girmeyen ürünler ve risklere karşı da çiftçinin korunmasını talep etti. Sulama ücret tarifelerinde metreküp uygulamasına geçilmesinin de maliyetleri artırdığını dile getiren başkan konuşmasına şu şekilde devam etti:

"Şunu unutmayalım ki hemen her ülke çiftçisini destekliyor. Gelişmiş ülkelerde destek olmasa tarım ayakta kalamaz. Gıda güvencelerini sağlayamazlar. Biz de destek var ama gelişmiş ülkelerdeki seviyeye göre yeterli değil. Üstelik, destekten sanki gelirmiş gibi yüzde 4 de stopaj kesintisi yapılıyor. Devletimiz bir eliyle verdiğini diğer eliyle geri almış olmuyor mu? Destekler artarak sürmeli, çiftçimizin, rakipleriyle aynı koşullarda üretim yapması sağlanmalıdır. Yükselen döviz kurları, ithalata bağımlı gübre, mazot, ilaç gibi girdilerde fiyatları artırmıştır. Dünyada ihracat yapmak artık zor bir hale gelmiştir. Rakibinle aynı koşullarda üretmiyorsan, nasıl rekabet edebilirsin ki? Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın, Milli Tarım Projesi tarım sektörü ve çiftçilerimiz açısından önemlidir. 941 havzada, 21 ürün desteklenecek. Ancak, desteklenecek ürünlerin yeniden gözden geçirilmesi ve özellikle meyvecilikte belli bir geçiş süreci konulması bir zorunluluktur. Milli Tarım Projesi kapsamındaki havza bazlı desteklemeyi yerinde buluyoruz ve bir an evvel hayata geçirilmesini istiyoruz. Tarımın ayrılmaz bir parçası da hayvancılıktır. Hayvancılıkta en büyük sorunumuz, piyasada yaşanan istikrarsızlıktır. Bu açıdan Et ve Süt Kurumu’nun müdahale kurumu olarak kurulmasını çok önemsiyoruz" ifadelerini kullandı.

Başkan Bayraktar son olarak çiftçilerin özellikle özel bankalara aşırı borçlanmasının kendilerini rahatsız ettiğini söyleyerek, "Özel bankalar, Hazine desteği alamadıkları için cari faizle, yüksek faizle çiftçimize kredi veriyor. Hazine selektif kredilere verdiği desteği artırmalıdır. Ziraat Bankası, çiftçimizin ucuz kredi talebini karşılamalıdır, Hazine de gerekli desteği Ziraat Bankası’na sağlamalıdır. Ziraat Bankası, çiftçimize kredi kullandırırken aşırı taleplerden kaçınmalı, zorluk çıkarmamalıdır. Bankalarla sorunumuz bir değil ki, devletimiz çiftçimize faiz desteği verirken, bankalar işin kolayını bulmuş. Aldığı masrafla, komisyonla çiftçimizi bezdirmiş durumda. Buna bir son verilmelidir. Ayrıca her ay sigorta primini ödeyebiliyor musunuz? 2008 yılında olduğu gibi prim ödeme gün sayısı yeniden 15 güne düşürülmelidir. Çiftçilerimize de yıpranma hakkı verilmelidir" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA