'İnternet Benim İkinci Doğuşum Oldu'
Caz sanatçısı, söz yazarı, besteci Erdoğan: 'Müzik ve sanat insandan hayatını ister. Biz o hayatı, seve seve verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bundan hiç şikayetçi değiliz, çok mutluyuz' 'Muhafazakar bir orkestrayız biz ve yerli parçalara da daha çok önem veririz. Yabancı, o muhteşem Amerikan standartlarının hepsini biliriz ama önceliğimiz hep Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği'dir' 'İnternet benim ikinci doğuşum oldu. Mesela internette patlayan, toplamda yaklaşık 35 milyon kişi tarafından dinlenilen 'Bana Ellerini Ver.' gibi'
MUSA ALCAN - Caz sanatçısı, söz yazarı, besteci ve gitarist Özdemir Erdoğan, 'Müzik ve sanat insandan hayatını ister. Biz o hayatı, seve seve verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bundan hiç şikayetçi değiliz, çok mutluyuz.' dedi.
Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayatının müzikten ibaret olduğunu belirterek, uyku ve yemek zamanı dışında, sadece müzik ve kitaplarla ilgilendiğini söyledi.
Müzik çalışmalarına ara vermeden devam ettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
'Hayatımda bir gün bile, güneşte hiçbir şey yapmadan, yarım saat duramadım, durmadım. Anlatabiliyor muyum? Bazen dikkat ediyorum da magazin basınımızda, 'falanca hanımefendi bütün gün yandı, siyah oldu' gibi bolca verilen havadisler var. Evimiz, her şeyimiz müsait olmasına rağmen bizde yok. Çünkü şöyle bir lakırdı var, 'müzik ve sanat, insandan hayatını ister'. Biz o hayatı, seve seve verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bundan hiç şikayetçi değiliz, çok mutluyuz.'
Özdemir Erdoğan, annesi ile dayısının da müzisyen olduğunu aktararak, müziğe başlamasında en büyük etkenin annesi olduğunu, baba tarafının ise Mustafa Kemal Atatürk zamanından beri devletle yakın ilişkiler kuran bürokrat bir aile olduğunu dile getirdi.
Babası ile amcalarının, dedesinin yönlendirmesiyle bürokrat olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
'Ben tek torun olduğum için, dedemin aklı fikri beni okutsun ve onun tabiriyle, 'ben de onun gibi adam olayım' ama maatteessüf dedemi çok büyük sukut-ı hayale uğrattım. Yıllar sonra, zannediyorum 1968'de ilk defa ismim duyulmaya, gazeteler benden bahsetmeye başladılar. O zamanlar dedem, Ortaköy Camisi'nin hemen arkasında Yalı Çıkmazı var, orada otururdu. Oraya gittiğim vakit çok sevindi. 'Bak gazetelerde hep senin resmin var oğlum. Bu ne başarı, mutluluk. Benim istediğim gibi okumadın ama işte şimdi böyle okuyup daha çok başarılı oluyorsun' dedi. Dedemle öyle barışmış, helalleşmiştik.'
- 'Bundan sonra müzik için yaşayacağım, beni affedin'
Müzik eğitimine geç başladığını ve bunun sıkıntısını çok çektiğini anlatan usta müzisyen, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bir genç beynin algılama yaşı 20'lerde azalıyor. Ben maatteessüf en değerli yıllarımı, okuyup adam olayım diye müzikten uzakta geçirdim. Bu bakımdan benim alt yapım zayıftır. Bu alt yapıyı güçlendirmek için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Çok sevilen bir orkestram vardı. Bu orkestrayı dağıtıp, İsmet Sinan ile beraber İsveç'te ve yurt dışında çeşitli yerlerde çalıştım, sadece iyi müzisyenlerle olayım da bu eksikliği gidereyim diye. Sonradan evlendim ve geçim derdi başladı. Üç çocuğum oldu. Onları yetiştirmek, büyümek, büyütmek için bir zaman geçti. Böylece sanat adına kaybolan yıllarım var, Sezen Aksu'nun dediği gibi.'
Erdoğan, 2006'da geçirdiği bademcik kanserinden dolayı hayatında büyük değişimler yaşadığını hatırlatarak, hastalık dolayısıyla doktorların, yaklaşık 1 sene sonra çalışmasına müsaade ettiğini dile getirdi.
Çalışmaya yeniden 2007'nin Şubat ayında başladığını bildiren sanatçı, 'Birçok insan benim hasta olduğumu zannediyordu. O bakımdan işler yavaş yavaş açıldı ama ben o andan itibaren artık, çocuklarıma da eşime de 'Yaptığım kadar yaptım. Ben bundan sonra müzik için yaşayacağım. Beni affedin. Herkes başının çaresine baksın' dedim.' ifadelerini kullandı.
Özdemir Erdoğan, şarkılarını ezbere bilen birçok kişinin, karşılaştıklarında kendisini tanımadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
'İnternet benim ikinci doğuşum oldu. Benim hayatımda birçok dönüm noktaları vardır. Mesela Sezen Cumhur Önal'ın sözlerini yazdığı, 'Duyduk Duymadık Demeyin', bir milyon 45'lik plak satılmıştır. 'Keman Öğretmeni', 'Uzun İnce Bir Yoldayım' ve aşağı yukarı bütün Kemal Sunal filmlerinde gördüğümüz 'Gurbet'. Yurt dışındaki çalışmalar. Ondan sonra 'Baharda Kuşlar Gibi'. Sonrasında Sezen'in 'İkinci Bahar'ı. En son da internette patlayan, toplamda yaklaşık 35 milyon kişi tarafından dinlenilen 'Bana Ellerini Ver.' gibi. İnternet sayesinde ben yeniden doğmuş gibi oldum.'
Müzik hayatında her geçen gün yeni şeyler öğrendiğinin altını çizen sanatçı, gözünün hiçbir zaman yükseklerde olmadığını ve geçimini sağlayacak kadar kazanmanın ona her zaman yettiğini aktardı.
- 'Ödülleri koyacak yerim yok'
Erdoğan, her zaman devletin hizmetinde, vatan için çalışan biri olduğuna dikkati çekerek, şunları aktardı:
'Genelde içkili yerler çok fazla tercih ettiğim bir yer değildir. Kendim içki kullanmadığım için, benim orkestramda da hiç kimse içki kullanmaz. Böyle muhafazakar bir orkestrayız biz ve yerli parçalara daha çok önem veririz. Yabancı, o muhteşem Amerikan standartlarının hepsini biliriz ama önceliğimiz hep Türk halk müziği ve Türk sanat müziğidir. Bu müziği evrensel boyutlarda, dünya müziği haline getirebilmek için ömrümün sonuna kadar çalışacağım.'
Kendi neslinden birçok müzisyene, medyanın yeteri kadar ilgi göstermediğine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Magazin, bir sürü sansasyonel beyleri, hanımları gençliğimize rol model olarak sunuyor. Onların işi o. Onların sanatla pek işi yok. Onlar, çeşitli çevreler tarafından örgütlenmişler zaten. Bu memlekette, 'falanca bilmem neyle basıldı, öbürü bilmem kimle yemek yedi' haberleri yapılıyor. Bunun memlekete ne faydası var? Ya da bir hanımın bir plajda denize girmesinin memlekete ne faydası var? Hiç bir faydası yok. Onun için o gençlerin değerlendirilmesi lazım. Çok değerli gençler var. Caz müziğinin artık sadece bir fantezi olmaktan kurtarılıp, herkesin zevkle dinlediği bir tür olması lazım.'
Erdoğan, her türden insanın hayat tarzına saygı gösterdiğini söyleyerek, bir müzisyen için en iyi takdiri de halkın yapacağını dile getirdi.
Hayatı boyunca çok sayıda ödül aldığını aktaran ünlü sanatçı, sözlerini şöyle tamamladı:
'Bu ödülleri koyacak yerim yok. Saymakla bitmez. Saymadım ama hepsi benim için değerlidir, kıymetlidir. Yani ödül övünülecek bir şey değildir. Ödül, ödülü verenin övüneceği bir şeydir. Bu ülke için bir şeyler yapmış kişi hatırlanıyor ve onun gönlü alınıyor.'
Kaynak: AA
Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayatının müzikten ibaret olduğunu belirterek, uyku ve yemek zamanı dışında, sadece müzik ve kitaplarla ilgilendiğini söyledi.
Müzik çalışmalarına ara vermeden devam ettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
'Hayatımda bir gün bile, güneşte hiçbir şey yapmadan, yarım saat duramadım, durmadım. Anlatabiliyor muyum? Bazen dikkat ediyorum da magazin basınımızda, 'falanca hanımefendi bütün gün yandı, siyah oldu' gibi bolca verilen havadisler var. Evimiz, her şeyimiz müsait olmasına rağmen bizde yok. Çünkü şöyle bir lakırdı var, 'müzik ve sanat, insandan hayatını ister'. Biz o hayatı, seve seve verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bundan hiç şikayetçi değiliz, çok mutluyuz.'
Özdemir Erdoğan, annesi ile dayısının da müzisyen olduğunu aktararak, müziğe başlamasında en büyük etkenin annesi olduğunu, baba tarafının ise Mustafa Kemal Atatürk zamanından beri devletle yakın ilişkiler kuran bürokrat bir aile olduğunu dile getirdi.
Babası ile amcalarının, dedesinin yönlendirmesiyle bürokrat olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
'Ben tek torun olduğum için, dedemin aklı fikri beni okutsun ve onun tabiriyle, 'ben de onun gibi adam olayım' ama maatteessüf dedemi çok büyük sukut-ı hayale uğrattım. Yıllar sonra, zannediyorum 1968'de ilk defa ismim duyulmaya, gazeteler benden bahsetmeye başladılar. O zamanlar dedem, Ortaköy Camisi'nin hemen arkasında Yalı Çıkmazı var, orada otururdu. Oraya gittiğim vakit çok sevindi. 'Bak gazetelerde hep senin resmin var oğlum. Bu ne başarı, mutluluk. Benim istediğim gibi okumadın ama işte şimdi böyle okuyup daha çok başarılı oluyorsun' dedi. Dedemle öyle barışmış, helalleşmiştik.'
- 'Bundan sonra müzik için yaşayacağım, beni affedin'
Müzik eğitimine geç başladığını ve bunun sıkıntısını çok çektiğini anlatan usta müzisyen, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bir genç beynin algılama yaşı 20'lerde azalıyor. Ben maatteessüf en değerli yıllarımı, okuyup adam olayım diye müzikten uzakta geçirdim. Bu bakımdan benim alt yapım zayıftır. Bu alt yapıyı güçlendirmek için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Çok sevilen bir orkestram vardı. Bu orkestrayı dağıtıp, İsmet Sinan ile beraber İsveç'te ve yurt dışında çeşitli yerlerde çalıştım, sadece iyi müzisyenlerle olayım da bu eksikliği gidereyim diye. Sonradan evlendim ve geçim derdi başladı. Üç çocuğum oldu. Onları yetiştirmek, büyümek, büyütmek için bir zaman geçti. Böylece sanat adına kaybolan yıllarım var, Sezen Aksu'nun dediği gibi.'
Erdoğan, 2006'da geçirdiği bademcik kanserinden dolayı hayatında büyük değişimler yaşadığını hatırlatarak, hastalık dolayısıyla doktorların, yaklaşık 1 sene sonra çalışmasına müsaade ettiğini dile getirdi.
Çalışmaya yeniden 2007'nin Şubat ayında başladığını bildiren sanatçı, 'Birçok insan benim hasta olduğumu zannediyordu. O bakımdan işler yavaş yavaş açıldı ama ben o andan itibaren artık, çocuklarıma da eşime de 'Yaptığım kadar yaptım. Ben bundan sonra müzik için yaşayacağım. Beni affedin. Herkes başının çaresine baksın' dedim.' ifadelerini kullandı.
Özdemir Erdoğan, şarkılarını ezbere bilen birçok kişinin, karşılaştıklarında kendisini tanımadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
'İnternet benim ikinci doğuşum oldu. Benim hayatımda birçok dönüm noktaları vardır. Mesela Sezen Cumhur Önal'ın sözlerini yazdığı, 'Duyduk Duymadık Demeyin', bir milyon 45'lik plak satılmıştır. 'Keman Öğretmeni', 'Uzun İnce Bir Yoldayım' ve aşağı yukarı bütün Kemal Sunal filmlerinde gördüğümüz 'Gurbet'. Yurt dışındaki çalışmalar. Ondan sonra 'Baharda Kuşlar Gibi'. Sonrasında Sezen'in 'İkinci Bahar'ı. En son da internette patlayan, toplamda yaklaşık 35 milyon kişi tarafından dinlenilen 'Bana Ellerini Ver.' gibi. İnternet sayesinde ben yeniden doğmuş gibi oldum.'
Müzik hayatında her geçen gün yeni şeyler öğrendiğinin altını çizen sanatçı, gözünün hiçbir zaman yükseklerde olmadığını ve geçimini sağlayacak kadar kazanmanın ona her zaman yettiğini aktardı.
- 'Ödülleri koyacak yerim yok'
Erdoğan, her zaman devletin hizmetinde, vatan için çalışan biri olduğuna dikkati çekerek, şunları aktardı:
'Genelde içkili yerler çok fazla tercih ettiğim bir yer değildir. Kendim içki kullanmadığım için, benim orkestramda da hiç kimse içki kullanmaz. Böyle muhafazakar bir orkestrayız biz ve yerli parçalara daha çok önem veririz. Yabancı, o muhteşem Amerikan standartlarının hepsini biliriz ama önceliğimiz hep Türk halk müziği ve Türk sanat müziğidir. Bu müziği evrensel boyutlarda, dünya müziği haline getirebilmek için ömrümün sonuna kadar çalışacağım.'
Kendi neslinden birçok müzisyene, medyanın yeteri kadar ilgi göstermediğine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Magazin, bir sürü sansasyonel beyleri, hanımları gençliğimize rol model olarak sunuyor. Onların işi o. Onların sanatla pek işi yok. Onlar, çeşitli çevreler tarafından örgütlenmişler zaten. Bu memlekette, 'falanca bilmem neyle basıldı, öbürü bilmem kimle yemek yedi' haberleri yapılıyor. Bunun memlekete ne faydası var? Ya da bir hanımın bir plajda denize girmesinin memlekete ne faydası var? Hiç bir faydası yok. Onun için o gençlerin değerlendirilmesi lazım. Çok değerli gençler var. Caz müziğinin artık sadece bir fantezi olmaktan kurtarılıp, herkesin zevkle dinlediği bir tür olması lazım.'
Erdoğan, her türden insanın hayat tarzına saygı gösterdiğini söyleyerek, bir müzisyen için en iyi takdiri de halkın yapacağını dile getirdi.
Hayatı boyunca çok sayıda ödül aldığını aktaran ünlü sanatçı, sözlerini şöyle tamamladı:
'Bu ödülleri koyacak yerim yok. Saymakla bitmez. Saymadım ama hepsi benim için değerlidir, kıymetlidir. Yani ödül övünülecek bir şey değildir. Ödül, ödülü verenin övüneceği bir şeydir. Bu ülke için bir şeyler yapmış kişi hatırlanıyor ve onun gönlü alınıyor.'