Hrant`ın Arkadaşları: Hrant’ı Öldürtenler Devlet İçinde
Kendilerine `Hrant`ın Arkadaşları` adını veren grup, Hrant Dink cinayeti davasına ilişkin duruşma öncesi adliye önünde savcının mütalaasına karşı ‘mütalaalarını` açıkladı.
Grup adına konuşan Ümit Kıvanç, Hrant’ı öldürtenlerin devlet içinde olduğunu ve ortada bunun sayısız kanıtı bulunduğunu ileri sürdü.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink`in öldürülmesini ilişkin davaya devam ediliyor. Duruşma öncesi Beşiktaş meydanında toplanan yaklaşık 200 kişilik grup, ‘Hrant için adalet için’, ‘Unutmayacağız’ yazılı afişlerle yürüdü. Ellerinde ‘Bu dava böyle bitmez’ yazılı dövizler taşıyan grup, ‘Faşizme inat kardeşimsin Hrant’, ‘Katil devlet hesap verecek’ sloganları attı. Eyleme; Türkiye AB Karma Parlemento komisyonu eski Eş başkanı Joost Lagendijk, eski milletvekili Ufuk Uras, Paris Barosu’ndan avukatları da katıldı.
Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelen grup, burada savcının mütalaasına karşı kendi mütalaalarını okuyacaklarını açıkladı. Grup adına konuşan Ümit Kıvanç, bir önceki duruşmada savcının “Bu sadece milliyetçi duyguları kabarmış gençlerin işlediği bir cinayet değildir, Ergenekon örgütünün Trabzon’daki bir hücresinin işidir” dediğini söyledi. Hrant Dink’i öldürenlerin yargılanma ve cezalandırılması için 4,5 yıldır mahkeme kapılarında olduklarını aktaran Kıvanç, mütalaa diye önlerine konulan şeyin bir müsamerenin son perdesini kapatma talimatından başka bir şey olmadığını ileri sürdü. Buna karşılık kendi mütalaalarını ortaya koyduklarını belirten Kıvanç, “Hrant’ın katilleri, suikastin çok öncesinden beri devletin kontrolü altındaki kişilerdir. Onları kullanan, yönlendiren devlet görevlilerinin cinayete katkısı, rölü vardır. Ancak araştırılmamıştır.” dedi.
Ayrıntılı soruşturulması için özel bir savcı ekibinin görevlendirilmediğini söyleyen Kıvanç, “Bölük pörçük ve üstünkörü yürütülen davalar birleştirilmediği gibi, yargıçlar ve savcılar, avukat taleplerini reddetme konusunda yarışa girmişlerdir. Böylece, resmi görevliler hakkında bütün soruşturma taleplerini reddeden yerel yöneticiler, savcılar ve yargıçlarla aynı safta yer almışlardır. Hepsinin birden adalete karşı çalışması, hayatın doğal akışına uygun değildir, örgütsel irtibata işaret etmektedir.” diye konuştu.
Cinayet ertesindeki süreç’in suça devlet görevlilerinin katılımını açıkça ortaya koyduğunu savunan Ümit Kıvanç, katille birlikte kahramanlık pozu veren polis ve jandarmaların hiçbir ceza almamasının bu sürecin şüphe götürmez bir sembolu olduğunu ifade etti.
Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’nın davanın başından beri cinayetin aydınlatılmasından çok soruşturmanın bir noktada durması, daha derine gitmemesi için çalıştığını iddia eden Kıvanç, sözlerini şöyle tamamladı: “Kimse Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’ndan hesap sormamıştır. Cinayetin yolunu açma, katilleri kollama, yönlendirme, cinayete göz yumma, cinayet sonrası dalil karartma, sorumluların sorgulanmasına izin vermeme, davaların yüzeysel kalması için özel caba gösterme… Bütün bunlar, koordineli bir şekilde yürütülmüştür. Hrant’ın susturulması için tehdit bildirisi yayımlayan Genelkurmay’ı, Hrant’ı söylemediği sözden ötürü mahkum eden ve hedef haline getiren Yargıtay’ı, delil gizleyen ve karartan polisi, belge tahrif eden jandarmayı ve cinayet davasını kadük hale getiren mahkemeleri eklerseniz, suikastin üstündeki tam teşkilatlı devlet şemsiyesini kolayca görebilirsiniz. Sonuç, Hrant’ı öldürtenler devlet içindedir ve ortada bunun sayısız kanıtı vardır.”
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink`in öldürülmesini ilişkin davaya devam ediliyor. Duruşma öncesi Beşiktaş meydanında toplanan yaklaşık 200 kişilik grup, ‘Hrant için adalet için’, ‘Unutmayacağız’ yazılı afişlerle yürüdü. Ellerinde ‘Bu dava böyle bitmez’ yazılı dövizler taşıyan grup, ‘Faşizme inat kardeşimsin Hrant’, ‘Katil devlet hesap verecek’ sloganları attı. Eyleme; Türkiye AB Karma Parlemento komisyonu eski Eş başkanı Joost Lagendijk, eski milletvekili Ufuk Uras, Paris Barosu’ndan avukatları da katıldı.
Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelen grup, burada savcının mütalaasına karşı kendi mütalaalarını okuyacaklarını açıkladı. Grup adına konuşan Ümit Kıvanç, bir önceki duruşmada savcının “Bu sadece milliyetçi duyguları kabarmış gençlerin işlediği bir cinayet değildir, Ergenekon örgütünün Trabzon’daki bir hücresinin işidir” dediğini söyledi. Hrant Dink’i öldürenlerin yargılanma ve cezalandırılması için 4,5 yıldır mahkeme kapılarında olduklarını aktaran Kıvanç, mütalaa diye önlerine konulan şeyin bir müsamerenin son perdesini kapatma talimatından başka bir şey olmadığını ileri sürdü. Buna karşılık kendi mütalaalarını ortaya koyduklarını belirten Kıvanç, “Hrant’ın katilleri, suikastin çok öncesinden beri devletin kontrolü altındaki kişilerdir. Onları kullanan, yönlendiren devlet görevlilerinin cinayete katkısı, rölü vardır. Ancak araştırılmamıştır.” dedi.
Ayrıntılı soruşturulması için özel bir savcı ekibinin görevlendirilmediğini söyleyen Kıvanç, “Bölük pörçük ve üstünkörü yürütülen davalar birleştirilmediği gibi, yargıçlar ve savcılar, avukat taleplerini reddetme konusunda yarışa girmişlerdir. Böylece, resmi görevliler hakkında bütün soruşturma taleplerini reddeden yerel yöneticiler, savcılar ve yargıçlarla aynı safta yer almışlardır. Hepsinin birden adalete karşı çalışması, hayatın doğal akışına uygun değildir, örgütsel irtibata işaret etmektedir.” diye konuştu.
Cinayet ertesindeki süreç’in suça devlet görevlilerinin katılımını açıkça ortaya koyduğunu savunan Ümit Kıvanç, katille birlikte kahramanlık pozu veren polis ve jandarmaların hiçbir ceza almamasının bu sürecin şüphe götürmez bir sembolu olduğunu ifade etti.
Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’nın davanın başından beri cinayetin aydınlatılmasından çok soruşturmanın bir noktada durması, daha derine gitmemesi için çalıştığını iddia eden Kıvanç, sözlerini şöyle tamamladı: “Kimse Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’ndan hesap sormamıştır. Cinayetin yolunu açma, katilleri kollama, yönlendirme, cinayete göz yumma, cinayet sonrası dalil karartma, sorumluların sorgulanmasına izin vermeme, davaların yüzeysel kalması için özel caba gösterme… Bütün bunlar, koordineli bir şekilde yürütülmüştür. Hrant’ın susturulması için tehdit bildirisi yayımlayan Genelkurmay’ı, Hrant’ı söylemediği sözden ötürü mahkum eden ve hedef haline getiren Yargıtay’ı, delil gizleyen ve karartan polisi, belge tahrif eden jandarmayı ve cinayet davasını kadük hale getiren mahkemeleri eklerseniz, suikastin üstündeki tam teşkilatlı devlet şemsiyesini kolayca görebilirsiniz. Sonuç, Hrant’ı öldürtenler devlet içindedir ve ortada bunun sayısız kanıtı vardır.”