Boston'ın 'kriminal' çocukları

Matt Damon ve Ben Affleck ikilisini hayatımıza sokan Can Dostum/Good Will Hunting'in otobiyografik bir tarafı ...

Matt Damon ve Ben Affleck ikilisini hayatımıza sokan Can Dostum/Good Will Hunting'in otobiyografik bir tarafı vardı. Bostonlı iki genç, başından beri sokaklar yerine kamera karşısında oynamayı tercih ederek, şehrin kenar mahallerindeki yaşamdan sıyrılmıştı. Bir yerde, hademelikten fazlasını yapabileceğini keşfeden Will Hunting gibi. Ama ikisi de, suçun bir aile geleneği olduğu Boston'a ait kriminal filmlerle karşımıza çıkmayı sürdürüyor. Gizemli Nehir'den de 'yerel sokak kanunları'nın işlediği bir diyar olarak bildiğimiz Boston, Damon'lı Köstebek/The Departed'dan sonra Ben Affleck'in yönettiği ilk iki filmin de zemini: Gone Baby Gone ve başrolü oynadığı Hırsızlar Şehri. Affleck, İrlandalıların 'yakın tıraşlı' saçlar, eşofmanlar ve altın zincirlerle gezdiği bir Boston muhitindeki küçük bir soygun çetesinin lideri (Doug). Çocukluk kankalarından oluşan çetede, bildiğimiz tüm çetelerde olduğu gibi, gereksiz şiddete meyilli, azgın bir 'güdüseladam' var: Hurt Locker'da savaşma arzusunun cool tarafını canlandıran Jeremy Renner'ın 'saatli bomba' tadında oynadığı Jem. Bu 'psiko' karakterin bir soygunda banka müdiresi Claire'i (Rebecca Hall) rehin almasının karmaşık sonuçları, Doug ve müdire arasında bir romans başlatıyor. Bir yandan FBI da enselerinde vs... Yan rollerde Chris Cooper ve Pete Postlethwaite gibi 'full-karakter' adamları görmekse, hiç fena değil.

VİZYON-ÖNCESİ ŞÖHRET
Yine de Hırsızlar Şehri'ni izlerken insanın aklına takılan şeylerden biri, bu filmin hangi sebeple, abartılı bir 'vizyonöncesi' şöhretle karşımıza çıktığı oluyor. Hırsızlar Şehri için söylenebilecek iyi şey, herhalde 'alelade' oluşu. Bu 'psikolojik dram/ama aksiyonlu' film, bir karakterin sahici arayışlarından ziyade 'bir oğlanın yırtma macerası'nı anlatıyor. Filmi izlemeden önce şu soruyu sormalısınız: Verandada güneşin batışını seyreden Ben Affleck'ten hayat dersi almak istiyor muyum?