İstanbul'un Gönüllü 'Bekçisi'
Harun Reşit Göktaş, seyyar satıcılık yaparken gördüğü Eminönü'deki Sağır Han'ın çatısında, üzeri betonlarla kapatılan tarihi yapıyı elleriyle kazıyıp gün yüzüne çıkartarak kültür sanat merkezi kurdu Merkezin penceresinden ve çatısından görünen İstanbul manzarası, yerli ve yabancı ziyaretçileri cezbediyor Göktaş: 'Burada üst üste sıva katları, boya katları atılmıştı. Buraya geldikten sonra yine aynı şekilde onları ellerimizle kazıdık, kısmi olarak kendi çapımızda restore ettik ve 100 ton kadar moloz taşıyarak tarihi duvarları gün yüzüne çıkarmış olduk' 'Bizim istediğimiz turistlerin yanı sıra kendi insanımız, İstanbullular buraya gelsin, kenar mahallelerde sokak aralarına sıkışmasın. İnsanlarımız İstanbul'u ciddi anlamda yaşasınlar istiyoruz'
Göktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1989 yılında Niğde'den İstanbul'a geldiklerini söyledi. Babasının hurdacı olduğunu belirten Göktaş, kendisinin de seyyar satıcılık yaptığını kaydetti.
O dönemlerde özgürlüğün gökyüzünde, sokakta olduğunu bir nebze anladığını ifade eden 33 yaşındaki Göktaş, "Sonrasında ağabeyim tarihi yarımadanın hanlar bölgesinin Mercan Mahallesi ve Sağır Han'ın çatısı olarak geçen burayı buldu. İstanbul'un sokaklarında, keşmekeşinde hep ticari bir kaygıyla kaybolduğumu buraya geldikten sonra anladım. Sanki İstanbul'da yaşamıyormuşum." diye konuştu.
Harun Reşit Göktaş, Sağır Han'ın çatısında sanata, kültüre dair bir oluşum başlatmak ve yaşatmak istediğini aktararak, burada İstanbul'u tüm içtenliğiyle, gerçekliğiyle, rüzgarıyla, kuşuyla, yağmuruyla, karıyla yaşadığını anlattı.
Tarihin, yani binlerce yıllık duvarların sanki betonlarla gizlendiğini belirten Göktaş, "Burada üst üste sıva katları, boya katları atılmıştı. Buraya geldikten sonra yine aynı şekilde onları ellerimizle kazıdık, kısmi olarak kendi çapımızda restore ettik ve 100 ton kadar moloz taşıyarak tarihi duvarları gün yüzüne çıkarmış olduk." ifadelerini kullandı.
- "İnsanlarımız sokak aralarına sıkışmasınlar"
Göktaş, yabancı turistlerin burayı çok iyi bildiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Bizim istediğimiz turistlerin yanı sıra kendi insanımız, İstanbullular buraya gelsin, kenar mahallelerde sokak aralarına sıkışmasın. İnsanlarımız, İstanbul'u ciddi anlamda yaşasınlar istiyoruz. Belki burası Sultanahmet ve Galata kadar meşhur bir yer değil fakat çok güzel ve özel bir yer."
Sağır Han'a gelen insanların, kendileri gibi burayla irtibat halinde kalmak istediğine dikkati çeken Göktaş, "Geçen eylül ayında Muğla'dan bir çift ziyaretimize gelmişti. Biz kendimize iyi bakalım, burayı iyi yaşatalım diye sağ olsunlar bir sepet yapmışlar, iki limon, üç nar, iki sabun ve yarım litre de zeytinyağı göndermişler." dedi.
Bu arada Sağır Han'ın kubbeli çatısına kurulan kültür ve sanat merkezi, 3 ay önce faaliyet göstermeye başladı. Merkezin içerisinde çay odası, çalışma ofisi, kütüphane, müzik stüdyosu, geleneksel halı ve kilim odası ile etkinlik odası yer alıyor.
Kültür ve sanat merkezinin bütün pencerelerinden ve çatısından görülebilen İstanbul manzarası ziyaretçilerini hayran bırakıyor.