Başbakan pankart açan CHP'liler için 3 yıl istedi

Demokratik açılım görüşmelerinde yaşanan olaylarla ilgili olarak önemli açıklamalar yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,Pankart açan CHP'lilere hapis cezasını hatırlattı .

Hilton Otelindeki YASED'in toplantısından ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda yaşanan tartışmanın ardından ''grup başkanı'' olarak Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ile görüştüğünü belirterek, görüş esi sırasında CHP ve MHP grup başkanvekillerinin de yanlarında olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''Meclis'te yaşananların ardından Meclis Başkanı ile bazı diyaloglarınız yansıdı gazetelere. Bugün CHP ve MHP Meclis Başkanı'nın istifasını istedi. Baykal'ın da bir ifadesi var. Nasıl değerlendiriyorsunuz'' şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:

''Ben Meclis'in amiri değilim. Ben grubumun amiriyim. Grup Başkanıyım, grup başkanvekili değilim. Grup Başkanı olarak da TBMM Başkanı ile rahatlıkla görüşürüm. Görüşürken CHP'nin de MHP'nin de grup başkanvekilleri yanımdalardı. Bu benim en doğal, tabii hakkımdır. Fakat Anamuhalefet'in Lideri ise her halde o kendisini farklı yerlerde görüyor, bizim de bu özgürlüğümüze müdahale etmenin gayreti içerisine giriyor. Kendisi önce Parlamento'nun içerisinde İç Tüzüğe aykırı davranışlara sebep olmasın. Kendisini her halde, Türkiye'nin herhangi bir meydan mitinginde zannediyor. Buralar meydan mitingi yapılacak yer değildir. Parlamento'nun kendine ait kuralları vardır, bu kuralları öğrensin, bu kurallara göre hareket etsin ve grubunu da bu kurallara göre hareket ettirsin. Bunu bilmek lazım. Bundan birkaç yıl kadar önceydi. Bizim dönemimizde değil, daha önce biliyorsunuz, izleyici kısmında pankart açılmıştı ve bu pankartı açanlar 3 yıla mahkum olmuştu. Bu herhalde bir örnek teşkil eder ve burada, özellikle Meclis Başkanlığını ben sadece İç Tüzüğü işletmeye davet ettim. Olay budur.''

Erdoğan, bir başka gazetecinin ''Adalet Bakanlığının izniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın dinlendiği'' iddiasını sorması üzerine de ''Haberim yok, konuyu bilmiyorum'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''milli birlik ve kardeşlik sürecinin'' yatırım boyutuyla da Türkiye'de yeni bir çığır açacağını belirterek, ''Ekonomi demokrasi ile at başıdır. Eğer demokrasi bir ülkede başarıyla uygulanıyorsa o ülkede ekonomide de olumlu neticeleri alırsınız'' dedi.

Erdoğan, Uluslararası Yatırımcılar Derneğinin (YASED) geleneksel Ankara toplantısına katıldı.

Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, YASED üyelerini gerçekleştirdikleri çalışmalar nedeniyle kutladı.

Türkiye'nin 2003 yılında çıkartılan uluslararası yatırımlara ilişkin yasayla uluslararası yatırım alanında çok farkı bir kulvara girdiğini ifade eden Erdoğan, her yıl artan düzeyde uluslararası yatırım çekmeyi başardığını belirtti.

Türkiye'nin ilk olarak 1954'de küresel yatırım çekmeye başladığını, 70'li yıllarda 100 milyon dolar, 80'li yıllarda 200 milyon dolar ve 90'lı yıllarda bu rakamın 800 milyon dolara ulaştığını anlatan Erdoğan, AK Parti iktidarında yabancı yatırımcıları Türkiye'ye getirmek için gerekli ortamı hazırlamaya çalıştıklarını söyledi.

AK Parti'nin iktidara gelmesinden kısa bir süre önce YASED'in İstanbul Beşiktaş'taki yerini ziyaret ettiğini, ''hayallerinin ne denli büyük olduğunu paylaştığını'' hatırlatan Erdoğan, ''Durumumuzu değerlendirip, yarınlara daha farklı yürüyeceğimizi konuştuğumuzda 'niçin olmasın' demişlerdi. Niçin olmasın dedikleri bugün oldu, daha da olacak inanıyorum'' dedi.

''TÜRKİYE, KRİZİN FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLECEĞİ ÜLKELERDEN BİRİ''

Başbakan Erdoğan, küresel ekonomik krizin kalıcı olmadığına inandığını ve kriz ortamını iyi değerlendiren ülkelerin krizi fırsata dönüştüreceğini ifade ederek, Türkiye'nin de krizin fırsata dönüştürüleceği ülkelerden biri olduğunu dile getirdi. Erdoğan, uluslararası doğrudan yatırımlarda Türkiye'nin 2003 yılı sonrasında önceki 10 yıla göre 12 kat artış sağlayan bir ülke olduğunu kaydetti.

Türkiye'de kurulan yıllık ortalama uluslararası sermayeli şirket sayısının iktidarları döneminde önceki yıllara göre tam 7 kat arttığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası yatırımları çekme noktasında 1995-1997 döneminde dünyada 115, 1996-1998 döneminde 126, 1999-2001 döneminde ise 112. sırada yer aldığını anımsatarak, 2008 yılında 2001 yılına göre 92 basamak atlayarak 20. sıraya kadar yükseldiğini söyledi.

Dünya ekonomilerinde büyüme, ihracat, ithalat gibi göstergelerde ciddi düşüşler yaşandığını, doğrudan yatırımlarda ciddi azalmalar olduğunu ve bunun ''korku, ürkeklik ekonomisini'' beraberinde getirdiğini vurgulayan Erdoğan, ''Bu korku, ürkeklik cesareti kırdı. Olumsuz gelişmelerin de temelini bu oluşturdu. Cesur davrananlar bu dönemi fırsata dönüştürecektir. Bunu yapanlar da var. İş adamları yatırımlarını bu dönemde açarken, niçin bu dönemde yaptıklarının sırrını anlatıyorlar. 'Bu dönemde yatırım yaparak, bu sıkıntılı süreci fırsata dönüştüreceğiz' diyorlar'' diye konuştu.

-''TÜRKİYE, İSTİKRARLI BİR ÜLKE OLDUĞUNU ORTAYA KOYDU''-

Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'nin Ağustos ayı itibariyle uluslararası yatırım çekme noktasında güvenilir, istikrarlı bir ülke olduğunu ortaya koyduğunu'' belirterek, krizin etkileri geride kaldığında, pozitif büyüme başladığında Türkiye'nin daha güçlü bir şekilde küresel yatırımları çekmeye başlayacağını anlattı.

Başta YASED üyeleri olmak üzere ekonominin tüm aktörlerinin, bir yatırımcının nasıl hassasiyetler içinde olduğunu çok iyi bildiklerini söyleyen Erdoğan, ''Ulusal ya da uluslararası yatırım yapacak kişi, yatırım ortamına ilişkin kılı kırk yaran hassasiyet gösterir. Titiz araştırma sonunda yatırım yerini belirler. Burada istikrar, güven arar. Bu noktada 7 yılda gerçekten büyük atılımlar yapıldı. Yatırım ortamını iyileştirmek için devrim niteliğinde reformlar yapıldı'' diye konuştu.

''AÇILIMIN EKONOMİYLE NE ALAKASI VAR' DİYEN BAZI SAF TİPLER VAR''

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Yarın TBMM'de genel görüşmesini yapacağımız ve somut olarak Cuma gününe almış bulunuyoruz. Milli birlik ve kardeşlik süreci her boyutta olduğu gibi yatırım boyutuyla da Türkiye için yeni bir çığır açacaktır. Her yatırımcı, yatırım yapacağı ülkede, bölgede, ilde istikrar ve güven ortamını öncelikli şart olarak görür. Onun için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni, Demokratik Açılım sürecini... 'Efendim açılımın ekonomiyle ne alakası var' diyen ve bunu köşesinde yazan bazı saf tipler var. Ekonomi demokrasi ile at başıdır. Eğer demokrasi bir ülkede başarıyla uygulanıyorsa o ülkede ekonomide de olumlu neticeleri alırsınız, ama bir ülkede demokrasi başarılı uygulanmıyorsa sancılıysa o ülkede ekonominin de olumlu neticeler vermesini göremezsiniz, bunu sağlayamazsınız.

Belirsizliklerin, çözümsüzlüklerin hüküm sürdüğü bir ortamda yatırım olur mu? Olmaz. Ekonomik ilerleme de kaydedilmez. Bunu yaşayarak gördük. 2000'li yıllarda dünyada ekonomik kriz mi vardı? Yoktu, ama Türkiye'de demokrasi krizi... Bunun bedelini tüm iş dünyası ödedi. Ülkemiz dünyadan müstesna, istisna olarak kriz ortamına girdi. Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerimizdeki ekonomik geri kalmışlık teröre zemin hazırladığı kadar, terörün de bir sonucudur. Aslıda terör bir sonuçtur, ama terörün doğurduğu neticeler var. Bunu da bu şekilde yaşıyoruz. Oraya yol, okul yapılmaması, üniversite açılmaması, yatırım ortamının iyileştirilmemesi teröre istismar zemini hazırlamıştır. Bu fark edilip bölgeye yatırım yapılmak istendiğinde, bu kez istismar zeminini kaybetmek istemeyen terör örgütü bunu sabote etmiştir. Bugün yapılan yollar, iş makineleri yakılıyorsa bunun sebebi; bu yollar, yolların yapılmamasıdır.''

-''HASANKEYF'İ DAHA GÜZEL BİR YERE NAKLEDİYORUZ''-

Erdoğan, bölgede yapılan barajlardan birinin de Ilısu Barajı olduğunu ve bölgeye yaptığı ziyaret sırasında ''Hasankeyf'i vermeyiz'' şeklinde pankartlar gördüğünü anımsatarak, ''Biz Hasankeyf'i almıyoruz ki Hasankeyf'i çok daha farklı, tüm dünyadaki bilimsel gelişmelerin ışığında daha güzel bir yere naklediyoruz'' dedi.

Hasankeyf'deki arkeolojik bulguların kod numaları verilerek bir yerden bir yere taşındığını ve bunun dünyada örnekleri bulunduğunu anlatan Erdoğan, ''Bir Ilısu Barajı'nın yapılmasıyla yarın başımıza gelecek sınır aşan sular noktasındaki faturayı biz ödemeyelim istiyoruz. Şimdiden 'su akar Türk bakar' mantığını tersine çevirmek istiyoruz. Artık 'su akar, Türk yapar' mantığı var'' diye konuştu.

İşsizlik sorununun terörün en önemli istismar vesilesi olduğunu, ABD, Japonya, İspanya ve Avrupa Birliği ülkelerinde işsizlik rakamlarının rekorlar kırdığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'de işsizlik oranının yüzde 13 olduğunu ve bu rakamı yüzde 8-9 seviyesine kadar düşürmek için çalıştıklarını söyledi.

''MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK AÇILIMI''NIN HEDEFİ

''Bölgenin talihini değiştirmek zorundayız. Milli birlik ve kardeşlik açılımının nihai hedefi budur'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Oradaki tüm illerimiz, uluslararası yatırmaları çekmek için uygun şartlar taşıyorlar. Tüm adımları atarken bu işin bölgesel, ekonomik, sosyolojik, uluslararası boyutu var. Bu işin terör sorunu ve etnik unsurlara yönelik boyutu var. Bütün bunlarla çok yönlü bir proje, süreç. Kısa, orta, uzun vadeli olarak. Hızlı bir şekilde gelişen ve istikrara kavuşan... Irak, Suriye, İran, Rusya Federasyonu için, ilişkilerimizi geliştirdiğimiz diğer ülkeler için bu illerimiz yatırım alanı haline gelebilir. Bu potansiyeli taşıyoruz. Yeter ki huzurumuzu pekiştirelim, kardeşliğimizi muhafaza edelim, yeter ki el birliğiyle yeni bir kardeşlik sürecini buralara hakim kılalım. İnanın zincirleme olarak birçok şey hızlı şekilde değişecektir. Türkiye'nin topyekun çehresi değişecektir. İş adamlarımızın bu meseleye daha fazla yoğunlaşmalarını, desteklerini, katkılarını her fırsatta ortaya koymalarını bir kez daha rica ediyorum.''

Erdoğan, konuşmasının ardından YASED Yönetim Kurulu toplantısına katıldı.