Saadet'te rövanş sesleri

Erbakan'ın akraba-i taallukat listesinden kaynaklanmış, çatlak. Ağabeyler, parti genel merkezini 'kan bağı varisleri'yle doldurmak istemiş.


Erbakan’ın akraba-i taallukat listesinden kaynaklanmış, çatlak.
Ağabeyler, parti genel merkezini ‘kan bağı varisleri’yle doldurmak istemiş.
Anlayacağınız, siyasi miras paylaşımından çıkmış, kavga.
Bir taraf, ‘siyasi kopuş’ diyor.
Eksen kaymasından söz edenler de mevcut.
Diğer taraf, çizgide kırılma yaşanmadığını söylüyor, ısrarla.
Çizgi, ‘Milli Görüş’ çizgisi.
Vukuatlı kongrenin hasar tespit raporu yazılsa, kusur kime çıkarılırdı?
Bir ön çalışma yaptım, ben.
Buyurun, birlikte dinleyelim tarafları.
***
Birinci ses: “Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Artık yol ayrımına geldiniz. İslami çizgiden uzaklaşıyorsunuz!”
Sizce, kimi tarif ediyor bu sözler?
Saadet Partisi’nde, sancılı geçen kongreden hemen önce söylenmiş.
Kırgınlık, kızgınlık ve uyarı var içinde.
Kongre karıştıktan sonraki tepkiler ise, hayalkırıklığı ve hüsrana uğramışlığı yansıtıyor.
İkinci ses: “...En büyük siyasi hatayı, en büyük tecrübesizliği ortaya koydu. Biz ağabeyleri olarak her türlü özveride bulunduk. Sen kalkıp, böyle bir hareketin belkemiğine darbe vurmuşsun. Hatayı yapanın cezasını çekmesi lazım.”
Fedakârlıkta bulunan kim, hata ne, tecrübesizliğin bedelini kim ödeyecek?
Sıradaki de, affedilmez bir kabahat işlemekle suçlanan tarafın, alttan alan savunması.
Üçüncü ses: “Farklı program ve siyaset yarışının olduğu bir liste yoktur... Ağabeylerimizin birikimlerinden yararlanacağız... Saadet Partisi’nde herhangi bir eksen kaymasından söz edilemez... Parti içinde olanlar, dedikodu mekanizmasıyla milletin önünde konuşulmamalıdır.”
Ve, ikincinin ara sesi: “Hizmet etmiş insanları adeta tasfiye yoluna girdi... Onun için de daha önce 1200 oyla genel başkan olan insan, ancak 310 oy alabildi.”
İkincinin yatışmayan sesi: ‘’Biz geçmişte yasaklı olduk, toparlandık; başka şeyler oldu, toparlandık. En kısa zamanda bunu da halleder, toparlanırız.’’
***
Birinci sesin sahibi, ağır ağabeylerden Fehim Adak.
İkincisi, ondan daha da ağır ağabey olan Şevket Kazan.
Üçüncüsü ise, Hoca’nın rahle-i tedrisinde diz çöküp, bunca zamandır azmederek sırasını bekleyen Numan Kurtulmuş.
Çıkardığım netice şudur;
Saadet Partisi’nin tapusu, henüz el değiştirmedi.
Numan Kurtulmuş ayakta kalmış olabilir ama, yara aldı; güç kaybederek çıktı kongreden.
Üstelik, kendilerini ‘ağabey’ gören ‘ihtiyar heyeti’, rövanş almaya hazırlanıyor.
Yakında, bir olağanüstü kongre hesaplaşmasına gidebilirler.
Çünkü Numan Kurtulmuş, Erbakan’ın çocukları, aile efradı ve hane dostlarının üzerini çizdi.
Eş, dost ve akraba-i taallukatın yanında, bizzat ağabeyleri de dışarıda bıraktı.
İslam’dan ve Milli Görüş çizgisinden uzaklaşmış sayılır mı, o halde?
Bana göre, olsa olsa Erbakan Hoca’nın gölgesinden uzaklaştığı söylenebilir.
Dini hükmünü bilmem, ehil olanlar versin onun kararını.
Ancak, siyasi itikad kısmına gelince...
Tartışmalı olan koyu nepotizmdir, akraba kayırmacılığıdır, ağabey sultasıdır.
Doyalısıyla, Numan Kurtulmuş’u tarif etmiyor, birinci ses.
İkincisi de, kadim lidere sadakat ve tam teslimiyeti, partinin yeni liderine göstermiyor.
İkisi de, yönelttikleri suçlamaları bilfiil icra ediyor, demektir.
Çocuklarının geleceği için, 40 yıllık hareketin geleceğine ipotek koyuyorlar.
Üçüncü ses, cesur bir çıkış yaptı ama, yolu uzun görünüyor.
Bağlılıklarını bildirdikçe, ağabeylere ve akrabalara geçit vermediği için alttan aldıkça, o yol uzar da kısalmaz.

Radikal