Türkiye'nin Obezite Haritası
Akdeniz mutfağıyla ünlü İzmir ve Ege Bölgesi’nde obezite oranı yüksek çıktı. Op. Dr. Türker Karabuğa, obezite oranın Ege’de yüzde 28, Marmara ve Karadeniz’de yüzde 33, Orta Anadolu’da yüzde 32, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yüzde 20 olduğunu söyledi.
Kordon Obezite Merkezi doktorlarından Op. Dr. Türker Karabuğa, Türkiye’nin obezite oranının batıya doğru gittikçe arttığını kaydetti.
Dr. Karabuğa, “Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde hareketli yaşam, doğal beslenme nedeniyle obezite oranı düşük. Yağlı yeseler bile şişmanlamıyorlar. Batıya geldikçe obezite oranı artıyor. Obezitenin oluşmasında beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi ve fast food tarzı hazır gıdalara yönelim, teknolojinin yaşamımıza getirdiği hareketsiz yaşam, masa başında, bilgisayar ve televizyon karşısında geçirilen zaman etkili oluyor. Sağlıklı ve doğal besinleri tercih etmek, düzenli spor yapmak, gün içerisinde daha hareketli olmak, bol miktarda su içmek gerekir” dedi.
Dünyada ve Türkiye’de obezitenin hızla arttığına dikkat çeken Karabuğa, dünyadaki obezite hastalarının yüzde 13’nün Amerika, Yüzde 15’nin ise Çin ve Hindistan’da yaşadığını söyledi.
Amerika’da önlenebilir ölümler arasında sigaradan sonra ikinci sırada obezite yer alıyor.
TÜRKİYE’DE BEŞ KADINDAN İKİSİ OBEZ
Türkiye’nin obezite oranlarının tehlikeli boyutlara ulaştığına dikkat çeken Karabuğa, “TURDEP verilerine göre Türkiye’de kadınlarda obezite görülme sıklığı yüzde 44’ü, erkeklerde ise yüzde 27’yi aştı. Ortalama olarak her beş kadından ikisi, üç erkekten birisi obezite hastalığı ile mücadele ediyor. Obezitenin kadınlarda fazla görülmesinin sebepleri fizyolojik ve toplumsal özelliklerimizle açıklanabilir. Kadınların düzenlediği günlerde hamur işi ağırlıklı gıdalar tüketiliyor. Kadınların metabolizma hızları erkeklere göre yavaştır" ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARDA OBEZİTE ORANI YÜZDE 10’DA
Çocuklardaki obezite tablosunun da ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda olduğunu belirten Karabuğa, "Şu anda Türkiye’de çocukluk dönemi obezite sıklığı yüzde 10’un üzerindedir. Bu oldukça ürkütücü bir rakam. Tüm dünya obeziteye karşı önlem almak için uğraşıyor. Çünkü obezitenin getirdiği ek hastalıklarla mücadele çok zor. Bu mücadele ciddi sağlık gideri oluşturuyor. Obezite Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, eklem rahatsızlıkları, uyku apnesi, reflü hastalığı, felç, astım, adet düzensizliklerine neden oluyor. Doğurganlığı azaltıyor, karaciğer yetmezliğine kadar gidebilen karaciğer yağlanmasına neden olabiliyor, bazı kanser türlerinde artışa neden oluyor. Tüm bunların yanında hastanın psikoljisini ve yaşam konforunu da önemli ölçüde bozuyor" dedi.
"KENDİ BEDEN KİTLE ENDEKSİNİZİ HESAPLAYIN"
Dr. Karabuğa, obezite ve ileri laparoskopik cerrahi merkezinde obezite cerrahisi (tüp mide) ve diyabet cerrahisi (transit bipartisyon) ameliyatlarını uyguladıklarını söyledi.
Obezite hastalarını sınıflandırırken beden kitle endeksi değerinin hesaplandığını ifade eden Dr. Karabuğa, hastaların da kendi değerlerini hesaplayabileceklerini söyledi.
Kişinin kilosunun, boyunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle bu değerin elde edildiğini söyleyen Dr. Karabuğa, şöyle konuştu: “Eğer çıkan değer 18,5-25 arası ise ideal kilolu, 25-30 ise fazla kilolu, 30-40 ise obezite, 40-50 ise morbid obezite, 50’nin üzeri ise süper obezite olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme ameliyat kararı, diyet ve mide balonu tedavileri seçiminde bize yol gösterir.”
"İLK 6 AY KİLO KAYBI HIZLI OLUR"
Diyet, fiziksel aktivite veya ilaçla aşırı kilolarından kurtulamayan kişiler için tüp mide ameliyatının en geçerli tedavi yöntemi olduğunun altını çizen Dr. Karabuğa, şuan dünyada ve Türkiye’de en çok uygulanan obezite cerrahisi yönteminin laparoskopik sleeve gastrektomi denilen tüp mide ameliyatı olduğunu ifade etti.
Karabuğa, şunları kaydetti: "Yöntem, anatomik ve fizyolojik bir yöntemdir. 30-60 dk kadar süren laparoskopik (kapalı) ameliyat tekniği ile midenin iştah hormonu (Ghrelin) salgılayan kısmı ile birlikte yaklaşık yüzde 80’nin çıkarılması işlemidir. Beden kitle indeksi 35 ve üzerine olup ek hastalığı olan ya da beden kitle indeksi 40’ın üzerine olan, en az 3 yıl obezite varlığında ve 6 ay içerisinde en az iki kez diyet ve spor gibi yöntemleri denemiş ve başarısız olmuş, ameliyata engel ciddi kanama problemi olamayan, ciddi psikiyatrik rahatsızlığı ve alkol-madde bağımlılığı olmayan 18-65 yaş arası hastalar için obezite cerrahisi uygundur. Ameliyattan 3 saat sonra hastamızı yürütmeye başlarız. Hastanemizde 3 gün misafir ediyoruz. Ameliyat sonrası özel bir diyet veriyoruz. İlk 12 gün tamamen sıvı gıdalarla ve verdiğimiz özel beslenme ürünleriyle besleniyor. Takip eden 15 gün yumuşak gıdalarla besleniyor. Birinci ayımızı doldurduktan sonra katı gıdalara geçiyoruz. Bu aşamalarda diyetisyenimiz hastalarımıza destek oluyor. 10. gün, birinci, ikinci ve üçüncü aylarda daha sonra üçer aylık periyotlarda hastalarımızı kontrol ediyoruz. Hastalarda ilk 6 ay kilo kaybı hızlı olur."
Kaynak: İHA
Dr. Karabuğa, “Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde hareketli yaşam, doğal beslenme nedeniyle obezite oranı düşük. Yağlı yeseler bile şişmanlamıyorlar. Batıya geldikçe obezite oranı artıyor. Obezitenin oluşmasında beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi ve fast food tarzı hazır gıdalara yönelim, teknolojinin yaşamımıza getirdiği hareketsiz yaşam, masa başında, bilgisayar ve televizyon karşısında geçirilen zaman etkili oluyor. Sağlıklı ve doğal besinleri tercih etmek, düzenli spor yapmak, gün içerisinde daha hareketli olmak, bol miktarda su içmek gerekir” dedi.
Dünyada ve Türkiye’de obezitenin hızla arttığına dikkat çeken Karabuğa, dünyadaki obezite hastalarının yüzde 13’nün Amerika, Yüzde 15’nin ise Çin ve Hindistan’da yaşadığını söyledi.
Amerika’da önlenebilir ölümler arasında sigaradan sonra ikinci sırada obezite yer alıyor.
TÜRKİYE’DE BEŞ KADINDAN İKİSİ OBEZ
Türkiye’nin obezite oranlarının tehlikeli boyutlara ulaştığına dikkat çeken Karabuğa, “TURDEP verilerine göre Türkiye’de kadınlarda obezite görülme sıklığı yüzde 44’ü, erkeklerde ise yüzde 27’yi aştı. Ortalama olarak her beş kadından ikisi, üç erkekten birisi obezite hastalığı ile mücadele ediyor. Obezitenin kadınlarda fazla görülmesinin sebepleri fizyolojik ve toplumsal özelliklerimizle açıklanabilir. Kadınların düzenlediği günlerde hamur işi ağırlıklı gıdalar tüketiliyor. Kadınların metabolizma hızları erkeklere göre yavaştır" ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARDA OBEZİTE ORANI YÜZDE 10’DA
Çocuklardaki obezite tablosunun da ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda olduğunu belirten Karabuğa, "Şu anda Türkiye’de çocukluk dönemi obezite sıklığı yüzde 10’un üzerindedir. Bu oldukça ürkütücü bir rakam. Tüm dünya obeziteye karşı önlem almak için uğraşıyor. Çünkü obezitenin getirdiği ek hastalıklarla mücadele çok zor. Bu mücadele ciddi sağlık gideri oluşturuyor. Obezite Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, eklem rahatsızlıkları, uyku apnesi, reflü hastalığı, felç, astım, adet düzensizliklerine neden oluyor. Doğurganlığı azaltıyor, karaciğer yetmezliğine kadar gidebilen karaciğer yağlanmasına neden olabiliyor, bazı kanser türlerinde artışa neden oluyor. Tüm bunların yanında hastanın psikoljisini ve yaşam konforunu da önemli ölçüde bozuyor" dedi.
"KENDİ BEDEN KİTLE ENDEKSİNİZİ HESAPLAYIN"
Dr. Karabuğa, obezite ve ileri laparoskopik cerrahi merkezinde obezite cerrahisi (tüp mide) ve diyabet cerrahisi (transit bipartisyon) ameliyatlarını uyguladıklarını söyledi.
Obezite hastalarını sınıflandırırken beden kitle endeksi değerinin hesaplandığını ifade eden Dr. Karabuğa, hastaların da kendi değerlerini hesaplayabileceklerini söyledi.
Kişinin kilosunun, boyunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle bu değerin elde edildiğini söyleyen Dr. Karabuğa, şöyle konuştu: “Eğer çıkan değer 18,5-25 arası ise ideal kilolu, 25-30 ise fazla kilolu, 30-40 ise obezite, 40-50 ise morbid obezite, 50’nin üzeri ise süper obezite olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme ameliyat kararı, diyet ve mide balonu tedavileri seçiminde bize yol gösterir.”
"İLK 6 AY KİLO KAYBI HIZLI OLUR"
Diyet, fiziksel aktivite veya ilaçla aşırı kilolarından kurtulamayan kişiler için tüp mide ameliyatının en geçerli tedavi yöntemi olduğunun altını çizen Dr. Karabuğa, şuan dünyada ve Türkiye’de en çok uygulanan obezite cerrahisi yönteminin laparoskopik sleeve gastrektomi denilen tüp mide ameliyatı olduğunu ifade etti.
Karabuğa, şunları kaydetti: "Yöntem, anatomik ve fizyolojik bir yöntemdir. 30-60 dk kadar süren laparoskopik (kapalı) ameliyat tekniği ile midenin iştah hormonu (Ghrelin) salgılayan kısmı ile birlikte yaklaşık yüzde 80’nin çıkarılması işlemidir. Beden kitle indeksi 35 ve üzerine olup ek hastalığı olan ya da beden kitle indeksi 40’ın üzerine olan, en az 3 yıl obezite varlığında ve 6 ay içerisinde en az iki kez diyet ve spor gibi yöntemleri denemiş ve başarısız olmuş, ameliyata engel ciddi kanama problemi olamayan, ciddi psikiyatrik rahatsızlığı ve alkol-madde bağımlılığı olmayan 18-65 yaş arası hastalar için obezite cerrahisi uygundur. Ameliyattan 3 saat sonra hastamızı yürütmeye başlarız. Hastanemizde 3 gün misafir ediyoruz. Ameliyat sonrası özel bir diyet veriyoruz. İlk 12 gün tamamen sıvı gıdalarla ve verdiğimiz özel beslenme ürünleriyle besleniyor. Takip eden 15 gün yumuşak gıdalarla besleniyor. Birinci ayımızı doldurduktan sonra katı gıdalara geçiyoruz. Bu aşamalarda diyetisyenimiz hastalarımıza destek oluyor. 10. gün, birinci, ikinci ve üçüncü aylarda daha sonra üçer aylık periyotlarda hastalarımızı kontrol ediyoruz. Hastalarda ilk 6 ay kilo kaybı hızlı olur."