Beyninin %90’ı yok! Ama normal bir hayat sürüyor
Bilim insanları, Fransa'da yaşayan ve beyninin yaklaşık %90'ı olmayan bir adamın oldukça sıradan bir hayat sürmesini açıklamakta güçlük çekiyor. Tıp dünyasının bildiği kuralları adeta altüst eden bu vaka, bilinç ve beyin yapısı hakkında uzun süredir süregelen anlayışlara meydan okuyor. Peki bu nasıl oldu? İşte detaylar…

Başlangıçta beyin dokusunun eridiği düşünülse de, yapılan detaylı incelemeler sıvının beyin dokusunu zamanla kenarlara doğru ittiği ve sıkıştırdığı anlaşıldı. Kısacası adamın beyninin neredeyse %90'ı yer değiştirmiş ya da küçülmüş haldeydi.
.png)
Bu olağanüstü duruma rağmen adam, evli, iki çocuk babası ve düzenli bir işte çalışıyor. Sağlık durumu genel olarak iyi ve yalnızca hafif bir zihinsel gerilik taşıyor. Ölçülen IQ seviyesi 75 olarak belirlendi; bu değer ortalamanın altında olsa da entelektüel yetersizlik sınırlarının üstünde kabul ediliyor.
.png)
Uzmanlara göre bu durumun temel nedeni, adamın çocukluk yıllarında geçirdiği bir hastalık: Hidrosefali. Bu hastalık, beyinde anormal miktarda sıvı birikmesine neden oluyor.
Çocukken bu durumu kontrol altına almak için kendisine bir şant takılmış; yani sıvının beyinden dışarı tahliye edilmesini sağlayan bir tüp.
.png)
Ancak bu şant 14 yaşında çıkarılmış ve yıllar içinde sıvı tekrar birikmeye başlamış. Bu birikim sonucunda beyin dokusu zamanla sıkışarak kafatasının kenarına itilmiş.
Konuyla ilgili açıklama yapan Belçika'daki Université Libre de Bruxelles'ten bilişsel psikolog Axel Cleeremans, bu olağanüstü vakayı 'radikal plastisite tezi'nin bir kanıtı olarak değerlendiriyor.
.png)
Cleeremans'a göre bilinç, beynin tek bir özel bölgesine ait değil; öğrenilebilen ve farklı beyin bölgeleri tarafından üstlenilebilen bir işlev. 'Bir kişi nöronlarının %90'ını kaybetmişken hâlâ normal davranışlar sergileyebiliyorsa, herhangi bir bilinç kuramı bu durumu açıklayabilmeli,' diyen Cleeremans, beynin esnekliğini (plastisite) vurguluyor.
Bu olağandışı vaka, nöroloji ve psikoloji alanında yeni soruların kapısını aralıyor. Beynin sınırlarının, bilinçle ilişkimizin ve nöroplastisitenin anlaşılması açısından bu tür vakaların bilimsel önemi her geçen gün daha da artıyor.
.png)
Bilim insanları, beynin hangi sınırlar içinde çalışabileceğini anlamak için bu ve benzeri vakaları incelemeye devam ediyor.