'Öğretmenlere performans zihni sinir projesi'
Genel Başkan Yalçın: 'Öğrencilerin öğretmenlere parmak sallayacak noktaya getirilmesine gönlümüz razı değil. Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz.'
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 12 ilde pilot olarak başlatılan öğretmen performans sistemine ilişkin, 'Öğrencilerin öğretmenlere parmak sallayacak noktaya getirilmesine gönlümüz razı değil. Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz.' dedi.
Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, sendika tarafından hazırlanan 'Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi' başlıklı raporu açıkladı, öğretmen performans sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Eğitim kurumları yönetici görevlendirme sürecine ilişkin sıkıntılara değinen Yalçın, yürütülebilir ve kalıcı bir yönetici görevlendirme sistemini 'olmazsa olmaz' şeklinde nitelendirdi.
Türkiye'nin eğitim kurumlarında, eğitim yönetimi alanında ehliyet sahibi, nitelikli, profesyonel ve vizyon sahibi yöneticilere ihtiyacın gün geçtikçe arttığına işaret eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Okul yöneticileri, eskiden olduğu gibi sadece mevzuatı uygulayan ve okul binasından sorumlu kişiler değildir. Eğitim sistemimizde norm kadro sayıları yüz bini bulan eğitim yöneticileri için liyakate dayalı bir seçme sisteminin hayata geçirilmesi halinde, kamu gücünün yeteneğe ve kişilerin bireysel üstünlüğüne göre paylaşıldığı, en vasıflı, en nitelikli ve en ehil kişilerin görev yapma imkanı yakalayabildiği bir modelin inşa edilmesinin mümkün olacağına inanıyoruz.'
Eğitim yöneticilerinin seçimi ve eğitimlerinin dünden çok daha önemli hale geldiğine dikkati çeken Yalçın, Türkiye'de sık değişen yönetici atama uygulamaları nedeniyle okullarda kurumsallaşma sağlanamadığını, yönetici statü ve rollerinin erozyona uğradığını söyledi. Bu nedenle eğitim sisteminde esnek ve kendisini geliştirebilen bir yönetici seçme, atama modeli oluşturulması gerektiğini vurgulayan Yalçın, bu modelin katılımcı bir anlayışla, tüm paydaşların önerilerinin alındığı ortak akılla geliştirilmesinin önemine işaret etti.
Türkiye'de eğitim sisteminde herhangi bir eğitim lideri yetiştirme politikasından bahsedilemeyeceğini ifade eden Yalçın, raporda yer alan, Türkiye'nin eğitim yönetiminde yaşanan temel sorunları ve bunlara yönelik önerileri aktardı.
Yalçın, bu önerileri, 'Eğitim kurumları yöneticileri mesleki güvenceye kavuşturulmalıdır. Eğitim yöneticilerinin mesleki yeterlilikleri ve standartları geliştirilmelidir. Etkili eğitim için nitelikli eğitim liderleri yetiştirilmelidir. Objektif ve adil bir seçme-atama sistemi yürürlüğe konulmalıdır.' diye sıraladı.
Ali Yalçın, rapora ilişkin şunları kaydetti:
'Eğitim sistemini düzenleyen yasal metinlerde değişikliğe gidilerek eğitim yöneticiliği ayrı bir meslek haline getirilmelidir. Eğitim kurumu yöneticiliği 'ikinci görev' ve 'görevlendirme' kapsamından çıkarılmalıdır. Eğitim yöneticiliğine en iyiler yönlendirilmeli, mesleğin statüsü, ücret ve diğer boyutlarıyla cazip hale getirilerek özendirilmeli, görev, yetki ve sorumluluk dengesi sağlanmalıdır.
Eğitim yöneticisi olmayı seçenlerin profesyonel anlamda hizmet öncesi eğitimden geçmeleri zorunlu olmalıdır. En başta okul yöneticilerinin sahip olması gereken yeterlilikler belirlenmeli ve bunlar tescil edilmelidir. Eğitim yöneticilerinin, öğretmenlik becerileriyle birlikte yönetim süreçleri, insan kaynakları yönetimi, demokratik okul yönetimi, farklılıkların yönetimi, stres yönetimi, çağdaş eğitim denetimi, eğitim ekonomisi, eğitim hukuku, örgütsel iletişim, çatışma yönetimi, takım kurma, yönetsel mevzuat, psikoloji, sosyoloji, etik liderlik, öğretimsel ve teknolojik liderlik gibi alanlarda yeterlilik sahibi olması beklenmektedir.'
'Eğitim yönetimi programları revizyondan geçmeli'
Yalçın, üniversitelerin eğitim yönetimi programlarının ciddi revizyondan geçirilmesi, eğitim kurumu yöneticiliklerine atanmak üzere seçilmiş adaylara, hizmet öncesi eğitimin mutlaka zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi konusunda üzerinde uzlaşmaya varılacak bir öğretim metodolojisi ve model ortaya konulmalısının önemine değinen Yalçın, Milli Eğitim Bakanlığının eğitim yöneticilerini sadece mülakat benzeri bir sınavla atamaktan vazgeçmesi ve seçme süreçlerinin nesnel, şeffaf ve yargı denetimine açık olması için demokratik metotlardan yararlanılması gerektiğini kaydetti.
Yalçın, 'Eğitim yönetiminde müsteşar, müsteşar yardımcısı ve genel müdürlerin, eğitime geniş perspektiften bakabilen yöneticiler arasından seçilmesi ve bu makamların 'istisnai kadrolar' kapsamına alınarak bakanla gelip bakanla gitmeleri sağlanmalıdır.' dedi.
'Öğretmenlere performans zihni sinir projesi'
Konuşmasının ardından bir gazetecinin 'öğretmen performans sistemindeki pilot uygulamada, öğrencilerin öğretmenlere not vermesi' ile ilgili sorusu üzerine Yalçın, 'öğretmen performansı' diye alana sürülen bu yaklaşıma ilişkin duruşlarının ortada olduğunu, bunu bir 'zihni sinir projesi' gibi değerlendirdiklerini kaydetti.
Öğretmenlik mesleğini örseleyecek bir yaklaşımı kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyleyen Yalçın, 'Performansı değerlendireceksek o performansa bakanlık yöneticilerinden ve bakanlıktan başlamak durumundayız.' dedi.
Yalçın, performans sistemine ilişkin şöyle konuştu:
'Öğretmeni, öğrencilerin oyuncağı haline getirirseniz, herkesi şamar oğlanına döndürürseniz... Şu an okulları ayakta tutan merkezde öğretmenler var. Bu anlamda değersizleştirirseniz, buradan bir fayda elde edilmez. Böyle bir konu, eğitim çalışanlarının gündemine sokulmaya çalışılıyor, şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu konuda yan yana duranları karşı karşıya getirmeyin, öğretmen odalarında öğretmenleri birbirine kırdıracak bir şeye vesile olmayın. Öğrencilerin öğretmenlere parmak sallayacak noktaya getirilmesine gönlümüz razı değil. Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz. Onun için eylem kararı aldık. Öğretmenlerin öğretmenlere vereceği puanda 'Meslektaşımızın notu 100'dür' yaklaşımıyla herkes tam puan uygulasın. Böyle bir sistemin uygulanamayacağı da alanda görülmüş olacaktır.'
Öğretmeni ortaya alacak şekilde adım atıp, 'kum torbası'na çevirmeye çalışmanın kabul edilir olmadığını ifade eden Yalçın, bakanlığın bu tip uygulamalardan vazgeçmesini istedi.
Yalçın, 'Eğitime ilişkin bir şey varsa eğitim paydaşlarıyla oturmalı, tartışmalı, konuşmalı. Yoksa akşam aklına gelen sabah araziye süren bir mantıkla yapılacak işler sadece eğitim ortamlarını, öğretmenleri provoke etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu konuda acil geri adım atmaya ihtiyaç vardır.' diye konuştu.
Kaynak: AA
Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, sendika tarafından hazırlanan 'Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi' başlıklı raporu açıkladı, öğretmen performans sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Eğitim kurumları yönetici görevlendirme sürecine ilişkin sıkıntılara değinen Yalçın, yürütülebilir ve kalıcı bir yönetici görevlendirme sistemini 'olmazsa olmaz' şeklinde nitelendirdi.
Türkiye'nin eğitim kurumlarında, eğitim yönetimi alanında ehliyet sahibi, nitelikli, profesyonel ve vizyon sahibi yöneticilere ihtiyacın gün geçtikçe arttığına işaret eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Okul yöneticileri, eskiden olduğu gibi sadece mevzuatı uygulayan ve okul binasından sorumlu kişiler değildir. Eğitim sistemimizde norm kadro sayıları yüz bini bulan eğitim yöneticileri için liyakate dayalı bir seçme sisteminin hayata geçirilmesi halinde, kamu gücünün yeteneğe ve kişilerin bireysel üstünlüğüne göre paylaşıldığı, en vasıflı, en nitelikli ve en ehil kişilerin görev yapma imkanı yakalayabildiği bir modelin inşa edilmesinin mümkün olacağına inanıyoruz.'
Eğitim yöneticilerinin seçimi ve eğitimlerinin dünden çok daha önemli hale geldiğine dikkati çeken Yalçın, Türkiye'de sık değişen yönetici atama uygulamaları nedeniyle okullarda kurumsallaşma sağlanamadığını, yönetici statü ve rollerinin erozyona uğradığını söyledi. Bu nedenle eğitim sisteminde esnek ve kendisini geliştirebilen bir yönetici seçme, atama modeli oluşturulması gerektiğini vurgulayan Yalçın, bu modelin katılımcı bir anlayışla, tüm paydaşların önerilerinin alındığı ortak akılla geliştirilmesinin önemine işaret etti.
Türkiye'de eğitim sisteminde herhangi bir eğitim lideri yetiştirme politikasından bahsedilemeyeceğini ifade eden Yalçın, raporda yer alan, Türkiye'nin eğitim yönetiminde yaşanan temel sorunları ve bunlara yönelik önerileri aktardı.
Yalçın, bu önerileri, 'Eğitim kurumları yöneticileri mesleki güvenceye kavuşturulmalıdır. Eğitim yöneticilerinin mesleki yeterlilikleri ve standartları geliştirilmelidir. Etkili eğitim için nitelikli eğitim liderleri yetiştirilmelidir. Objektif ve adil bir seçme-atama sistemi yürürlüğe konulmalıdır.' diye sıraladı.
Ali Yalçın, rapora ilişkin şunları kaydetti:
'Eğitim sistemini düzenleyen yasal metinlerde değişikliğe gidilerek eğitim yöneticiliği ayrı bir meslek haline getirilmelidir. Eğitim kurumu yöneticiliği 'ikinci görev' ve 'görevlendirme' kapsamından çıkarılmalıdır. Eğitim yöneticiliğine en iyiler yönlendirilmeli, mesleğin statüsü, ücret ve diğer boyutlarıyla cazip hale getirilerek özendirilmeli, görev, yetki ve sorumluluk dengesi sağlanmalıdır.
Eğitim yöneticisi olmayı seçenlerin profesyonel anlamda hizmet öncesi eğitimden geçmeleri zorunlu olmalıdır. En başta okul yöneticilerinin sahip olması gereken yeterlilikler belirlenmeli ve bunlar tescil edilmelidir. Eğitim yöneticilerinin, öğretmenlik becerileriyle birlikte yönetim süreçleri, insan kaynakları yönetimi, demokratik okul yönetimi, farklılıkların yönetimi, stres yönetimi, çağdaş eğitim denetimi, eğitim ekonomisi, eğitim hukuku, örgütsel iletişim, çatışma yönetimi, takım kurma, yönetsel mevzuat, psikoloji, sosyoloji, etik liderlik, öğretimsel ve teknolojik liderlik gibi alanlarda yeterlilik sahibi olması beklenmektedir.'
'Eğitim yönetimi programları revizyondan geçmeli'
Yalçın, üniversitelerin eğitim yönetimi programlarının ciddi revizyondan geçirilmesi, eğitim kurumu yöneticiliklerine atanmak üzere seçilmiş adaylara, hizmet öncesi eğitimin mutlaka zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi konusunda üzerinde uzlaşmaya varılacak bir öğretim metodolojisi ve model ortaya konulmalısının önemine değinen Yalçın, Milli Eğitim Bakanlığının eğitim yöneticilerini sadece mülakat benzeri bir sınavla atamaktan vazgeçmesi ve seçme süreçlerinin nesnel, şeffaf ve yargı denetimine açık olması için demokratik metotlardan yararlanılması gerektiğini kaydetti.
Yalçın, 'Eğitim yönetiminde müsteşar, müsteşar yardımcısı ve genel müdürlerin, eğitime geniş perspektiften bakabilen yöneticiler arasından seçilmesi ve bu makamların 'istisnai kadrolar' kapsamına alınarak bakanla gelip bakanla gitmeleri sağlanmalıdır.' dedi.
'Öğretmenlere performans zihni sinir projesi'
Konuşmasının ardından bir gazetecinin 'öğretmen performans sistemindeki pilot uygulamada, öğrencilerin öğretmenlere not vermesi' ile ilgili sorusu üzerine Yalçın, 'öğretmen performansı' diye alana sürülen bu yaklaşıma ilişkin duruşlarının ortada olduğunu, bunu bir 'zihni sinir projesi' gibi değerlendirdiklerini kaydetti.
Öğretmenlik mesleğini örseleyecek bir yaklaşımı kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyleyen Yalçın, 'Performansı değerlendireceksek o performansa bakanlık yöneticilerinden ve bakanlıktan başlamak durumundayız.' dedi.
Yalçın, performans sistemine ilişkin şöyle konuştu:
'Öğretmeni, öğrencilerin oyuncağı haline getirirseniz, herkesi şamar oğlanına döndürürseniz... Şu an okulları ayakta tutan merkezde öğretmenler var. Bu anlamda değersizleştirirseniz, buradan bir fayda elde edilmez. Böyle bir konu, eğitim çalışanlarının gündemine sokulmaya çalışılıyor, şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu konuda yan yana duranları karşı karşıya getirmeyin, öğretmen odalarında öğretmenleri birbirine kırdıracak bir şeye vesile olmayın. Öğrencilerin öğretmenlere parmak sallayacak noktaya getirilmesine gönlümüz razı değil. Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz. Onun için eylem kararı aldık. Öğretmenlerin öğretmenlere vereceği puanda 'Meslektaşımızın notu 100'dür' yaklaşımıyla herkes tam puan uygulasın. Böyle bir sistemin uygulanamayacağı da alanda görülmüş olacaktır.'
Öğretmeni ortaya alacak şekilde adım atıp, 'kum torbası'na çevirmeye çalışmanın kabul edilir olmadığını ifade eden Yalçın, bakanlığın bu tip uygulamalardan vazgeçmesini istedi.
Yalçın, 'Eğitime ilişkin bir şey varsa eğitim paydaşlarıyla oturmalı, tartışmalı, konuşmalı. Yoksa akşam aklına gelen sabah araziye süren bir mantıkla yapılacak işler sadece eğitim ortamlarını, öğretmenleri provoke etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu konuda acil geri adım atmaya ihtiyaç vardır.' diye konuştu.