‘sendikal Faaliyet Suç Olmaktan Çıksın’
Edirneli kadın aktivistler, kadın haklarına yönelik saldırılara karşı dikkat çekmek için eylem yaptı.
Saraçlar Caddesi’nde toplanan KESK Edirne Şubeler Platformuna üye kadınlar tutuklu sendikacıların serbest bırakılması istedi. Kadınlar adına bir konuşma yapan Eğitim-Sen Üyesi Kezban Demir, Türkiye’nin birçok yerinde eş zamanlı olarak saat 12.00 ile 13.00 arasında dünyada yaşananlara ve kadın haklarına yönelik saldırılara karşı tepki olarak eylem yaptıklarını belirtti.
Dünya Kadın Yürüyüşü aktivistleri olarak direniş hareketlerini tanıtmak için Yeni Kaledonya’dan Seaattle’a kadar dünyanın etrafını dolaşacaklarını ifade eden Demir, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “2012 yılında sistemin bütününü etkileyen krizlere ve bu krizleri derinleştiren yanlış çözümlerle karşı karşıyayken; ataerki, kapitalizm, ırkçılık ve lezofobiye galip gelen bir hayatı örgütleyecek başka yöntemler bulma çabalarımız daha da anlamlı hale geldi. Kemer sıkma tedbirleri ve sosyal kesintilerle karşılanan ekonomik kriz istihdam sorununu daha da kötüleştiriyor. Çevre krizine ve iklim değişikliğine verilen tek yanıt doğanın özelleştirilmesi oluyor. Kadınlar; hepimizin en temel ihtiyaçlarının karşılanmasının sorumluluğunu ve yükünü taşıdıkları için bakım-işi krizi çoğunlukla kadınların omuzlarına yıkılır. Bu yanlış çözümler, toplumsal hareketlerin kriminalizasyonu ve artan militarizasyonu ile ve politik arenada hâkimiyeti ele geçirmiş olan şirketler ve mali teknokratlar tarafından topluma dayatılıyor. Bunlar, muhafazakârlığı destekleyerek farklı dinlere mensup fundamentalistlerin artan saldırılarıyla, kadına yönelik her tür şiddetin artmasıyla, bedenlerimizin kontrolü ve metalaştırılmasıyla haklarımızı ve kadınların elde ettiği ilerlemeleri zayıflatarak güçlendiriyorlar.
Hayatımızı kuşatan bu kadına yönelik savaşın yanı sıra hem ülkemizde hem de bölgemizde süren bir savaşın da yükünü taşıyoruz. Oysa İnsanlık İçin Küresel Kadın Şartı’nda belirttiğimiz gibi bizim kurmak istediğimiz dünyada herkesin savaş ve silahlı çatışmanın; yabancı işgalin ve askeri üslerin olmadığı bir dünyada yaşamaya hakkı vardır. Hiç kimsenin, bireylerin ya da halkların yaşaması üzerine karar verme hakkı olamaz. Ülkeler, toplumlar ve halklar arasındaki silahlı-silahsız çatışmalar; ulusal, bölgesel ve uluslar arası düzeylerde barışçıl, adil ve haklı çözümler ortaya çıkaran görüşmeler yoluyla çözümlenir.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesi karşısında savaş ve terör kullanımını meşrulaştırmak üzere başvurulan, ‘terörizmle savaş’ ve ‘ulusal güvenlik’ gibi ideolojik manipülasyonlarla protesto eylemlerinin ve toplumsal hareketlerin kriminilazasyonuna son verilmesini ve 13 Aralık’ta Ankara’da duruşması yapılacak olan Tüm-Bel-Sen Kadın Sekreteri Güler Elveren, SES Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun ve Eğitim-Sen 2 numaralı şube Kadın Sekreteri Güldane Erdoğan’ın serbest bırakılmasını istiyoruz. Sendikaların şahsında yargılanan sendikal faaliyetler suç olmaktan çıkana kadar Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında mücadeleye devam edeceğiz.”
Kaynak: İHA
Dünya Kadın Yürüyüşü aktivistleri olarak direniş hareketlerini tanıtmak için Yeni Kaledonya’dan Seaattle’a kadar dünyanın etrafını dolaşacaklarını ifade eden Demir, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “2012 yılında sistemin bütününü etkileyen krizlere ve bu krizleri derinleştiren yanlış çözümlerle karşı karşıyayken; ataerki, kapitalizm, ırkçılık ve lezofobiye galip gelen bir hayatı örgütleyecek başka yöntemler bulma çabalarımız daha da anlamlı hale geldi. Kemer sıkma tedbirleri ve sosyal kesintilerle karşılanan ekonomik kriz istihdam sorununu daha da kötüleştiriyor. Çevre krizine ve iklim değişikliğine verilen tek yanıt doğanın özelleştirilmesi oluyor. Kadınlar; hepimizin en temel ihtiyaçlarının karşılanmasının sorumluluğunu ve yükünü taşıdıkları için bakım-işi krizi çoğunlukla kadınların omuzlarına yıkılır. Bu yanlış çözümler, toplumsal hareketlerin kriminalizasyonu ve artan militarizasyonu ile ve politik arenada hâkimiyeti ele geçirmiş olan şirketler ve mali teknokratlar tarafından topluma dayatılıyor. Bunlar, muhafazakârlığı destekleyerek farklı dinlere mensup fundamentalistlerin artan saldırılarıyla, kadına yönelik her tür şiddetin artmasıyla, bedenlerimizin kontrolü ve metalaştırılmasıyla haklarımızı ve kadınların elde ettiği ilerlemeleri zayıflatarak güçlendiriyorlar.
Hayatımızı kuşatan bu kadına yönelik savaşın yanı sıra hem ülkemizde hem de bölgemizde süren bir savaşın da yükünü taşıyoruz. Oysa İnsanlık İçin Küresel Kadın Şartı’nda belirttiğimiz gibi bizim kurmak istediğimiz dünyada herkesin savaş ve silahlı çatışmanın; yabancı işgalin ve askeri üslerin olmadığı bir dünyada yaşamaya hakkı vardır. Hiç kimsenin, bireylerin ya da halkların yaşaması üzerine karar verme hakkı olamaz. Ülkeler, toplumlar ve halklar arasındaki silahlı-silahsız çatışmalar; ulusal, bölgesel ve uluslar arası düzeylerde barışçıl, adil ve haklı çözümler ortaya çıkaran görüşmeler yoluyla çözümlenir.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesi karşısında savaş ve terör kullanımını meşrulaştırmak üzere başvurulan, ‘terörizmle savaş’ ve ‘ulusal güvenlik’ gibi ideolojik manipülasyonlarla protesto eylemlerinin ve toplumsal hareketlerin kriminilazasyonuna son verilmesini ve 13 Aralık’ta Ankara’da duruşması yapılacak olan Tüm-Bel-Sen Kadın Sekreteri Güler Elveren, SES Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun ve Eğitim-Sen 2 numaralı şube Kadın Sekreteri Güldane Erdoğan’ın serbest bırakılmasını istiyoruz. Sendikaların şahsında yargılanan sendikal faaliyetler suç olmaktan çıkana kadar Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında mücadeleye devam edeceğiz.”