'Kemal Sunal Sergisiyle Anadolu'ya Gitmek İstiyorum'
Kemal Sunal'ın filmlerde kullandığı kostüm ve aksesuarlarla özel hayatına dair mektup ve fotoğrafların yer aldığı sergi, Sultanbeyli'deki Atlas Park AVM'de açıldı.
Sunal ailesi tarafından özel bir çalışmayla hazırlanan sergiye ilişkin AA muhabirine konuşan Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal, sergi düzenleme fikrinin kendisinden çıktığını belirtti.
Tanıştıklarından itibaren eşinin özel bir dolabı olduğunu dile getiren Sunal, "Dolabın içinde küçük küçük bir şeyler saklardı ve onların karıştırılmasını istemezdi. Bazen birlikte onları temizler ve toplardık. Tiyatroda ilk kullandığı sakal, bıyık duruyor. Evlenmeden önce meşhur olacağını hayal bile edemezken, kullandığı ne varsa hepsini bir çantanın içine biriktirmiş. İlkokul karneleri, okul için aldığı ikametgah belgesi falan var. İlkokul arkadaşlarımın, anneannemin bana yazdığı mektupları bile o çantada bulduk ölümünden sonra. Kemal'le karşılıklı mektuplarımız da o çantadan çıktı" dedi.
Gül Sunal, eşinin film çekerken 1 ay boyunca o filmdeki kostümüyle dolaştığını ifade ederek, "Boş günü varsa temizlenir, diğer günler sabahtan gece yatıncaya kadar o elbise sırtında olurdu. Sanırım o karaktere giriyordu" diye konuştu.
- "Kemal'in hayatına bir pencere araladık"
Gül Sunal, eşini tanımak için yaptığı işlere, kendine ve hayatına nasıl değer verdiğini görmek gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Üniversiteye 50 yaşından sonra tekrar başvurdu. Kendisine gelen müracaat mektubunu ve üniversiteye yatırdığı harçların makbuzlarını da saklamış. Yaptığı her iş onun için çok değerli olmuş. Bu sebeple de insanlar ona çok değer verdi. Çünkü o kendine çok değer verdi. Bir örnek bu. Belki de dünyada eşi yok. Belli ki bunları müze yapmayı ya da sergilemeyi düşünüyordu. Yoksa bu kadar eşya niye dursun."
Sergiyi ilk olarak ünlü sanatçının doğum gününde, Vakıfbank Sanat Galerisi'nde açtıklarını aktaran Sunal, "Sonra Ege Üniversitesi istedi, oraya götürdük. Bir günde 3 bin kişi geldi. Sonra bir kaç yerde sergileme fırsatı bulduk ve yoğun bir ilgiyle karşılaştık. Kemal Sunal'ın hayatına bir pencere araladık aslında. O, özel hayatını konuşmayı ya da ön plana çıkarmayı pek sevmezdi" şeklinde konuştu.
Gül Sunal, sanatçının hayranlarının "Unutmayacağız" dediğini ve kendisinin de yoğun ilgiyle karşılaştığını kaydederek, "Kemal- Hadi Gel Bi Kahve İçelim" isimli kitaba ilişkin de şu bilgileri verdi:
"Yolda hep soruyorlar, 'neye gülerdi, nasıl babaydı, nasıl yaşıyordu, babasını görür müydü?' diye. Yaşanmış hayat hikayelerine çok gülerdi. Onları da kitaba koydum. Bunları yazmak zorundaydım. Biraz Kemal'i paylaşmalıydım. 'Hep bana, hep bana kalsın' değil. Ben de artık 62 yaşındayım. Kemal'in sadece benim olmadığını biliyorum. Önceleri cesaret edemedim. 'O yapmadı, ben yapmalı mıyım' diye düşündüm, ancak yapma zamanı geldi de geçiyor bile. Şimdi kitabı okuyanlar, 'Zaten çok seviyorduk, şimdi neden çok sevdiğimizi ve ne kadar doğru bir adamı sevdiğimizi gördük' diyor. Perdede gördükleri Kemal Sunal'ı özel hayatında farklı düşünmemişler."
- "Hayatı olduğu gibi yaşayan bir aile babasıydı"
Kemal Sunal'ın hayatı olduğu gibi yaşayan bir aile babası olduğunu söyleyen Gül Sunal, çektikleri belgesele değinerek, "Kemal'in bir vasiyeti olarak düşündük. Ben, bana da bir şey olur korkusuyla Kemal'in yüksek lisans tezi olan 'TV'de ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü' kitabını bastırdım. Kemal, 'Üniversitede beni araştıran yok. Sosyologlar ilgilenmiyor. Bu filmler neden bu kadar seyrediliyor. Bir filmi seyreden 10 kere seyretse de bıkmıyor. Bunun araştırılması lazım. Sanki belgeseli de bana yapmak nasip olacak gibi düşünüyorum' demişti. Biz Kemal'i kaybeder kaybetmez belgesel yapma telaşına düştük" ifadelerini kullandı.
İyi bir ekiple çalıştıklarını belirten Gül Sunal, "Kemal'in söylediği bir tek şey vardı, 'Belgeseli yaparsam, müziklerini Melih Kibar'ın hazırlamasını isteyeceğim.' Ali gitti konuştu Melih'le. 'Ön koşulsuz kabul ediyorum' demiş. Sonradan Melih dedi ki, 'Ali merdivenlerden inmeden ben besteyi yapmıştım.' Sezen Aksu o besteye söz yazdı ve okudu, çok güzel oldu" diye konuştu.
- "Kemal Sunal, kendi kendisiyle savaştırılan tek adam"
Belgeseli 2001 yılından bu yana izleyici ile buluşturamadıklarını söyleyen Sunal, "Bir kaç kanal yöneticisine teklif edildi ama kimseden olumlu yanıt gelmedi, göstermeye kimse yanaşmadı. Neden olduğunu bilmiyorum. Filmleri alıp oynatıyorlar, filmlerin çok iş yaptığını söylüyorlar. O filmleri oynatan hiçbir kanal bu belgesele talip olmadı. Bir sebep de söylemiyorlar" ifadeleriyle rahatsızlığını dile getirdi.
Gül Sunal eşinin, 'kendi kendisiyle savaştırılan tek adam' olduğunun altını çizerek 50'li yaşlarında çektiği dizilere ilişkin şöyle konuştu:
"Kanal almış Kemal Sunal'ı bir dizi çekiyor. Dizinin oynadığı gece 4 kanalda birden Kemal Sunal filmi konuyor. Tabii filmler diziyi geçiyor. Ertesi gün 'Ben yine birinci olmuşum ama filmle' diyordu. Bir aktörü açlığa mahkum etmek demek bu. Diziye para yatıran adamlar bakıyor filmler gibi reyting yapmıyor, o zaman, 'Niye buna dizi yaptıralım ki. Eski filmi kiralar onu oynatırız' diyor. Filmlerden de telif gelmiyor küsüyordu, üzülüyordu belki de içinden. Keşke o zaman olsaydı bu telif hakkı da görseydi. Bir aktörü motive eden şey yaptığı işin değer kazanması değil mi?"
- "Üç kişi kaldık ama çok kalabalık bir aileyiz"
Eşi için yaptıkları girişimlerin yetkililer tarafından yeterli ilgiyi görmediğini aktaran Gül Sunal, "Ben Kemal için artık hiç bir şey yapmayı düşünmüyorum. Ne yapabilirim onu da bilmiyorum. Çünkü daha önce hastane odaları, okullarda sınıflar yaptık. Sanat galerisinde rölyeflerini sergiledik ama bunların hepsi iktidar ya da belediye değiştiğinde kapının önüne çöp olarak atıldı. Hiçbir eşyasını kimseye vermeyi de düşünmüyorum. Belgesel ve tezinin basılmasının haricinde, kalıcı ne yapabilirim inanın onu da bilmiyorum. Ondan kalan eşyaları nasıl koruyabileceğimi bilmiyorum. Onun için bunlar bizde kalsın, zaman zaman halka buluşturabiliriz" dedi.
Kemal Sunal'ın nesilden nesile aktarılarak ölümsüz olacağını vurgulayan Sunal, "Bir hayranı anı defterine, 'Kemal abi biliyor musun? Kendi gardırobumda dolaşır gibiyim. Kostümleri o kadar iyi tanıyorum ki' yazmış. Biz halka bunu götürüyoruz" diye konuştu.
Oğlu Ali Sunal'ın sanat alanında, kızı Ezo Sunal'ın ise Kemal Sunal'ın çok değer verdiği eğitim konusunda babasının adını devam ettirdiğini dile getiren Gül Sunal,
"Bana, 'artık sen de bir şeyler yap da Kemal Sunal'ın karısı olarak takdim etmeyelim' diyorlardı. Ne yaparsam yapayım Kemal Sunal'ın karısı olmaktan daha güzel bir şey yapamam. Biz çok güzel bir evlilik yaşadık. Çok güzel bir hayat sürdük. Bunun için Kemal'e minnettarım. O dönem çok kişinin yakalayamadığı bir şey yakaladık diye düşünüyorum. Çok keyifli ve mutluyduk. İki çocuğumuz bizim istediğimiz gibi büyüdü. 3 kişi kaldık ama çok kalabalık bir aileyiz. Kemal Sunal ailesi var yanımızda. Sadece Türkiye değil yurtdışında da bunu görüyorum. Onları çok seviyoruz. Onlar da bizi çok seviyor."
Sergideki eşyaların sayısını bilmediğini ifade eden Sunal, "Bu sergi bir insanın kendine ve hayatına verdiği değeri yansıtıyor. Genç oyunculara örnek olsun istiyorum. Siz kendinize değer verirseniz herkes size değer veriyor. Bu sergiyle Anadolu'ya gitmek istiyorum. Sergi kurulurken de toplarken de gece geç saatlere kadar Kemal'in eşyalarıyla bazen hüzünle bazen de mutluluk duyarak kendim ilgileniyorum. Bir çok duyguyu bir arada yaşıyorum" ifadelerine yer verdi.
Sergi, 25 Ekim'de sona erecek.
Kaynak: AA
Tanıştıklarından itibaren eşinin özel bir dolabı olduğunu dile getiren Sunal, "Dolabın içinde küçük küçük bir şeyler saklardı ve onların karıştırılmasını istemezdi. Bazen birlikte onları temizler ve toplardık. Tiyatroda ilk kullandığı sakal, bıyık duruyor. Evlenmeden önce meşhur olacağını hayal bile edemezken, kullandığı ne varsa hepsini bir çantanın içine biriktirmiş. İlkokul karneleri, okul için aldığı ikametgah belgesi falan var. İlkokul arkadaşlarımın, anneannemin bana yazdığı mektupları bile o çantada bulduk ölümünden sonra. Kemal'le karşılıklı mektuplarımız da o çantadan çıktı" dedi.
Gül Sunal, eşinin film çekerken 1 ay boyunca o filmdeki kostümüyle dolaştığını ifade ederek, "Boş günü varsa temizlenir, diğer günler sabahtan gece yatıncaya kadar o elbise sırtında olurdu. Sanırım o karaktere giriyordu" diye konuştu.
- "Kemal'in hayatına bir pencere araladık"
Gül Sunal, eşini tanımak için yaptığı işlere, kendine ve hayatına nasıl değer verdiğini görmek gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Üniversiteye 50 yaşından sonra tekrar başvurdu. Kendisine gelen müracaat mektubunu ve üniversiteye yatırdığı harçların makbuzlarını da saklamış. Yaptığı her iş onun için çok değerli olmuş. Bu sebeple de insanlar ona çok değer verdi. Çünkü o kendine çok değer verdi. Bir örnek bu. Belki de dünyada eşi yok. Belli ki bunları müze yapmayı ya da sergilemeyi düşünüyordu. Yoksa bu kadar eşya niye dursun."
Sergiyi ilk olarak ünlü sanatçının doğum gününde, Vakıfbank Sanat Galerisi'nde açtıklarını aktaran Sunal, "Sonra Ege Üniversitesi istedi, oraya götürdük. Bir günde 3 bin kişi geldi. Sonra bir kaç yerde sergileme fırsatı bulduk ve yoğun bir ilgiyle karşılaştık. Kemal Sunal'ın hayatına bir pencere araladık aslında. O, özel hayatını konuşmayı ya da ön plana çıkarmayı pek sevmezdi" şeklinde konuştu.
Gül Sunal, sanatçının hayranlarının "Unutmayacağız" dediğini ve kendisinin de yoğun ilgiyle karşılaştığını kaydederek, "Kemal- Hadi Gel Bi Kahve İçelim" isimli kitaba ilişkin de şu bilgileri verdi:
"Yolda hep soruyorlar, 'neye gülerdi, nasıl babaydı, nasıl yaşıyordu, babasını görür müydü?' diye. Yaşanmış hayat hikayelerine çok gülerdi. Onları da kitaba koydum. Bunları yazmak zorundaydım. Biraz Kemal'i paylaşmalıydım. 'Hep bana, hep bana kalsın' değil. Ben de artık 62 yaşındayım. Kemal'in sadece benim olmadığını biliyorum. Önceleri cesaret edemedim. 'O yapmadı, ben yapmalı mıyım' diye düşündüm, ancak yapma zamanı geldi de geçiyor bile. Şimdi kitabı okuyanlar, 'Zaten çok seviyorduk, şimdi neden çok sevdiğimizi ve ne kadar doğru bir adamı sevdiğimizi gördük' diyor. Perdede gördükleri Kemal Sunal'ı özel hayatında farklı düşünmemişler."
- "Hayatı olduğu gibi yaşayan bir aile babasıydı"
Kemal Sunal'ın hayatı olduğu gibi yaşayan bir aile babası olduğunu söyleyen Gül Sunal, çektikleri belgesele değinerek, "Kemal'in bir vasiyeti olarak düşündük. Ben, bana da bir şey olur korkusuyla Kemal'in yüksek lisans tezi olan 'TV'de ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü' kitabını bastırdım. Kemal, 'Üniversitede beni araştıran yok. Sosyologlar ilgilenmiyor. Bu filmler neden bu kadar seyrediliyor. Bir filmi seyreden 10 kere seyretse de bıkmıyor. Bunun araştırılması lazım. Sanki belgeseli de bana yapmak nasip olacak gibi düşünüyorum' demişti. Biz Kemal'i kaybeder kaybetmez belgesel yapma telaşına düştük" ifadelerini kullandı.
İyi bir ekiple çalıştıklarını belirten Gül Sunal, "Kemal'in söylediği bir tek şey vardı, 'Belgeseli yaparsam, müziklerini Melih Kibar'ın hazırlamasını isteyeceğim.' Ali gitti konuştu Melih'le. 'Ön koşulsuz kabul ediyorum' demiş. Sonradan Melih dedi ki, 'Ali merdivenlerden inmeden ben besteyi yapmıştım.' Sezen Aksu o besteye söz yazdı ve okudu, çok güzel oldu" diye konuştu.
- "Kemal Sunal, kendi kendisiyle savaştırılan tek adam"
Belgeseli 2001 yılından bu yana izleyici ile buluşturamadıklarını söyleyen Sunal, "Bir kaç kanal yöneticisine teklif edildi ama kimseden olumlu yanıt gelmedi, göstermeye kimse yanaşmadı. Neden olduğunu bilmiyorum. Filmleri alıp oynatıyorlar, filmlerin çok iş yaptığını söylüyorlar. O filmleri oynatan hiçbir kanal bu belgesele talip olmadı. Bir sebep de söylemiyorlar" ifadeleriyle rahatsızlığını dile getirdi.
Gül Sunal eşinin, 'kendi kendisiyle savaştırılan tek adam' olduğunun altını çizerek 50'li yaşlarında çektiği dizilere ilişkin şöyle konuştu:
"Kanal almış Kemal Sunal'ı bir dizi çekiyor. Dizinin oynadığı gece 4 kanalda birden Kemal Sunal filmi konuyor. Tabii filmler diziyi geçiyor. Ertesi gün 'Ben yine birinci olmuşum ama filmle' diyordu. Bir aktörü açlığa mahkum etmek demek bu. Diziye para yatıran adamlar bakıyor filmler gibi reyting yapmıyor, o zaman, 'Niye buna dizi yaptıralım ki. Eski filmi kiralar onu oynatırız' diyor. Filmlerden de telif gelmiyor küsüyordu, üzülüyordu belki de içinden. Keşke o zaman olsaydı bu telif hakkı da görseydi. Bir aktörü motive eden şey yaptığı işin değer kazanması değil mi?"
- "Üç kişi kaldık ama çok kalabalık bir aileyiz"
Eşi için yaptıkları girişimlerin yetkililer tarafından yeterli ilgiyi görmediğini aktaran Gül Sunal, "Ben Kemal için artık hiç bir şey yapmayı düşünmüyorum. Ne yapabilirim onu da bilmiyorum. Çünkü daha önce hastane odaları, okullarda sınıflar yaptık. Sanat galerisinde rölyeflerini sergiledik ama bunların hepsi iktidar ya da belediye değiştiğinde kapının önüne çöp olarak atıldı. Hiçbir eşyasını kimseye vermeyi de düşünmüyorum. Belgesel ve tezinin basılmasının haricinde, kalıcı ne yapabilirim inanın onu da bilmiyorum. Ondan kalan eşyaları nasıl koruyabileceğimi bilmiyorum. Onun için bunlar bizde kalsın, zaman zaman halka buluşturabiliriz" dedi.
Kemal Sunal'ın nesilden nesile aktarılarak ölümsüz olacağını vurgulayan Sunal, "Bir hayranı anı defterine, 'Kemal abi biliyor musun? Kendi gardırobumda dolaşır gibiyim. Kostümleri o kadar iyi tanıyorum ki' yazmış. Biz halka bunu götürüyoruz" diye konuştu.
Oğlu Ali Sunal'ın sanat alanında, kızı Ezo Sunal'ın ise Kemal Sunal'ın çok değer verdiği eğitim konusunda babasının adını devam ettirdiğini dile getiren Gül Sunal,
"Bana, 'artık sen de bir şeyler yap da Kemal Sunal'ın karısı olarak takdim etmeyelim' diyorlardı. Ne yaparsam yapayım Kemal Sunal'ın karısı olmaktan daha güzel bir şey yapamam. Biz çok güzel bir evlilik yaşadık. Çok güzel bir hayat sürdük. Bunun için Kemal'e minnettarım. O dönem çok kişinin yakalayamadığı bir şey yakaladık diye düşünüyorum. Çok keyifli ve mutluyduk. İki çocuğumuz bizim istediğimiz gibi büyüdü. 3 kişi kaldık ama çok kalabalık bir aileyiz. Kemal Sunal ailesi var yanımızda. Sadece Türkiye değil yurtdışında da bunu görüyorum. Onları çok seviyoruz. Onlar da bizi çok seviyor."
Sergideki eşyaların sayısını bilmediğini ifade eden Sunal, "Bu sergi bir insanın kendine ve hayatına verdiği değeri yansıtıyor. Genç oyunculara örnek olsun istiyorum. Siz kendinize değer verirseniz herkes size değer veriyor. Bu sergiyle Anadolu'ya gitmek istiyorum. Sergi kurulurken de toplarken de gece geç saatlere kadar Kemal'in eşyalarıyla bazen hüzünle bazen de mutluluk duyarak kendim ilgileniyorum. Bir çok duyguyu bir arada yaşıyorum" ifadelerine yer verdi.
Sergi, 25 Ekim'de sona erecek.