Arınç: Kürtçe Seçmeli Ders Olabilir
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kürtçenin şartlar elverirse sadece seçmeli ders olabileceğini belirterek, ''Yoksa bu dilde bütünüyle ilköğretimden üniversiteye kadar Kürtçe bir eğitimin yapılması mümkün değildir.Bir hakkı vermek kolay bir şey. Ama kullanması noktasına da bakacağız' dedi.
Arınç, CNN Türk televizyonunda yayınlanan ``Neler Oluyor?`` programına katılarak, soruları yanıtladı.
Hrant Dink Davası`nın eleştirildiğinin belirtilmesi ve ``Yargıtay süreci devam ediyor ama avukatların söylediği şuydu. O süreç devam etsin. Ama kamu görevlilerin ihmalinin de soruşturulduğu ayrı bir dosya var. O dosyada ilerleme sağlanabilirse belki gerçekten bu işin arkasındakilere ulaşılabilir noktasında Ramazan Akyürek, İçişleri Bakanlığı tarafından terfi ettirildi ve kamuoyu vicdanını bir kez daha sarsan bir nokta oldu. Suçludur değildir, onu bilemiyoruz. Terfi ettirildi ve hiçbir zaman onun ifadelerine başvurulamayacak. Teftiş Kurulu Başkanı oldu`` sözleri üzerine Arınç, ``Eski görevinden bugün geldiği görev terfi anlamında mıdır? Onu çok bilmiyorum. İçişleri Bakanlığındaki hiyerarşik yapıdan yani nereden nereye geldiğinin onun farkında değilim`` diye konuştu.
-``Akyürek`i ne tanır ne de bilirim``
Arınç, şöyle devam etti:``Ama söylediğiniz cümle çok önemlidir. Ama suçludur, suçlu değildir bu noktada kesin bir kanaatimiz yok. Kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Kesinleşmiş yargı kararı olmadıkça bir insan görevine de devam ediyorsa onun gereği olarak bir taraftan bir tarafa da gidebilir. Akyürek`i ne tanır ne de bilirim. Sadece yazıldığı çizildiği için söylüyorum. Yani İçişleri Bakanlığının bu yaptığı atamayla neyi kastettiğini doğrusu bilmem. Ama görevlerinde zaten devam ediyorken, başka bir göreve atanması çok önemli bir keyfiyet değil.
Şunu söylemek istiyorsanız o anlamlı olur. Yani Teftiş Kurulu Başkanı oldu onun başına gelmekle bu soruşturmaları neticesiz kılmaya çalışabilir mi? demek istiyorsunuz.``Akyürek`in, Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde Rahip Santoro cinayeti, Mc Donalds`ın bombalanması, sanıklardan Erhan Tuncel`in polis muhbiri yapılması gibi bazı olayların meydana geldiğinin ifade edilmesi üzerine de Arınç, şunları söyledi:``Bunlara dikkat etmek lazım. Bunlar boş şeyler değil. Ama bilelim ki Hrant Dink`in öldürülmesinin üzerinden 5 sene geçti. 2007`nin Ocak ayında olmuştu bu olay. Ben de çok üzüntü duydum. Meclis Başkanıydım, ziyaretlerine gittim. Bu acıyı da paylaştım. Onun düşüncelerine de saygısı olan bir insanım. İşime gelir gelmez, hoşuma gider gitmez ama bu insan, düşüncelerini sadece ifade eden biriydi, bizim yurttaşımızdı. Etnik kökeni ne olursa olsun yaşama hakkı vardı, saygıya değerdi. Onu korumak zorundaydık. Ama menfur cinayetle aramızdan aldılar. Şimdi davanın böyle sonuçlanmış olmasını ben vicdanıma yediremiyorum. Ama dosyanın içinde ne var ne yok buna Yargıtay karar verecek.
Sizin söylediğiniz konuya gelince `yani olayda dahli olduğu iddia edilen bir insan, bu olayın soruşturulmasını engellenecek bir noktaya getirildi` diyorsanız buna Başbakanımız da İçişleri Bakanımız da mutlaka dikkat edecektir. Biz buna dikkat ederiz. Bir de 5 senede zaten yapılan bir şey bugün yeni ortaya çıkmış sayılmaz.``-``Hablemitoğlu cinayeti dışındaki tüm failler bulundu-Hükümetleri döneminde Necip Hablemitoğlu cinayeti dışındaki her olayın tüm faillerinin bulunduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:``Şu anda bana, `kamu görevlileri de vardı. Onlar neden yargılanmadı?` iddiası varsa, ona cevap vermek düşer. Bu konuda benim bildiğim yargının istediği her konuda soruşturma izni de inceleme izni de verilmiştir. Ama tarafların itirazı veya şikayeti üzerine Danıştay bunu kaldırmış olabilir. Çünkü 4483 sayılı Memur Yargılama Yasası`nda bir üst amirlerin böyle bir olay karşısında izin verip vermemesi keyfiyeti getirilmiştir. İzin verip vermeme konusunda da itiraz merci vardır. Tek tek tarihi ile söyleyemiyorum, ama bunlar sorulursa Adalet ve İçişleri bakanlıklarından da cevapları alınabilir. Şunu reddederim. `Yani biz İçişleri Bakanlığı olarak şu 9 yıl içinde Hrant Dink cinayetiyle ilgili olduğu iddia edilen şu kamu görevlilerini sakladık, gizledik, üstlerini örttük` iddiası varsa ben bunlara cevap verebilirim.``-``Kürtçe öğrenmenin önünde engel kalmadı``-Arınç, Diyarbakır ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, bu kente iki konu için gittiğini belirtti.
İçkale`de yapılan kazılara ilişkin bilgileri de aldığını vurgulayan Arınç, ``Bunların çok eski tarihlerden geldiğini söyleyenler de var. Yani 300-500 sene evveline ait olduğunu söyleyenler de var. Şüphesiz 5-10 sene evveline ait de olabilir. Şimdi bu tespitler üzerinde ciddi şekilde duruluyor ve amacımız bu gerçeklerin bir an önce ortaya çıkması`` dedi.
Diyarbakır ziyareti sırasında ``Gündemimizde anadilde eğitim yok`` yönünde sözlerinin bulunduğunun belirtilmesi üzerine Arınç, anadilde eğitimin çok ayrı bir konu olduğunu söyledi.
Arınç, şöyle konuştu:``Mecliste yaptığım konuşmada siz `anadilde eğitim vereceğiz` diye bir şey gördünüz mü? Ben hükümetim adına söylüyorum. Orada ben MHP`ye cevap veriyorum. MHP diyor ki `Siz Kürt kimliğini tanıdınız. Vatanı böldünüz` diyor. Ben de `siz yanlışsınız` diyorum. Bu ülkede Kürtler var. Kendini Kürt kimliğinde tanımlayanlar var.
Adam diyor ki `ben anneden babadan doğma Kürdüm.` Kürdün kendine göre dili var, alfabesi, kültürü, kimlik hakları var. Bunları anayasa da teminat altına almış, insan hakları da teminat altına almış.``Anadilde yerel radyo ve televizyonlardan yayın yapmanın önündeki engelleri kaldırdıklarına dikkati çeken Arınç, şunları kaydetti:``Bu dili öğrenmenin önünde bir engel kalmadı. İsteyen istediği yerde öğrenebiliyor. Önce BDP`li milletvekilleri de öğrenecekler. Çünkü yarısından fazlası Kürtçe bilmiyor. Belki merak edersem ben de öğreneceğim. İhtiyaç duyarsam ben de öğreneceğim. Böyle bir dil var. Bu dilde yazılmış kitaplar var. Bu dilin alfabesi, bize göre iki üç tane harf noksan olsa bile var. Şunu söylemek istiyorum ben. Anadiliyle günlük hayatını geçiren insanların kullanabilecekleri bir dilin öğrenilmesinde hiçbir engel yok ancak `eğitim` dediğiniz zaman, birincisi anayasal engel var. İkincisi anayasal bir engel olmasa, Kürtçe bir eğitimin kaliteli bir eğitim olabileceğine inanıyor musunuz? sizi sorgulamak amacıyla söylemiyorum. Bir medeniyet dili midir Kürtçe? Bütün bunları tartışabiliriz. Orada arkadaşlarıma söylediğim şey, `böyle anadilde eğitimi düşünmüyoruz`. Anadilde eğitimin Türkçe olması hem beraberlik sağlıyor hem Türkçe bir medeniyet dilidir. Türkçeyle eğitimin her alanına hizmet verilebilir. Bugün anadilde Kürtçe eğitim olsa nerede okul bulacağız bir, nerede öğretmen bulacağız. Ben TRT Şeş`de haber okuyacak insan bulamadım bugüne kadar. Siz, kendi aranızda Kürtçe konuşuyorsunuz. Hangi BDP`li milletvekili arkadaşım, kendi çocuğunu Bilkent`ten alıp da Kuzey Irak`taki Süleymaniye Üniversitesi`ne götürüyor. Kürtçe dilinde fizikte, matematikte, şunda, bunda eğitim vermek yeterli bir eğitim midir? Denkliği olabilecek midir?````Bundan sonrasında ne olacak?`` sorusuna Arınç, ``Şartlar elverirse sadece seçmeli ders olabilir. Yoksa bu dilde bütünüyle ilköğretimden üniversiteye kadar Kürtçe bir eğitimin yapılması mümkün değildir. Bir hakkı vermek kolay bir şey. Ama kullanması noktasına da bakacağız`` yanıtını verdi.
-``(Yetmez ama evet) diyenler haklı çıkacak``-Bir başka soruyu yanıtlarken yargı reformuyla ilgili bilgi veren Arınç, temel amacın yargının hızlandırılması olduğunu belirtti.
Arınç, yargı reformu çerçevesinde basınla ilgili belli suçlar için ertelemenin bulunduğunu ifade ederek, telefon ve alan dinlemesi ile gizliliğin ifşasında cezaların ağırlaştırılması, soruşturmanın gizliliğini ihlal, adli görevliyi etkilemeye teşebbüs gibi cezaların eksiltilmesi, basın yayın yoluyla işlendiğinde yarı oranında artırımının ortadan kaldırılması gibi unsurların yer aldığını söyledi.
Arınç, ``Bence bu, basınla ilişkili arkadaşlarımız, dostlarımız için çok iyi bir adım olacak...`Yetmez ama evet` diyenler, bence haklı çıkacak. Belki onun daha ötesine de geçmiş olacağız`` dedi.
Kaynak: AA
Hrant Dink Davası`nın eleştirildiğinin belirtilmesi ve ``Yargıtay süreci devam ediyor ama avukatların söylediği şuydu. O süreç devam etsin. Ama kamu görevlilerin ihmalinin de soruşturulduğu ayrı bir dosya var. O dosyada ilerleme sağlanabilirse belki gerçekten bu işin arkasındakilere ulaşılabilir noktasında Ramazan Akyürek, İçişleri Bakanlığı tarafından terfi ettirildi ve kamuoyu vicdanını bir kez daha sarsan bir nokta oldu. Suçludur değildir, onu bilemiyoruz. Terfi ettirildi ve hiçbir zaman onun ifadelerine başvurulamayacak. Teftiş Kurulu Başkanı oldu`` sözleri üzerine Arınç, ``Eski görevinden bugün geldiği görev terfi anlamında mıdır? Onu çok bilmiyorum. İçişleri Bakanlığındaki hiyerarşik yapıdan yani nereden nereye geldiğinin onun farkında değilim`` diye konuştu.
-``Akyürek`i ne tanır ne de bilirim``
Arınç, şöyle devam etti:``Ama söylediğiniz cümle çok önemlidir. Ama suçludur, suçlu değildir bu noktada kesin bir kanaatimiz yok. Kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Kesinleşmiş yargı kararı olmadıkça bir insan görevine de devam ediyorsa onun gereği olarak bir taraftan bir tarafa da gidebilir. Akyürek`i ne tanır ne de bilirim. Sadece yazıldığı çizildiği için söylüyorum. Yani İçişleri Bakanlığının bu yaptığı atamayla neyi kastettiğini doğrusu bilmem. Ama görevlerinde zaten devam ediyorken, başka bir göreve atanması çok önemli bir keyfiyet değil.
Şunu söylemek istiyorsanız o anlamlı olur. Yani Teftiş Kurulu Başkanı oldu onun başına gelmekle bu soruşturmaları neticesiz kılmaya çalışabilir mi? demek istiyorsunuz.``Akyürek`in, Trabzon Emniyet Müdürü olduğu dönemde Rahip Santoro cinayeti, Mc Donalds`ın bombalanması, sanıklardan Erhan Tuncel`in polis muhbiri yapılması gibi bazı olayların meydana geldiğinin ifade edilmesi üzerine de Arınç, şunları söyledi:``Bunlara dikkat etmek lazım. Bunlar boş şeyler değil. Ama bilelim ki Hrant Dink`in öldürülmesinin üzerinden 5 sene geçti. 2007`nin Ocak ayında olmuştu bu olay. Ben de çok üzüntü duydum. Meclis Başkanıydım, ziyaretlerine gittim. Bu acıyı da paylaştım. Onun düşüncelerine de saygısı olan bir insanım. İşime gelir gelmez, hoşuma gider gitmez ama bu insan, düşüncelerini sadece ifade eden biriydi, bizim yurttaşımızdı. Etnik kökeni ne olursa olsun yaşama hakkı vardı, saygıya değerdi. Onu korumak zorundaydık. Ama menfur cinayetle aramızdan aldılar. Şimdi davanın böyle sonuçlanmış olmasını ben vicdanıma yediremiyorum. Ama dosyanın içinde ne var ne yok buna Yargıtay karar verecek.
Sizin söylediğiniz konuya gelince `yani olayda dahli olduğu iddia edilen bir insan, bu olayın soruşturulmasını engellenecek bir noktaya getirildi` diyorsanız buna Başbakanımız da İçişleri Bakanımız da mutlaka dikkat edecektir. Biz buna dikkat ederiz. Bir de 5 senede zaten yapılan bir şey bugün yeni ortaya çıkmış sayılmaz.``-``Hablemitoğlu cinayeti dışındaki tüm failler bulundu-Hükümetleri döneminde Necip Hablemitoğlu cinayeti dışındaki her olayın tüm faillerinin bulunduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:``Şu anda bana, `kamu görevlileri de vardı. Onlar neden yargılanmadı?` iddiası varsa, ona cevap vermek düşer. Bu konuda benim bildiğim yargının istediği her konuda soruşturma izni de inceleme izni de verilmiştir. Ama tarafların itirazı veya şikayeti üzerine Danıştay bunu kaldırmış olabilir. Çünkü 4483 sayılı Memur Yargılama Yasası`nda bir üst amirlerin böyle bir olay karşısında izin verip vermemesi keyfiyeti getirilmiştir. İzin verip vermeme konusunda da itiraz merci vardır. Tek tek tarihi ile söyleyemiyorum, ama bunlar sorulursa Adalet ve İçişleri bakanlıklarından da cevapları alınabilir. Şunu reddederim. `Yani biz İçişleri Bakanlığı olarak şu 9 yıl içinde Hrant Dink cinayetiyle ilgili olduğu iddia edilen şu kamu görevlilerini sakladık, gizledik, üstlerini örttük` iddiası varsa ben bunlara cevap verebilirim.``-``Kürtçe öğrenmenin önünde engel kalmadı``-Arınç, Diyarbakır ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, bu kente iki konu için gittiğini belirtti.
İçkale`de yapılan kazılara ilişkin bilgileri de aldığını vurgulayan Arınç, ``Bunların çok eski tarihlerden geldiğini söyleyenler de var. Yani 300-500 sene evveline ait olduğunu söyleyenler de var. Şüphesiz 5-10 sene evveline ait de olabilir. Şimdi bu tespitler üzerinde ciddi şekilde duruluyor ve amacımız bu gerçeklerin bir an önce ortaya çıkması`` dedi.
Diyarbakır ziyareti sırasında ``Gündemimizde anadilde eğitim yok`` yönünde sözlerinin bulunduğunun belirtilmesi üzerine Arınç, anadilde eğitimin çok ayrı bir konu olduğunu söyledi.
Arınç, şöyle konuştu:``Mecliste yaptığım konuşmada siz `anadilde eğitim vereceğiz` diye bir şey gördünüz mü? Ben hükümetim adına söylüyorum. Orada ben MHP`ye cevap veriyorum. MHP diyor ki `Siz Kürt kimliğini tanıdınız. Vatanı böldünüz` diyor. Ben de `siz yanlışsınız` diyorum. Bu ülkede Kürtler var. Kendini Kürt kimliğinde tanımlayanlar var.
Adam diyor ki `ben anneden babadan doğma Kürdüm.` Kürdün kendine göre dili var, alfabesi, kültürü, kimlik hakları var. Bunları anayasa da teminat altına almış, insan hakları da teminat altına almış.``Anadilde yerel radyo ve televizyonlardan yayın yapmanın önündeki engelleri kaldırdıklarına dikkati çeken Arınç, şunları kaydetti:``Bu dili öğrenmenin önünde bir engel kalmadı. İsteyen istediği yerde öğrenebiliyor. Önce BDP`li milletvekilleri de öğrenecekler. Çünkü yarısından fazlası Kürtçe bilmiyor. Belki merak edersem ben de öğreneceğim. İhtiyaç duyarsam ben de öğreneceğim. Böyle bir dil var. Bu dilde yazılmış kitaplar var. Bu dilin alfabesi, bize göre iki üç tane harf noksan olsa bile var. Şunu söylemek istiyorum ben. Anadiliyle günlük hayatını geçiren insanların kullanabilecekleri bir dilin öğrenilmesinde hiçbir engel yok ancak `eğitim` dediğiniz zaman, birincisi anayasal engel var. İkincisi anayasal bir engel olmasa, Kürtçe bir eğitimin kaliteli bir eğitim olabileceğine inanıyor musunuz? sizi sorgulamak amacıyla söylemiyorum. Bir medeniyet dili midir Kürtçe? Bütün bunları tartışabiliriz. Orada arkadaşlarıma söylediğim şey, `böyle anadilde eğitimi düşünmüyoruz`. Anadilde eğitimin Türkçe olması hem beraberlik sağlıyor hem Türkçe bir medeniyet dilidir. Türkçeyle eğitimin her alanına hizmet verilebilir. Bugün anadilde Kürtçe eğitim olsa nerede okul bulacağız bir, nerede öğretmen bulacağız. Ben TRT Şeş`de haber okuyacak insan bulamadım bugüne kadar. Siz, kendi aranızda Kürtçe konuşuyorsunuz. Hangi BDP`li milletvekili arkadaşım, kendi çocuğunu Bilkent`ten alıp da Kuzey Irak`taki Süleymaniye Üniversitesi`ne götürüyor. Kürtçe dilinde fizikte, matematikte, şunda, bunda eğitim vermek yeterli bir eğitim midir? Denkliği olabilecek midir?````Bundan sonrasında ne olacak?`` sorusuna Arınç, ``Şartlar elverirse sadece seçmeli ders olabilir. Yoksa bu dilde bütünüyle ilköğretimden üniversiteye kadar Kürtçe bir eğitimin yapılması mümkün değildir. Bir hakkı vermek kolay bir şey. Ama kullanması noktasına da bakacağız`` yanıtını verdi.
-``(Yetmez ama evet) diyenler haklı çıkacak``-Bir başka soruyu yanıtlarken yargı reformuyla ilgili bilgi veren Arınç, temel amacın yargının hızlandırılması olduğunu belirtti.
Arınç, yargı reformu çerçevesinde basınla ilgili belli suçlar için ertelemenin bulunduğunu ifade ederek, telefon ve alan dinlemesi ile gizliliğin ifşasında cezaların ağırlaştırılması, soruşturmanın gizliliğini ihlal, adli görevliyi etkilemeye teşebbüs gibi cezaların eksiltilmesi, basın yayın yoluyla işlendiğinde yarı oranında artırımının ortadan kaldırılması gibi unsurların yer aldığını söyledi.
Arınç, ``Bence bu, basınla ilişkili arkadaşlarımız, dostlarımız için çok iyi bir adım olacak...`Yetmez ama evet` diyenler, bence haklı çıkacak. Belki onun daha ötesine de geçmiş olacağız`` dedi.