Oruç Ve Kalp Sağlığı
Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Dr
Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Dr. Tolga Özyiğit, uzun süreli açlığın kalp hastaları üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ifade ederek, kalp hastalarına oruç tutarken dikkatli davranmalarını önerdi.
Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Dr. Tolga Özyiğit, oruç ile kalp sağlığı arasındaki ilişkiyle ilgili bilgi verdi. Uzun süreli açlığın temel olarak kalp hastaları üzerinde bir takım olumsuz etkileri olduğunu hatırlatan Dr. Özyiğit, "Bunun en temel nedenleri; beslenmenin gün içinde sadece kısıtlı bir zamana sıkıştırılması, bu zaman diliminde tüm günün ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla fazla miktarda ve ağır yiyeceklerin yenmesi ve son olarak da ilaç kullanımının aksaması olarak özetlenebilir.
Ayrıca, özellikle yaz aylarında aşırı sıvı kaybına bağlı tansiyon düşüklüğü de insan hayatını tehdit edebilmektedir. Gece uykusunun bölünmesinin vücudun biyoritmini bozduğu ve bunun da kalp sağlığını olumsuz etkilediği ile ilgili bazı teoriler de üretilmiştir" açıklamasında bulundu.
Tıp literatüründe konu ile ilgili çalışma sayısının az olduğuna dikkati çeken Dr. Tolga Özyiğit, yapılmış olan küçük çalışmaların sonuçlarının ise birbirleriyle çeliştiğini vurguladı. Dr. Özyiğit, 2004 yılında "Heart" dergisinde yayımlanan bir çalışmadan da bahsederek, şöyle devam etti:
"Katar'da 1991-2001 yılları arasında kalp krizi ile hastaneye başvuran 20 bin 856 hastanın dosyaları taranmış ve Ramazan ayı, bir ay öncesi ve bir ay sonrası da dahil olmak üzere, bu dönemde kalp krizi sayısında herhangi bir artış olmadığı tespit edilmiş. Yine aynı merkezin yaptığı benzer başka bir çalışmaya göre, bu aylarda hastaneye felç ile başvuran hasta sayısında da anlamlı bir artış saptanmamıştır. Suudi Arabistan'da yayımlanan başka bir çalışmada ise orucun stabil durumdaki kalp hastaları üzerinde
sadece hafif bir olumsuz etkisi olduğu gösterilmiştir. Literatürde oruç tutmanın ölüm riskini arttırdığı ile ilgili (kalp krizi, inme gibi nedenlerle) hiçbir veri bulunmamaktadır. Ancak bu çalışmalar genellikle tek merkezli olup, geriye dönük hasta dosyalarının taranması şeklinde yapıldığından bilimsel değerleri kısıtlıdır. Tatminkar bir sonuç için ancak ileriye dönük yapılacak, çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır."
Dr. Tolga Özyiğit, şeker hastalığına da değinerek, yüksek riskli diyabet hastalarında oruç tutmak veya uzamış açlığın, şeker düşmesi (hipoglisemi), diabet koması (diabetik ketoasidoz) ve sıvı kaybına bağlı damar tıkanıklığı riskini arttırdığını vurguladı. Kontrolsüz diabet hastalarının oruç tutmasının önerilmediğini kaydeden Özyiğit, "Ancak sadece diyet veya tek bir ilaç ile kan şekeri kontrol altında olan diabet hastalarının oruç tutmasında bir sakınca yoktur. Ama tabii ki buna karar vermeden önce
mutlaka doktora danışmalı ve kendi kendimize karar vermemeliyiz. Bu bulguların ışığı altında özetlemek gerekirse; durumu kontrol altında olan kalp ve diabet hastaları, eğer doktorları izin veriyorsa, ilaçlarını aksatmamak, yeterli sıvı almak ve aşırı egzersizden sakınmak koşuluyla dikkatli bir şekilde oruç tutabilirler. Ancak kritik durumdaki kalp hastaları ile kan şekeri kontrol altında olmayan veya yüksek doz insülin ihtiyacı olan, sık sık kan şekeri düşen ve yalnız yaşayan diyabet hastalarının oruç
tutması kesinlikle önerilmemektedir" ifadelerini kullandı.
Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nden Dr. Tolga Özyiğit, oruç ile kalp sağlığı arasındaki ilişkiyle ilgili bilgi verdi. Uzun süreli açlığın temel olarak kalp hastaları üzerinde bir takım olumsuz etkileri olduğunu hatırlatan Dr. Özyiğit, "Bunun en temel nedenleri; beslenmenin gün içinde sadece kısıtlı bir zamana sıkıştırılması, bu zaman diliminde tüm günün ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla fazla miktarda ve ağır yiyeceklerin yenmesi ve son olarak da ilaç kullanımının aksaması olarak özetlenebilir.
Ayrıca, özellikle yaz aylarında aşırı sıvı kaybına bağlı tansiyon düşüklüğü de insan hayatını tehdit edebilmektedir. Gece uykusunun bölünmesinin vücudun biyoritmini bozduğu ve bunun da kalp sağlığını olumsuz etkilediği ile ilgili bazı teoriler de üretilmiştir" açıklamasında bulundu.
Tıp literatüründe konu ile ilgili çalışma sayısının az olduğuna dikkati çeken Dr. Tolga Özyiğit, yapılmış olan küçük çalışmaların sonuçlarının ise birbirleriyle çeliştiğini vurguladı. Dr. Özyiğit, 2004 yılında "Heart" dergisinde yayımlanan bir çalışmadan da bahsederek, şöyle devam etti:
"Katar'da 1991-2001 yılları arasında kalp krizi ile hastaneye başvuran 20 bin 856 hastanın dosyaları taranmış ve Ramazan ayı, bir ay öncesi ve bir ay sonrası da dahil olmak üzere, bu dönemde kalp krizi sayısında herhangi bir artış olmadığı tespit edilmiş. Yine aynı merkezin yaptığı benzer başka bir çalışmaya göre, bu aylarda hastaneye felç ile başvuran hasta sayısında da anlamlı bir artış saptanmamıştır. Suudi Arabistan'da yayımlanan başka bir çalışmada ise orucun stabil durumdaki kalp hastaları üzerinde
sadece hafif bir olumsuz etkisi olduğu gösterilmiştir. Literatürde oruç tutmanın ölüm riskini arttırdığı ile ilgili (kalp krizi, inme gibi nedenlerle) hiçbir veri bulunmamaktadır. Ancak bu çalışmalar genellikle tek merkezli olup, geriye dönük hasta dosyalarının taranması şeklinde yapıldığından bilimsel değerleri kısıtlıdır. Tatminkar bir sonuç için ancak ileriye dönük yapılacak, çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır."
Dr. Tolga Özyiğit, şeker hastalığına da değinerek, yüksek riskli diyabet hastalarında oruç tutmak veya uzamış açlığın, şeker düşmesi (hipoglisemi), diabet koması (diabetik ketoasidoz) ve sıvı kaybına bağlı damar tıkanıklığı riskini arttırdığını vurguladı. Kontrolsüz diabet hastalarının oruç tutmasının önerilmediğini kaydeden Özyiğit, "Ancak sadece diyet veya tek bir ilaç ile kan şekeri kontrol altında olan diabet hastalarının oruç tutmasında bir sakınca yoktur. Ama tabii ki buna karar vermeden önce
mutlaka doktora danışmalı ve kendi kendimize karar vermemeliyiz. Bu bulguların ışığı altında özetlemek gerekirse; durumu kontrol altında olan kalp ve diabet hastaları, eğer doktorları izin veriyorsa, ilaçlarını aksatmamak, yeterli sıvı almak ve aşırı egzersizden sakınmak koşuluyla dikkatli bir şekilde oruç tutabilirler. Ancak kritik durumdaki kalp hastaları ile kan şekeri kontrol altında olmayan veya yüksek doz insülin ihtiyacı olan, sık sık kan şekeri düşen ve yalnız yaşayan diyabet hastalarının oruç
tutması kesinlikle önerilmemektedir" ifadelerini kullandı.