'FETÖ'nün TSK Yapılanması Tümüyle Deşifre Edilmiş Değil'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın: 'Davaların kesinleşmesiyle birlikte Türkiye'nin, FETÖ'nün TSK kaynaklı tehdidini bertaraf ettiği duygusuna kesinlikle kapılmaması lazım. Özellikle FETÖ'nün TSK yapılanması tümüyle deşifre edilmiş değil' 'Türkiye'nin ceza yargılaması pratiğinin öncesini dikkate aldığımızda, darbe yargılamaları bu ana kadar yapılan en adil yargılamalardır. Darbe davaları, bu ana kadar ceza muhakemeleri ilkelerinin harfiyen tatbik edildiği yargılamalardır'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, devam eden FETÖ davalarına ilişkin, "Davaların kesinleşmesiyle birlikte Türkiye'nin, FETÖ'nün TSK kaynaklı tehdidini bertaraf ettiği duygusuna kesinlikle kapılmaması lazım. Özellikle FETÖ'nün TSK yapılanması tümüyle deşifre edilmiş değil." dedi.
Aydın, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Ankara ofisinde gerçekleştirilen "Darbe Davalarının Seyri ve FETÖ ile Mücadele" panelinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin darbeyi ilk kez 15 Temmuz'da tanımadığını ve Türk yargısının geçmişte darbecileri yargılama gibi bir refleksi olmadığını söyledi.
Türk yargısının 15 Temmuz'da geçmişe göre farklı bir duruş sergilediğini belirten Aydın, "Devlet kurumlarının FETÖ ile mücadelesini değerlendirdiğimizde, 17-25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadar olan süreçte gerçek anlamda mücadelenin yargı tarafından yapıldığını söyleyebiliriz. 15 Temmuz gecesinde bunun bir Fetullahçı darbe olduğunu ilk anlayan kurum, yargı kurumu ve yargı mensuplarıdır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki yargının çok sanıklı davalar konusunda geçmişte bir pratiği olmadığının altını çizen Aydın, darbe davalarının kamu davalarına dönüşme sürecine değinerek, şunları kaydetti:
"Davaların makul süre içerisinde sonuçlanması sadece milletimizin beklentisi değil, aynı zamanda adil yargılama ilkesinin de bir gereğidir. Makul sürede yargılanma sanıkların da bir hakkıdır. Bu davaların 2 senelik süre zarfında sonuçlanması ile hem milletimizin bu davaların bir an önce sonuçlanmasına yönelik beklentisi karşılanmış oldu hem de sanıkların makul sürede yargılanma haklarının da gereği yerine getirilmiş oldu."
- FETÖ davalarında son durum
Aydın, Genelkurmay çatı davası ile ilgili gelinen son durumla ilgili olarak da sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin yargılandığı genel çerçeve niteliğindeki darbe davasının nisan ayında sonuçlanmasının beklendiğini dile getirdi.
Akıncı davasına ilişkin gelişmeleri de paylaşan Aydın, "Akıncı dosyasında 2020 yılında yerel mahkeme aşamasında bir karar bekliyoruz. Bu karar verildikten sonra gerekçeli kararın yazımı ile istinaf ve Yargıtay süreçlerinin zaman alacağını söylemek mümkün. Darbe davalarının 2023'e kadar değişik aşamalarıyla toplumun gündeminde yer alacağını söyleyebiliriz." diye konuştu.
- "En adil yargılamalar"
Aydın, darbe davaları ile ilgili zaman zaman tartışmalar yaşandığını hatırlatarak, yargılamaların adil bir şekilde yapılması gerektiğini vurguladı.
Devam eden FETÖ davalarını yakından takip ettiğinin dikkati çeken Aydın, yargılama sürecine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye'nin ceza yargılaması pratiğinin öncesini dikkate aldığımızda, darbe yargılamaları bu ana kadar yapılan en adil yargılamalardır. Darbe davaları, bu ana kadar ceza muhakemeleri ilkelerinin harfiyen tatbik edildiği yargılamalardır. Adil yargılama sürecini engellemek isteyen bazı odakların toplumda bir karşılığı yoktur. Bu davalarda herhangi bir süre sınırlaması yok ve sanık istediği kadar konuşuyor. Süre sınırlaması da getirilebilirdi ve bu Avrupa'da da birçok örneği olan bir husus. Bu savunma hakkının ihlali anlamına gelmez. Makul bir süre mahkemeler tarafından tayin edilebilir. Burada onun da tayin edilmediğini görüyoruz ve istediği kadar konuşabilir. Dava konusu olayla ilgili olmaksızın propaganda amacıyla yapılan konuşamalara da mahkemelerin müdahale etmediğini görüyoruz. Bu koşullarda bu yargılamaların adil yargılama ilkelerine uygun olmadığını kim söyleyebilir?"
- "FETÖ'nün TSK yapılanması tümüyle deşifre edilmiş değil"
FETÖ davalarında esas sanıklar yerine alt rütbedeki isimlerin yargılandığı iddialarını hatırlatan Aydın, bu iddiaların hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığına değindi.
Aydın, yargılama süreciyle ilgili eleştiriler konusunda "Teğmenler ve kursiyer teğmenlerin o gece darbeye iştirak konusunda motivasyonları üstlerinden çok daha fazla. Örgüt açısından şunu söyleyebiliriz ki yeni gelen kuşağın örgütsel aidiyeti ve motivasyonu öncekilerden daha fazla." ifadesini kullandı.
Darbe girişimine katılanların yargılanmasının tehlikenin geçtiği anlamına gelmediğini anlatan Aydın, şunları kaydetti:
"Davaların kesinleşmesiyle birlikte Türkiye'nin, FETÖ'nün TSK kaynaklı tehdidini bertaraf ettiği duygusuna kesinlikle kapılmaması lazım. Özellikle FETÖ'nün TSK yapılanması tümüyle deşifre edilmiş değil. FETÖ'nün TSK yapılanması hakkında henüz olması gerektiği düzeyde soruşturmalar veya kovuşturmalar noktasında henüz o aşamada değiliz. Bu süreç dinamik bir süreç ve daha da devam edecek. Önümüzdeki süreçte daha kaç kişinin FETÖ'yle iltisaklı olduğunu hep beraber göreceğiz."
Panele, Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından Mustafa Akış ile gazeteci Nedim Şener de konuşmacı olarak katıldı.
Kaynak: AA
Aydın, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Ankara ofisinde gerçekleştirilen "Darbe Davalarının Seyri ve FETÖ ile Mücadele" panelinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin darbeyi ilk kez 15 Temmuz'da tanımadığını ve Türk yargısının geçmişte darbecileri yargılama gibi bir refleksi olmadığını söyledi.
Türk yargısının 15 Temmuz'da geçmişe göre farklı bir duruş sergilediğini belirten Aydın, "Devlet kurumlarının FETÖ ile mücadelesini değerlendirdiğimizde, 17-25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadar olan süreçte gerçek anlamda mücadelenin yargı tarafından yapıldığını söyleyebiliriz. 15 Temmuz gecesinde bunun bir Fetullahçı darbe olduğunu ilk anlayan kurum, yargı kurumu ve yargı mensuplarıdır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki yargının çok sanıklı davalar konusunda geçmişte bir pratiği olmadığının altını çizen Aydın, darbe davalarının kamu davalarına dönüşme sürecine değinerek, şunları kaydetti:
"Davaların makul süre içerisinde sonuçlanması sadece milletimizin beklentisi değil, aynı zamanda adil yargılama ilkesinin de bir gereğidir. Makul sürede yargılanma sanıkların da bir hakkıdır. Bu davaların 2 senelik süre zarfında sonuçlanması ile hem milletimizin bu davaların bir an önce sonuçlanmasına yönelik beklentisi karşılanmış oldu hem de sanıkların makul sürede yargılanma haklarının da gereği yerine getirilmiş oldu."
- FETÖ davalarında son durum
Aydın, Genelkurmay çatı davası ile ilgili gelinen son durumla ilgili olarak da sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin yargılandığı genel çerçeve niteliğindeki darbe davasının nisan ayında sonuçlanmasının beklendiğini dile getirdi.
Akıncı davasına ilişkin gelişmeleri de paylaşan Aydın, "Akıncı dosyasında 2020 yılında yerel mahkeme aşamasında bir karar bekliyoruz. Bu karar verildikten sonra gerekçeli kararın yazımı ile istinaf ve Yargıtay süreçlerinin zaman alacağını söylemek mümkün. Darbe davalarının 2023'e kadar değişik aşamalarıyla toplumun gündeminde yer alacağını söyleyebiliriz." diye konuştu.
- "En adil yargılamalar"
Aydın, darbe davaları ile ilgili zaman zaman tartışmalar yaşandığını hatırlatarak, yargılamaların adil bir şekilde yapılması gerektiğini vurguladı.
Devam eden FETÖ davalarını yakından takip ettiğinin dikkati çeken Aydın, yargılama sürecine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye'nin ceza yargılaması pratiğinin öncesini dikkate aldığımızda, darbe yargılamaları bu ana kadar yapılan en adil yargılamalardır. Darbe davaları, bu ana kadar ceza muhakemeleri ilkelerinin harfiyen tatbik edildiği yargılamalardır. Adil yargılama sürecini engellemek isteyen bazı odakların toplumda bir karşılığı yoktur. Bu davalarda herhangi bir süre sınırlaması yok ve sanık istediği kadar konuşuyor. Süre sınırlaması da getirilebilirdi ve bu Avrupa'da da birçok örneği olan bir husus. Bu savunma hakkının ihlali anlamına gelmez. Makul bir süre mahkemeler tarafından tayin edilebilir. Burada onun da tayin edilmediğini görüyoruz ve istediği kadar konuşabilir. Dava konusu olayla ilgili olmaksızın propaganda amacıyla yapılan konuşamalara da mahkemelerin müdahale etmediğini görüyoruz. Bu koşullarda bu yargılamaların adil yargılama ilkelerine uygun olmadığını kim söyleyebilir?"
- "FETÖ'nün TSK yapılanması tümüyle deşifre edilmiş değil"
FETÖ davalarında esas sanıklar yerine alt rütbedeki isimlerin yargılandığı iddialarını hatırlatan Aydın, bu iddiaların hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığına değindi.
Aydın, yargılama süreciyle ilgili eleştiriler konusunda "Teğmenler ve kursiyer teğmenlerin o gece darbeye iştirak konusunda motivasyonları üstlerinden çok daha fazla. Örgüt açısından şunu söyleyebiliriz ki yeni gelen kuşağın örgütsel aidiyeti ve motivasyonu öncekilerden daha fazla." ifadesini kullandı.
Darbe girişimine katılanların yargılanmasının tehlikenin geçtiği anlamına gelmediğini anlatan Aydın, şunları kaydetti:
"Davaların kesinleşmesiyle birlikte Türkiye'nin, FETÖ'nün TSK kaynaklı tehdidini bertaraf ettiği duygusuna kesinlikle kapılmaması lazım. Özellikle FETÖ'nün TSK yapılanması tümüyle deşifre edilmiş değil. FETÖ'nün TSK yapılanması hakkında henüz olması gerektiği düzeyde soruşturmalar veya kovuşturmalar noktasında henüz o aşamada değiliz. Bu süreç dinamik bir süreç ve daha da devam edecek. Önümüzdeki süreçte daha kaç kişinin FETÖ'yle iltisaklı olduğunu hep beraber göreceğiz."
Panele, Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından Mustafa Akış ile gazeteci Nedim Şener de konuşmacı olarak katıldı.